841
saygıdeğer hocam;
sabahın bu vaktinde mektup yazmak adetim değildir ama zor zamanlarda bazı istisnaları normal karşılamak gerekir.
öncelikle belirteyim ki yaşınıza göre oldukça enerjiksiniz ve de mücadele gücünüz hala üst seviyede. ancak enerjinizi sadece futbola kanalize etmediğinizden/edemediğinizden güç kaybediyorsunuz. neden enerjinizi sadece futbola kanalize edemiyorsunuz açıklayayım:
1-sayın demeyi bile hak etmeyen ali yıldırım koç, başarısızlığının önünde en büyük engel olarak sizi gördüğü için ilk hedef olarak sizi yıpratmayı seçmiş bulunuyor. bunu ilk etapta bizzat kendisi başlattı ve başkanı bırakıp direkt sizi hedef aldı. hatırlatmaya gerek yok sanırım, tff ile olan dava sonucu verilen karar ile ilgili suçlamalar, sicilinize yönelik iftiralar ve daha birçok şey. ancak kamuoyu kendisini haksız bulup karşı koyunca bu sefer kendi dilini sizin üzerinizden çekerken medyadaki kuklaları vasıtasıyla sizi değersizleştirme operasyonlarına devam etti/ediyor.
özellikle emre bol ve rıdvan dilmen şu andaki en kullanılışlı iki kukla. abdulkerim durmaz da var ama o kadar ileri gitmediğini kabul etmeliyiz. bu iki kukla yorumcu her fırsatta size saldırıyor. fenerbahçe tv’deki yorumculardan hiç bahsetmiyorum bile. bunu bildiğinizi biliyorum ama ne yapmaniz gerektiğini bildiğinizi sanmıyorum. bu cümle biraz ağdalı ve ağır ama sizin menfaatiniz için yazıldığı için anlayışla karşılarsınız umarım.
medya yoluyla da yeterince değersizleştiremediği için olacak ki şimdi de taşeronu zekeriya alp ve federasyondaki kuklaları limak nihat ve oğuz sarvan vasıtasıyla size azami zarar vermenin peşinde. ancak bu yolla da sizi değersizleştiremeyecek bunu da biliyor. bu meyanda son maçlardaki hakem operasyonlarını kimler vasıtasıyla yaptığını unutma hocam. kim ne yapıyor hepsini kaydet çünkü kim yılan kim akrep ayırman lazım.
tabi hayatın dinamiklerini öğrenmeden, baba parasıyla her istediğine kavuşmuş, şımarık yalı çocuğu bunları yaparken/yaptırırken kendisi de rezil oluyor, başarısız oluyor farkında değil. çünkü evrenin değişmez yasaları şiddetle “eden bulur” diyor. yalı çocuğu eminim günün yarısında sizi düşünüyor, diğer yarısında da drinkleriyle kendini avutuyordur ama konumuz bunlar değil.
2-karşınızda şimdi yalı çocuğundan daha sinsi birisi daha var. o da ahmet nur çebi. evet evet hafife almaman gereken bir zat-ı muhterem. tıpkı camiası gibi sinsi ve ağlak ama eline fırsat geçince dibine kadar saplamakta asla tereddüt etmez. son haftalarda galatasaray’a çekilen operasyonun önemli bir halkası da kendisidir. bunu da dikkatlerden kaçırmamak çok önemli.
3-beşiltaş için işin bir de mafya ayağı var. onu benim izah etmeme gerek yok siz herkesten çok daha iyi biliyorsunuz. aslında fenerbahçe için de vardı bu ayak ama şu anda en etkilisi beşiktaş.
yıllardan beri bu çarkların nasıl döndüğünü, kimlerin kimlerle iş tuttuğunu sizden daha iyi bilecek bir allah’ın kulu yoktur evrende. o nedenle amacım bunları hatırlatmaktan ziyade sizin ne yapmanız gerektiğini salık vermek. ukalalığımı bağışlarsınız umarım!
önce elinde neler var ona bakalım:
-arkanda 35 milyona yakın taraftar var. (türkiye’nin %43’ü galatasaraylıdır ve resmidir bu rakam)
-müthiş bir entellektüel birikim var.
-inkar edilemez zaferler var.
-engin tecrübeniz ve mücadele hırsınız var.
daha birçok avantajınız ve silahınız var ama bunları nasıl kullanacağınız önemli. kullanamazsanız silahkarın pek önemi kalmaz biliyorsunuz. bu nedenle;
-öncelikle sakin kalmayı ve enerjinizin tamamını futbola yönlendirmeyi başarmalısınız. çünkü rakiplerin asıl amacı sizi futbola odaklanmaktan alıkoymak. sair konularla ne kadar ilgilenirseniz futboldan o kadar koparsınız bu da başarınıza engel olur. federasyon, mhk, rakip yöneticiler bunlarla asla ilgilenmeyin. bunlarla ilgili açıklama yapmayın. hakemlere saha kenarında aşırı tepki göstermeyin. (son bir yıldır bunu uyguladığınızı ve aşırı tepki göstermediğinizi görüyorum) bu konuların tamamını yöneticilere bırakın. hakemleri de federasyonu da mhk’yı da yöneticiler suçlasın. onları adaletli olmaya yöneticiler zorlasın. bu konuda başarılı yöneticimiz yok deme çünkü en birikimli başkan bizde. bırak onlarla başkan uğraşsın. laf koymak gerekirse en muhteşemini mustafa cengiz koyar. çünkü bunu defalarca ve başarıyla yaptı zaten.
-başarısızlığın nedenlerinden bir kısmı harici olabilir (ki zaten şu ana kadar onlardan bahsettim zaten) ama asıl nedeni dahilidir. yani şu ana kadar yazdıklarım işin %20’sidir. bir başarısızlık varsa %80’i kendinizden kaynaklanır. bu nedenle kendi takımına ve futbolcularına odaklan. nerelerde hata yaptığını, neleri eksik, neleri gereğinden fazla yaptığını analiz et.
-engin tecrüben ve birikimini kullanarak futbolcularını motive et. beş-on genç futbolcuyu motive etmen on yılını, elli genç futbolcuyu motive etmen elli yılımızı kurtarır. sekiz yıldız yetiştirmek sekiz şampiyonluk kadar değerlidir. bütün dünya radarında. ülkemizden bulabilirsen ülkemizden, bulamazsan dünya’dan gençleri takip et/ettir. mutlaka bulacaksın, yeni yıldızlar mutlaka bulacaksın. bırak hakemleri, tff’yi, mhk’yı kendi bataklıklarında boğulsunlar. gerekirse üç yıl şampiyon olma ama takıma sekiz, on, hatta elli yıldız futbolcu kazandır. bunu yapabilirsin.
-a takımın antrene edilmesi, gol pozisyonlarının ve varyasyonlarının çalışılmasını artık yardımcılarına bırak. hatta orta saha çalışmalarını da yardımcılarına bırak. her gün her saat antreman sahasının içinde olman gerekmez, maçlarda kenarda olman yeterlidir. ancak yardımcılarını çok dikkatli seçmelisin. örneğin hücum hattını j. elmander gibi pres gücü yüksek bir yardımcı hocaya teslim edersen ona göre futbolcu seçecek ona göre antrene edecektir. yine orta sahayı w. sneijder gibi bir futbol profesörüne bırakırsan kendisi gibi zeki ve süper futbolcuları bulup takıma kazandıracaktır. defansı ise bizzat kendin antrene edebilirsin. tabi ki tüm takım ve futbolcular üzerinde son karar sana ait olacak ama yardımcılarından da önemli yardımlar alabilirsin. wesley sneijder için bazı çekincelerin var biliyorum ama onlar olmasa zaten wesley’e yıllık üç m euro versen türkiye’ye getiremezsin. belki de öyle olması allah’ın galatasaray taraftarı için bir planının sonucudur. denemeden bilemeyiz bunu.
-otuzbeş milyon taraftarına ulaşabilecek kanalları her zaman açık tutmalısın. medya danışmanlarınla mükemmel bir sosyal bağ oluşturup yöneticilerinle birlikte gerektiğinde kamuoyu desteği gerektiğinde ise kamuoyu baskısı oluşturmanın yollarını bulmalısın. bu baskıyı bazen rakiplerin baskısını kırmak, bazen de bizzat kendi futbolcularını motive etmek için kullanmalısın.
-daha en az on yıl hizmet verebilecek enerjin var onun için aceleci olmana gerek yok. her yıl şampiyon olmak zorunda olmadığın gibi her yıl başarılı olmak zorunda da değilsin. belki bazen yenilenmek adına geri çekilmen de faydalı olur. örneğin bu sezon avrupa kupalarına katılmamak lehimize olabilir. uefa kupasının getirisi ile götürüsü hemen hemen eşit. çünkü avrupa’da oynayınca türkiye’de yeterince galibiyet alamıyorsun, burada kaybettiğin para ile uefa avrupa kupalarından kazandığın para hemen hemen aynı. yani annemizin ligi bazen yenilenmek, tazelenmek, genç futbolcular kazanmak adına bize faydalı olabilir. bunu asla gözardı etmemeliyiz.
-şu anda alt yapı’da 8-10 tane gerçekten yetenekli genç var. onları gözünü kıpmadan a takım kadrosuna almalısın. ben onların hiçbirini şahsen tanımam. hepsini altyapı maçlarını izlerken tanıdım. bazı maçları gstv’den, bazılarını bizzat canlı izledim. çoğunun yıldız kumaşına sahip olduğunu söyleyebilirim. zaten kumaşı iyi olmayan hiçbir çocuk galatasaray alt yapısına giremez bunu hepimiz biliyoruz. onların iki şeye ihtiyaçları var. cesaret ve oynayarak maç ritmi kazanmak. bu iki olanağı kendilerine tanırsan ummadığın kadar futbolcu kazanabilirsin. ozan kabak’ı emin bayram’ı düşün. hatta kaleci berk balaban’ı, sol stoperde oynayan ogün çalışkan, baltacı soyisimli bir stoper bir genç var (çok beğendiğim bir genç stoper) onu düşün. belki de şansımız stoperlerden açılmıştır neden bu fırsatları kaçıralım. iki yıllık zaman zarfında luyindama ve marcao’yu satıp para kazanabilir yerlerine bu gençleri monte edebilirsin. sol bek de süleyman luş, orta sahada atalay babacan, abdussamed karnucu, ileride yunus akgün ve daha ismini sayamadığım birçok futbolcu sizden cesaret ve forma bekliyor. emre kılınç da gelirse onu da yunus akgün ile birlikte feghouli’nin yerine monte edebilirsin. bunların iki yıl a takımda oynama ve test edilme hakları var. bu haklardan gençleri mahrum etme hocam.
mektuplarımın devamı gelecek.:)
sabahın bu vaktinde mektup yazmak adetim değildir ama zor zamanlarda bazı istisnaları normal karşılamak gerekir.
öncelikle belirteyim ki yaşınıza göre oldukça enerjiksiniz ve de mücadele gücünüz hala üst seviyede. ancak enerjinizi sadece futbola kanalize etmediğinizden/edemediğinizden güç kaybediyorsunuz. neden enerjinizi sadece futbola kanalize edemiyorsunuz açıklayayım:
1-sayın demeyi bile hak etmeyen ali yıldırım koç, başarısızlığının önünde en büyük engel olarak sizi gördüğü için ilk hedef olarak sizi yıpratmayı seçmiş bulunuyor. bunu ilk etapta bizzat kendisi başlattı ve başkanı bırakıp direkt sizi hedef aldı. hatırlatmaya gerek yok sanırım, tff ile olan dava sonucu verilen karar ile ilgili suçlamalar, sicilinize yönelik iftiralar ve daha birçok şey. ancak kamuoyu kendisini haksız bulup karşı koyunca bu sefer kendi dilini sizin üzerinizden çekerken medyadaki kuklaları vasıtasıyla sizi değersizleştirme operasyonlarına devam etti/ediyor.
özellikle emre bol ve rıdvan dilmen şu andaki en kullanılışlı iki kukla. abdulkerim durmaz da var ama o kadar ileri gitmediğini kabul etmeliyiz. bu iki kukla yorumcu her fırsatta size saldırıyor. fenerbahçe tv’deki yorumculardan hiç bahsetmiyorum bile. bunu bildiğinizi biliyorum ama ne yapmaniz gerektiğini bildiğinizi sanmıyorum. bu cümle biraz ağdalı ve ağır ama sizin menfaatiniz için yazıldığı için anlayışla karşılarsınız umarım.
medya yoluyla da yeterince değersizleştiremediği için olacak ki şimdi de taşeronu zekeriya alp ve federasyondaki kuklaları limak nihat ve oğuz sarvan vasıtasıyla size azami zarar vermenin peşinde. ancak bu yolla da sizi değersizleştiremeyecek bunu da biliyor. bu meyanda son maçlardaki hakem operasyonlarını kimler vasıtasıyla yaptığını unutma hocam. kim ne yapıyor hepsini kaydet çünkü kim yılan kim akrep ayırman lazım.
tabi hayatın dinamiklerini öğrenmeden, baba parasıyla her istediğine kavuşmuş, şımarık yalı çocuğu bunları yaparken/yaptırırken kendisi de rezil oluyor, başarısız oluyor farkında değil. çünkü evrenin değişmez yasaları şiddetle “eden bulur” diyor. yalı çocuğu eminim günün yarısında sizi düşünüyor, diğer yarısında da drinkleriyle kendini avutuyordur ama konumuz bunlar değil.
2-karşınızda şimdi yalı çocuğundan daha sinsi birisi daha var. o da ahmet nur çebi. evet evet hafife almaman gereken bir zat-ı muhterem. tıpkı camiası gibi sinsi ve ağlak ama eline fırsat geçince dibine kadar saplamakta asla tereddüt etmez. son haftalarda galatasaray’a çekilen operasyonun önemli bir halkası da kendisidir. bunu da dikkatlerden kaçırmamak çok önemli.
3-beşiltaş için işin bir de mafya ayağı var. onu benim izah etmeme gerek yok siz herkesten çok daha iyi biliyorsunuz. aslında fenerbahçe için de vardı bu ayak ama şu anda en etkilisi beşiktaş.
yıllardan beri bu çarkların nasıl döndüğünü, kimlerin kimlerle iş tuttuğunu sizden daha iyi bilecek bir allah’ın kulu yoktur evrende. o nedenle amacım bunları hatırlatmaktan ziyade sizin ne yapmanız gerektiğini salık vermek. ukalalığımı bağışlarsınız umarım!
önce elinde neler var ona bakalım:
-arkanda 35 milyona yakın taraftar var. (türkiye’nin %43’ü galatasaraylıdır ve resmidir bu rakam)
-müthiş bir entellektüel birikim var.
-inkar edilemez zaferler var.
-engin tecrübeniz ve mücadele hırsınız var.
daha birçok avantajınız ve silahınız var ama bunları nasıl kullanacağınız önemli. kullanamazsanız silahkarın pek önemi kalmaz biliyorsunuz. bu nedenle;
-öncelikle sakin kalmayı ve enerjinizin tamamını futbola yönlendirmeyi başarmalısınız. çünkü rakiplerin asıl amacı sizi futbola odaklanmaktan alıkoymak. sair konularla ne kadar ilgilenirseniz futboldan o kadar koparsınız bu da başarınıza engel olur. federasyon, mhk, rakip yöneticiler bunlarla asla ilgilenmeyin. bunlarla ilgili açıklama yapmayın. hakemlere saha kenarında aşırı tepki göstermeyin. (son bir yıldır bunu uyguladığınızı ve aşırı tepki göstermediğinizi görüyorum) bu konuların tamamını yöneticilere bırakın. hakemleri de federasyonu da mhk’yı da yöneticiler suçlasın. onları adaletli olmaya yöneticiler zorlasın. bu konuda başarılı yöneticimiz yok deme çünkü en birikimli başkan bizde. bırak onlarla başkan uğraşsın. laf koymak gerekirse en muhteşemini mustafa cengiz koyar. çünkü bunu defalarca ve başarıyla yaptı zaten.
-başarısızlığın nedenlerinden bir kısmı harici olabilir (ki zaten şu ana kadar onlardan bahsettim zaten) ama asıl nedeni dahilidir. yani şu ana kadar yazdıklarım işin %20’sidir. bir başarısızlık varsa %80’i kendinizden kaynaklanır. bu nedenle kendi takımına ve futbolcularına odaklan. nerelerde hata yaptığını, neleri eksik, neleri gereğinden fazla yaptığını analiz et.
-engin tecrüben ve birikimini kullanarak futbolcularını motive et. beş-on genç futbolcuyu motive etmen on yılını, elli genç futbolcuyu motive etmen elli yılımızı kurtarır. sekiz yıldız yetiştirmek sekiz şampiyonluk kadar değerlidir. bütün dünya radarında. ülkemizden bulabilirsen ülkemizden, bulamazsan dünya’dan gençleri takip et/ettir. mutlaka bulacaksın, yeni yıldızlar mutlaka bulacaksın. bırak hakemleri, tff’yi, mhk’yı kendi bataklıklarında boğulsunlar. gerekirse üç yıl şampiyon olma ama takıma sekiz, on, hatta elli yıldız futbolcu kazandır. bunu yapabilirsin.
-a takımın antrene edilmesi, gol pozisyonlarının ve varyasyonlarının çalışılmasını artık yardımcılarına bırak. hatta orta saha çalışmalarını da yardımcılarına bırak. her gün her saat antreman sahasının içinde olman gerekmez, maçlarda kenarda olman yeterlidir. ancak yardımcılarını çok dikkatli seçmelisin. örneğin hücum hattını j. elmander gibi pres gücü yüksek bir yardımcı hocaya teslim edersen ona göre futbolcu seçecek ona göre antrene edecektir. yine orta sahayı w. sneijder gibi bir futbol profesörüne bırakırsan kendisi gibi zeki ve süper futbolcuları bulup takıma kazandıracaktır. defansı ise bizzat kendin antrene edebilirsin. tabi ki tüm takım ve futbolcular üzerinde son karar sana ait olacak ama yardımcılarından da önemli yardımlar alabilirsin. wesley sneijder için bazı çekincelerin var biliyorum ama onlar olmasa zaten wesley’e yıllık üç m euro versen türkiye’ye getiremezsin. belki de öyle olması allah’ın galatasaray taraftarı için bir planının sonucudur. denemeden bilemeyiz bunu.
-otuzbeş milyon taraftarına ulaşabilecek kanalları her zaman açık tutmalısın. medya danışmanlarınla mükemmel bir sosyal bağ oluşturup yöneticilerinle birlikte gerektiğinde kamuoyu desteği gerektiğinde ise kamuoyu baskısı oluşturmanın yollarını bulmalısın. bu baskıyı bazen rakiplerin baskısını kırmak, bazen de bizzat kendi futbolcularını motive etmek için kullanmalısın.
-daha en az on yıl hizmet verebilecek enerjin var onun için aceleci olmana gerek yok. her yıl şampiyon olmak zorunda olmadığın gibi her yıl başarılı olmak zorunda da değilsin. belki bazen yenilenmek adına geri çekilmen de faydalı olur. örneğin bu sezon avrupa kupalarına katılmamak lehimize olabilir. uefa kupasının getirisi ile götürüsü hemen hemen eşit. çünkü avrupa’da oynayınca türkiye’de yeterince galibiyet alamıyorsun, burada kaybettiğin para ile uefa avrupa kupalarından kazandığın para hemen hemen aynı. yani annemizin ligi bazen yenilenmek, tazelenmek, genç futbolcular kazanmak adına bize faydalı olabilir. bunu asla gözardı etmemeliyiz.
-şu anda alt yapı’da 8-10 tane gerçekten yetenekli genç var. onları gözünü kıpmadan a takım kadrosuna almalısın. ben onların hiçbirini şahsen tanımam. hepsini altyapı maçlarını izlerken tanıdım. bazı maçları gstv’den, bazılarını bizzat canlı izledim. çoğunun yıldız kumaşına sahip olduğunu söyleyebilirim. zaten kumaşı iyi olmayan hiçbir çocuk galatasaray alt yapısına giremez bunu hepimiz biliyoruz. onların iki şeye ihtiyaçları var. cesaret ve oynayarak maç ritmi kazanmak. bu iki olanağı kendilerine tanırsan ummadığın kadar futbolcu kazanabilirsin. ozan kabak’ı emin bayram’ı düşün. hatta kaleci berk balaban’ı, sol stoperde oynayan ogün çalışkan, baltacı soyisimli bir stoper bir genç var (çok beğendiğim bir genç stoper) onu düşün. belki de şansımız stoperlerden açılmıştır neden bu fırsatları kaçıralım. iki yıllık zaman zarfında luyindama ve marcao’yu satıp para kazanabilir yerlerine bu gençleri monte edebilirsin. sol bek de süleyman luş, orta sahada atalay babacan, abdussamed karnucu, ileride yunus akgün ve daha ismini sayamadığım birçok futbolcu sizden cesaret ve forma bekliyor. emre kılınç da gelirse onu da yunus akgün ile birlikte feghouli’nin yerine monte edebilirsin. bunların iki yıl a takımda oynama ve test edilme hakları var. bu haklardan gençleri mahrum etme hocam.
mektuplarımın devamı gelecek.:)