109
angelino geliyor. süper, harika diyor; iki ay sonra üçlünün beki diyor. köhn geliyor üç beş maç iyi oynuyor. tamam diyorlar aradığımızı bulduk. takım, sezonu facia bir maçla açtıktan sonra gönderilmesine seviniyor. sonra ona da üçlünün beki diyor. sonra jakobs geliyor bu sefer tamam diyor aradığımızı bulduk. o da iki maç var iki maç yok. zaha, ziyech buraların içinden geçer diyor, gönderilince yine en çok onlar seviniyor. nelsson maç kaybettiriyor gitsin artık yeter diyor iki ay sonra muhtemelen yine kıymetli olacak. osimhen'e inanamıyor iki ay sonra ona da laf ediyor. leicester yunus'un bonservisini alsın diye kaç maç oynamış onu inceliyor ertesi sezon leicester çerez parasına almamış diye yine en çok taraftar seviniyor. kulusevski'nin şutu gol olsa icardi'ye sövecek ama işler iyi gitmeyince diyor ki icardi sakatlandıktan sonra takım böyle oldu.
seviyorsunuz he bu teknik konuşma işlerini. biri bir kelimenin kilidini açıyor sonra on yorumun sekizinde o kelimeyi görüyorum. boey yazıyorsun cut back diyor. morata haberi çıkıyor parantez içinde bağlantı oyuncusu yazıyor. ben daha dışarda futbol konuşurken half space diyen duymadım.*
bu eleştirilerin bir kısmında veya hepsinde haklı olabilirler. taraftar bu yüksek maliyetli transferlerin tabii ki sorumlusu değil. hep yenisini ister bunu da normal karşılıyorum. benim hoşuma gitmeyen özellikle sosyal medya taraftarının sürekli her şeyi bilmesi.
sanki böyle bir futbol döngüsü var da yıllardır hep aynı şey oluyor gibi. fenerbahçe yıllar önce şampiyonlar ligi playoffunda monaco'ya elenmişti. deplasman golü kuralıylaydı sanırım net hatırlamıyorum. bu sezon oynadıkları lille maçı gibi yakın geçmişti. sonra vitor perreira'yı kovdular. o monaco kadrosu da 300 milyonluk transfer yapmıştır herhalde. mbappe, bernardo, fabinho, lemar, bakayoko, falcao, sidibe, mendy, glik falan vardı iyi kadroydu. o sezon da yanlış hatırlamıyorsam yarı final oynadılar. bizim de pek farklı sayılmaz. küçümsüyoruz biz. ben daha şampiyonlar ligi ile vedalaşıp uefa'ya düştüğümüz bir sezon kupa hedefi koymadığımızı hatırlamıyorum. bugün okan buruk gitsin yabancı teknik direktör gelsin diyenler olacak. başkası da diyecek ki bu ligde yerli teknik direktör harici şampiyon olabilen yok. bir gün galatasaray'ın zamanı bitecek. başka takımlar şampiyon olduktan sonra da en azından ligde şampiyon oluyorduk tekrar gelsin denilecek. bu on yıl önce de böyleydi yirmi yıl önce de böyleydi. avrupa şampiyonası oynayacaksın hollanda'ya yenileceksin tarihin en kötü hollandası bizi eledi diyeceksin. beş altı ay önce semih niye oynamıyor diyen adamlar bugün futbolcusuna sövecek. ne bileyim tarihin en kötü denilen hollanda milli takımının yerel liginde, senden çok daha az harcayan kulüpler, senin liginde oynayan takımları zorlanmadan yenecek. sen de onların teknik direktörünü getirip artık bizim de sistem takımı olacağımızın hayalini kuracaksın. 10 hafta sonra da ligde havlu atarsan, diyeceksin ki bu ligin hedefi her sene şampiyonluk tazminatını verelim. veya 4-1'in rövanşında az'yi eleyeceksin ve dembele'nin liverpool'a karşı kaçırdığı golün editi gelecek. bu sefer her şey tekrar mükemmel olacak. falan filan işte.
iki kelime de okan buruk ve futbolculara edeyim. bazı şeyleri anlamak zor. evinde kasımpaşa'ya 3-0 öne geçtikten sonra sağ açığa günay'ı sol açığa metehan'ı koysan yine vermemen lazım. istediği kadar yanlış değişiklik vs. olsun. bir alt lig takımına, kiev'e karşı 3-1 önde maç ver; de ki bir yarım saat dan dun vurun, berabere biteceğini zannetmiyorum. o bitse, rigas bitmez. bir kere olsa şans dersin. takım maç bitmiş gibi oyundan düşüyor. sivas deplasmanında 10 kişi kalıp 12 kişi gibi oynayan takım da aynı aslında. futbolcuları da bu konuda suçlu buluyorum. sonuçta çözmesi gereken teknik direktör. o yüzden ona yazar. bugün süper ligin ortalama anadolu takımlarından birini az alkmaar'ın karşısına koy belki yine dört yer sonuca bir şey diyemem ama bir on dakika on beş dakika oyun oynar, beş dakika zaman geçirir. ne bileyim oyunu soğutur. senden çok çok daha az harcayan bir takıma şu şekilde rezalet bir oyun oynamaya kimsenin hakkı yok. yine de niyeyse hiçbir gerçekçi sebebim olmamasına rağmen eleme ihtimalimizin olduğunu düşünüyorum.
seviyorsunuz he bu teknik konuşma işlerini. biri bir kelimenin kilidini açıyor sonra on yorumun sekizinde o kelimeyi görüyorum. boey yazıyorsun cut back diyor. morata haberi çıkıyor parantez içinde bağlantı oyuncusu yazıyor. ben daha dışarda futbol konuşurken half space diyen duymadım.*
bu eleştirilerin bir kısmında veya hepsinde haklı olabilirler. taraftar bu yüksek maliyetli transferlerin tabii ki sorumlusu değil. hep yenisini ister bunu da normal karşılıyorum. benim hoşuma gitmeyen özellikle sosyal medya taraftarının sürekli her şeyi bilmesi.
sanki böyle bir futbol döngüsü var da yıllardır hep aynı şey oluyor gibi. fenerbahçe yıllar önce şampiyonlar ligi playoffunda monaco'ya elenmişti. deplasman golü kuralıylaydı sanırım net hatırlamıyorum. bu sezon oynadıkları lille maçı gibi yakın geçmişti. sonra vitor perreira'yı kovdular. o monaco kadrosu da 300 milyonluk transfer yapmıştır herhalde. mbappe, bernardo, fabinho, lemar, bakayoko, falcao, sidibe, mendy, glik falan vardı iyi kadroydu. o sezon da yanlış hatırlamıyorsam yarı final oynadılar. bizim de pek farklı sayılmaz. küçümsüyoruz biz. ben daha şampiyonlar ligi ile vedalaşıp uefa'ya düştüğümüz bir sezon kupa hedefi koymadığımızı hatırlamıyorum. bugün okan buruk gitsin yabancı teknik direktör gelsin diyenler olacak. başkası da diyecek ki bu ligde yerli teknik direktör harici şampiyon olabilen yok. bir gün galatasaray'ın zamanı bitecek. başka takımlar şampiyon olduktan sonra da en azından ligde şampiyon oluyorduk tekrar gelsin denilecek. bu on yıl önce de böyleydi yirmi yıl önce de böyleydi. avrupa şampiyonası oynayacaksın hollanda'ya yenileceksin tarihin en kötü hollandası bizi eledi diyeceksin. beş altı ay önce semih niye oynamıyor diyen adamlar bugün futbolcusuna sövecek. ne bileyim tarihin en kötü denilen hollanda milli takımının yerel liginde, senden çok daha az harcayan kulüpler, senin liginde oynayan takımları zorlanmadan yenecek. sen de onların teknik direktörünü getirip artık bizim de sistem takımı olacağımızın hayalini kuracaksın. 10 hafta sonra da ligde havlu atarsan, diyeceksin ki bu ligin hedefi her sene şampiyonluk tazminatını verelim. veya 4-1'in rövanşında az'yi eleyeceksin ve dembele'nin liverpool'a karşı kaçırdığı golün editi gelecek. bu sefer her şey tekrar mükemmel olacak. falan filan işte.
iki kelime de okan buruk ve futbolculara edeyim. bazı şeyleri anlamak zor. evinde kasımpaşa'ya 3-0 öne geçtikten sonra sağ açığa günay'ı sol açığa metehan'ı koysan yine vermemen lazım. istediği kadar yanlış değişiklik vs. olsun. bir alt lig takımına, kiev'e karşı 3-1 önde maç ver; de ki bir yarım saat dan dun vurun, berabere biteceğini zannetmiyorum. o bitse, rigas bitmez. bir kere olsa şans dersin. takım maç bitmiş gibi oyundan düşüyor. sivas deplasmanında 10 kişi kalıp 12 kişi gibi oynayan takım da aynı aslında. futbolcuları da bu konuda suçlu buluyorum. sonuçta çözmesi gereken teknik direktör. o yüzden ona yazar. bugün süper ligin ortalama anadolu takımlarından birini az alkmaar'ın karşısına koy belki yine dört yer sonuca bir şey diyemem ama bir on dakika on beş dakika oyun oynar, beş dakika zaman geçirir. ne bileyim oyunu soğutur. senden çok çok daha az harcayan bir takıma şu şekilde rezalet bir oyun oynamaya kimsenin hakkı yok. yine de niyeyse hiçbir gerçekçi sebebim olmamasına rağmen eleme ihtimalimizin olduğunu düşünüyorum.