• 61
    yıldırım demirören'in bir şekilde yönetimine dahil olduğunu düşündüğüm organizasyon. başka kim, dünya'nın en heyecan verici, en çok izlenen, en renkli karakterlere sahip spor dallarından birini bu hızla tüketebilir?

    evet, tüketildi formula 1. formula 1'in en önemli unsuru olan, teknoloji rekabeti bitirilerek tüketildi.

    son yıllarda, bir takımı öne çıkaran her teknolojik buluşa burun kıvrılmaya başlandı. fia da çanak tuttu burun kıvıranlara. her yenilik, bir bahaneyle yasaklandı.

    motor rekabeti bitirildi. motor gelişimleri durduruldu. oysa pek çok markanın bu spora milyonlarca dolar dökmesinin sebebi, motor gelişimiydi. bu gelişimin binek otomobillerine sağladığı faydalardı. formula 1, aerodinami çılgınlığına bıraktı kendini. oysa, luca di montezemolo'nun da dediği gibi, bunar otomobil üreticileriydi, uçak değil...

    sonuç olarak büyük firmalar birer birer terkettiler sporu. honda, bmw, renault... yalnızca, varlığını formula 1'e borçlu olan mclaren ve mottosu ''herkes otomobil satmak için yarışır, biz yarışmak için otomobil satarız'' olan ferrari kaldı. mercedes'in de ayrılacağı söylentileri sıkça dile getirilmekte.

    bütün bu büyük firmalar birer birer giderken fia, liderden tur başına sekiz sn. yiyen yeni takımlar için, ''bakın f1 cazibesini koruyor, pek çok yeni takım geldi!'' deme yüzsüzlüğünü de gösterdi.

    yapılan aptalca kural değişiklikleri sonucunda yokedilen geçişleri arttırmak için yeni aptalca kural değişiklikleri geldi. bunun kuşkusuz en aptalca olanı da, çabuk tükenen lastiklerdi. mantık şu: lastikler çabuk ufalanacak, kabak olacak. pit stoplar artacak (ee, pit-stoplar artsın istiyorsan, benzin ikmalini neden yasakladın?). lastiğine nazik davranan sürücüler, lastiğini çabuk tüketen sürücüleri rahatça geçebilecek...

    nasıl yani? lastiği kabak olan bir sürücünün yanından nanik yaparak geçip gitmeyi geçiş mi sayacağız?

    hadi biz saydık diyelim... ancak bu fikrin de aptallığı daha sonradan ortaya çıktı (ileri görüşlü olmayanlar için). bir yarışta, lewis hamilton ve felipe massa bazı cezalar sonucu çok gerilerden başladılar. hamilton çılgın geçişler yaptı. ikinciliğe kadar tırmandı. massa ise hiçbir geçiş yapmadan, belirli bir hızda sürmeye devam etti. sonunda, çılgın geçişlerle yarışa renk katan, f1 adına özlediğimiz tabloyu ortaya koyan hamilton altıncı, hiçbir şey yapmayan massa beşinci bitirdi yarışı. hamilton'ın çabaları, çabuk tükenen lastiklerin hamuru gibi ufalanıp gitmişti.

    o gün, çılgın geçişlerin sonuydu. yarışlar, geçişleri arttırmak amacıyla yapılan bir kural değişikliği sebebiyle yarış olmaktan çıktı, konvoya dönüştü. telsizlerden ''hadi oğlum, daha hızlısın, temponu arttır, onu geçebiliriz.'' cümleleri yerine; ''on tur kadar daha pistte kalmalıyız, lastiklerini koru, temponu düşür'' sözlerini duymaya başladık. hamilton'ın bu sözlere ilk tepkisi: ''yarışmayacaksak kenara çekip durayım o zaman?'' şeklinde oldu. ancak sonraları o da düzene ve konvoya ayak uydurdu...

    lewis hamilton özelinde veriyorum örnekleri. çünkü hamilton, daha on üç yaşındayken, kendisini bir carting yarışında izleyen ron dennis'in yanına gidip, ''ben birgün sizin takımınızda yarışacağım!'' diyecek kadar özgüven sahibi bir çocuktu. bu davranış ron dennis'i çok etkilemiş, hem yeteneklerine, hem cesaretine, hem özgüvenine hayran kaldığı bu çocuğu kanatları altına almış, 21 yaşına geldiğinde de mclaren'in koltuğuna oturtmuştu. o günden sonra hep aksiyonun içinde oldu hamilton. bazıları destansı performanslar, bazıları utanç verici hatalardı. ancak hep heyecanın kaynağıydı hamilton.

    işte formula 1'in yeni hali, hamilton'a ''istikrarın önemini anladım. her yarışı kazanmak gerekmiyor. her yarışta geçişler yapmak gerekmiyor. bazen sabırla beklemek ve yarışı bitirebileceğin en üst noktada bitirmek gerek.'' dedirtiyor artık. ayrton senna'dan bu cümleleri duymak mümkün müydü? juan manuel fangio'dan, alain prost'tan, gilles villeneuve'den, niki lauda'dan? bugün yarışıyor olsalardı, mümkündü...

    formula 1, heyecan verici sürücülerin heyecanını bile söndüren bir organizasyon artık. bir mclaren mercedes taraftarı olarak, ferrari hegemonyasıyla geçen 2002 ve 2004 sezonlarını bile, tek bir antrenman turu dahi kaçırmadan izlemiş beni, ''aa bugün yarış mı vardı?'' insanına çeviren bir organizasyon.

    yapımda ve yayında emeği geçen tüm paragözlerin allah belasını versin!
App Store'dan indirin Google Play'den alın