resim
Servet Çetin
Görev:Teknik Direktör
Takım:Amed SK
Yaş:43
Uyruk:Türkiye
  • 1904
    galatasaray futbol takımının kamburu. yaşlanıp yürüyemeyecek hale gelene kadar defansımızı işgal edecek, yanında oynayan her yabancıyı kanser edecek, arkasında oynayan her kaleciye korkulu dakikalar yaşatacak...

    galatasaray'ın formasını giydiği sürece milli takıma seçilecek, milli takıma seçildiği sürece ''milli stoper bu...'' diye galatasaray forması giymeye devam edecek. yazık değil mi galatasaray'a da, milli takıma da? yazık değil mi bize?
  • 1905
    yerli alternatifinin bulunması/yaratılması gerken futbolcu. çünkü kendisi artık 30 yaşında ve bu fizikle bu yaştan sonra yavaşlarsa takım için büyük sorun çıkarır bu. servet çetin, güçlü olduğu müddetçe takımda ilk 11'de yer almalı. türkiye'deki en çalışkan yerli oyunculardan birisi çünkü. güçlü ve hızlı. ama zeki değil. güçlü, hızlı ve zeki bir yerli oyuncu bulursak formayı zaten alır. ama şu halde türkiye'deki en iyi yerli stoper.
  • 1908
    takımda olmasının yagane sebebi öküz gibi kuvvetli, ayı gibi sağlıklı ve geri kalan bütün arkadaşlarından kondüsyonunun iyi olmasıdır. darbeye dayalı sakatlık yaşamaz, adele sakatlığı hiç yaşamaz, kart cezalısı olmaz. ve ne yazık ki türkiye futbol liginde servet ayarında stoper 3-4 tane vardır ya da yoktur. olanları da gidip alabilmek için 2 tane muslera alacak parayı bu kulüplere yedirmeniz gerekmektedir.

    servet çok iyi bir teklif gelmediği, ya da kontratını tamamlayıp istediği takıma (daha dorusu parayı fazla veren herhangi bir takıma) gitmediği sürece galatasaray futbol takımında hangi antrenör gelirse gelsin ilk 11'in vaz geçilmezi olacaktır.

    fatih terim'den servet çetin'i yollamasını beklemek hayal perestlikten öteye gitmez ne yazık ki...
  • 1914
    malesef galatasarayımızın en kritik bölgesindeki diğer dinamiti. alternatifi de olmadığı için ilk 11 de forma giyecek ve diğer bölgelerdeki önemli transferlerin katkılarını, yapacağı hatalarla nötr leyebilme kapasitesine sahip. fatih terim gerekirse dövsün adam etsin, bizdeki ilk sezonundaki gibi oynasın canımı yesin.

    diğer dinamit için (bkz: gökhan zan)
  • 1915
    ben anadan dogma galatasarayli degilim, oyle olabilmem icin annemin, babamin, amcamin, dayimin vsnin koyu galatasarayli olmasi gerekiyor ki bana da ben kucukken hediye alsinlar, forma alsinlar, top alsinlar, maca neyin gotursunler ki galatasarayli olayim.

    ben oyle galatasarayli olamadim. ben trabzonlu dolayisiyla trabzonsporlu bir annenin ve besiktas kongre uyesi bir babanin cocugu olarak tabii ki de anamin karnindan sari kirmizi bayraklarla uclu cekerek cikmadim. ben 1996 yazinda,9-10 yaslarindayken bahcesehir'de bir parkta, o zaman ki en yakin arkadasimin galatasarayli olmasi sebebiyle galatasarayli oldum. o zamana kadar trabzonspor'da yonetim kademesinde gorev almis, idari hizmetlerde bulunmus anne tarafi akrabalari tarafindan yeri geliyor hami'nin imzali fotografiyla, yeri geliyor unal'in formasiyla simartiliyorum. ne zaman trabzon'a akraba ziyaretine gitsek albumlerden donemin efsane kalecisi pfaff'in kucaginda cekilen resimlerime bakarken buluyorum kendimi, lemiler kucuk orhanlar falan en bugunun deyimiyle panpa.

    1995-1996 sezonunda trabzonspor avni aker'de sampiyonlugu fener'e kaptirinca icimden bir parca kopuyor. nasil kopmasin? yaninda buyudugum anneannemi hayatimda ilk ve son kez kufrederken goruyorum, o da o fenerbahce macinda. fener nefreti ailenin damarlarinda akiyor. ve 1996 yazinda 10 senedir trabzonsporluyum bu boyle gitmez diyerek en yakin, yeri geldiginde 12 saat birlikte mahalle takiminin forvet hattini olusturdugumuz arkadasimin da etkisiyle galatasarayli olmaya karar veriyorum.

    okumaya basliyorum ondan sonra, galatasaray nedir? galatasaraylilik nedir? okudukca, dinledikce galatasaray'in etiklerini, degerlerini, kulturunu ve durusunu ogreniyorum. ogreniyorum ki galatasarayli olmak apayri bir kultur, apayri bir futbol anlayisi. sansima ilk sezonda sampiyon oluyoruz, sampiyon oldukca insanlar daha fazla tarihimizden bahsediyor, galatasarayli olmaya karar verdigimi ogrenen aile dostlari bana surekli bu degerleri asiliyor, bu kulturu anlatiyor. cok yaramazlik yaptigim zamna galatasarayli oyle davranmaz diyorlar, yerimden kimildamiyorum.

    1998-1999 sezonunda ilk galatasaray formami babamin da cuzdanindan bir miktar para yuruterek aliyorum. arkasinda 6 numara var, mahalle takiminda yanyana forvet oynadigim, beni galatasarayli yapan en iyi arkadasimdan, boyum daha kisa oldugu icin, bana arif erdem formasi dusuyor, onun ise 9 numara hakan sukur formasi var. mahalle maclarinda havamizdan gecilmiyor.

    basarilar geldikca 12 yasindaki ergen bunyeye daha fazla galatasaraylilik asilaniyor. imparator fatih terim > babam oluyor. televole izliyorum deli gibi, takimimla ilgili hic bir haberi kacirmayayim diye. hakan sukur ne kadar espri yapiyorsa, o yaptiysa komiktir diye guluyorum. (neyse ki buyudukce mizah anlayisim degistir, artik kemal sunal taklidini komik bulmuyorum!) o kadar zihnime islemis ki televole, bugun hala alpay'in cansel'e kameralar onunde ilani ask ettigi zamani hatirliyorum.

    benimle birlikte, 1996 yazinda bahcesehir'de bir cocuk parkinda dogan galatasaray aski da buyuyor. hic almadigim disaridan ogrendigim, bana anlatilan kultur, hayatimin bir parcasi oluyor. belki de ben oluyor. galatasaray sevdam, ve arma pesinde kosmam lisede ultraslan bahcesehir temsilciligi yapmama kadar uzaniyor. alpaslan abi ile ayda bir kere birebir muhabbet ediyorum hatta yanyana mac seyretme serefine bile erisiyorum. olum haberini aldigim zaman attigimiz golde ona sarilmam geliyor aklima, 13 yasinda ailesi bosandiginda tek damla gozyasi dokmemis ben, olum haberini aldigim zaman bir sigara yakiyorum; agzima tuzlu gozyaslarimin tadi gelince farkina variyorum.

    6-0 olayi ise apayri bir hikaye. annemin halkla iliskiler muduru oldugu bahcesehir'in sosyal tesislerinde izliyorum maci, 3-0 oldugu zaman sikerler diye kalkiyorum eve gitmek icin, ben mekani terketmeden 4-0 oluyor mac, eve dondugumde ise arkadasim mesaj atiyor ozan 5-0 oldu karsilasma diye, acmiyorum bile televizyonu. karanlikta gozyaslarimi galatasaray atkima silerek oturuyorum. ayni orospu cocugu bir mesaj daha atiyor abi 6-0 oldu mac agir rezil olduk diye. gururuma yediremiyorum. o gece gozyaslari icinde uyuyorum, ertesi gun okula ergen gururum ile galatasaray atkisiyla gidiyorum. sonucta biz sevinmek için sevmedik, bize neler yasattilar varsin olsun fenerden de 6 yesinler diyorum arkadaslarima, hak veriyorlar. o gunden beri mac keyfi yaparak bir galatasaray maci izleyemiyorum. oyle bir travma olusuyor ki bende, mac gunu cok eglenirsem o aksam kesin kaybedecegiz inanisi oturuyor icime. ustunden yillar geciyor benim hala keyif ile izledigim, dur suradan bira acayim da keyif yapayim mac izlerken dedigim galatasaray maci bir elin parmaklarini gecmiyor.

    6-0 sonrasi sami yen'de kapali ustte yerimi aliyorum. umit karan'in attigi golleri maalesef goremiyorum cunku top ayagindan ciktigi zaman icime doguyor gol olacagi. ve ustunden yillar gecmesine ragmen bazen hala gozumun onune geliyor volkan arslan'in direkten donen topu; teselli ediyorum kendimi, o gol olsaydi o mac da 6-0 olur intikamimiz alinirdi diye.
    seneler gectikce, hayatimin buyuk kismini kapliyor galatasaray. hayatimda bir cok seyden vazgeciyorum ama bir tek galatasaray baki kaliyor.

    haftasonu alinan macin skoru, diger haftanin nasil baslayacaginin habercisi oluyor; turkiye'de olmamama ragmen. arjantin'de 256 kb baglantiyla digiturkwebtv'de galatasaray takip ediyorum. evdekiler anlam veremiyor, akmayan ekran basinda neyi dinleyip sevindigime ya da efkarlandigima, o siktiriboktan baglanti ile galatasaray fenerbahce maci kovaliyorum; nonda'nin kafasi volkan'a girerken ben akmayan ekran basinda evin icinde 4 donuyorum gol attik diye, macin sonu gelmiyor, benim gazimla evdeki ingilizler de akmayan ekrana kitleniyor anlatiyorum surekli bu oldu su oldu simdi bu oldu diye.

    bugun artik 23 kimilerine gore 24 yasindayim. 3 senedir hollanda'da yasiyorum. buraya tasininca da hic bir sey degismedi. 2. senemde yaptigim 2 istanbul ziyareti fenerbahce maclarina "denk" geldi. gelebildigim her zaman gelis tarihimi fikstur belirledi ki mac izleyebileyim. buraya kadar okuduysaniz tesekkur ederim. okumaya devam edin simdi servet'e bagliyorum cunku;

    1996 yilinda bahcesehir'de bir oyun parkinda baslayan galatasaray sevdasini yaptiklari ve "yapmadiklari" ile 2010-2011 sezonunda sikertmeyi basarmistir. benim kendine baglayan etik degerlerden, ahlaktan, kulturden dibine kadar sikertmedigi hic bir sey kalmamistir. teknik direktore kamera karsisinda gider mi yapmadi?, ankaragucu macinda savunamada gelene pasam gidene agam mi cekmedi? yapmadigi mudahaleler hepimizin hafizasinda, ve galatasaray tarihinde kara bir leke olarak yer aldi, herkesin gozu gibi baktigi alt yapi oyuncularina mi saldirmadi. her seye ragmen bu takimda kalmayi basardi, onun dahil oldugu olaylarin yuzde 1ni yapmayan yabancilarin takimdan apar topar gonderildigi donemde o bu takimda, sikerttigi, agzina yuzune bosaldigi degerlere ragmen kalmayi basardi.

    belki de bu sekilde takimda kalmayi basardi servet. kimse sikilmis gotun davasini gutmeyecegini bildigi icin, pembelesinceye kadar sikertti bu degerleri. simdi de kimse cikip galatasaray ahlaki diyemiyor, cunku adam oldurdu oyle terimleri, galatasaraylilik durusunu.

    tebrikler servet, degerlerimizi sike sike, soka soka bu takimda kalmayi basardigin icin.

    ve tebrikler basari odakli galatasaray taraftari, klubun temel taslarini siken bu adam hala gol attiginda arena'yi servet servet diye inlettigin icin.

    ve son olarak tabii canim; futbol sadece futboldur ve bunun aksini iddia edebilmek icin alman ya da ingiliz olmak gerekir.
  • 1916
    galatasaray sözlük bünyesinde sadece ben seviyorum kendisini galiba diye düşünmeme sebep olan futbolcudur. çok uzatmayacağım herkese saygım var ama benimde bu arkadaşı savunmak için bazı argümanlarım var. buyrun burdan yakın;

    1-) her zaman işini yapar başka birşeyle ilgilenmez.nerede herhangi bir konuda performans testi yapılsa hep en iyi dereceyi alır.
    2-)en son şampiyonluğumuzda yaptıklarını ve fedakarlıklarını düşününce kendisine saygım her zaman artmıştır.
    3-)11 ocak 2011 galatasaray beypazarı şekerspor maçında senin , benim hepimizin namusunu kurtarmıştır. o maçta attığı o gol sadece bir gol değildir.bir golden çok ama çok fazlasıdır. golden sonra kendisine küfretmeye yeltenen arkadaşların yediği acımasız dayağa ise üzüldüm yalan yok.
    4-)takımın neredeyse tüm yerli futbolcularının moral ve performans anlamında çökmesine sebep olan, yabancıların her türlü disiplinsiz hareketine göz yuman frank rijkaard'ı belli ki tıpkı oda benim gibi sevmemekteydi. takımın içinde bu anlamda yalnız olmadığından emin olabilirsiniz.
    5-)meşhur ankaragücü maçı pozisyonu için yorum bile yapmayacağım. bu abuk polemiğe girmeyeceğim. bilerek ayağını uzatmamışta maç satmışmış. şimdi küfür edicem belalı entry olacak. yaşımızda kimisine göre 23 bazısına göre 24den çok daha büyük. entrye küfür katarak fikir paylaşımı bize yakışmaz.
    6-)cem sultan'ın antremanda ilgili pozisyonda servet'e nasıl girdiğini çok net izledim. her takımda ama her takımda siz isteyin ya da istemeyin ağır abiler vardır. herkes akıllı olucak. sıkı mı misal hasan şaş'a öyle gireceksin antremanda ?

    velhasılı kelam herkes ne düşünürse düşünsün aslanlar gibi bütün sezon mücadelesini vermiş,gollerini atmış,senelerdir hiçbir hocanın vazgeçemediği bir oyuncudur servet çetin.

    allahtan bu aklımın almadığı vurun abalıya kampanyası galatasaray sözlük ile sınırlı olup tribünlerin genel yansıması böyle değildir. zaten servet çetin bu sözlükte yazılanlarla oluşturulmaya çalışılan havadan etkilenmeyecek bir futbolcudur. işini yapar gerisini pek sallamaz. herkes galatasaraylı olmak zorunda değil galatasarayda futbol oynuyor diye.

    yabancı oyuncularda doğuştan galatasaraylı değiller. ama en azından servet onlardan farklı olarak kırık kaburga kemiği ve yüzünde maskeyle de olsa çıkar işini yapar. 3 maç oynayıp 10 maç yatayım düşüncesinde değildir.

    sen türkünü söyle. kendi adıma; futbol hayatının sonuna kadar benim takımım için inşallah.
  • 1918
    tebrikler servet, galatasaray'ın teknik direktörlerine her fırsatta gider yaptığın halde başına hiç bir şey gelmediği için.

    tebrikler servet, alt yapıdan yetişmiş; gencecik, galatasaraylılığından kimsenin şüphe duymayacağı çocuğu tartakladığın halde yine başına hiç bir şey gelmediği için.

    tebrikler servet, galatasaray gibi milletlerüstü bir oluşumda "tek handikapımız yabancı oyunculardan yararlanamadık" gibi ırkçı bir cümle kurduğun halde yine başına hiç bir şey gelmediği için.

    tebrikler servet, ankaragücü maçında açıkça hocanı sattığın halde(sattı ulan, evet!) yine başına hiç bir şey gelmediği için.

    tebrikler servet, sayende son üç sezonda oynadığın takımın savunması kerhane kapısından hallice olduğu halde türkiye'nin en iyi stoperi sanılabildiğin için.

    tebrikler servet, seni parçalı içinde gördüğüm her gün; hayatımı siktiğin için.

    ve tebrikler servet, tüm bunlara karşın hala sevenlerin olduğu için.
  • 1920
    teknik olarak yorum yapmıyorum direk şahsına yapıyorum: takımdan gönderilmesi gereken ilk insandır. işini yapan sporcu kameralar önünde "hocanın son şansı" diye açıklama yapmaz, hocası kimse onun söylediklerini yerine getirmeye çalışır. teknik direktörün yeterli olup olmadığını belirlemek futbolcunun görevi değil, yönetimin görevidir.
    kendisinin namus kurtarmış olduğunu düşünmek ilginç bir ruh hali gerektiriyor sanırım. ekran önünde, ekran dışında galatasaray değerlerini hiçe sayan, galatasaray kültüründen bir haber olan insan namus kurtarmaz, olsa olsa ali sami yen'in kemiklerini sızlatır. nereden nereye, düşününce.
    rijkaard'ı sevmiyor olması, rijkaard'la ilgili haddi olmayan eleştirileri yapmasını gerektirmez. sevmediği hocanın öyle ya da böyle gitmesini sağlayacak şeyler yapmasını da gerektirmez. söylemleri olsun, davranışları olsun kaostan başka bir şeye neden olmaz.
    son olarak da bu adamın takımın ağır abisi olduğunu düşünüyorsanız, çok yanlış gelmişsiniz. umarım en yakın zamanda kendisinden kurtuluruz.
  • 1921
    dayanıklılık testlerinde* birinci olması benim zerre umurumda değil. isterse 120 dakika sahada kalabilecek kondisyonu olsun, servet saha da hızlı bi adama karşı herhangi bir şey yapamıyorsa, pozisyon bilgin düşükse, defansif olarak tek artısı hava topları ve vücudunu kullanmasıysa kimse benden bu adamı desteklememi bekleyemez...

    bir diğer olay, evet son şampiyonluğumuzda emeği vardır bunu inkar edemem ancak üzerinden 3 sene geçmiş. peki ya o 3 sezon servet'in yaptıkları? birisi var hayatınızda ve evleniyorsunuz onunla. evlendikten sonra size olan ilgisi azalıp başka insanlarla ilgisi oluyor fakat siz "ama benimle evlendi" diye yaptıklarını görmemezlikten geliyorsunuz. işte bu kadar komik bence. hele galatasaray'ın namusunu kurtarma meselesi. kardeşim kim kimin namusunu kurtarıyor? galatasaray son maçta kaybetse namusu mu yok olacak? galatasaray'ın namusu değil ama bazı değerleri bu tür karakter yoksunu oyuncular tarafından yavaş yavaş yok olmakta. biraz bunlara kafa yorun.

    ağır abilik olayına girmiyorum bile. "abi" kavramının ne olduğunu anlamanız lazım. önüne gelene artistlik taslayıp gençlere saldırmak, medyanın önünde hocasına gider yapmak, medyaya gitmek istiyorum mealinde demeçler vermek abilik kavramı olmuş. unutanlara hatırlatmakta fayda var. futbol takımı içerisinde abilik kavramı hagi'nin emre belözoğlu'na gösterdiği ilgidir. hagi'ye de hasan şaş'a da antrenmanda sert girseniz, uyarılırsınız ancak bir sonraki pozisyonda size bunu yapan takım arkadaşınıza ne dirsek atarsınız ne de sert girersiniz, ne de tokat atarsınız. hagi galatasaray için herkesin ortasında eşini azarlayan, rezil eden adam. kimse sapla samanı karıştırmasın.

    son olarak seveni vardır, bir şey diyemem. bakmak-görmek meselesi. benim gördüğüm çok şey var servet'te. bugün sihirli bir değnek değsin ve muazzam bir performans göstersin, dünyanın en iyi defans oyuncusu olsun. bu karakter kendisinde olduğu sürece ne attığı gole sevinirim, ne de takımımda olduğu için gurur duyarım. kendisi benim için hiçtir...
  • 1923
    fatih terim, kaleciye geri pası yasakladığı gibi, kullanacağımız köşe vuruşlarında servet çetin'in gol aramasını da yasaklasa, süper olacak. hayır, çok net ve sert bir kafa vuruşu da yok. genelde top sümüğe bulanmış saçını sıyırıp dağa taşa gidiyor. illa ki uzun boyunu kullanacaksak, ya stumpf'un yaptığı gibi ön direkten topu arkaya aşırmasını istemeliyiz ya da 24 temmuz 2011 galatasaray inter maçında bir pozisyonda olduğu gibi arka direğin gerisinden topu altıpasa göndermesini.
  • 1924
    önce 24 temmuz 2011 galatasaray inter maçında samuel eto sonra 28 temmuz 2011 galatasaray liverpool maçı maçında andrew carroll'u bitiren stoperimizdir.

    bok atmakta üstlerine yoktur ama bu performansları yazmazlar. sen hep böyle oyna onlar yazmasın ben yazacağım aslanım. onlar senin yapacağın hataları bekleyedursunlar allahın izniyle bu sene senin senen olacak hissediyorum...
App Store'dan indirin Google Play'den alın