• 15351
    son yıllarda kendi çevremden de farkettiğim üzere misafir girişi çok fazla olan sözlük. bunda en büyük etkenlerden biri olarak sözlük olmanın ana gerekliliği olan "doğru bilgi" kaynağı olması. sosyal medyada ya da yazılı, görsel medyada bir haber duyduğum an refleks olarak sözlüğü açıyorum artık. eğer haberi sol frame'de yanında çokça entry girilmiş halde görürsem derhal bütün entryleri okumaya başlıyorum. ancak habere sözlükte itibar edilmediyse "balon haberdir" o zaman deyip önemsemeden yok sayıyorum. sözlük sırf bu özelliğinden dolayı bile hem galatasaraylıların hem de diğer takım taraftarlarının sık uğrak noktası olmaya yeterli.

    (bkz: sözlük-ü sultani)
  • 15354
    galatasaray başkanından ve teknik direktöründen bahsederken eleştiri de olsa saygıyı eksik etmemesi gereken sözlük. en azından güncel şekilde bir makam sahibiyseler.

    dursun başkanı sevmesem de kendisinden dursun diye bahsetmem. aynısı okan hoca ya da fatih hoca hatta torrent hoca için de geçerli.
    biz kendimiz bu insanları aşağılar şekilde konuşursak sonra başka takım taraftarlarının laflarına alınmamak lazım.
  • 15355
    bünyesinde çok ilginç yazarlar barındıran sözlük. transfer olmadan önce ne kadar kötü oyuncu olduğuyla ilgili elli tane entry girip, oyuncu iyi çıkarsa "yanıldığım için çok mutluyum" diyorlar. eğer kötü performanslar gelmeye başlarsa da "ben demiştim" diyecekler. vallahi de kaybettikleri savaş yok, bu ne hem pekmezim dökülmesin hem de kötü olaylar yaşanmasıncılıktır yiğitlerim...
  • 15356
    herhangi bir konuda yanılan yazarların bunu belirtmesinde ne gibi bir sakınca var anlamadığım platform.

    buraya herkes onlarca konuda fikrini yazıyor. hepsinin tutma ihtimali zaten yok. kişi yanılmışsa ve bunu da medenice söylüyorsa bunu tebrik etmesen bile tenkit etmenin de hiçbir mantığı yok.

    bu yazarların amacı üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil zira.
  • 15357
    dürüstlükten rahatsız olan yazar-lar barından sözlük. aynı zamanda bu kişiler kabul görme korkusu yaşayıp ofsayta düşen entrylerini anında siliyorlar. ayrıca bu kanaat önderlerinin yazdıkları her entry %100 kabul gören kusursuz düşünceler mi içeriyor yoksa ? :) böylesine bir egoya şaşmamak da mümkün değil.

    bu kişiler, yanıldığını dile getiren insanları eleştirip aslında aynı konu hakkında kendi fikrinin üstü kapalı reklamını yapıp ''ben demiştim'' noktasına getiriyor. buradaki egoya da ayrıca helal olsun. :)

    yukarıdaki egolara, yanıldığını kabul etme cesareti göstermeyi anlatamayız. çünkü onlar haksız değil hep haklı çıkmak istiyor. hep haklı çıktığını göstermek için de bu tarz söylemlerde bulunabiliyorlar. haksız çıkınca da o yiğitler savaştan kaçıp bir köşeye siniyorlar ve üniformalarındaki pekmez lekelerini temizlemeye çalışıyorlar.

    şahsen, moderasyonun kurallar dahilinde sildiği entryler hariç 12 yıldır yazdığım tüm ofsayt entryler profilimde duruyor. dediğim gibi bunları silecek kadar ego sahibi ya da kabul görme korkusu yaşayan bir insan olmadım. ya da düşüncesinde haksız çıkan bir yazarı üstü kapalı hedef gösterip kendimi parlatma çabalarına girmedim. haklıdan haksıza, haksızdan haklıya dönen bir yazar arkadaşımın yorumunu bu kadar sığ bir düşünce ile eleştirmedim. kendisinin yanıldığını dile getirene saygı duyarım, haklı çıktım diyene de saygı duyarım. bundan rahatsız olana da şüpheli gözle bakarım.

    saygı duymayacağım tek şey var. o da; ''mutlak beğenilme arzusu ile fikir beyan etmenin iki farklı ucuna da dokunmayıp, çoğunluğun savunduğu kanı neyse oradan yürürüm fikrini benimsemiş, sıkıştığında ortalarda yer almaya çalışıp köşesiz entryler giren ve sözlükteki insanların fikrini/hatalarını kabul edip dile getirmelerine rağmen arkasında, herkesi kendisi gibi kabul görme/like alma oyunu oynayacağını zannedecek entry giren zihniyet''.
  • 15358
    son zamanlarda sürekli başlıkların altında negatif konuşuluyor. herkesin başlığının altında negatif basılıyor bu trendi anlamakta güçlük çekiyorum. evet gerçekten berbat haberlerdir ve bunun nedenleri anlatıldığında ortamı negatif hava kaplıyor olabilir. buna lafım yok. eleştiri yapmakta bir beis yok. eleştiri dediğim de şu: beğenmez ve şunu yapamıyor, şunu eksik yapıyor denebilir veya evet zor bir transfer ihtimal vermiyorum da denilebilir. fakat x kişisinin başlığına gelip çoluk çocuk ağzıyla çöp, bidon bilmem ne demek, hakaret etmek veya realist olmayan şekilde y kişisinden bile kötü demek falan saçmalık. rasyonel verilerle alakasız, somut dayanağı olmadan üfürme konuşmalar sözlükte kalite kaybı, sinerji kaybından başka bir şey sağlamıyor.

    bir de son zamanlarda transferde 2. günde başlıyoruz gelmeyecek, bu transferi de eline yüzüne bulaştırdılar vs. diye hayıflanmaya. dursun özbek tarihin en kötü başkanıdır benim nazarımda. burak elmas’a vizyon reis muamelesi yapılırken de hep üzüleceksiniz dedim başkan olmadan evvel. fakat başkan olduktan sonra destek verdim, hep pozitif konuştum. çünkü değişmeyecek bir şey. çünkü artık ister sev ister sevme o başka oldu. destek verecek ve dozajında eleştireceğiz. fakat hakaretler, iftiralar, faydasız kelime safsatasının yararı yok kimseye. örneğin mertens transferini ben istemiyorum. sahada büyük katkı vermeyeceğini düşünmekle beraber 3.5 milyon euro net paraları babası vermez. fakat menajer üfürmesi diye değerlendirip devam ediyorum.

    torreira transfer haberleri sırasında başladık alamayacaklar edemeyecekler demeye. alamazlarsa alamayacaklar. beceriksiz demenin, art arda 20 tane olmayacak entrysi girmenin kime ne faydası var? bir günde transfer mi biter? manchester city olursun basarsın parayı antrenör desen kralı var, tesis desen var, para desen var, başarı desen var. futbolcu gelir tabi. biz süper lig kulübüyüz. avrupa’da da yokuz. getirmek için para dışında kozumuz yok. onu da zaten vermemiz kur yüzünden problem. bizim hesabını yaptığımız 300.000 maaşı diğerleri çıkarıp veriyor. bizim için vergisiyle beraber tonla para. ben dursun özbek yönetimine transferde güvenmemekle beraber iyi transferler geldi şu ana kadar. bu sebeple ortada bir şey yokken ergen ağzıyla beceriksiz, çöp demek yerine sesimi kesiyor ve bekliyorum.

    transferler için görüşülürken orada olmadığımız, aldığımız haberlerin tamamını 3. şahıslardan aldığımız, haberleri yazanların büyük kısmının utanması olmayan yalancılar olduğunu düşünerek sakin kalıyorum. kendimce yapıcı olduğunu düşünerek yazıyorum. negatif konuşmaktan başka herhangi bilgi içermeyen tartışılamayacak cümleler kurmuyorum. herkese de bunu tavsiye ederim. sözlüğü daha kaliteli yapmak için herkese elinden geldiğince akıl süzgeçinden geçirip konuşmalarını öneriyorum.
  • 15359
    son gunlerde can sikintisindan insanlari birbirine dusurup, gereksiz tartisma ortami yaratma cabalari sezilen sozluk. ortada en ufak bir zitlasma yokken sanki insanlari bilerek huzursuzluk ortamina cekmek isteyenler var.

    bakin mevzu galatasaray efsanelerini, degerlerini, sozlesmeli sporcularini, gecmiste ve gunumuzde kulube emegi bulunan insanlari itibarsizlastirmaksa onun yeri isminde galatasaray olan bu sozluk degil, sonra tepki gordugunuzde lincleniyorum diye magdura yatmayin, bunun yeri olsa olsa antu'dur cunku.
  • 15360
    bazen yazar olmaktansa duyumcu ya da spor yazarı sıfatına bürünüp twitter üzerinden yazacağım kanıtsız, dayanaksız haberlerin bu mecrada paylaşılıp, konuşulmasını tercih edeceğim sözlük.

    yukarıdaki süreçler gibi yalan-kanıtsız haberlerle niteliksizliğin en kralını yapıp, tüm entrylerde çok net (!?) nitelik arayan galatasaray sözlük platformunda, herhangi bir entrye iliştirilmiş twitter linkimle "niteliksiz entry" belasından sıyrılmak keyifli olur çünkü.

    yazar olduğum 12, takip ettiğim 14 yıl boyunca sözlüğün en önemli modere etme sorununun "niteliksiz entry" olduğunu düşünüyorum. çünkü kesin, net bir çerçevesi olmayan hatta bazen şahsi keyif ve düşüncelere açık bir kontrol yöntemi. nasıl ki ülke yönetimi ya da galatasaray yönetiminde edinilen bazı yetkileri tehlikeli/şahsi kullanıma açık buluyorsak, niteliksiz entry silahının da bundan pek farkı yok.

    bugün x moderatörü gidip yerine y moderatörü gelebilir. fakat bu silah sonsuz bir mermiye sahip şekilde kullanıma açık olacaktır. çünkü belirttiğim gibi çok esnek bir yetkidir. bir kuralı kural yapan keskin köşelerden uzaktır. boş entryleri engelleyip sözlükteki kaliteyi arttırma ihtimali neyse şahsi keyfe ait uygulanma potansiyeli de o denli eşit bir ceza yöntemidir. insan egosuna açık, kesin düzen sağlamaktan uzaktır.

    şuanda sözlükteki tüm mevcut entylerin %100 nitelikli olduğuna kanaat getiremiyorsak, bu da bu ceza sisteminin %100 sağlıklı ve objektif olmadığının en net kanıtıdır.
  • 15362
    moderasyondaki görevimden ayrıldıktan sonra okumayı tamamen bıraktığım sözlük. yaklaşık 1 yıldır bütün gün online olsam da bir sosyal medya platformu gibi sadece açık olmak için açık duruyor önümde. ne yazılan her şeyi okuyabilecek kadar odağım kaldı, ne de sinirlenmeden okuyabilecek ruh sağlığım.

    hatta çoğu zaman yazdıktan sonra da hafif bir pişmanlık olmuyor değil ama, yazmak her şeye rağmen bir ihtiyaç işte...

    bu kırgınlık bu yorgunluk nereye kadar gidecek bilemiyor olsam da, muhtemelen tedavisini de gördüğüm obsesyonun bir getirisi hala buralara sürünüyor olmak.

    bu entryden dolayı gelecek mesajı, mesajı kimin atacağını ve ne yazacağını bilmek bile bir yorgunluk meselesi artık. saçma sapan insanların tweetlerime attığı beğeniler ve sırf ortak paydamızdan ötürü engelleyemiyor olmak da bir yorgunluk meselesi...

    eskisi kadar depresif değilim ama umudum da beklentim de kalmadı. zaten depresif olmak için bile iyi kötü bir beklentiye hırsa vs. sahip olmak lazım ki boşa gittiğini görüp o duygu değişimini yaşayabilsin insan...

    sırtımda çok fazla yük var ama hiçbirini atacak cesaretim yok sanırım...
  • 15363
    bence sözlükteki bütün okuyucu ve yazar arkadaşlar hatta galatasaray taraftarlarının büyük bir çoğunlu uzun bir aradan sonra mutlu ama bir iki transferle gelen mutluluktan bahsetmiyorum. bu sezon beklentilerimizden ve nazar değmesin diye bastırdığımız iç sesimizden, 3 senedir unutmadığımız içerde ve dışarıda yaşanılanlardan bahsediyorum. biraz daha temkinli olalım, mayısta görüşücez.
  • 15366
    bir ara buraları bırakıp gitmeyi düşünmüştüm ki böyle bir entry im de mevcut.

    ancak bugün ki arda turan tartışması gibi referans konular ile karşılaştıkça, anlıyorum ki gitmemem gerekiyor. yeni nesile bir şeyler öğretmem, bir şeyler bırakmam gerekiyor. galatasaraylılığı anlatmam gerekiyor.

    beyler bayanlar romalılar…

    bu kulüp karşılıksız sevenlerin, her daim içerisinde arma aşkı olanların kulübüdür. dünya sanal ortam oyunalarındaki gibi bir yer değil bizler de robot değiliz.

    geçmişten bihaber olanlara ne fatih terim’i yedireceğiz ne arda turan’ı ne de başka efsanelerimizi.

    ben 15 yaşımdayken bu ülkenin en büyük takımı biz değildik. ikinci en büyüğü de biz değildik. bugün en büyük biz isek bunu sağlayan insanlar var.

    bazıları bu süreçleri yaşamadı. direk tepede doğdular ki geçmişi anlamamaları gayet normal.

    1993 senesinde man. utd. ile 3-3 berabere kaldığımızda sevinçten ağlamıştım ki bana çok büyük bir başarı gibi gelmişti. şimdi olsa sayfalarca eleştiri okuruz neden berabere kaldık diye.

    her daim takıma ve bizi buralara getiren mihenk taşı olan insanlara sahip çıkacağız, bunu kendime görev addediyorum.
  • 15367
    2022-2023 sezonu ilk maçları oynanmaya başlamışken sözlükteki psikolojik durumu dikkatle gözlemleyeceğim.

    örneğin bazen fazla duygusal bazen de aşırı katı olabiliyoruz. bazen galatasaray üzerinden pozitif ayrımcılık ile durumları işimize geldiği gibi yorumlayabiliyoruz.

    kendi takımını eleştiren yazarlara ''ilk maçtan takım eleştirilmez'' diyip rakiplerimizin sezondaki ilk maçında kafalarına vurup indiriyoruz. ya küme düşürüyoruz ya rakip olamaz diyoruz. bunu galatasaray için dile getiren arkadaşlarımızı başka takım taraftarı olmak ile, karamsarlıkla suçlayabiliyoruz. ya da tam tersi dinamiklerde pozitif olanları eleştirebiliyoruz (bunu ben de yaptım). bu tarz durumlara hep tanık olduk muhtemelen de olmaya devam edeceğiz ne yazık ki. iğneyi kendimize saplamalıyız.

    bir taraftarın rakip takımı eleştirmesinden daha önemlidir kendi takımını eleştirmesi. rambo okan gibi fanatik değil metin oktay gibi objektif olmakta fayda var. gereksiz övgü ile aşırı eleştiri aynı derecede tehlikelidir. kimse kimseyle aynı şekilde aynı pencereden düşünmek zorunda da değildir. fakat senin düşünce de uymuyor diye gelip bu başlık altında seni bireysel açıdan rahatsız eden bir düşünceyi şikayet edip, hedef göstermek doğru değil diye düşünüyorum. hepimizin evi galatasaray fakat hepimizin eve geldiği yollar farklı olabilir.

    bu sezonun hepimiz adına bizi burada toplayan tek derdin, amacın ortak olduğunu unutmadan saygı ve deli gibi sevineceğimiz, mutlu olacağımız anları bize sunmasını diliyorum.
  • 15369
    yazılan entrylerden anladığım kadarıyla patronu referandumda evet oyu verdi diye gül gibi işinden istifa edip başka yerde asgari ücretle çalışmaya başlayan yazarlar mevcut, hatta bununla da sınırlı değil, evet verdi diye amcasıyla görüşmeyen, evet verdi diye annesinin pişirdiği yemeği yemeyenler var. başka biri de evet oyu verdi diye babasını reddedip soyadını değiştirmiş sanırım. artık hayır oyu veren eniştesinin soyadını taşıyacakmış. hiç yok mok demeyin; %50 nin üzerinde evet çıkan bir seçimde çevrenizde kimse evet oyu vermemiş olamaz. burada yazdıklarınıza bakılırsa da öylesine marjinal eylemlerde bulunmuşsunuz. yok bulunmadıysanız da burada ego masturbasyonu yapıyorsunuz o zaman.

    2008'den beri oy kullanıyorum, chp genel başkanının oy kullanmadığı 2010 referandumunda dahi hayır oyu verdim, bu sözlükteki bazı yazarların evet oyu vermiş insanlara sık sık sel abdulhamid'i savundun diyen doğu perincek edası ile saldırmalarından bana artık gına geldi şahsen. eminim bir çok insana da gına gelmiştir. burası galatasaray sözlük ya, paydası galatasaray olan insanların yeri. geri kalan bir çok şeyi tartışacağımız yer burası değil.
  • 15370
    değil galatasaray'ın, ülkenin, senin-benim, sokaktaki hayvanın yaşam kalitesini düşüren politikalara ve zihniyete sahip ülke yönetiminin zamanında isteyip elde ettiği yetkilere bir şekilde dahil olmuş isimlerin eleştirilmesi kadar hakkaniyetli bir durum yok önce bu bir.

    senin kulübünü temsil edecek kişileri seçmek senin elinde bir şekilde. fakat aile seçilmiyor, soyadı da seçilemiyor. bu zihniyetin ülke insanının üzerinden yarattığı ayrıştırmalardan ötürü bir çok aile parçalandı, kavgalar yaşandı. eğer duruşun, karakterin netse zaten o patronlar seni işe almıyor, devlet bile seni memur olarak almadı, almıyor. o halde tekrar ilk cümleye dönecek olursak galatasaray'ı hangi ünvanla olursa olsun temsil eden bir kişinin seçimi ile yukarıdaki örneklerin en ufak bir benzerliği yoktur. kadınlar hakkında uygunsuz mesaj atan ışıtan gün'ü o halde görevden almasaydık, hakan şükür'ü videolarımızdan sansürlemeseydik. fakat sen medyanın önüne çıkıp, tarihte kanıt olarak yer alacak işler yaparsan bu her zaman senin ayağına dolanır. arda istediği kadar kupa kazandırıp, para kazandırıp gitsin, erden timur istediği kadar cebinden para koysun, terör örgütü ya da tarikat mensubu kişiler isterse kulübe mpabbe, haaland bağışlasın. eli bu tarz siyasi dolaplara bulaştığı an eleştirilmesi kaçınılmazdır ve her galatasaray taraftarı için büyük bir insani / vicdani haktır. bu iki.

    ülkede ''evet'' oyunu verip dolaylı yol üzerinden çocuğuna ihtiyacı olan şeyleri alamayan ebeveynlerin intihar etmesine, bir sürü üniversite mezunun işsiz ve mutsuz şekilde çürümesine, kadınlara şiddet uygulanmasına, çocuklara tecavüz edilmesine, esnafın dükkanını kapatmasına, doktorlara şiddet gösterilip - ülkeden kaçmalarına, hayvanların zevk için öldürülmesine, bir çok gazeteci, asker, yazar ve çeşitli mesleklerden insanların düşünce suçu nedeniyle hapise atılmasına (örnekler uzar gider) neden olmasını eleştirmek bir vatandaşlık, insanlık, vicdan hakkıdır. bu insanların sözlükte de eleştirilmesinden rahatsız olan arkadaşlarımız var ise bir gün tüm bu defterler masanın üzerine açıldığı zaman muhtemelen daha fazla rahatsız olacaktır. o yüzden bunu kabul etmelerinde ve rahatsızlığı bir kenara bırakmalarında fayda vardır. bu da üç.

    sözün özü şudur ki; bizi burada tek bir amaç altında toplayan galatasaray'ı ilgilendiren siyasi, magazinsel ve diğer tüm olayların burada konuşulmasında bir abes yoktur. hatta tam olarak da konuşulması gereken yer burasıdır.

    sözlük kıymetlidir, değerini bilelim.
  • 15371
    son zamanlarda eleştiri yapanlara karşı "hayatında galatasaray'a bilet ve forma almak dışında faydası olmamış..." tarzında yanıtlar verenlerin çoğaldığı sözlük. bilet ve forma dışında birkaç yılda bir bileklik de alıyoruz onu unutuyorsunuz.

    galatasaray'dan arazi, gayrimenkul, komisyon, beleş forma/bilet, bet reklamı, sucuk ekmek zart zurt çıkarlarım olmadığı için sadece forma alarak, bilet alarak ve yayıncı kuruluşa üye olarak faydalı olmaya çalışıyorum.
  • 15375
    son zamanlarda yeni bir furya ortaya çıktı. ''yanıldığım için mutluyum'' diyen yazarları eleştiren bir grup musallat oldu.
    (grup değil aslında da, ben yine kendisini bilen 1-2 yazardan bahsettiğimi not olarak buraya bırakayım. çünkü üzerine alınmaması gereken %99 oranda yazar arkadaşlarımız var. onları tenzih ederim.)

    bunun ciddi ciddi bir sorun olduğunu düşünen zihinler var. insanın kendi söylemini, düşüncesini eleştirmesinin, yanıldığını kabul etmesinin - eleştirisini yaptığı, yanıldığını da aynı platformda aynı şekilde açık açık tüm yazarlara sunmasının başkasına dert olması çok enteresan. yanılınca susup, kenara çekilmektense yanıldığını kabul etmek bir karakter meselesidir. tavsiye ederim. etliye sütlüye karışmadan yuvarlak yorumlar yapmak işin güzeli. biraz kendinizi zorlayıp, sorumluluk alıp, ortaya karakter koyup tez ya da anti-tez sunun.

    bazen gerçekten aşırı ve boş eleştiri içeren entryler oluyor, fakat yanıldığını kabul ederse baş tacı.
    bazen aşırı ve boş övgüler içeren entryler de oluyor, kişi yanıldığını kabul ediyorsa onlar da baş tacı.
    çünkü hatayı kabul etmek büyük erdem. kimse sizin gibi bir konu hakkında yanıldığında tüm delilleri ortadan kaldıracak kadar zavallı değil. aşırı uçlar, troller haricinde herkesin görüşüne, düşüncesine, saygı duyulmalı bu sözlükte. ayrıca moderasyon ''on'' değil ama ''of'' oyunu mutlaka ama mutlaka kaldırmalı. bu ''of'' gibi negatif oylama sistemi insanların ego tatmininden başka bir şeye yol açmıyor. bu yüzden de tüm sosyal medya platformu bu butonu kaldırdı. bu konuda aksiyon alınması sözlük adına büyük bir iyilik olacaktır. ayrıca beni rahatsız etse de bu isim-leri engellemeyip takipçisi olacağım. benim gibi bir adamı da sedat peker'e çevirdiniz.

    bir futbolcuyu övüp sonradan bu düşüncesinde yanıldığını görünce hatasını kabul eden yazarlardan da rahatsız olacak mısınız? kimse sizin gibi yarışma programlarınlarındaki sunucunun her yarışmacıya ''ben sizi destekliyorum'' dediği gibi liboş olmak zorunda değil.

    tepkiniz ve rahatsızlığınız, yanılıp da susan, köşeye çekilip pusanlara olsun.
App Store'dan indirin Google Play'den alın