360
haluk yürekli, gökhan dinç, süleyman rodop ve kadir çetinçalı'nın haftalar boyunca ağız birliği ederek "rıdvan ile anlaşıldı şartlarda. rıdvan'da hiçbir sorun yok, sorun rangers'ta, onların da inadı kırılmak üzere" dedikleri futbolcu. "rıdvan kalıcı ve uzun bir süreli sözleşme ile türkiye'ye dönmek istiyor, kiralık gelmek istemiyor" şeklinde de devam ettiler haber içeriklerinde haftalarca. hafta başında önce konu "rıdvan geçici gelmek istiyor, kalıcı olmak istemiyor" şekline döndü, oyuncu bu şekilde kötülenmeye başladı, sonra da dün akşam itibariyle "aslında rangers ile bir noktaya gelindi ama rıdvan çok para istiyor. galatasaray'da yıllık ücretlerde üst limit abdülkerim ve kerem" denildi. çok güzel bir şekile dümen kırıldı, rota yeniden oluşturuldu. biz de anlamadan, süreci sorgulama ihtiyacı hissetmeden bu durumu afiyetle yedik. fubolcuyu eleştirmeye, rıdvan'a laf atmaya başladık. bu gazetecilere "hani rıdvan ile hiçbir sorun yoktu, çocuk kalıcı gelmek şartıyla ayrılmayı kabul ediyordu, öyle dediniz günlerce. şimdi neden birden rıdvan'ı paragöz yaptınız?" diye soran olmadı. "size bu haberleri kim yaptırıyor?" diye soran da olmadı. mesele rıdvan da değil bu arada. gomis'le, ndiaye'yle, fernando reges ile başlayarak önce içeriye dair konularda oyuncularımız tü kaka ilan edilmeye başlandı (özellikle ayrılıkları sırasında); sonra bakıldı ki bu strateji alıcı buluyor, mert hakan yandaş ile başlayarak transfer etmek istediğimiz oyuncular ve bonservisleri için muhatap olmak durumunda kaldığımız kulüpler ile bu strateji devam ettirildi. mustafa cengiz, burak elmas, dursun özbek vs. hepsi bu stratejiyi gayet güzel kullandı ve taraftar da bu demagojiye ayak uydurdu. gazetecileri, gazetecilerden önemlisi yönetimi hedef tahtasına getiren olmadı. "bu işin içerisinde birçok yalan var, ısmarlama haber var" diyen olmadı. bu da yönetimlerin gayet güzel işine geldi. devam da edeceklerdir buna. durmak yok neticede.
