• 80
    2005-2006 alayına diz çöktürür tövbe ettirir. büyük bir kırılma yarattı lig tarihinde.

    2011-2012 de çok ama çok kritikti. sahasında kupa kaldırdığımın çocuklarına psikolojik olarak da büyük darbe vurdu. rüzgar tamamen bizim arkamıza geçti.

    çok büyük konuşmamak gerek ama özellikle bu sene de şampiyon olursak bizim bir daha şampiyonluk sayısında geri düşme ihtimalimiz kalmaz.

    çocuklarımız veya torunlarımız bayern münih tarzı bir tablo ile karşılaşır. bizim 40 iken en yakın rakibimiz 23 falan makas daha da açılarak devam eder.
  • 81
    hayatımızın en uzun 16 dakikası, 2006 şampiyonluğu. her şeyiyle çok önemliydi. rakibimizin 2004,2005 ve 2007 şampiyonlukları ve ardından 2008 şampiyonlar ligi başarıları (o sene de ligi almıştık ellerinden, buradan mateja kezman'a selamlar ) ile bizim 1996-2000 arası yakaladığımız ivmenin bir benzeri olabilirdi. maddi olarak bizden fersah fersah önde oldukları bir dönem, zaten son 3-4 hafta içinde kadıköy'de derbi vardı kadrolardan her şey anlaşılıyor. o gün kazandık biz çoğu şeyi. asla toparlayamadılar bir daha her seferinde olmaz dediler ayakları titredi yine oldu. son haftaya bile taşıyamadılar bir daha, erkenden koptular o korku ile (playoff zırvasını saymıyorum). bursa'ya kaybetmeyiz artık dediler ona da kaybettiler. diğer tarafta biz henüz bitmeyen ligde dört yıldız koreografisi ile 24 mayıs galatasaray beşiktaş maçına çıktık, kazandık onlar yine kaybettiler.

    her şampiyonluğun hikayesi farklı hepsi çok özel ama 2006 imkansızlıktan çıkan ve rakibe ciddi mesaj veren bir şampiyonluktu. sonrasında bir çok sezona etki etti bence. rakibin başkanıyla, takımıyla, medyasıyla, hakemiyle, parasıyla her şeyiyle en önde olduğu dönemin kırılmasıydı. o neslin takım seçmesinde de etkisi büyüktür bence. şuan baktığınızda fener 9-10 senedir en tepede yok. eğer o gün kaybeden biz olsaydık devamında 2008 de zor olurdu bence 8-9 senelik bir çıkmaz olabilirdi bizim adımıza. tabi halamın bıyığı olsa amcam olurdu ama yinede müthiş bir şampiyonluktu.

    maçlar oynanmadan önce herkes feneri şampiyon yapmıştı, kutlama alanları hazırlanmış herkes formalarla dolaşıyor. o büyük güven devasa bir yıkıma sebep oldu. bizim tarafımızda da saatler 20.45olduğunda mutluluk sarhoşluğu. o gün doğru saat kaçtı bilen yoktur. hasan kabze var, 15 nisan 2006 vestel manisaspor fenerbahçe maçı var, varda var yani bunlar sadece sezonun son bir ayında yaşananlar.

    erik gerets de çok büyük hocaydı atlamak olmaz. imparator'dan sonra benim için ikinci sıra kendisinindir. o kadroya rağmen müthiş bir hucüm futbol oynatıyordu. o sezon iki maçıda vermiştik fenere ona rağmen şampiyon olduk. bu sezon da umarım okan hoca tersini başaracak ve şampiyon yine biz olacağız.

    (kıyası türkiye şampiyonlukları için yaptım elbet uefa konu dışı.)
  • 116
    2006 ve 2012'deki şampiyonluklar çok güzeldi ama bana göre tartışmasız olan, 1986-87 sezonundaki son maç olan eskişehirspor karşı alınan 2-1'lik galibiyet ve tam tamına 14 yıl aradan sonra gelen şampiyonluktur. yani 15 yaşına gelmişiz ve hiç şampiyonluk tatmamışız. anlatılmaz yaşanır...

    not: bu istatistiğin kırılmasına az kaldı. haydi fenerbahçe yaparsın.
  • 43
    05/06 sezonudur bence.

    fenerbahçe'nin kadrosu bizimkinin çok önündeydi. sezon içerisinde fenerbahçe lehine çok hatalar yapılmıştı. bütün sezon fenerbahçe'yi takip etmiştik. son haftalara doğru kadıköy'e önde gittik ve şampiyonluk için çok önemli bir maça çıktık. fakat ağır hırpalanıp hem avantajımızı kaybedip hem de ümitlerimizi yitiriyor gibi olmuştuk. son hafta iki takım da 80 küsür puana ulaşacaktı. fenerbahçe'nin denizli'de son dakikalarda geriye düşmesi, maça 16 dakika eklenmesi, o 16 dakikada fenerbahçe'nin beraberlik golünü atması ve appiah ve tuncay'ın direkten dönen topları.

    ben o maça yanımda fanatik fenerli arkadaşımla baktım ve hüngür hüngür ağladığını gördüm.

    ağır travma geçirdiler o sezon. ki alsalar tarihlerinde ilk defa 3 sene üst üste şampiyon olmuş olacaklardı. ki ertesi sezon da şampiyon oldukları için 4 de olacaktı. çok önemlidir bu yüzden 05/06 sezonu.

    diğer şampiyonlukların elbette özel tarafları vardır fakat 05/06 sezonundaki sevinci birdaha nerede yaşarım bilmiyorum. mustafa keçeli'nin golündeki o an. sonra 16 dakika denizli'nin gol yememesi için kendini sıkma. bu konuda en beğendiğim video eric gerets'in heyecandan her parmağıyla önündeki demir parçasının içini kazıması.
  • 96
    tüm şampiyonluklara çok sevindim elbette ama ilk 5 yaparsam şöyle olurdu.

    1. 2011-2012 sezonu kadıköy karanlıklar içindeki şampiyonluk (ne kadar kirli, pis işleri varsa başlarına bir kez daha yıktığımız sezon)

    2. 2005-2006 sezonu 16 dakika uzatmalı şampiyonluk (karşı tarafta yaptığı tahribatın getirdiği apayrı bir haz)

    3. 1992-1993 sezonu feldkamplı şampiyonluk (izlediğim en iyi galatasaray takımlarından biriydi)

    4. 2018-2019 sezonu başakşehir finali olan şampiyonluk (tüm düzene yeniden başkaldırı ve hepsini üst üste koymanın tadı)

    5. 2007-2008 sezonu cevat güler hoca ile şampiyonluk (mayısların gerçekten bizim olduğunu tüm kuşlara yine, yeniden hatırlatmak, 6'da 6 ve 30 cm'lik nonda şeyi :))

    ekleme; şayet bu sezon da şampiyon olursak bu listeye üst sıralardan girecektir. fena bilendim bu yüzsüz ordusuna karşı. organize kötülüğü son kez yenmek ve artık dağıldığını görmek çok hoş olacak. inşallah..
  • 32
    en çok sevindiğim şampiyonluğu net olarak belirleyemiyorum, 2006 şampiyonluğu, 2008 şampiyonluğu, 2018 şampiyonluğu hepsine çok sevinmiştim. fakat en az sevindiğim şampiyonluk açık ara farkla 2015 şampiyonluğu oldu. yabancı sınırını daralta daralta azerbaycan ligi seviyesine düşürülmüş bir organizasyonda 1-0'a yata yata şampiyon olmuş, son derece sıradan oyunculara messi muamelesi yapmaya başlamıştık. bu şampiyonluğun bizi soktuğu sarhoşluk çok ağır sonuçlar doğuracak, önümüzdeki yılları hiç edecek diye bas bas bağırdık ama sesimizi duyuramadık. sonra da korktuğumuz aynen başımıza geldi.

    o yüzden en az sevindiğim şampiyonluk açık ara farkla 2015 şampiyonluğuydu. inşallah bir daha böyle problematik bir şampiyonluğumuz olmaz.
  • 102
    öncelikle müthiş anket. eminim her renktaş bir anlığına da olsa o günlere gitmiştir.
    ama sanki heyecanlı geçmesiyle, sevinilmesi bir nebze karıştırılmış kanımca.

    mesela 2005-2006 benim için büyük sürprizdi, hiç umutlu değildim. keza 18-19.
    11-12 kutsal şampiyonluklardan biridir hiç şüphe yok ama ben biraz 17-18 den bahsetmek istiyorum.

    2015’te 4. yıldızı taktıktan sonra, takım yokuş aşağı gitmiş, jem karacan, carole, bilal kısa gibi oyuncular karşımıza şampiyonlar ligi transferi diye çıkmıştır. sonuç olarak 6. sırada ancak bitirebilmiştik.

    daha sonra levent nazifoğlu diye bir adam geldi ve baştan aşağı yurt içi transferlerle, imza şovu yapan rakiplerin karşısına çıkardı (josue, eren derdiyok, cavanda, tolga ciğerci, serdar aziz). sonuç yine hüsrandı. bu arada bjk 16 ve 17 için inanılmaz güçlü kadro kurmuş ve sırasıyla fb ve başakşehir ile çekişiyordu. bizim esamemiz bile yoktu.

    daha sonra tudor hamlesi ile birlikte iyi transferler yapıldı. takım fernando, gomis, mariano, belhanda omurgasında iyi işler çıkarttı ancak deplasman fobisini yenemedik ve terimi çağırdık.

    başakşehir fenerbahçe beşiktaş üçü de bizden moralmen çok daha iyiydi. bjk orta sıra bir avrupa takımı gibiydi trye fazla gelen.

    ancak son haftalarda gelen skora yönelik futbol ve alınan şampiyonluk. günlerce kutlamıştım.

    benim için çok anlamlıdır.
  • 103
    herkes elbette 2006 ve 2012 şampiyonluklarını ön plana çıkarmış evet bende de yerleri çok ayrıdır ama ben 2000 sezonu şampiyonluğumuzda da çok sevinmiştim.gerek hiç yapılamayan ve bundan sonra da yapılması çok zor olan 4 sene üst üste şampiyonluk geldi.baya rahattık ligde ama o sezonla gelen tsyd türkiye ve tabiki uefa kupası ve istanbulspor maçında tüm kazanılan kupalarla yapılan kutlamalar bende sevinç olarak en çok o sezonu öne çıkartıyor.en sevindiklerimden biri de en son şampiyon olduğumuz 8 de kapanır 18 de sezonu ve herkesi üst üste koyup aldığımız şampiyonluk.2019 şampiyonluğu çok özeldir o bakımdan bende.2023'te de çok sevineceğimiz anlamlı ve senaryo olarak 2019 benzeri bir şampiyonluk alacağız inşallah saha dışındaki ayak oyunları itibariyle.
  • 107
    2007-2008 ve 2014-2015 sezonu şampiyonlukları.

    2008'deki kupa, ali sami yen'de kazanılan son şampiyonluk kupası olması ve benim içeride-dışarıda neredeyse hiç maç kaçırmadığım bir sezonda gerçekleşmesi sebebiyle çok kıymetli. ali sami yen'e ve tribüne o kadar açtım ki, buz gibi havada taş çatlasın 1.000 kişinin geldiği brugge ile oynanan hazırlık maçına bile gitmiştim o sezon. 11 türk ile türkiye kupası'nda kadıköy'de farklı galibiyetin kaçırılıp 0-0 ile dönülmesi, feldkamp'ın 4 nisan 2008'deki istifası, ertesi gün oynanan gençlerbirliği deplasmanında alınan galibiyetle başlayan teknik direktörsüz (cevat güler'in hakkını yemek istemem ama takımı o yönetmiyordu) galibiyet serisi, servet çetin'in o sezon özelinde muhteşem performansı, "şampiyonluk için 6'da 6 istiyoruz!" pankartı, ali sami yen'de 1-0 kazanılan fenerbahçe maçı, 5-3 kazandığımız sivasspor deplasmanı vs. sezonun ikinci yarısına dört-beş yıllık hikaye sığmıştı. fenerbahçe'nin şampiyonlar liginde çeyrek final yaparak nisan ayını gördüğü, yarı final için de chelsea'yi londra'da epey zorladığı bir sezonda ligi kazanmak, üstelik teknik direktörsüz kazanmak olağanüstü bir başarıydı.

    2014-2015 sezonu da arena yılları özelinde içeride-dışarıda en çok maça gittiğim sezondur. 2008'e benzer şekilde, nisan-mayıs 2015 periyodundan da çok sayıda hikaye çıkar. her şeyden öte sezonun 1. haftasında başkanımız ünal aysal, 18.haftasında duygun yarsuvat, 34.haftasında dursun özbek. bursa deplasmanına ünal aysal - cesare prandelli ile gidildi sezonun ilk haftası; sezonun son haftası ise şampiyon takım sıfatıyla dursun özbek - hamza hamzaoğlu ile rize'ye gidildi ve sezon tamamlandı. "böyle şey mi olur?" diye hala kendi kendimi sorgularım bu konuda ama olmuştu. rize'ye şampiyon giden takım, 3 gün sonra bursa'da bursaspor'a karşı türkiye kupası'nı da kazanmıştı. hamza hamzaoğlu'nu gelişi, hakan balta'nın golüyle 1-0 kazanılan gaziantepspor maçı, sneijder'in gençlerbirliği ve beşiktaş maçları performansı, 2008'in çok benzeri bir galibiyet serisi ile son düzlükte kupaya yürümemiz vs. içinde bir çok hikaye barındıran, figürlerin sürekli değişiklik gösterdiği, tansiyonu yüksek bir sezon idi. benim de sevdiğim şampiyonluk şekli budur.

    2017-2018 sezonunda fatih terim'in galatasaray'a geri döndüğü 21.12.2017 gecesi ve 2018-2019 sezonundaki hocanın daha sonrasında şampiyonluğun manşeti haline gelen "8'de kapanır, 18'de" söylemi de elbette çok önemliydi ama her iki yılda da içimde o şampiyonluk ateşini, hırsını, tansiyonunu yeterince yaşayamamıştım. o yüzden "çok sevindim, çok anlamlıydı benim için" diyemiyorum. benim nazarımda 2008 1. sırada, 2015 de 2. sıradadır.
  • 108
    2011/12 sezonu süper final şampiyonluğu... çocukluğumdaki anıların tamamından daha güzel bir serüvene sahiptir. her haftası ayrı bir öyküdür. lig tv'li ekranlarda deplasman maçlarını izlediğimiz nargile kafelerin boğuk kokusu bugün hala bana o günleri hatırlatır. selçuk, melo, muslera, semih, ujfalusi, engin baytar, emre çolak, necati, baros...

    bir de elmander.
  • 65
    23 yıl sonra gelen, bağırta cagirta "seni sevmeyen ölsün" dedirten ve düşman çatlatan türkiye basketbol ligi 2012-2013 şampiyonluğudur benim için.
    basketbolla ilk tanışmam, sinan erdem'de anadolu efes'in euroleague macina gitmemle olmuştu. maçı tam hatırlamıyorum, babam elimden tutup götürdü beni ve basketbolla tanıştırdı. kendisi feci bir basketbol hayranı, bana da miras bıraktı bu hayranlığı. galatasaray basketbolu ile ilk tanışmam ise 10-11 sezonunda içerde 68-57 kaybettiğimiz estudiantes maçı. ipekçi'de nispeten dolu bir salonda ne yazık ki kaybetmiştik. galatasaray basketbolu ile o gün tanışmıştım. devamında babamla her hafta sonu maçlara gitmeye başlamıştık. ben tabii 2. sınıfım o ara. çocuğum yani. ama o kadar güzel ki, takımın tamamını numaralarıyla ezberleyip babama anons yapıyordum evde hahshs. heves ettim basketbola başladım. tutku açık'a aşıktım bildiğin. o sezon tüm maçlara gittik babamla final serisinin ilk ve son maçı hariç. içerdeki 2. maça gitmiştik onu da kaybettik. derbi karnem pek iyi değil ne yazık ki :(
    sonra 11-12, 10-11'de gelen o eski yenilmez armada havası bu sezonda da devam etti. buraya pek girmeyeyim. euroleague'de ilk senesi olmasına rağmen rüya gibi bir euroleague oynadı takım. ama ligde başarısızdık bence. aslında başarısız demek de haksızlık olur sanssizdik diyelim. yarı finalde beşiktaş ile eslestik. nitekim o sene beşiktaş şampiyon oldu. sonra 2012 yazında oktay hoca takımdan ayrıldı. detaylarını pek bilmiyorum meselenin, ünal başkan ile 2+2 hoca+ceo şekli bir anlasma yapacaktı sonra o anlaşma 4 sene hocalik olarak değiştirilmeye çalışıldı orada bir anlaşmazlık. tabii ben bu kadarla olduğunu sanmiyorum, başka şeyler de vardır elbet. neyse işte, oktay hoca gitti. tabii galatasaray liseliler durur mu, hemen kendi sıra arkadaşlarını yamamaya çalıştılar şubeye, erman kunter. allah korudu. unics kazan yolcusu ergin hocayı yolundan çevirip takımın başına koydu ünal başkan.
    velhasıl, buraya kadar 12-13 sampiyonluğuna giden süreçle ilgili bazı kilit seylerden ve şubeye olan derin ve yoğun aşkımdan bahsetmeye calistim.
    sezona, ergin hocanın beşiktaş'tan getirdiği yabancılarla girdik. sezonun başlarında meşhur karşıyaka deplasmanı oynandı. o güne kadar fener'i falanda madara eden karşıyaka, bizim maçtan önce kafası kesik aslan pankartı açtı, daha sonra taraftarı maç içinde türlü türlü çirkefliği yaptı. hakemlerin yanlı kararlari ve son top cenk akyol'a çalınan saçma sapan steps ile kaybettik. ama o maç orada öylece kalmadı tabii, o yaşananların hesabı sonradan soruldu. zaten o maçtan sonra daha da maç kaybetmedik diye hatırlıyorum. o sene bütçemiz epey iyiydi. hocanın bizde de 3 kupa hedefi vardı. eurocup'da fena ilerlemiyorken hawkins'in doping mevzusu patladı. ben hawkins'e hakkımı helal etmiyorum. hawkins patladı, 4 sene ceza yedi. biz akabinde eurocup'tan elendik falan. kupa'da finale çıktık, yine yanlı hakem yönetimi ve macin sonunda sato'nun potaya temas etmesine rağmen verilen basketiyle kupayı kaybettik fenere. elde kaldı lig, ligin kalan kisminda namağluptuk. bütün maçları salonda izleme şerefine nail oldum. düşünün, 10 yasinda bir veledsiniz. galatasaray'ınız 23 sene sonra şampiyonluğa koşuyor, her maçına yerinde şahitsiniz. neyse, karşıyaka maçı. inanılmaz kaotikti. mevzular çıktı, bizimkiler karşıyakalılara bir güzel sopa çekti. kafası yarilanlar, salondan yaka paça atılanlar. en son hatırladığım önümde bir tane kel abi vardı, kafası kanıyordu ama hala tezahürat yapıyordu. deli oğlu deli ahahah.
    ligi 27-3 ile 1. sırada bitirdik. çeyrek finalde tofasi 2-0, yarı finalde karsiyaka'yi 3-0 ve finalde banvit'i 4-1 ile geçtik. o 1'i de, evimizde şampiyonluk kutlayalım diye verdiğimize eminim. nitekim, evimizde muhteşem bir ortamda, 1 saat öncesinden tıklım tıklım olan ipekçi'de kutladık. bir haziran günü, öğleden sonra hava sicakken. otoparktan girdik, içip içip ibrahim tatlises söyleyenler, tezahürat yapıp isinanlar. hayatımın en güzel günüydü. kız arkadaşımın bana bir sorusu olmuştu: "en mutlu olduğun gun hangi gündü" diye, kendisiyle tanıştığım günü beklemişti muhtemelen ama ben 15 haziran 2013 demiştim, sonra senle tanıştığım gün geliyor demiştim. sevgilim galatasaray'ı hep kiskanmisti bu yüzden ahaha.
    maçtan önce anlamlı bir koreografi, sahada eze eze kazanan bir takım. konfetiler, protokolde sarigüller sürenler aysallar. dünyada cenneti yaşamıştım sanki. futbolda şampiyonlar ligi'nde ceyrek final yapıp real'i madara eden ve ligde en yakın rakibine fark atarak şampiyon olan takım, baskette eze eze gelen destansı şampiyonluk. 2013 yılı cidden dünyada cenneti yaşamışız. bunları yazarken duygulanmadım değil valla. oturup hüngür hüngür ağlayacağım şimdi. çok baskaydi 12-13 şampiyonlukları. yaşatan herkesten, emeği geçenlerden allah bin kere razı olsun.

    https://gss.gs/u55.jpeg
    https://gss.gs/qd5.jpeg
App Store'dan indirin Google Play'den alın