553
ömer bayram'la benzer gövde yapısına sahip eski top tepici. göğüs önde ve omurga kavisli, netice geri doğru çıkık. uzun boylu olduğu için kimse ona göbekli demedi ama ömer bayram yıllarca bu saçma yaftayı yedi. hala ömer'in göbekli olduğunu düşünenler vardır belki, bilmiyorum.
neyse, konu ömer değil. konu jardel. jardel'in şanssızlığı, hakan şükür'den sonra gelmiş olmasıydı. hakan şükür takım presini en önden başlatan, atletik ve kondisyonu olağanüstü seviyede bir topçuydu. 96-00 arasında, özellikle de 98-00 arasında hakan şükür'den başlayan pres olmasa okan-emre-suat diye bir fenomen olmazdı.
jardel gelince iki büyük sorun oldu. birincisi geliş şekli. bu kadar büyük maliyeti olan bir adamı helikopterle stada indirirsen bizim fakir edebiyatı düşkünü yerli tayfa en baştan kafayı o adama takar. bizdeki o yaklaşım hala değişmedi, bir süre de değişeceğe benzemez. ikincisi oyun yapısı. jardel hiçbir zaman pres yapan, takımı oynatmaya çalışan biri olmadı. ama bizde hakan ve arif dışında kadro aynıydı (arif'ten de emin değilim). o alışılan düzenden, birden bire forveti besleme düzenine geçince, zaten jardel'e kurulmuş olan yerli çete anında satışa başladı.
bu işin içine hagi-luce-pope üçlüsünü katmak da neresinden baksan şark kurnazlığı. çünkü hagi'nin jardel'le hiçbir zaman sorunu olmadı. jardel'in başını yiyen yerli çete oldu. arkasında da serkan aykut gibi kaliteli bir golcü beklediği için formayı kaptırınca bir daha iflah olmadı.
biz o serkan'ı neden sonradan elden çıkardık, ben esas onu anlamıyorum. taş gibi golcüydü o adam. hatta 2000-01 sezonunda sayılmayan epey nizami golü var, ki o sezon galatasaray atıyor atıyor vermiyorlardı. esas hakem kıyımı o zaman gerçekleşmişti. benim hatırladığım en az 6 nizami golü verilmediydi takımın.
neyse, konu ömer değil. konu jardel. jardel'in şanssızlığı, hakan şükür'den sonra gelmiş olmasıydı. hakan şükür takım presini en önden başlatan, atletik ve kondisyonu olağanüstü seviyede bir topçuydu. 96-00 arasında, özellikle de 98-00 arasında hakan şükür'den başlayan pres olmasa okan-emre-suat diye bir fenomen olmazdı.
jardel gelince iki büyük sorun oldu. birincisi geliş şekli. bu kadar büyük maliyeti olan bir adamı helikopterle stada indirirsen bizim fakir edebiyatı düşkünü yerli tayfa en baştan kafayı o adama takar. bizdeki o yaklaşım hala değişmedi, bir süre de değişeceğe benzemez. ikincisi oyun yapısı. jardel hiçbir zaman pres yapan, takımı oynatmaya çalışan biri olmadı. ama bizde hakan ve arif dışında kadro aynıydı (arif'ten de emin değilim). o alışılan düzenden, birden bire forveti besleme düzenine geçince, zaten jardel'e kurulmuş olan yerli çete anında satışa başladı.
bu işin içine hagi-luce-pope üçlüsünü katmak da neresinden baksan şark kurnazlığı. çünkü hagi'nin jardel'le hiçbir zaman sorunu olmadı. jardel'in başını yiyen yerli çete oldu. arkasında da serkan aykut gibi kaliteli bir golcü beklediği için formayı kaptırınca bir daha iflah olmadı.
biz o serkan'ı neden sonradan elden çıkardık, ben esas onu anlamıyorum. taş gibi golcüydü o adam. hatta 2000-01 sezonunda sayılmayan epey nizami golü var, ki o sezon galatasaray atıyor atıyor vermiyorlardı. esas hakem kıyımı o zaman gerçekleşmişti. benim hatırladığım en az 6 nizami golü verilmediydi takımın.