• 71
    hiç kimse bu maçta ne olacağını tam olarak kestiremiyor. bu bile takımın ne kadar dengesiz bir durumda olduğunun ve bu kadar maç oynamasına karşın net bir performansının olmadığının acı bir göstergesi. bu tür turnuvalar stabil performanslarla kazanılır. tıpkı geçen sene bayern'e karşı belirli aralıklarla oynanan oyunları, asıl oyunumuz olarak kabul etme yanılgısı gibi. oyunun yalnızca olumlu yönlerini ön plana koyarak, diğer kusurları yok saymak gibi ki "biz hücumda en çok üreten takımız", "yersek fazlasını atarız" "bizi buraya bu oyuncular getirdi", "isteyen madrid'i, city'i tutsun" gibi absürt söylemlerle yapılan da tam olarak bu oldu. sadece görmek istediklerinizi görür; kısa sekansları, günlük performansları sürdürülebilir hale getirmez, ana performansa dönüştüremezseniz işte sonra gidip kopenhag'a, prag'a biletleri kaptırırsınız.

    bu maça dönünce bu tablonun tekrar yaşandığını anlayabiliyoruz. tottenham maçında ağızlara çalınan bir parmak bal, yine bütün avrupa macerasını bitirme noktasına getirdi. çünkü o günlük performans, ki pek çok defosu olmasına rağmen, bu takımın her zaman oynadığı oyun olarak lanse edildi. geniş kadro planlamaları rafa kalktı, kaan'la berkan'la da bu iş gider diye düşünüldü, birden pastalar meydana çıkmaya başladı ve gelinen noktada bu aldatmacanın bedeli önce kolay fikstürde ilk 8'in dışında kalmak ardından 4-1 gibi ağır bir sonuçla ödendi.

    bu maç ne olura dönersek, ne farklı kaybetmemiz ne farklı kazanmamız sürpriz olacak. anlatmaya çalıştığım asıl sorun da tam olarak bu. galatasaray takımının bu seviye ve noktalarda papatya falı gibi kestirilemeyen, çok iyiden çok kötüye uzanabilen performansları olmamalı.

    keşke geldiğimiz nokta bu olmasaydı. son dönemde yönetim ve teknik ekip adına o kadar çok keşke demeye başladık ki, artık tüm bunlardan ders alınmaması can yakmaya başladı. yoksa alkmaar rahat geçebileceğimiz gibi takımdı. tıpkı geçemediğimiz young boys, kiev, riga vb. rakipler gibi...
App Store'dan indirin Google Play'den alın