1921
dayanıklılık testlerinde* birinci olması benim zerre umurumda değil. isterse 120 dakika sahada kalabilecek kondisyonu olsun, servet saha da hızlı bi adama karşı herhangi bir şey yapamıyorsa, pozisyon bilgin düşükse, defansif olarak tek artısı hava topları ve vücudunu kullanmasıysa kimse benden bu adamı desteklememi bekleyemez...
bir diğer olay, evet son şampiyonluğumuzda emeği vardır bunu inkar edemem ancak üzerinden 3 sene geçmiş. peki ya o 3 sezon servet'in yaptıkları? birisi var hayatınızda ve evleniyorsunuz onunla. evlendikten sonra size olan ilgisi azalıp başka insanlarla ilgisi oluyor fakat siz "ama benimle evlendi" diye yaptıklarını görmemezlikten geliyorsunuz. işte bu kadar komik bence. hele galatasaray'ın namusunu kurtarma meselesi. kardeşim kim kimin namusunu kurtarıyor? galatasaray son maçta kaybetse namusu mu yok olacak? galatasaray'ın namusu değil ama bazı değerleri bu tür karakter yoksunu oyuncular tarafından yavaş yavaş yok olmakta. biraz bunlara kafa yorun.
ağır abilik olayına girmiyorum bile. "abi" kavramının ne olduğunu anlamanız lazım. önüne gelene artistlik taslayıp gençlere saldırmak, medyanın önünde hocasına gider yapmak, medyaya gitmek istiyorum mealinde demeçler vermek abilik kavramı olmuş. unutanlara hatırlatmakta fayda var. futbol takımı içerisinde abilik kavramı hagi'nin emre belözoğlu'na gösterdiği ilgidir. hagi'ye de hasan şaş'a da antrenmanda sert girseniz, uyarılırsınız ancak bir sonraki pozisyonda size bunu yapan takım arkadaşınıza ne dirsek atarsınız ne de sert girersiniz, ne de tokat atarsınız. hagi galatasaray için herkesin ortasında eşini azarlayan, rezil eden adam. kimse sapla samanı karıştırmasın.
son olarak seveni vardır, bir şey diyemem. bakmak-görmek meselesi. benim gördüğüm çok şey var servet'te. bugün sihirli bir değnek değsin ve muazzam bir performans göstersin, dünyanın en iyi defans oyuncusu olsun. bu karakter kendisinde olduğu sürece ne attığı gole sevinirim, ne de takımımda olduğu için gurur duyarım. kendisi benim için hiçtir...
bir diğer olay, evet son şampiyonluğumuzda emeği vardır bunu inkar edemem ancak üzerinden 3 sene geçmiş. peki ya o 3 sezon servet'in yaptıkları? birisi var hayatınızda ve evleniyorsunuz onunla. evlendikten sonra size olan ilgisi azalıp başka insanlarla ilgisi oluyor fakat siz "ama benimle evlendi" diye yaptıklarını görmemezlikten geliyorsunuz. işte bu kadar komik bence. hele galatasaray'ın namusunu kurtarma meselesi. kardeşim kim kimin namusunu kurtarıyor? galatasaray son maçta kaybetse namusu mu yok olacak? galatasaray'ın namusu değil ama bazı değerleri bu tür karakter yoksunu oyuncular tarafından yavaş yavaş yok olmakta. biraz bunlara kafa yorun.
ağır abilik olayına girmiyorum bile. "abi" kavramının ne olduğunu anlamanız lazım. önüne gelene artistlik taslayıp gençlere saldırmak, medyanın önünde hocasına gider yapmak, medyaya gitmek istiyorum mealinde demeçler vermek abilik kavramı olmuş. unutanlara hatırlatmakta fayda var. futbol takımı içerisinde abilik kavramı hagi'nin emre belözoğlu'na gösterdiği ilgidir. hagi'ye de hasan şaş'a da antrenmanda sert girseniz, uyarılırsınız ancak bir sonraki pozisyonda size bunu yapan takım arkadaşınıza ne dirsek atarsınız ne de sert girersiniz, ne de tokat atarsınız. hagi galatasaray için herkesin ortasında eşini azarlayan, rezil eden adam. kimse sapla samanı karıştırmasın.
son olarak seveni vardır, bir şey diyemem. bakmak-görmek meselesi. benim gördüğüm çok şey var servet'te. bugün sihirli bir değnek değsin ve muazzam bir performans göstersin, dünyanın en iyi defans oyuncusu olsun. bu karakter kendisinde olduğu sürece ne attığı gole sevinirim, ne de takımımda olduğu için gurur duyarım. kendisi benim için hiçtir...