4316
şike, iftira, pislik her şey var. o kadar aciz bir camia ki kendi gücü bize yetmeyince, sahada yenemeyince taraftarından hocasına, basınından başkanına kadar başka takımlardan hatta mecralardan medet uman, galatasaray' ı geçebilmek için sağı solu manipüle eden ya da yalayan insanlar hepsi.
başları sıkışınca her suçu fetöye yıkan, her şeye kumpas diyen, sahte kahramanlar yaratıp sonra buna herkesten önce kendileri inanan hasta ruhlu insanlarla dolu bir camia. buraya güzel bir tolstoy pasajı ekliyorum, işte fenerbahçelilerin hepsinin birbirine az çok benziyor olmasının nedeni bu;
--- alıntı ---
onu en çok şaşırtan şey katyuşa' nın durumundan utanç duymamasıydı. mahkum olarak değil, bundan utanıyordu, elbette; yalnız, fahişe olmak ona hiç etki yapmıyordu. üstelik, bundan gurur duyuyor gibi de bir hali vardı. başka türlü de olamazdı zaten. herkes yaşayabilmek için yaptığı işin önemli, iyi bir iş olduğunu düşünmek zorunda kalırdı. bu yüzden, insan kendisi için, ne durumda olursan olsun,işini önemli, iyi kılacak bir hayat görüşü yaratırdı. genellikle bir hırsızın, bir katilin, bir casusun, bir fahişenin, mesleğinin, işinin kötü olduğunu düşünerek bu durumdan utanç duyduğu sanılır. bunun tam tersi doğrudur. kaderin, ya da günahkar yaşayışlarının böyle bir duruma getirdiği insanlar, durumlarının ne denli kötü olduğu gerçeğini görebilseler bile, yaşayışlarını bu durumlarını iyi, kabule değer bir tutumla düzenlerler, bu hayat görüşlerini sürdürmek üzere de kendi görüşlerini paylaşan kimselerden bir çevre edinirler, bu çevrede kendi yerlerini bulurlar. ustalıklarıyla övünen hırsızları, sefaletlerini savunan fahişeleri, zulümleriyle gurur duyan katilleri görmek bizi şaşırtır. oysa bu şaşkınlığımız ancak bu insanların yaşadığı çevrenin, atmosferin sınırlı olmasından, bizim bu sınırın dışında kalmamızdandır. aynı olayı, örneğin, elindeki senetlerle övünen zenginlerde bir çeşit hırsızlık gösterisi, zaferlerinden gurur duyan bir ordu kumandanında bir cinayet gösterisi, yüksek mevkilerde bulunan, kudretleriyle ortalığı kasıp kavuran kişilerde şiddet gösterisi olarak göremez miyiz? bu insanların bu yaşayışlarını sefil, kötü olarak görmemiz onların dışındaki çevrenin çok büyük olması, bizim de bu çevreye ait bulunmamamızdandır.
(sf: 136, 137 - altın kalem yay. - 1970 baskısı - rasin tınaz çev.)
--- alıntı ---
başları sıkışınca her suçu fetöye yıkan, her şeye kumpas diyen, sahte kahramanlar yaratıp sonra buna herkesten önce kendileri inanan hasta ruhlu insanlarla dolu bir camia. buraya güzel bir tolstoy pasajı ekliyorum, işte fenerbahçelilerin hepsinin birbirine az çok benziyor olmasının nedeni bu;
--- alıntı ---
onu en çok şaşırtan şey katyuşa' nın durumundan utanç duymamasıydı. mahkum olarak değil, bundan utanıyordu, elbette; yalnız, fahişe olmak ona hiç etki yapmıyordu. üstelik, bundan gurur duyuyor gibi de bir hali vardı. başka türlü de olamazdı zaten. herkes yaşayabilmek için yaptığı işin önemli, iyi bir iş olduğunu düşünmek zorunda kalırdı. bu yüzden, insan kendisi için, ne durumda olursan olsun,işini önemli, iyi kılacak bir hayat görüşü yaratırdı. genellikle bir hırsızın, bir katilin, bir casusun, bir fahişenin, mesleğinin, işinin kötü olduğunu düşünerek bu durumdan utanç duyduğu sanılır. bunun tam tersi doğrudur. kaderin, ya da günahkar yaşayışlarının böyle bir duruma getirdiği insanlar, durumlarının ne denli kötü olduğu gerçeğini görebilseler bile, yaşayışlarını bu durumlarını iyi, kabule değer bir tutumla düzenlerler, bu hayat görüşlerini sürdürmek üzere de kendi görüşlerini paylaşan kimselerden bir çevre edinirler, bu çevrede kendi yerlerini bulurlar. ustalıklarıyla övünen hırsızları, sefaletlerini savunan fahişeleri, zulümleriyle gurur duyan katilleri görmek bizi şaşırtır. oysa bu şaşkınlığımız ancak bu insanların yaşadığı çevrenin, atmosferin sınırlı olmasından, bizim bu sınırın dışında kalmamızdandır. aynı olayı, örneğin, elindeki senetlerle övünen zenginlerde bir çeşit hırsızlık gösterisi, zaferlerinden gurur duyan bir ordu kumandanında bir cinayet gösterisi, yüksek mevkilerde bulunan, kudretleriyle ortalığı kasıp kavuran kişilerde şiddet gösterisi olarak göremez miyiz? bu insanların bu yaşayışlarını sefil, kötü olarak görmemiz onların dışındaki çevrenin çok büyük olması, bizim de bu çevreye ait bulunmamamızdandır.
(sf: 136, 137 - altın kalem yay. - 1970 baskısı - rasin tınaz çev.)
--- alıntı ---