resim
Süleyman Luş
Takım:A. Keçiörengücü
Mevki:Sol Bek
Yaş:23
Boy:1.78
Uyruk:Türkiye
  • 101
    2001 doğumlu altyapıdan çıkmış sol bek.

    2020 yılındayız malum, henüz 19 yaşındadır. yaşı daha ufaktır.* daha çok fırın ekmek yemesi lazım. şöyle 25-30 yaşına geldiğinde süre almaya başlayacaktır. tabi o zamana kadar futbola küsmezse, yeteneklerini falan köreltmezse, prenslerden, prenseslerden cukkasporlulardan sıra gelirse o da oynayacaktır.

    genc oyuncu oynayacak, hata da yapacak. hatta hata da yapmasi lazim ki o yasta neticesi havada gezmeyecek. ama o yaptigi hatayi hemen onundeki ya da yanindaki adam kapatacak. konusacaklar, yukaridan bakmadan ama, kalp kirmadan ogretmenlik yapacaklar. kendisi de aklini kullanacak hatalarini analiz edecek. gerekirse ben bu hatayi neden yaptim diye sabaha kadar uyuyamayacak. zaten boyle futbolcular da arşa değiyor. yolu acik olsun. umarim sure alir, umarim hata yapar, umarim yaptigi hatalardan ogrenir, kendisini gelistirir.
  • 102
    artık drogbayla feghouli ile şampiyon olmak başarı değil. elalemin sivasi 90 milyon tl bütçeyle haftalarca lider kaldi. o takım* üstüne parcali forma giyse kulübede imparator dursa demek ki güle oynaya şampiyon olacakmış.

    o sebeple belli potansiyel vaad eden gençleri oyuna sokma vakti. sürdürülebilir ekonomi oluşturmamız şart bu arkadaşlar da bu yeni zorunlu düzenin başrolleri.

    oynamazlarsa hem kendileri hem bize yazik olur, çalışır oynarlarsa hep beraber kazanırız.
  • 104
    23 24 yaşında carole'e ki o carole ilk geldiğinde gayet de iyi bir performans sergiliyordu, kör dendi, futbolcu değil dendi, galatasaray tarihinin en kötü sol beki dendi. bugün fransa liginde orta sıra bir takımda banko oynuyor carole. 1.5 milyon euro bonservis ödenmişti, 350 bin euro kiralama ücreti ve 750 bin euro da bonservis getirisi sağladı.

    hadi carole'u geç, ferhat öztorun üzerinden gidelim. benim baya sevdiğim bir bekti. açın başlığını şu sözlükte okuyun bakalım neler yazılmış. ben çok isterim süleyman'ın oynamasını ama bu futbol ortamında oynayamaz. yahju siz ozan gibi bir süper yeteneğe bile tahammül edemediniz. stoper olmaz bundan dediniz, siz dediniz beyler, entryler orada duruyor.

    isteniyor ki süleyman luş çıksın sahaya ilk maçında roberto carlos gibi oynasın. bu olmayacak. bu olacak olsa süleyman şu an bizim altyapımızda olmazdı zaten. çıkacak, hata yapacak, adam kaçıaracak, maç kaybettirecek belki de ama benim için sorun yok, ben yine oynasın derim. yeter ki potansiyeli olsun. hatalar zamanla düzelir, öğrendikçe gelişir. yeter ki top kontrol etmesini, pas vermesini, top sürmesini bilsin, oyun zekası, saha görüşü olsun. bunlar varsa üzerini doldurursun. ama sanmıyorum ki rahatça oynasın çocuk. şu sözlükte denayer'e, ozan'a bile neler dendi, süleyman'ı 3 günde yok eder bu taraftar.

    edit: fransa yerine ispanya yazmışım. bir arkadaşımız mesaj atıp hatırlattı; alex telles'i beğenmediniz yahu siz. bugün paran olsa alamazsın telles'i. denayer ve ozan'ı örnek gösterme sebebim de şu; bunlar özel stoperler, teknik, yetenekli adamlar. siz bunlardaki potansiyeli bile göremeyip bunlara sabredemediniz, denayer kadar, ozan kadar potansiyeli olmayan süleyman'a sabretmezsiniz bence. futbolla ilgili sağduyulu bir adama ozan'ı bir maç izlet, bu çocuğun duruşu, topu alışı, topla çıkışı bile ben futbolcuyum diye bağırıyor zaten der. kötü oynar o ayrı, adam kaçırır, çalım yer, penaltı yapar; ama potansiyel oradadır. sana düşen o potansiyeli açığa çıkarmak, sahip olduğu yetenekleri daha verimli ve doğru kullanmasını sağlamak; eksiklerini ise takım oyunu içerisinde önemsiz hale getirmektir.
  • 107
    8'i aşan euro kuru, seneye balyoz gibi inecek harcama limitleri, sıfırlanan stat gelirleri, yayıncı kuruluştan dondurma gibi eriyerek gelen paralar.. bir şeylerin sonundayız artık, deniz mi dersiniz ne dersiniz artık size kalmış orası.

    artık süleymangibi oyuncuların tercih edilip istenmesi bir altyapı fetişistliği, gençler oynasın romantizmi değil bir zorunluluktur. ilk 11'de iyi kötü kullanacağımız yabancılar varken kulübede oturacak ahmet'e 900 bin euro, jimmy'e 8 milyon tl, şener'e 7 milyon tl, linnes'e 1.4 milyon euro verme lüksümüz yok. bizi esas batıran bu rakamlar. bu sene ihtiyaç halinde gördük bu adamları, yürümeye mecalleri yoktu. linnes'i çok sevdiğimden ayırmak istesem de ona 1.4 milyon euro çok fazla.

    ilk 11'dekilerin ikamesini mümkün olduğunca altyapıdan koymazsak mümkünatı yok düze çıkamayız. kaldı ki süleymanöyle alelade biri değil, alt yaş gruplarında milli olan, oynayan oyuncu. uçup kaçmasına gerek yok, her gelen oyuncu yıldız olmak zorunda değil. işini yapsın yeter. caner gibiler de artık bi zahmet ötede dursun.
  • 109
    milli takımda kendisinin yedeği olan rıdvan, beşiktaş ile süper ligde 5-6 lig maçına çıkmış ve daha da çıkacağı neredeyse kesin gibiyken biz daha kendisinin futboluna vakıf bile değiliz. o yüzdendir ki tıpkı semih kaya, ozan kabak ve türevlerinde olduğu gibi mevkisindeki 3-4 oyuncu aynı anda cezalı veya sakat olmadan asla 11'de göremeyeceklerimizden.

    en potansiyelli altyapi oyuncusu olarak gorulen bi futbolcunun ömer bayram'ın felaket sol bek performanslarından daha korkunç işler başarabilmesi mümkünse, şu saatten sonra altyapıya 5 kuruş para harcamak dinen bile haram. kapatın, gidin o paralarla yetim metim doyurun.

    zaten oyuncu öğütmek için de bulmuşlar bi ''fiziksel olarak hazır değil'' bahanesi, yutubır ege fitness'i kondisyoner yapsalar 2 ayda hacim kazanacak çocukların üstüne 4-5 sene harcayıp, safinaz sikletinde a takıma çıkarıyorlar. yazık.
  • 113
    süleyman luş'u ilk gördüğümde ben, ergün penbe'ye çok benzetmiştim, sadece dış görünüş ve fiziksel intibası nedeniyle. -arda turan'a tipoloji olarak benzerliğini ise es geçiyorum.- o kemikli vücut yapısı ve hatta yanaklarının biraz içe göçük olması bana öyle hissettirmişti. açıkçası biraz da ön yargılıydım. aslında bu ön yargı kemikli sporculara karşı olan bir şey bende. kıramıyorum. mesela aynı şeyi andrei kirilenko için de düşünüyordum. veya şimdilerde milli beklerden biri olan nazım sangare için -ki o konuda pek haksız sayılmam- düşünüyorum. yani biraz kalas olduğunu, daha doğrusu yumuşak olmayacağını düşünmüştüm. neyse işte. aslında ön yargılarımı kırmam gerekti konusu ergün penbe'den aşikar ama...

    süleyman luş'a dönelim biz.

    öncelikle klasik birkaç bilgi verelim. mart 2001 doğumlu. sol ayaklı. 178 boyunda.

    karşılaştırma olsun diye yazıyorum. nagatomo 169, saracchi 172, mariano 176, marin linnes 177, zeki çelik 180 boyunda.

    devam.

    sert bir oyuncu. bam güm girebiliyor rakibe ve topa. fakat rakiple temas sırasında koordinasyonunu kaybedebiliyor. bu durum; vücut gelişiminin devam etmesinden, henüz gelişimini tamamlamamasından, vücudunun dengesini henüz bulamamasından, ayaklarının yere sağlam basmamasından veya güçsüzlükten kaynaklanıyor olabilir. yeterince izlemedim, yakın mesafede çalışma fırsatım olmadı haliyle. gerçi güçsüzlük diyorum ama işin rengi tam olarak öyle değil. alt yaş kategorilerinde öyle hemen göze çarpmıyor. mesela rakip futbolcuyla fiziksel olarak eş değilse altta kalıyorsa dağılabiliyor ki bu bam güm dalma meselesi de zaten genelde buralarda ortaya çıkıyor.

    yoksa hacimli değildi ama yaş grubuna görece kuvvetliydi. bu hacimsizlik ona hız, hızlanma ve çeviklik konusunda da avantaj sağlıyordu. süratle ileri çıkıyor, top sürüyor, topla ani durabiliyordu. bu ani durmalarda topun hakimiyetini de kaybetmiyor, aksine saha görüşünü de koruyabiliyor, bekletmeden pas opsiyonlarını bulabiliyordu. ki pas tekniğini ve temelini de ben açıkçası beğenmiştim. temizdi, topun süratini falan iyi ayarlıyordu.

    onun dışında pek bir şey söyleyemeyeceğim. çünkü defansif özellikler, özellikle pozisyon bilgisi karşınızdaki rakibinizle doğru orantılı analiz edilir. yani rakibiniz ne kadar geniş yelpazede hücum ediyorsa sizin savunma beceriniz de o kadar görülebilir.

    söz gelimi:
    - stoperinin kademesine giriyor mu? ters kademesi var mı? stoperinin açıklarını kollayabiliyor mu?
    - yerleşik savunmada uyuyor mu, uyumuyor mu?
    - doğru adamı marke edebiliyor mu?
    - kontralarda pozisyonu süzebiliyor mu?
    - half-space'lere atılan toplarda nasıl?
    - ters kanattan atılan diyagonallerde, veya cepheden yüksek ve alçak toplarda nasıldır?
    - karnına atak yapan futbolculara karşı, dışa çalım atanlara, içe çalım atanlara, bekinden yardım alanlara karşı nasıldır?
    vesaire vesaire...

    haliyle alt kategorilerde ve özellikle çok az maçını izlemişseniz çok bir şey ifade etmiyor bu durum. zaten çoğu şeyi göremiyorsunuz ya da çok fazla dalgalanma oluyor. yani veri hem az oluyor hem de güvenilir olmuyor. fakat bunlar genellikle -sezgiseller hariç- öğretilebilir şeyler. keşke öğretsek...

    ha mesela hakkında konuşanlara bakarsanız uzun taç, kısa taç kullanabiliyor falan derler. çok da önemli bir meziyet değil. önemli olması için organizasyon lazım. hele korner organizasyonunu bile bir kurguya oturtamamış bir takım olarak galatasaray'a bakarsak.

    kısacası süleyman luş'ta bir şeyler var. ama öyle sahaya atalım, arkamıza bir daha bakmayalım diyecek kadar değil. 11 kişiden 1'i veya 2'si olabilir belki. oturmuş bir takımda zorlarsak 3.

    takım arkadaşlarının süleyman luş'u -isim önemli değil aslında, her genç daha doğrusu tecrübesiz futbolcu için geçerli bu- saha içinde idare edebilmesi lazım. illaki hata yapar. gerçi her futbolcu yapar ama o hataları kaç futbolcu için kotarabileceğimiz önemli.

    takım 1 futbolcuyu kotarabilse ve o 1 futbolcu yavaş yavaş hatalarını minimum seviyeye indirip başkalarının hatalarını kapatmaya başlasa ikinci bir futbolcu sahaya atılabilir ancak.

    bak aklıma geldi. bu hazırlık maçlarındaki hürra takımın yarısını veya tamamını değiştirme olayını da anlamıyorum bu yüzden. mesela süleyman luş'u görmek istiyoruz, hazırlık maçında oynasın. oynasın da ideal bir takımla oynasın ki takımdaki yerini bir görelim. neler yapabiliyor, neler yapamıyor? bir giriyorlar sahaya, bir daha 1000'de 1 ihtimalle bir arada oynayamayacak bir takımla bir şeyler görmeye çalışıyoruz.

    son söz olarak bir temenniden bahsedeyim. özellikle artık geleceği kesinleşen yabancı sınırı garabetinden sonra, galatasaray'ın mevcut finansal problemleri ve daha birçok neden göz önüne alınırsa süleyman luş'un ve daha nicesinin 2020/21 sezonunda bol bol zaman bulmasını umuyorum.

    olursa çok şey kazanırız. olmazsa olmaz der, başka alternatiflere bakarız. vakit kaybetmemiş oluruz. her iki durum da bizim kazancımıza olur anlayacağınız. bu sadece süleyman luş için geçerli de değil. adı ahmet mehmet olur. fikrim bu yönde.
  • 114
    emre taşdemir'in tekrar kiralanacağını ya da anadolu'dan yapılacak bir transferde takas parçası olarak kullanılacağını düşünüyorum. bu durumda elimizde saracchi'yi yedekleyebilecek ömer ve linnes kalıyor. ikisinin de ilk olarak değerlendirileceği mevkii sol bek değil. 60 küsür maçlık sezonumuzda illa ki şans gelecektir ve dilerim ki iyi kullanacaktır.
  • 116
    yeni nesil beklerden. hücum gücü çok yüksek, hızlı, adam geçebilen, ayağı düzgün ve deneyim kazanması halinde sol bekten oyun kuracak derecede oyun görüşü yüksek bir oyuncu. fiziğinin de verdiği bir dezavantajla beraber savunmasına o kadar iyi diyemeyeceğim. fakat savunmada da en azından kararlı bir oyuncu olduğunu söyleyebilirim. hızını ve çevikliğini koruyarak doğru antrenmanlarla güçlenerek* savunma açısından da yeterli bir oyuncu olacaktır. bu sezon olur da şans bulursa umarım çok iyi değerlendirir. bundan sonraki kariyerine bu sezon ne kadar çalıştığı direkt olarak etki edecektir. saracchi'nin son senesi. eğer çok çalışırsa ve bu şansı iyi değerlendirirse önümüzdeki sene sol bek direkt olarak kendisine kalacaktır.
  • 120
    https://twitter.com/...907947134595076?s=20

    umarım haber doğrudur. sezonda oynayacağı bir elin parmaklarını geçmeyecek maç yerine gerekirse ikinci lige gitsin orada bir ton maç* oynasın ve kendisini ispat etsin. daha sonra güçlü bir şekilde geri döner. genç futbolcuların takım fark etmeksizin oynamaya ihtiyaçları var.

    (bkz: ali yavuz kol)
  • 121
    --- alıntı ---

    süleyman luş, tff 2. lig ekibi inegölspor'a kiralanmak üzere.

    --- alıntı ---
    https://twitter.com/...907947134595076?s=20

    sözleşmesini uzatıp kiralıyorsak bence mantıklı bir iş yapmış oluruz. 2019 yazında ali yavuz için de aynısını yazmıştım. bu çocukların oynamaya ihtiyacı var ve şimdilik bu a takımda zor gözüküyor.
    19 yaşında ve 2. ligde bile olsa sürekli oynaması ona çok fayda sağlayacaktır.
    rezerv lige katılmadığımız için böyle bir karar alınmış olabilir.
  • 125
    evladım, “ya ben ya o” diyerek fatih hoca’nın göreve getirilmesine karşı çıkan cenk ergün’den başka bir menajer bulamadın mı? aslında gelişmiş ülkelerde bu problem olmaz ama sen türkiye’de yaşıyorsun. türkiye akrep kazanı gibidir. seni kullanmasalar bile kullandı derler.

    genç ve tecrübesiz çocukları bu akrep kazanında nasıl korumak gerek bilmiyorum. matematikçi bir insanım, üç, dört hatta beş bilinmeyenli denklemleri bile çözebilirim ama türkiye’de bu denklemi çözemiyorum, çözebilecek bir babayiğit de tanımıyorum.

    git kuzum menajerinle görüş ve ayrıl. cenk abi de, kendini yaktın beni de yakma. ne olursun de, kurbanın olurum de, bütün hayatım, bütün hayalim galatasaray de. seninle olduğum müddetçe galatasaray’da bir geleceğim olmaz de.

    yılanla köylünün hikayesini bilir misin süleyman luş? sanmıyorum bildiğini o nedenle ben anlatayım: bir orman köyünde yaşlı bir adam yaşarmış. bu adam çok dürüstmüş ama çok da fakirmiş. her gün ormana gider taşıyabildiği kadar odunu getirip satar ailesini geçindirirmiş. yine ormanda odun toplarken bir deliğe sokulmuş bir odun görmüş. hemen gidip odunu çekip çıkarmış. o anda delikten bir yılan kafasını çıkarıp köylüye sormuş, sen kimsin burada ne yapıyorsun. köylü konuşan bir yılan görünce çok şaşırmış ama kendisini de tanıtmış. ben fakir bir köylüyüm, her gün ormana gelir odun toplar satar aileme bakarım demiş. yılan bu sefer ona, o deliğe tıkalı odun yüzünden üç gündür güneş yüzü görmedim. sen bana büyük bir iyilik yaptın ben de sana yapacağım. bundan sonra odun toplamana gerek yok. her gün buraya gel sana bir altın vereceğim. altını satar ailene kolayca bakarsın demiş. köylü çok sevinmiş ve uzun süre ormana gidip yılandan altını almış satarak refaha kavuşmuş. köylünün bir de oğlu varmış. babasının bu altınları nereden aldığını çok merak etmiş ve bir gün gizlice babasını takip etmiş. babasının ormanda bir delikten altın aldığını görmüş ama yılanı fark edememiş. birkaç gün sonra köylü hastalanmış. ormana gidemediği için altın da alamamış. bunu fırsat bilen oğlu babasından habersiz altınları almak için ormana gitmiş. her gün bir altın yerine bütün altınları alıp satıp zengin olmayı düşünüyormuş. deliğin başına gidip elini sokmuş ama karşısında bir yılan görünce korkmuş ve tutup onu savurmuş. arkasından da bir taş alıp yılanın kuyruğunu koparmış. yılan da çocuğu sokmuş. çocuğun akşam eve gelmediğini gören baba sabahın ilk ışıklarıyla hasta haliyle ormana gitmiş ve oğlunun cansız bedeni ile karşılaşmış. yılana seslenmiş, yılan delikten başını çıkarıp olanları anlatmış. durumu öğrenen baba çok üzülmüş ama yapacak bir şeyi de yokmuş. oğlunun cenazesiyle köyüne dönmüş. aradan bir yıl geçmiş. köylü yine dara düşmüş. gidip şu yılanla görüşeyim yine altın alıp satayım diye düşünmüş. gitmiş ormana seslenmiş yılana. olan oldu senin bir suçun yok, biz eski dostuz bana yine altın ver demiş. yılan köylüye şu tarihi cevabı vermiş. “sende evlat acısı, bende bu kuyruk acısı oldukça biz artık dost olamayız.”

    sevgili süleyman, cenk ergün’ün sofrasına meze olma. fatih terim ile cenk ergün’ün dost olmaları mümkün değil. onlar dost olmadıkça senin galatasaray’da büyüyüp gelişmen de mümkün değil. yani büyüklerin deyimiyle “iki arada bir derede kalmışsın.” cesaretini topla ve git cenk ergün ile konuş. bu benim hayatım de ve sözleşmeni feshet. ondan sonra da git fatih hoca’nın elini öp “etim senin kemiğim babamın” de.:) sonra da sol bekte rakiplerinin belini kır.:)
App Store'dan indirin Google Play'den alın