115
beyzadeler...
bizler varlığıyla sizlerin bol sıfırlı kontratlara imza atmanızı, yeri geldiğinde milyon liralara burun kıvırmanıza imkan veren ekonominin oluşmasını sebep olan; futbol sevmediği için kulp takmaya bayılan eşin dostun tabiriyle enayileriz.
bizler sadece sizin tuttuğunuz takımı destekliyoruz diye günün 24 saati akıl almaz iftira, hakaret, itham ve suçlamalara maruz kalan insanlarız. kendi başarısızlıklarının cezası kendilerine kesilmesin diye, hitap ettiği kitleyi gerçeklikten uzak bir dünyada bize karşı kışkırtan bir avuç zengin bebesinin yarattığı bir nefret selinin önünde durmaya çalışıyoruz.
athena gökhan'ından tut yağız sabuncuoğlu'na, ahmet ercanlar'dan tut artık kaşarlanmış nice ekran amigosuna ve her gün mantar gibi türeyen nice "no name" ama bir merkezden yönetilen troll ordusuna kadar bir dolu art niyetli ruh hastası karşısında ya sabır diyerek günleri geçirmemizin tek sebebi hasbelkader sizin oynadığınız takımın taraftarı olmamız.
annesi de babası da gayet tek eşli insanlar olmasına rağmen her hafta orospu çocuğu diye küfür yiyen biziz...
hayatında terör örgütlerine sempatizanlık yapmamasına rağmen her fırsatta terörist diye laf atılan biziz...
şikeden hüküm giymiş, hüküm giymedikleri pek çok şike olayını literatüre katmış olmalarına rağmen bunlardan her hafta şikeci diye söz duyan biziz...
biz bütün bunlara ve psikolojik oyunlara bir şekilde direnirken sizin son haftalarda tek yaptığınız şey sefa pezevenkliği... hocasından yanındakilere, kalecisinden forvetine kadar cepten yemekten başka bir şey yaptığınız yok.
altı üstü doksan dakika sahaya çıkıp yüreğinizi koyup top oynayacaksınız. ne küçük dağları baştan yaratmanızı, ne denizi ortadan ikiye bölmenizi falan istiyoruz.
çıkacaksınız, doksan dakika hakkını vererek top oynayacaksınız.
bir kamyon parayı zarf içinde bir banka müdürüne verdiğinizde bile size laf kondurmamak için yırtınan, şeytan ruhlu toksik karınıza karşı size destek olan, uzatmalı sevgilinizden ayrıldığınızda moral veren, avrupanın giriş-çıkışı en sıkıntılı stadını her maç dolduran, en kötü maçınızdan sonra bile gittiğiniz her şehirde sizi daha büyük karşılamayla selamlayan, çoğunuza hayalini bile göremeyeceği bir ilgiyi verip göklere çıkaran bu taraftara karşı borcunuzu ödeyeceğiniz maç budur...
rahmetli mustafa cengiz'in 2020-2021 sezonunda o zamanki beyzadeler sağa sola puan saçıp durunca ölüm döşeğinden kalkıp yaptığı bir canlı yayın vardı. o lanet hastalıkla boğuşmaktan bitap düşmüş ruhunun derinliklerinden gelen bir nidayla şerefleri için oynamaları lazım demişti...
bu maç öyle bir maç. ne şampiyonluk, ne üç puan ne de ikili averaj maçı...
şerefiniz için oynayacağınız bir maç...
eğer yine sahaya çıkıp gevşek gevşek dolanıp bütün bu topyekün saldırıya ve psikolojik savaşa karşı duran taraftarın başını bu sefer de eğerseniz, "bunlar"ın yüzünü güldürürseniz...
aramızdaki bütün güzel anıları, hani derler ya, bir kalemde...
ondan sonra ne sizi, ne kulübedekileri, ne de yönetim kurulundakileri şampiyonluk bile kurtarmaz...
haberiniz olsun...
bizler varlığıyla sizlerin bol sıfırlı kontratlara imza atmanızı, yeri geldiğinde milyon liralara burun kıvırmanıza imkan veren ekonominin oluşmasını sebep olan; futbol sevmediği için kulp takmaya bayılan eşin dostun tabiriyle enayileriz.
bizler sadece sizin tuttuğunuz takımı destekliyoruz diye günün 24 saati akıl almaz iftira, hakaret, itham ve suçlamalara maruz kalan insanlarız. kendi başarısızlıklarının cezası kendilerine kesilmesin diye, hitap ettiği kitleyi gerçeklikten uzak bir dünyada bize karşı kışkırtan bir avuç zengin bebesinin yarattığı bir nefret selinin önünde durmaya çalışıyoruz.
athena gökhan'ından tut yağız sabuncuoğlu'na, ahmet ercanlar'dan tut artık kaşarlanmış nice ekran amigosuna ve her gün mantar gibi türeyen nice "no name" ama bir merkezden yönetilen troll ordusuna kadar bir dolu art niyetli ruh hastası karşısında ya sabır diyerek günleri geçirmemizin tek sebebi hasbelkader sizin oynadığınız takımın taraftarı olmamız.
annesi de babası da gayet tek eşli insanlar olmasına rağmen her hafta orospu çocuğu diye küfür yiyen biziz...
hayatında terör örgütlerine sempatizanlık yapmamasına rağmen her fırsatta terörist diye laf atılan biziz...
şikeden hüküm giymiş, hüküm giymedikleri pek çok şike olayını literatüre katmış olmalarına rağmen bunlardan her hafta şikeci diye söz duyan biziz...
biz bütün bunlara ve psikolojik oyunlara bir şekilde direnirken sizin son haftalarda tek yaptığınız şey sefa pezevenkliği... hocasından yanındakilere, kalecisinden forvetine kadar cepten yemekten başka bir şey yaptığınız yok.
altı üstü doksan dakika sahaya çıkıp yüreğinizi koyup top oynayacaksınız. ne küçük dağları baştan yaratmanızı, ne denizi ortadan ikiye bölmenizi falan istiyoruz.
çıkacaksınız, doksan dakika hakkını vererek top oynayacaksınız.
bir kamyon parayı zarf içinde bir banka müdürüne verdiğinizde bile size laf kondurmamak için yırtınan, şeytan ruhlu toksik karınıza karşı size destek olan, uzatmalı sevgilinizden ayrıldığınızda moral veren, avrupanın giriş-çıkışı en sıkıntılı stadını her maç dolduran, en kötü maçınızdan sonra bile gittiğiniz her şehirde sizi daha büyük karşılamayla selamlayan, çoğunuza hayalini bile göremeyeceği bir ilgiyi verip göklere çıkaran bu taraftara karşı borcunuzu ödeyeceğiniz maç budur...
rahmetli mustafa cengiz'in 2020-2021 sezonunda o zamanki beyzadeler sağa sola puan saçıp durunca ölüm döşeğinden kalkıp yaptığı bir canlı yayın vardı. o lanet hastalıkla boğuşmaktan bitap düşmüş ruhunun derinliklerinden gelen bir nidayla şerefleri için oynamaları lazım demişti...
bu maç öyle bir maç. ne şampiyonluk, ne üç puan ne de ikili averaj maçı...
şerefiniz için oynayacağınız bir maç...
eğer yine sahaya çıkıp gevşek gevşek dolanıp bütün bu topyekün saldırıya ve psikolojik savaşa karşı duran taraftarın başını bu sefer de eğerseniz, "bunlar"ın yüzünü güldürürseniz...
aramızdaki bütün güzel anıları, hani derler ya, bir kalemde...
ondan sonra ne sizi, ne kulübedekileri, ne de yönetim kurulundakileri şampiyonluk bile kurtarmaz...
haberiniz olsun...
