15
servet
bundan 9-10 sene önce varlığından haberim oldu, bir göztepe maçında kadrolar okunurken. daha sonra "uefa fatihi" denizlispor'un ceza sahasında görür olduk seni. ezeli rakibin şuursuzca bir sürü yerli oyuncu aldığı bir transfer döneminde o tarafa geçtin. sheva ile yüzleştiğin o akşam ise sana bakış açım tamamıyla değişti. öncelikle şunu söyleyim ki o akşamdan sonra götüm dahil her organımla çok güldüm sana. aklına gelebilecek, hatta gelemeyecek her türlü espriyi yaptık hakkında. hatta yavaş hareket eden herkesi servet diye çağırdık uzun süre. daha sonra sivasspor diye bişey girdi hayatımıza, sen de yine o takımın 18'inin oralardaydın hep. tek görevi takımın kalan 10 oyuncusundan 60 metre ilerde bekleyip zırt pırt şişirilen toplarla vakit geçirmek olan mehmet yıldız dışındaki diğer takım arkadaşların insani boyutlarda olduğu için her hava topunu sen alıyordun, haliyle 3 dakikalık özet görüntülerin yıldızıydın. sonra ne oldu, nasıl olduysa galatasaray'da gördük seni. hakkını yemeyelim, yaradılışdan gelen hava topu hakimiyetine kıvrak kalça hareketiyle yaptığın "aduket"i eklediğini bu transferden sonra öğrendik. hiçbir rakibini 15-20 metre bile kovalamak zorunda kalmadığın için özünden uzaklaşıp bambaşka bir insan oldun. biz de abarttık bazen işi, "serveeet serveeet" diye tempo tutarak ataklara çağırdık seni. gerçi o melodi de vedran runje'yle hayatımıza girdiği için fazlasıyla ironikti ya... yemin ediyorum sana verdiğimiz gazı, ayağına her top alışında tribünde kafamıza top gelir diye siper almak yerine sabri'ye verseydik ondan bile bir yıldız yaratabilirdik. şimdi o eski günlerin, tüm tribün sheva maskesi takıp taşak geçtiğimiz maçların intikamını mı alıyorsun bilmiyorum ama; yaptığın her ne haltsa vazgeç artık. sana küfürler etmek, hakaretler yağdırmamak için gösterdiğim bu yoğun çabaya bile bir gram saygın varsa git...
bundan 9-10 sene önce varlığından haberim oldu, bir göztepe maçında kadrolar okunurken. daha sonra "uefa fatihi" denizlispor'un ceza sahasında görür olduk seni. ezeli rakibin şuursuzca bir sürü yerli oyuncu aldığı bir transfer döneminde o tarafa geçtin. sheva ile yüzleştiğin o akşam ise sana bakış açım tamamıyla değişti. öncelikle şunu söyleyim ki o akşamdan sonra götüm dahil her organımla çok güldüm sana. aklına gelebilecek, hatta gelemeyecek her türlü espriyi yaptık hakkında. hatta yavaş hareket eden herkesi servet diye çağırdık uzun süre. daha sonra sivasspor diye bişey girdi hayatımıza, sen de yine o takımın 18'inin oralardaydın hep. tek görevi takımın kalan 10 oyuncusundan 60 metre ilerde bekleyip zırt pırt şişirilen toplarla vakit geçirmek olan mehmet yıldız dışındaki diğer takım arkadaşların insani boyutlarda olduğu için her hava topunu sen alıyordun, haliyle 3 dakikalık özet görüntülerin yıldızıydın. sonra ne oldu, nasıl olduysa galatasaray'da gördük seni. hakkını yemeyelim, yaradılışdan gelen hava topu hakimiyetine kıvrak kalça hareketiyle yaptığın "aduket"i eklediğini bu transferden sonra öğrendik. hiçbir rakibini 15-20 metre bile kovalamak zorunda kalmadığın için özünden uzaklaşıp bambaşka bir insan oldun. biz de abarttık bazen işi, "serveeet serveeet" diye tempo tutarak ataklara çağırdık seni. gerçi o melodi de vedran runje'yle hayatımıza girdiği için fazlasıyla ironikti ya... yemin ediyorum sana verdiğimiz gazı, ayağına her top alışında tribünde kafamıza top gelir diye siper almak yerine sabri'ye verseydik ondan bile bir yıldız yaratabilirdik. şimdi o eski günlerin, tüm tribün sheva maskesi takıp taşak geçtiğimiz maçların intikamını mı alıyorsun bilmiyorum ama; yaptığın her ne haltsa vazgeç artık. sana küfürler etmek, hakaretler yağdırmamak için gösterdiğim bu yoğun çabaya bile bir gram saygın varsa git...
