249
2011-2012'de 4-4-2'ye daha yakın bir versiyonunu oynadık. emre çolak sol açık, engin baytar sağ açık gibi davranıyordu ama sık sık içe kat ediyorlardı. arkalarında melo gibi bir canavar, ortalarında da selçuk gibi mükemmel bir oyun kurucu vardı. necati ateş de oyun kurulumuna yardımcı bir forvet, elmander de işçi santrfor rolündeydi. hayvan gibi atletik, dinamik ve çok koşan bir takımdı bu takım. sahanın her yerindeydi. son derece de dominant bir futbol ile tamamladı sezonu.
2012-2013'ün ikinci yarısındaki sneijder-drogba transferleri ile tam geçtik bu dizilişe. yine savunmanın önünde melo gibi bir canavar vardı. onun önünde selçuk ve hamit, onların önünde de sneijder. hamit biraz sağa yaslı oynuyordu. sneijder de sola kaçıyordu hafiften. solda zaten orayı komple kullanan riera vardı. şimdi bu ortasahada melo-selçuk-hamit gibi üç güçlü oyuncu vardı. bu üçlüde öyle bir kalça vardı ki hem ikili mücadelelerde hem de pas alırken rakipleri kendilerine yaklaştırmazlardı. yine muazzam atlet bir takım. hoca bir de öndeki burak'ı zorla koşturmaya başlayınca bu diziliş mükemmel başarılar, unutulmaz maçlar hediye etti bize.
şimdi günümüze geldik. 8 sene sonra dönüyoruz bu dizilişe ama ortasahada ne melo var, ne selçuk, ne de hamit. 10 numara pozisyonunda sneijder yok emre akbaba var. hamit-selçuk yerine gedson ve emre oynuyor. bunlar ne pas alır, ne rakipten top alır. fizik güç olarak melo ile taylan-etobo arasında kıyaslama yapmıyorum bile. yani iki takımı tam olarak kıyasladığımızda internetteki meşhur strong dog-weak dog meme'i gibi oluyor. bu arada yanlış anlaşılmasın şu anda oynayan oyuncularımız da gayet yeterli ve iyi oyuncular ama bu diziliş fizik güç istiyor, atletizm istiyor, oyun kurucu istiyor, skorer 10 numara istiyor, sağa sola deplase olacak forvet istiyor. istiyor da istiyor. bizim oyuncularımız ise bu özelliklere sahip değiller ne yazık ki. başka bir oyunu çok da iyi oynayabiliriz belki ama bir 10 numara, iki de santrfor arkasına gedson ile emre kılınç'ı koyunca olmuyor işte. bir de ligin 29. haftasında geçiyoruz bu oyuna. oyun pratiği de yok takımın ve kısa sürede de oluşacak değil. hadi fizik güç o, bu yok; en azından oyun pratiği olsun diyorsun ama o da yok. bu saatten sonra kazanma şansı da yok.
zemin bozuktu, pas futbolundan vazgeçtik ama falcao form tutar tutmaz çift santrfora dönüp yeni bir şeyler denemek nereden baksanız fanteziydi. geçen hafta kayseri çok güzel bir uyarı yapmıştı aslında ama alınmadı. sivas maçında gayet iyi oynayıp golü bulamamıştık. kayseri maçında oynamadık ama golleri bulduk. o da yanılttı diye düşünüyorum. netice itibariyle unutulmaz, acı bir hatıra bıraktı bu diziliş. olmayacak şeydi, olmadı.
2012-2013'ün ikinci yarısındaki sneijder-drogba transferleri ile tam geçtik bu dizilişe. yine savunmanın önünde melo gibi bir canavar vardı. onun önünde selçuk ve hamit, onların önünde de sneijder. hamit biraz sağa yaslı oynuyordu. sneijder de sola kaçıyordu hafiften. solda zaten orayı komple kullanan riera vardı. şimdi bu ortasahada melo-selçuk-hamit gibi üç güçlü oyuncu vardı. bu üçlüde öyle bir kalça vardı ki hem ikili mücadelelerde hem de pas alırken rakipleri kendilerine yaklaştırmazlardı. yine muazzam atlet bir takım. hoca bir de öndeki burak'ı zorla koşturmaya başlayınca bu diziliş mükemmel başarılar, unutulmaz maçlar hediye etti bize.
şimdi günümüze geldik. 8 sene sonra dönüyoruz bu dizilişe ama ortasahada ne melo var, ne selçuk, ne de hamit. 10 numara pozisyonunda sneijder yok emre akbaba var. hamit-selçuk yerine gedson ve emre oynuyor. bunlar ne pas alır, ne rakipten top alır. fizik güç olarak melo ile taylan-etobo arasında kıyaslama yapmıyorum bile. yani iki takımı tam olarak kıyasladığımızda internetteki meşhur strong dog-weak dog meme'i gibi oluyor. bu arada yanlış anlaşılmasın şu anda oynayan oyuncularımız da gayet yeterli ve iyi oyuncular ama bu diziliş fizik güç istiyor, atletizm istiyor, oyun kurucu istiyor, skorer 10 numara istiyor, sağa sola deplase olacak forvet istiyor. istiyor da istiyor. bizim oyuncularımız ise bu özelliklere sahip değiller ne yazık ki. başka bir oyunu çok da iyi oynayabiliriz belki ama bir 10 numara, iki de santrfor arkasına gedson ile emre kılınç'ı koyunca olmuyor işte. bir de ligin 29. haftasında geçiyoruz bu oyuna. oyun pratiği de yok takımın ve kısa sürede de oluşacak değil. hadi fizik güç o, bu yok; en azından oyun pratiği olsun diyorsun ama o da yok. bu saatten sonra kazanma şansı da yok.
zemin bozuktu, pas futbolundan vazgeçtik ama falcao form tutar tutmaz çift santrfora dönüp yeni bir şeyler denemek nereden baksanız fanteziydi. geçen hafta kayseri çok güzel bir uyarı yapmıştı aslında ama alınmadı. sivas maçında gayet iyi oynayıp golü bulamamıştık. kayseri maçında oynamadık ama golleri bulduk. o da yanılttı diye düşünüyorum. netice itibariyle unutulmaz, acı bir hatıra bıraktı bu diziliş. olmayacak şeydi, olmadı.