• 9026
    sevgili arma aşıkları,

    içinde bulunduğumuz kış mevsiminde beslenme gerekliliklerine lütfen dikkat edelim.

    brokoli, ıspanak, pırasa gibi sebzeleri tüketelim. haşlanmış brokoli suyu içelim. zeytinyağı ile tüketelim. hem piyasadaki tüccarlara mevsim sebzesi olmayan sebzeler üzerinden para kazandırmayalım, hem de sağlığımız için doğru beslenelim.

    bunu neden mi yazıyorum? çünkü ailem benim için çok kıymetli. sağlıklı nesiller olmalı ve sağlıklı nesiller yetiştirmeliyiz. sağlam baş, sağlam vücutta bulunur.
  • 9031
    istanbullu yazarlara hitaben:

    - ayaklarimda yan basma ve çökme ayak sorunu ya$iyorum, nerede ise 35 sene sorun ya$amadim, aniden beliriverdi

    burada (isviçre) bir tabanlik (çift fiyati) 300 frank (1500 lira). az önce istanbulda 1-2 yeri aradim, 300-350 tl arasi 1 saat içinde hallediyorlar. $ubat ayinda 1 hafta istanbulda olacagim.

    bana ortopedik tabanlik yapan güvenilir bir adres önerebilir misiniz?

    not. ayak sagliginiz ihmal etmeyin. farkinda degildim, 1 yilda ayagim 1 santim büyüdü (çökme ayak). 43.5-44 numara giyen adamim, kismen 45 numara bile ufak geliyor.

    ilgi ve alakaniz için te$ekkürler.
  • 9034
    arkadaşlar merhaba.

    bu sene açıklanan formasyon kalkacak muhabbeti hakkında tam bilgisi olan var mı? bildiğiniz üzere ziya selçuk’un açıklaması üzerine formasyonun artık yök’ten değil meb üzerinden alacağımızı söyledi. ama onun dışında hiçbir açıklama yok. tamam bu sene basında formasyonu alabildiler ama seneye ne olacak? mesela ben hayat planımı belki de bunun üzerine yaptım dedim ki nasıl olsa formasyon var direkt öğretmenlik bölümü okumayayım antrenörlük okur, belgemi alırım sonra da formasyon ile öğretmenlik diye düşünmüştüm şimdi benim girdiğim sene formasyon olduğu için ben alabilecek miyim yoksa bende mi alamıyorum? bilgisi olan abilerim kardeşlerim benim mesaj kutumu bir yeşillendirblirse.
  • 9037
    renktaşlar birkaç günlüğüne istanbul’a geleceğim. istanbul dediysem de çok istanbul değil pendik’te kalacağım. genco erkal’ın şu an için sadece istanbul’da gösterimde olan oyununa gitmek istiyorum fakat dönüşüm nasıl olacak bilmiyorum. saat 22:30 sonrası kenter tiyatrosu’ndan (taksim-osmanbey metro durakları arası) kadıköy-tavşantepe metrosuna en kolay şekilde nasıl geçebilirim?

    edit: point guard, commancherro , ncp1905 ve gollebitsin dostların yardımından dolayı teşekkür ederim, iyi ki varsın sözlük. *
  • 9038
    saçım dökülmesin istiyorum. bi oldurun be abiler. son dört beş yılda tepelerde seyrelme fark ediyordum ama çok takmadım. geçen "dur lan bi kazıyım şu kafayı" diyip makineyi aldım elime ve acı gerçekle karşılaştım. bildiğin ecnebilerin horse shoe diye tabir ettiği şekilde seyrelmiş tepeler. hele ışık altında baya baya kelim. saç uzunken saklanıyormuş hain kellik.

    -25 yaş civarıyım
    -ailede kel olmayı bırak seyrek saçlı bile yok sayılır. (anneannenin babasına kadar gidebildim soyağacında)
    -saç çizgisinde gerileme yok amma ve lakin tepelerde homojen bir seyrelme hakim. ama kel bölge yok (henüz)
    -son iki yıldır saçlarımda beyazlama da var.

    bu veriler ışığında geri dönüşü olmayan genetik "male pattern baldness"tan muzdarip olmama ümidi taşıyorum. hormonal bir şey midir, demir mi eksiktir bakır mı azdır tuzu mu çoktur artık neyse. bir ümit araştırıyorum. (diyeceksin ki "oğlum doktora gitsene", zamanım yok be güzel abim, küçücük bi kasabadayım zaten şu an) sonuçta demir azsa demirini bol veririz ne bileyim d vitamini azsa güneş banyosu yaparız tamam, ama genetikse yapacak bir şey yok.

    şu güzel ortamda ille bi cildiye uzmanı, endokrinoloji uzmanı, saç uzmanı veya bu olaylardan anlayan abilerim kardeşlerim vardır. ne yapayım nerelere gideyim be sözlük. kafatasım desen yamru yumru bir şey, yara izleri girintiler çıkıntılar her musibet var mübarekte. propecia iyi diyolar sonra "ama kamışa su yürümeyebilir" diye ekliyorlar. minoxidil süper diyorlar sonra "ama ömür boyu kullanacaksın güzel kardeşim" demeyi ihmal etmiyorlar. yok mu bu meretin ilacı sahiden? ille arkadan alıp öne mi ekeceğiz lan?
  • 9043
    nispeten uzun olacak ama okuyan herkesin fikrini talep ediyorum. geçen sene tam da bu zamanlar şöyle bir entry yazmıştım: (bkz: #2327793)

    eminim onu da hatırlayanlar olacaktır çünkü o zamanlarda bana epey bir geri dönüşte bulunulmuştu. herkese tekrardan teşekkür ediyorum.

    o günden bu güne aslında bitirdiğim lisans derecesine, dolayısıyla mesleğime, olan bakış açım çok da değişmedi. özet geçmek gerekirse, tıp fakültesine de hazırlanmadım. onun yerine yüksek lisans ile ilgili kaynaklar alarak 1 nisan'da yds'yi ve 6 mayıs'ta da ales'i verdim. 28 mayıs'ta da o gün için çok ideal gözüken ama bugünlerde beni bunaltan ve eskisi kadar mutlu etmeyen bir işe girdim. bu iş aslında ibm tabanlı bir yazılım üzerinden şirketlere danışmanlık sunduğumuz bir iş. en başlarda öğrenme ve kendimi kanıtlama aşamasındayken işler gayet iyiydi. hele de belli bir süre işsiz dolaştıktan sonra çölde vaha görmüş gibi olmuştum ve o kafayla yaz aylarını geçirdim. ama eylül'de yüksek lisansa başlamamla beraber aslında işin benim açımdan 2. planda olması gerektiğinin, 'okul ortamının' beni çok daha mutlu ettiğinin, akademik anlamda çalışmanın çok daha tatmin edici olduğunun farkına vardım. maddi açıdan da benim bölümümün yeni mezunlarına göre de oldukça az alıyorum aslında. tamam işim esnek çalışma saatlerine sahip, yüksek lisans derslerine rahatça gidip gelebiliyorum, zaman zaman home office de yapıyorum fakat danışmanlık hizmeti verdiğimden dolayı şirketlere gittiğim test dönemlerinde resmen kanser oluyorum. her işin zorluğu mutlaka vardır. herkes mutsuz, herkes şikayetçi... bunun farkındayım kesinlikle fakat asıl sormak istediğim şu ki;

    ben gerçekten akademik tarafa yönelmek istiyorum ve bu konuda kısa, orta ve uzun vadeli planlarım var. yüksek lisansta ilk dönemimi bitirdim ve 2. dönem de 3 ders alarak geriye 2 ders+seminer+tez bırakacağım. bu dönem ve yaz dönemini ekleyerek ielts çalışıp vereceğim. ardından en kötü doktora için yurtdışı üniversitelerin kapısını çalacağım. doktoraya kadarki süreçte de istanbul'daki üniversitelerin asistanlık (akademik üye) ilanlarını kurcalamak istiyordum fakat birkaç günle bazılarını kaçırdım. ayrıca ağustos aylarında meb'in karşılıksız hibe ile yurtdışına gönderme programını da kesinlikle düşünüyorum. son olarak da itü'de erasmus'a başvuruyorum bu dönem.

    erasmus'a hem itü hem de karşıdaki üniversiteden kabul alsam bile bu süreç taa ağustos'ta başlıyor ve ben o tarihte oraya gidiyorum. aslında benim istediğim kendime biraz daha vakit ayırıp kafam rahat bir şekilde yüksek lisans+ielts'e odaklanmak. ayrıca bir yandan da machine learning tarafına da büyük bir ilgim mevcut ve knime, anaconda vb. gibi programlar ile (zaten işimden dolayı bunların syntax'ına şöyle böyle hakimim, matlab'e benziyor) bu konularda da kendimi geliştirip yüksek lisans tezimi bu veya buna benzer bir konuda yazmayı planlıyorum.

    şimdi böyle yazınca 'madem böyle düşünüyorsun ayrıl gitsin' diye düşünebilirsiniz lakin tamamen dürüstçe çekincelerimi de maddeler halinde sıralayayım:

    1- kendimden yana yüksek lisans ve ielts konusunda şüphem yok fakat olur da bir şekilde işler yolunda gitmez ise lisans dönemim bittikten sonra düştüğüm döneme düşebilirim ve bu ekstra mutsuz edebilir.

    2- çalışırken yüksek lisans yapmak gerçekten efor isteyen ve zor bir şey iken üçüncül bir gözle bakıldığında dışarıdan daha saygı duyulası gözükmekte. eğer işten ayrılırsam bu etkiyi kaybederim fakat kimin umrunda diye de düşünülebilir.

    3- sebebinin ne olduğundan bağımsız olarak yurtdışı hedefini gerçekleştiremeden ülkede doktora yapmak zorunda kalmak ve yine anlamsız iş arama süreçlerine girme olasılığının olması.

    4- maaş kavramının ortadan kalkmasından dolayı maddi açıdan aileye bağlı olmam.

    5- statü açıdan çalışan insan kavramından tekrardan normal bir öğrenci statüsüne düşmem.

    6- her ne kadar yüksek lisans yapıyor olacaksam da haftanın %70'ini evde geçirmek zorunda olduğumdan dolayı depresif bir hale bürünme sorunsalı.

    çok uzun oldu farkındayım. umarım birileri okur ve gerçek anlamda fikirlerini verir. öyle arada kaldım ki buraya da danışmam gerektiğini hissettim. geri dönüşte bulunabilirseniz çok sevinirim.
  • 9044
    merhaba renkdaşlar,

    önümüzdeki salı günü hollanda merkezli bir firmanın almanyadaki bir pozisyonu için mülakata gireceğim ve daha önce hiç ingilizce mülakat tecrübem olmadı.

    ingilizce seviyemde sıkıntı yok rahatça konuşabilirim fakat mülakat dediğiniz çoğu zaman bambaşka bir şey oluyor. mülakatıma bir alman ve bir amerikalı katılacak. sizlerden ricam daha önce böyle bir tecrübesi olan var mı? bildiğimiz mülakat sorularından farklı ne gibi konular konuşuluyor vs gibi konularda beni aydınlatmanız.

    ayrıca varsa almanyada çalışan dostlardan başka bir ricam daha var. muhtemelen bana talep edilen maaşı da soracaklardır. internetten öğrenebildiğim kadarıyla almanyadaki maaşlar yıllık ve brüt üzerinden oluyormuş. bu konuda bilgisi olan varsa ve benimle paylaşırsa çok makbule geçer.

    sarı-kırmızı günler olsun
  • 9045
    bir süredir emiliano sala'nın da içinde bulunduğu uçak kazasını düşünüp duruyorum. bu süre zarfında başka yerlere odaklanmaya çalışıp farklı başlıklara girdilerde de bulundum fakat olmuyor, yapamıyorum.

    yemişim transferini de, 22. şampiyonluğunu da. sıçtığmın dünyasında hiçbir şeyin candan (insan, hayvan, bitki) kıymetli olmadığını hatırlıyor insan. ne muhtemel forvet transferimiz, ne de bu yıl şampiyon olup da önümüzdeki şampiyonlar ligi'nde oynamamız umurumda.

    sala'nın başlığında hemen herkes zaten üzüntüsünü paylaşıyor, bundan dolayı memnunum çünkü türlü sosyal medya hesaplarının altında öyle iğrenç yorumlar da görüyoruz ki, insan lâl oluyor, ne diyeceğini bilemiyor.
    neyse, iç dökmek istedim, bunu da nereye yazacağımı bilemediğim için bu başlık altına yazdım.

    umut fakirin ekmeği, somut olarak vefat ettiği doğrulanmadığı müddetçe umudumu kaybetmemeye devam edeceğim. umarım güzel haberler duyarız, keşke elimden ummaktan başka bir şey gelse ama, ne yazık ki gelmiyor.
  • 9049
    ffp olayına takılmadan yasal olarak arkadan dolaşmak mümkün müdür?

    kurgum : şuan * 15 milyon euro harcayabileceğimiz para var diyelim. 2 forvet almak istiyoruz ve ikisinin bonservisleri 10-10 toplam 20 milyon euro. birisine 10 verip alabiliriz. ikinci isim için elimizde kalan 5 milyon euroyu kiralama ücreti olarak verip yaz transfer dönemi için zorunlu satın alma opsiyonu 5 milyon euro maddesi koyulsa yazın vereceğimiz para 5'e düşmüş olur. buda yaz döneminde 10 milyon kaynak yaratmaya çalışmak yerine 5 milyonluk kaynağın yeterli olması anlamına gelir. böylelikle satmak istediğimiz oyuncuları satabilmemiz yeterli olacaktır. zorunluluktan oyuncu satmamızın önüne geçebiliriz.

    tabi bu ne kadar mümkün veya mantıklı bilemiyorum ama görüş almak isterim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın