17002
antreman kalitesi ile ilgili çok bir şey söyleyemem. şampiyon olduğumuz geçmiş iki sezonda da benzer iniş çıkışlar yaşadık ancak artık yeni şeyler söylemesi gereken hocadır.
senin takımını iki yıldır izleyenler de aptal değil sonuçta. sen ne oynamak istiyorsan, sahaya ne koyuyorsan seni alt etmek için bir antitez arayışı var tabii ki rakiplerin. türkiye liginde bunu çözecek kalitede hoca ve ekip iki senedir pek olmadığından biraz batıya açılınca boy ölçüsü verip gönderiyorlar ekseriyetle. avrupa maçlarının önü ve arkasında rakip teknik direktörlerin demeçlerine biraz bakınca anlaşılıyor zaten bu durum. galatasaray'ın ne yapabileceğini çalışmıştık şeklinde demeçleri görürsünüz. hepimizin taraftar refleksi ile vurur geçeriz şeklinde hafife aldığı rakipler bizi telef ediyor.
burada biraz kibir de var gibi hissediliyor çünkü kendi kalibresinden üstte gördüğü takımlara karşı hem onun hem takımın reaksiyonu farklı oluyor. bunu bayern, manu ve tottenham maçlarında gördük.
türkiye ligi için belki hala kadro kalitesi iş görüyor gibi ama icardi'nin olmayışı bu durumu da epey sekteye uğrattı. bir çoğumuz hangi deplasmanda takılırız hesabındayız.
velhasılı kelam... artık yeni şeyler söylemen lazım hocam! rakipleri daha dikkatli analiz etmen ve ben çıkar topumu oynarımdan çok bu maçta bana ne lazım? bunu nasıl bir plan ve hangi oyuncularla alırım? kafasında olman lazım. bunları daha ziyade avrupa maçları için söylesek de lig için de geçerli gibi.
city'nin keli bile çözüldü gitti. artık geçerli futbolu şunlar şunlar oynuyor diye konuşuyor. hayat gibi futbol da akıyor ve hiçbir şey dün ile aynı değil maalesef. duran, gelişmeyen düşüyor.
son söz ünlü büyüğümüz tevfik fikret'ten gelsin: düşmek, etrafı görmemektendir.
senin takımını iki yıldır izleyenler de aptal değil sonuçta. sen ne oynamak istiyorsan, sahaya ne koyuyorsan seni alt etmek için bir antitez arayışı var tabii ki rakiplerin. türkiye liginde bunu çözecek kalitede hoca ve ekip iki senedir pek olmadığından biraz batıya açılınca boy ölçüsü verip gönderiyorlar ekseriyetle. avrupa maçlarının önü ve arkasında rakip teknik direktörlerin demeçlerine biraz bakınca anlaşılıyor zaten bu durum. galatasaray'ın ne yapabileceğini çalışmıştık şeklinde demeçleri görürsünüz. hepimizin taraftar refleksi ile vurur geçeriz şeklinde hafife aldığı rakipler bizi telef ediyor.
burada biraz kibir de var gibi hissediliyor çünkü kendi kalibresinden üstte gördüğü takımlara karşı hem onun hem takımın reaksiyonu farklı oluyor. bunu bayern, manu ve tottenham maçlarında gördük.
türkiye ligi için belki hala kadro kalitesi iş görüyor gibi ama icardi'nin olmayışı bu durumu da epey sekteye uğrattı. bir çoğumuz hangi deplasmanda takılırız hesabındayız.
velhasılı kelam... artık yeni şeyler söylemen lazım hocam! rakipleri daha dikkatli analiz etmen ve ben çıkar topumu oynarımdan çok bu maçta bana ne lazım? bunu nasıl bir plan ve hangi oyuncularla alırım? kafasında olman lazım. bunları daha ziyade avrupa maçları için söylesek de lig için de geçerli gibi.
city'nin keli bile çözüldü gitti. artık geçerli futbolu şunlar şunlar oynuyor diye konuşuyor. hayat gibi futbol da akıyor ve hiçbir şey dün ile aynı değil maalesef. duran, gelişmeyen düşüyor.
son söz ünlü büyüğümüz tevfik fikret'ten gelsin: düşmek, etrafı görmemektendir.
