842
sevgili fatih hocam,
öncelikle bu sezonki tablo için canı gönülden “canın sağolsun”. sen bize öyle mutluluklar yaşattın ki, bu defa da böyle olsun. bu sezon neden böyle olduğunu düşünürsek söylenecek o kadar çok şey var ki... pandemi süreci, federasyonun yanlı tutumu, bariz ve kasıtlı hakem hataları, ayak kırılmasından sıtmaya defalarca yaşanan büyük şanssızlıklar, vs... listenin bu tarafı uzar gider.
ben ise bu mektupta listenin diğer tarafına, yani saha içine bakmak istiyorum. öncelikle bütün diğer yan etkenlere rağmen ligin ilk yarısını tamamen çöpe attık. bunun sen de farkındasın, konuşmalarında bunu sen de açıkça ifade ettin. ligin ilk yarısında kurulan kadro oynatmak istediğin oyuna (pozisyon oyunu-pas oyunu, nasıl istiyorsan öyle tanımla) hiç uymadı, sahada ne yaptığını bilmeyen 11 kişi (takım diyemeyeceğim) gezindi durdu. ligin ikinci yarısında birkaç takviyeyle pandemi sürecine kadar aslında istediğin oyunu sahaya yansıttın, o ilk yarıdaki ruhsuz oyundan sonra bu sihirli değneği de ancak sen dokundurabilirdin. pandemi sonrası ise gerek artan eksikler, gerek hakem hataları, gerekse de bu sürecin travması sonucu savrulduk gittik.
aslında tam da bunu söylemek istiyordum hocam. bu poziyon oyunu-pas oyunu icrası çok zor bir oyun. bunu oynayabilecek 11 oyuncuyu denklesen bile, illa ki sezon boyu eksilenler olacak, bu oyun da maalesef “biraz” oynanamıyor, bir yerde aksama olursa bütün sistem çöküyor. guardiola birkaç gün önce “ben ancak çok pahalı bir kadro ile başarılı olabilirim” derken kastettiği de buydu, bu oyunu oynayacak takımın yedekleri de kalite olarak sisteme uyabilmeli. bizim bütçelerdeki takımlar ile bunu yapmak ise mümkün değil maalesef. benzer şeyi oynatmaya çalışan skibbe’nin takımı da mesela çok iyi zamanında benfica’yı deplasmanda sahadan silmişti ama sürdürülebilir olmamıştı o performans. seneye de hiçbir şey değiştirmeden aynı sistemde ısrar edersek yine hüsran yaşayabiliriz.
hocam, oysa senin dünya futboluna 20 yıl önce getirdiğin oyuna daha bu yıllarda geggenpressing adıyla övgüler düzüyorlar. sebin oyunun temeli daima hücum presti hocam, bu sene biz bunu kaybettik. aslında barcelona bile iyi sezonlarında gollerinin çoğunu kapılan topla hızlı hücumdan buluyor, set ile attıkları goller sadece pastanın kaymağı. onlar bu pas oyununu çoğu zaman takımı dinlendirmek ve presi sürekli kılabilmek için kullanıyorlar. dolayısıyla sen pastanın kaymağına takılma hocam. bu sadece türkiye ligi için de söylemiyorum, özellikle avrupa’da karşı takımı top ayağındayken oynamasına müsaade edersek hüsrana uğrarız hocam, nitekim uğradik da... şimdi gelen yabancı sınırı uygulamasıyla bu oyunu oturtmak iyice zorlaştı, oysa tempo futboluna uyabilecek yerli oyuncu sayımız çok daha fazla (mesela orta sahada ömer bayram). sen illa ki bu ikisinin bir sentezini yaparsın hocam, yeter ki kafanı bu sezonki sisteme takma. yapamadım diye de düşünme, gayet güzel yaptın ama biraz eksilince sistem çöktü.
hocam bir de gelecek sezon planlamasını yaparken geriye bakma lütfen, önümüze bakalım. senin için “aile” kavramının kutsallığını biliyorum ama lütfen bunu layık olmayanlara malzeme olarak kullandırma. sen bütün sert görünümüne karşın babalara özgü affediciliğe sahipsin ama bu, gideceği son kapı kaldığı için senden özür dileyenleri kapsamasın hocam, çok rica ederim. senin sevgine layık, buraya uzun yıllar hizmet edeceklerle kur kadroyu...
yolun ve bahtın açık olsun hocam, işin zor ve meşakkatli. ama bunların üstesinden gelecek kişi de yine sensin.
öncelikle bu sezonki tablo için canı gönülden “canın sağolsun”. sen bize öyle mutluluklar yaşattın ki, bu defa da böyle olsun. bu sezon neden böyle olduğunu düşünürsek söylenecek o kadar çok şey var ki... pandemi süreci, federasyonun yanlı tutumu, bariz ve kasıtlı hakem hataları, ayak kırılmasından sıtmaya defalarca yaşanan büyük şanssızlıklar, vs... listenin bu tarafı uzar gider.
ben ise bu mektupta listenin diğer tarafına, yani saha içine bakmak istiyorum. öncelikle bütün diğer yan etkenlere rağmen ligin ilk yarısını tamamen çöpe attık. bunun sen de farkındasın, konuşmalarında bunu sen de açıkça ifade ettin. ligin ilk yarısında kurulan kadro oynatmak istediğin oyuna (pozisyon oyunu-pas oyunu, nasıl istiyorsan öyle tanımla) hiç uymadı, sahada ne yaptığını bilmeyen 11 kişi (takım diyemeyeceğim) gezindi durdu. ligin ikinci yarısında birkaç takviyeyle pandemi sürecine kadar aslında istediğin oyunu sahaya yansıttın, o ilk yarıdaki ruhsuz oyundan sonra bu sihirli değneği de ancak sen dokundurabilirdin. pandemi sonrası ise gerek artan eksikler, gerek hakem hataları, gerekse de bu sürecin travması sonucu savrulduk gittik.
aslında tam da bunu söylemek istiyordum hocam. bu poziyon oyunu-pas oyunu icrası çok zor bir oyun. bunu oynayabilecek 11 oyuncuyu denklesen bile, illa ki sezon boyu eksilenler olacak, bu oyun da maalesef “biraz” oynanamıyor, bir yerde aksama olursa bütün sistem çöküyor. guardiola birkaç gün önce “ben ancak çok pahalı bir kadro ile başarılı olabilirim” derken kastettiği de buydu, bu oyunu oynayacak takımın yedekleri de kalite olarak sisteme uyabilmeli. bizim bütçelerdeki takımlar ile bunu yapmak ise mümkün değil maalesef. benzer şeyi oynatmaya çalışan skibbe’nin takımı da mesela çok iyi zamanında benfica’yı deplasmanda sahadan silmişti ama sürdürülebilir olmamıştı o performans. seneye de hiçbir şey değiştirmeden aynı sistemde ısrar edersek yine hüsran yaşayabiliriz.
hocam, oysa senin dünya futboluna 20 yıl önce getirdiğin oyuna daha bu yıllarda geggenpressing adıyla övgüler düzüyorlar. sebin oyunun temeli daima hücum presti hocam, bu sene biz bunu kaybettik. aslında barcelona bile iyi sezonlarında gollerinin çoğunu kapılan topla hızlı hücumdan buluyor, set ile attıkları goller sadece pastanın kaymağı. onlar bu pas oyununu çoğu zaman takımı dinlendirmek ve presi sürekli kılabilmek için kullanıyorlar. dolayısıyla sen pastanın kaymağına takılma hocam. bu sadece türkiye ligi için de söylemiyorum, özellikle avrupa’da karşı takımı top ayağındayken oynamasına müsaade edersek hüsrana uğrarız hocam, nitekim uğradik da... şimdi gelen yabancı sınırı uygulamasıyla bu oyunu oturtmak iyice zorlaştı, oysa tempo futboluna uyabilecek yerli oyuncu sayımız çok daha fazla (mesela orta sahada ömer bayram). sen illa ki bu ikisinin bir sentezini yaparsın hocam, yeter ki kafanı bu sezonki sisteme takma. yapamadım diye de düşünme, gayet güzel yaptın ama biraz eksilince sistem çöktü.
hocam bir de gelecek sezon planlamasını yaparken geriye bakma lütfen, önümüze bakalım. senin için “aile” kavramının kutsallığını biliyorum ama lütfen bunu layık olmayanlara malzeme olarak kullandırma. sen bütün sert görünümüne karşın babalara özgü affediciliğe sahipsin ama bu, gideceği son kapı kaldığı için senden özür dileyenleri kapsamasın hocam, çok rica ederim. senin sevgine layık, buraya uzun yıllar hizmet edeceklerle kur kadroyu...
yolun ve bahtın açık olsun hocam, işin zor ve meşakkatli. ama bunların üstesinden gelecek kişi de yine sensin.