• 583
    içinde olduğumuz dönemin sosyal, kültürel, psikolojik karakteriyle de alakalı olan tribün. burada en yoğun halinde 3 bin kullanıcı bir arada oluyor, bir saatte belki birkaç yüz entry giriliyor ve kan gövdeyi götürüyor. kaybedilen maç sonrası sözlüğün hali başlıkları falan hortluyor.

    stadımız 52 bin kişilik. locaları, davetlileri, deplasman taraftarı, kuzey kale arkasını, tribüncülük yapan münferitleri falan düşersen aşağı yukarı 40 bin kişi kalıyor.

    mağlubiyet halinde ya da maçın kötü gittiği durumda, 40 bin kişinin aynı anda entry girdiği bir sözlük düşünün.

    stadın durumu ortalama bir maçta bu. burada nasıl en tartışmasız olması gereken konuda bile ikiye üçe bölünülüyorsa, stadda 15 katı nüfusla 15 kat büyük bölünme yaşanıyor.

    her büyük maçtan sonra vlogger tayfa geldi diye vicdan rahatlatıyoruz. ama sürekli maça giden sözlük yazarlarından kaç tanesi mesela bir maça gidip de sorgusuz sualsiz tribün refleksiyle maçı bitirdi?

    bu kabahat değil bu arada, içinde bulunduğumuz toplumsal kimliğin getirdiği bir şey. burada, twitterda, sokakta abuk subuk bir ton şeyle uğraşıyoruz taraftarlık adı altında. stada girince tüm bunlardan arınıp da saf taraftar kimliğine bürünmek neredeyse çoklu kimlik rahatsızlığı yaşamak kadar bir arıza gerektiriyor.

    siz ne kadar büyük bir ekiple tribüne çıkarsanız çıkın, ne kadar bağırın lan diye korku salarsanız salın. insanlar bir şeyin bağırılması için doğru şey olduğuna inanmazsa bağırtamazsınız. bu her zaman böyleydi bu arada, stadın en "hell" dönemlerinde bile...

    böylesine bölünmüş, %75'i anonimlikten sıyrılmak için savaşan bir toplulukta bunu yakalamak zaten yeterince zor. bir de sanatın ülkede getirildiği yavanlaşmanın toplumdaki yansıması olarak, üretilen sınırlı sayıdaki tezahürat da o kadar insanları alıp götürecek kıvamda olamıyor. çünkü elektronik altyapı üzerine 25-30 kelimelik lugatlarla yazılmış şarkılardan başka bir şey tutmuyor ülkede. hala zeki müren'lerin söylediği şarkılara yazılan tezahüratlar patlayabiliyor.

    bizim tribünün gelişimi de bu konularda az buçuk kafası çalışan ya da kafa patlatmaya niyetli insanları kenara savurduğu için, bu konularda iyice şansımız azalıyor.

    kötü bir takımı itip de maç kazandırmak falan, sabahın yedisinde bile entry girsek iki üç kişi mesaj atar ne münasebet diye. bırak ki bu kadar masraf yapıp bir de 1 saat tırmanıp çıkışta 2 saat kuyruk beklediğin stadda bunu yapmak...

    hele de telefona cayır cayır taşak geçme bildirimleri yağarken...
App Store'dan indirin Google Play'den alın