6197
geçmişte bir ibrahim üzulmez vardı. bir dönem aynı sitede oturmamızdan sebep kendisiyle tanışmış, defalarca sohbet etme fırsatım olmuştu. güzel, efendi, egosuz bir abi olduğunu söyleyebilirim. velhasıl kendisi roberto carlos olmadığının farkında olup, orta halli bir futbolcu olduğunu dile getirirdi. bir konuşmamızda şuna benzer bir şey söylemiştı; inönü'de kapalı tribünün (çarşı'nın olduğu bölüm) önünde oynadığım devrelerde elim ayağıma dolaşıyor, küfürlerı, homurdanmaları duyuyorum, istediklerimi yapamıyorum, ne zaman ki devre bitiyor karşı maratona geçiyorum, nispeten daha sakin bir seyircinin önünde kendimi buluyorum, daha rahat oynuyorum, daha az hata yapıyorum, hatta iyi oynuyorum.
ya hu senin potansiyelin ne ki zaten çarşı'nın önünde oynasan ne olur, oynamasan ne olur diyebilirsiniz fakat dediğim gibi kendisi ortalama bir sol bek olduğunu itiraf ederdi zaten. bu gün latovlevici ile kıyasladığın zaman 4 gömlek üstün olan, 30.000 kişinin onünde ki oldukça zor bir taraftar kitlesinin önünde oynamaya tecrübesi olan bir isim bile elim ayağıma dolaşıyor diyebiliyorsa, varın lato'nun halini siz düşünün. o dönem sadece ibrahim üzülmez değil, vasat altı her futbolcusuna cehennemi yaşatan bir beşiktaş seyircisi vardı, insan iç sahada maçımız var diye strese girer mi amk. biz de o dönem sonuna kadar sabırlı, hep destek tam destek mantığiyla barış özbeklere, mustafa sarplara sabır ediyorduk.
yeni stadımız iyi hoş tabi ama, biz o ali sami yen'den çıktık, fenerbahçe gibi, beşiktaş gibi bir taraftar profiline dönüştük. canını sevdiğimin ali sami yen'inde rakipten, hakemden başka kimse baskı altına girmezdi, futbolcularımız evinin bahçesinde oynar gibi rahat oynardı. herhalde anlatmak istediğim anlaşılmıstır. bu entry'yi nasıl sonlandırsam bilemedim, şöyle bir kapanış yapmak istiyorum; soxam böyle sosyal medianın içine.
edit: entry uzun oldu diye kesmiştim fakat şunları da eklemek lazım anladığım kadarıyla. dünyada kendi futbolcusunu ıslıklamasıyla meşhur taraftar real madridtir. 2 maç gol atamayınca ronaldo'nun bile ıslıklandığını gördük defalarca. real taraftarı her türlü ıslıklama hakkına sahip çünkü yaptıkları her transfer, dünyanın en iyi futbolcusu olma potansiyelinde, astronomik ücretlerle yapılan transferler. sen duramazsın, gol atmadığın, iyi oynamadığın bir maç olamaz diyor adam haklı olarak.
bizse sol bek bulunmayan takıma latovlevici'yi transfer edip katkı veremeyince ıslıklıyoruz. oyundan çıkarken ıslıklanan oyuncuya lafım yok ama maça devam eden futbolcuyu ıslıklamak takımı baltalar. şimdi örneğin nagatomo'nun psikolojisini düşünen var mı? lan ben şimdi ilk kötü maçımda ıslıklanacak mıyım diye düşünmez mi adam? geçmişten örnekler veriyoruz anlaşılsın diye ama kimsenin anlamaya niyeti yok. maicon, gomis, mariano falan robot mu arkadaş, bunların psikolojisi yok mu? bu adamlar etkilenmiyor mu sanıyorsunuz lato'yu ıslıkladığımız zaman. bu adamlar bu kadar karaktersiz mi sizce, takım arkadaşları ıslıklanırken, banane bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyecek kadar.
ya hu senin potansiyelin ne ki zaten çarşı'nın önünde oynasan ne olur, oynamasan ne olur diyebilirsiniz fakat dediğim gibi kendisi ortalama bir sol bek olduğunu itiraf ederdi zaten. bu gün latovlevici ile kıyasladığın zaman 4 gömlek üstün olan, 30.000 kişinin onünde ki oldukça zor bir taraftar kitlesinin önünde oynamaya tecrübesi olan bir isim bile elim ayağıma dolaşıyor diyebiliyorsa, varın lato'nun halini siz düşünün. o dönem sadece ibrahim üzülmez değil, vasat altı her futbolcusuna cehennemi yaşatan bir beşiktaş seyircisi vardı, insan iç sahada maçımız var diye strese girer mi amk. biz de o dönem sonuna kadar sabırlı, hep destek tam destek mantığiyla barış özbeklere, mustafa sarplara sabır ediyorduk.
yeni stadımız iyi hoş tabi ama, biz o ali sami yen'den çıktık, fenerbahçe gibi, beşiktaş gibi bir taraftar profiline dönüştük. canını sevdiğimin ali sami yen'inde rakipten, hakemden başka kimse baskı altına girmezdi, futbolcularımız evinin bahçesinde oynar gibi rahat oynardı. herhalde anlatmak istediğim anlaşılmıstır. bu entry'yi nasıl sonlandırsam bilemedim, şöyle bir kapanış yapmak istiyorum; soxam böyle sosyal medianın içine.
edit: entry uzun oldu diye kesmiştim fakat şunları da eklemek lazım anladığım kadarıyla. dünyada kendi futbolcusunu ıslıklamasıyla meşhur taraftar real madridtir. 2 maç gol atamayınca ronaldo'nun bile ıslıklandığını gördük defalarca. real taraftarı her türlü ıslıklama hakkına sahip çünkü yaptıkları her transfer, dünyanın en iyi futbolcusu olma potansiyelinde, astronomik ücretlerle yapılan transferler. sen duramazsın, gol atmadığın, iyi oynamadığın bir maç olamaz diyor adam haklı olarak.
bizse sol bek bulunmayan takıma latovlevici'yi transfer edip katkı veremeyince ıslıklıyoruz. oyundan çıkarken ıslıklanan oyuncuya lafım yok ama maça devam eden futbolcuyu ıslıklamak takımı baltalar. şimdi örneğin nagatomo'nun psikolojisini düşünen var mı? lan ben şimdi ilk kötü maçımda ıslıklanacak mıyım diye düşünmez mi adam? geçmişten örnekler veriyoruz anlaşılsın diye ama kimsenin anlamaya niyeti yok. maicon, gomis, mariano falan robot mu arkadaş, bunların psikolojisi yok mu? bu adamlar etkilenmiyor mu sanıyorsunuz lato'yu ıslıkladığımız zaman. bu adamlar bu kadar karaktersiz mi sizce, takım arkadaşları ıslıklanırken, banane bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyecek kadar.