7642
bu yazının baz alındığı kesim ya da kesimler sözlük ya da sözlük dışı olabilir. kimse hedef alınmamıştır.
galatasaray taraftarı beşiktaş taraftarı neyse fenerbahçe taraftarı neyse ya da diğer takımın taraftarı neyse odur. çünkü hepimiz aynı ülkede yaşıyoruz ve genel profilimiz aynıdır. ( laf sözlükten dışarı. canım sözlük burayı çok seviyorum.)
her taraftar grubunda olan ''bizi engelliyorlar'' , ''rakiplere şöyle şöyle çalındı bize çalınmadı'' , '' onların arkasında tff, mkh , milletvekili var '' tarzında cümleler herkesin dilinde. bu şablondan bakarsak türkiye ligi kavimler göçü sonrası avrupa gibi güç savaşının odağı. lakin işin özünde ligimiz aynı güzide ülkemizin her yeri gibi kötü yönetiliyor, kalitesiz ve gereğinden fazla anlam yüklenmiş bir lig. hiç bir siyaset amacı gütmeden diyorum ki bizde vali, vekil, belediye başkanı gibi unvanlar çok abartılır. '' amanın valimiz geliyor, amanın başkanımız geliyor.'' tabi ki bir saygı olmalıdır fakat bu bizde biraz daha abartılmıştır. bu abartılmaya verilen hizmetler ise ortadadır. özümüzü kaybetmeden konumuza dönelim. maalesef ligimiz de aynı bu şekildedir. başkanlar tonlarca para verseler yapamayacağı reklamı yaparlar ceplerini doldururlar ama yöneticilik vasıfları ne kadar ? keza futbolcularımız. kaçı kendilerini geliştirmek için çok çalışıyor ? dünyada iz bırakmış kaç tane türk futbolcu sayabiliriz ? kaç tane antrenör sayabiliriz ? kaç teknik adam ? o kadar paralar harcandı bu ülkede futbola canımız, ciğerimiz galatasaray dışında avrupa başarımız nerededir ?
sözlük içinde bile maç sonu görebilirsiniz bu bahsettiğim şeyleri.
(bkz: 3 ocak 2021 kayserispor beşiktaş maçı)
bu maçtan örnekler verelim.
hem sözlük hem sosyal medya için soruyorum. beşiktaş'ın dünkü penaltıları bize verilse kaçımız ' yok abi buna da vermesinler, böyle penaltı mı olur! ' diyebilir. tahminim 10 kişide belki 2. yine aynı maçın ikinci penaltısında top ayaktan çıktıktan sonra temas var. ama penaltı bu güzel kardeşim, güzel abim bu penaltı. suç araya atılan topa bomboş bakıp sonradan koşan kayserili futbolcuda. o pozisyona penaltı çalan hakemde değil.
bakın bir diğer örnekle yolan çıkalım. evimizdeki antalya maçında marcao direkt atılmalıydı. arda da keza ikinci sarıdan atılmalıydı. şimdi sen güzel yazılar yazarak emek vererek bu sözlüğe üye olmuş canım abim, canım kardeşim emre'ye kırmızı değil diye sitem edip bunlara ses etmezsen senin futbol anlayışın galatasaray'ın kollanması üzerine. canın yandığı zaman ses çıkar hakem atladığı zaman sus. e o zaman senin o '' çok ağlıyorlar, şöyle kollanıyorlar.'' dediğin takımın taraftarından ne farkında kalıyor ?
yine bizim taraftarımızın en büyük problemlerinden biri kendini üstte ya da çok üstte görürken geri kalan rakiplerini vasat ya da vasat altı görmesidir. misal olarak beşiktaş futbolcusu güven senin forvetin oğulcan'dan daha iyi bir futbolcu. ama sen oğulcan'ı ' fatih terim yeni burak yılmaz yapacak ' şeklinde görürken güven'i göbekli, maddi durumu kötü beşiktaş'ın mecbur kaldığı kötü forvet olarak görüyorsun.
yine takım olarak kendimizden aşağıda gördüğümüz her takım duran toplardan gol atabilirken ve bunun da bir taktik olduğunu bilmemize rağmen bu şekilde gol bulan rakipleri ucuz futbolla yargılıyoruz.
biz kendi evimizde kayseri, antalya maçlarında puan kaybederken '' rakip oynatmamaya gelmiş, 9 kişi bekliyorlar 2 kişi kontraya çıkıyorlar böyle futbol mu olur ? ' diye yargılıyoruz. ama rakibimize yapılsa ' bravo x hoca, rakibi çözmüş, şöyle şöyle kilitledi ardından hızlı atağa çıktı.' diyoruz.
yine bu rakiplerimiz kötü futbolla puanlar alırken biz kaybedince ' ittire kaktıra kazandılar.' diyoruz.
biliyorum çok eveledim. biliyorum çok geveledim. ama iğneyi başkasına batırırken çuvaldızı kaybediyoruz.
tabi ben de görüyorum bazı fahiş hataları, görüyorum rakiplere 5 bize 15 hataları, adam kayırmaları. ama rakipler kadar bize de yapılıyor. biz de en az onlar kadar kötüyüz bazı alanlarda. tek istediğim en azından bizim objektif olmamız. en azından bizim adaletli ve iyi kalabilmemiz.
not: bu yazı kimseyi hedef almamıştır, bilirkişi raporu değildir. tamamen kendi hislerim kendi duygularımdır. sürç-i lisan eylediysem affola.
galatasaray taraftarı beşiktaş taraftarı neyse fenerbahçe taraftarı neyse ya da diğer takımın taraftarı neyse odur. çünkü hepimiz aynı ülkede yaşıyoruz ve genel profilimiz aynıdır. ( laf sözlükten dışarı. canım sözlük burayı çok seviyorum.)
her taraftar grubunda olan ''bizi engelliyorlar'' , ''rakiplere şöyle şöyle çalındı bize çalınmadı'' , '' onların arkasında tff, mkh , milletvekili var '' tarzında cümleler herkesin dilinde. bu şablondan bakarsak türkiye ligi kavimler göçü sonrası avrupa gibi güç savaşının odağı. lakin işin özünde ligimiz aynı güzide ülkemizin her yeri gibi kötü yönetiliyor, kalitesiz ve gereğinden fazla anlam yüklenmiş bir lig. hiç bir siyaset amacı gütmeden diyorum ki bizde vali, vekil, belediye başkanı gibi unvanlar çok abartılır. '' amanın valimiz geliyor, amanın başkanımız geliyor.'' tabi ki bir saygı olmalıdır fakat bu bizde biraz daha abartılmıştır. bu abartılmaya verilen hizmetler ise ortadadır. özümüzü kaybetmeden konumuza dönelim. maalesef ligimiz de aynı bu şekildedir. başkanlar tonlarca para verseler yapamayacağı reklamı yaparlar ceplerini doldururlar ama yöneticilik vasıfları ne kadar ? keza futbolcularımız. kaçı kendilerini geliştirmek için çok çalışıyor ? dünyada iz bırakmış kaç tane türk futbolcu sayabiliriz ? kaç tane antrenör sayabiliriz ? kaç teknik adam ? o kadar paralar harcandı bu ülkede futbola canımız, ciğerimiz galatasaray dışında avrupa başarımız nerededir ?
sözlük içinde bile maç sonu görebilirsiniz bu bahsettiğim şeyleri.
(bkz: 3 ocak 2021 kayserispor beşiktaş maçı)
bu maçtan örnekler verelim.
hem sözlük hem sosyal medya için soruyorum. beşiktaş'ın dünkü penaltıları bize verilse kaçımız ' yok abi buna da vermesinler, böyle penaltı mı olur! ' diyebilir. tahminim 10 kişide belki 2. yine aynı maçın ikinci penaltısında top ayaktan çıktıktan sonra temas var. ama penaltı bu güzel kardeşim, güzel abim bu penaltı. suç araya atılan topa bomboş bakıp sonradan koşan kayserili futbolcuda. o pozisyona penaltı çalan hakemde değil.
bakın bir diğer örnekle yolan çıkalım. evimizdeki antalya maçında marcao direkt atılmalıydı. arda da keza ikinci sarıdan atılmalıydı. şimdi sen güzel yazılar yazarak emek vererek bu sözlüğe üye olmuş canım abim, canım kardeşim emre'ye kırmızı değil diye sitem edip bunlara ses etmezsen senin futbol anlayışın galatasaray'ın kollanması üzerine. canın yandığı zaman ses çıkar hakem atladığı zaman sus. e o zaman senin o '' çok ağlıyorlar, şöyle kollanıyorlar.'' dediğin takımın taraftarından ne farkında kalıyor ?
yine bizim taraftarımızın en büyük problemlerinden biri kendini üstte ya da çok üstte görürken geri kalan rakiplerini vasat ya da vasat altı görmesidir. misal olarak beşiktaş futbolcusu güven senin forvetin oğulcan'dan daha iyi bir futbolcu. ama sen oğulcan'ı ' fatih terim yeni burak yılmaz yapacak ' şeklinde görürken güven'i göbekli, maddi durumu kötü beşiktaş'ın mecbur kaldığı kötü forvet olarak görüyorsun.
yine takım olarak kendimizden aşağıda gördüğümüz her takım duran toplardan gol atabilirken ve bunun da bir taktik olduğunu bilmemize rağmen bu şekilde gol bulan rakipleri ucuz futbolla yargılıyoruz.
biz kendi evimizde kayseri, antalya maçlarında puan kaybederken '' rakip oynatmamaya gelmiş, 9 kişi bekliyorlar 2 kişi kontraya çıkıyorlar böyle futbol mu olur ? ' diye yargılıyoruz. ama rakibimize yapılsa ' bravo x hoca, rakibi çözmüş, şöyle şöyle kilitledi ardından hızlı atağa çıktı.' diyoruz.
yine bu rakiplerimiz kötü futbolla puanlar alırken biz kaybedince ' ittire kaktıra kazandılar.' diyoruz.
biliyorum çok eveledim. biliyorum çok geveledim. ama iğneyi başkasına batırırken çuvaldızı kaybediyoruz.
tabi ben de görüyorum bazı fahiş hataları, görüyorum rakiplere 5 bize 15 hataları, adam kayırmaları. ama rakipler kadar bize de yapılıyor. biz de en az onlar kadar kötüyüz bazı alanlarda. tek istediğim en azından bizim objektif olmamız. en azından bizim adaletli ve iyi kalabilmemiz.
not: bu yazı kimseyi hedef almamıştır, bilirkişi raporu değildir. tamamen kendi hislerim kendi duygularımdır. sürç-i lisan eylediysem affola.