18359
2017-2018 sezonu için konuşacağım.
sene başında östersunds rezaletinden sonra lige fırtına gibi girince, oynanan oyun ve de her şeyden önce geçmiş senelerdeki galatasaray takımının oynadığı futbol göz önüne alınınca kadromuz çok ama çok abartıldı. birden ligin en iyi takımı olduk, ligin en iyi kadrosu bizde oldu. bu kötülüğü biz kendi kendimize yaptığımız gibi medyanın da fişeklemeleri oldu. halbuki takımımız o kadar da iyi değildi ve bence hala da yeterince iyi değil, ama zamanla olacak bunlar.
en önemli eksiğimiz takım halinde top tekniğimizin ve pas kalitemizin acayip kötü oluşu. büyük maçlarda en çok da bu yüzden çuvallıyoruz mesela. salt olarak tekniğimiz çok kötü olmasa da diğer, psikoloji gibi, etmenler de bunu kötü etkileyebiliyor. şu takımın orta sahasından fernando'yu çıkar pas kalitesi rezalet.
gelelim tudor yönetimindeki büyük maç sorununa.
öncelikle bu yeni bir şey değil. en son mancini dönemindeki derbi ve büyük maç performansımız iyiydi, o süreden sonra günümüze sürekli eridi durdu.
dedik ya zaten uzun zamandır iyi değildi diye. heh bir bunun üstüne takımın komple değişmesini ekleyin, çok farklı yerlerden gelen çok farklı oyuncuları ekleyin ve oturtulmak istenen yeni futbol anlayışını yerleştirin. bence şu an alınan geri dönüş bile harika bir şey. gelen oyuncuların zaten hepsi beli bir kalite bandının üzerinde olduğu için ufak maçlarda sorun yaşamıyoruz. ancak iş büyük maçlara gelince işin içine bir ton değişken giriyor ve zaten kurulum aşamasındaki bir takım olan bizim için sonuç hoş olmuyor.
örneğin başakşehir ve beşiktaş maçları. bu iki maçtaki rakibimiz de bizimle aynı değil. beşiktaş kadro olarak zaten bizden önde olmakla beraber uzun süredir de birlikte oynayan ve altın çağını yaşayan bir kadro. bu galatasaray takımının çıkıp da beşiktaş'tan sonuç alması sürpriz olur. bir yanda hali hazırda mayalanmış ve olmuş bir ürün diğer yanda hala mayalanmanın ilk aşamalarındaki bir ürün. acı ama bu. bir de bahsettiğimiz diğer değişenler giriyor işin içine. şampiyonlar liginde dolu dizgin ilerleyen ve moralli ama ligde de aynı ölçüde kendisinden beklenmedik şekilde kötü ilerleyen ve de ligde kendi evinde şampiyonluk yolundaki en büyük rakibini ağırlayacak olmanın yanında en ufak bir puan kaybının bile telafisinin olmayacağı bir maç.
başakşehir de kalite bakımından daha düşük olsa da yine beşiktaş'daki olmuşluk durumunun aynısı var.
bu takımın zamana ihtiyacı var. biz istiyoruz ki puding yapalım ama kısık ateşte karıştırmak kıvamını sağlamak yerine altını sonuna kadar harlayarak 2 dakikada olsun istiyoruz, hata yapıyoruz.
sene başında östersunds rezaletinden sonra lige fırtına gibi girince, oynanan oyun ve de her şeyden önce geçmiş senelerdeki galatasaray takımının oynadığı futbol göz önüne alınınca kadromuz çok ama çok abartıldı. birden ligin en iyi takımı olduk, ligin en iyi kadrosu bizde oldu. bu kötülüğü biz kendi kendimize yaptığımız gibi medyanın da fişeklemeleri oldu. halbuki takımımız o kadar da iyi değildi ve bence hala da yeterince iyi değil, ama zamanla olacak bunlar.
en önemli eksiğimiz takım halinde top tekniğimizin ve pas kalitemizin acayip kötü oluşu. büyük maçlarda en çok da bu yüzden çuvallıyoruz mesela. salt olarak tekniğimiz çok kötü olmasa da diğer, psikoloji gibi, etmenler de bunu kötü etkileyebiliyor. şu takımın orta sahasından fernando'yu çıkar pas kalitesi rezalet.
gelelim tudor yönetimindeki büyük maç sorununa.
öncelikle bu yeni bir şey değil. en son mancini dönemindeki derbi ve büyük maç performansımız iyiydi, o süreden sonra günümüze sürekli eridi durdu.
dedik ya zaten uzun zamandır iyi değildi diye. heh bir bunun üstüne takımın komple değişmesini ekleyin, çok farklı yerlerden gelen çok farklı oyuncuları ekleyin ve oturtulmak istenen yeni futbol anlayışını yerleştirin. bence şu an alınan geri dönüş bile harika bir şey. gelen oyuncuların zaten hepsi beli bir kalite bandının üzerinde olduğu için ufak maçlarda sorun yaşamıyoruz. ancak iş büyük maçlara gelince işin içine bir ton değişken giriyor ve zaten kurulum aşamasındaki bir takım olan bizim için sonuç hoş olmuyor.
örneğin başakşehir ve beşiktaş maçları. bu iki maçtaki rakibimiz de bizimle aynı değil. beşiktaş kadro olarak zaten bizden önde olmakla beraber uzun süredir de birlikte oynayan ve altın çağını yaşayan bir kadro. bu galatasaray takımının çıkıp da beşiktaş'tan sonuç alması sürpriz olur. bir yanda hali hazırda mayalanmış ve olmuş bir ürün diğer yanda hala mayalanmanın ilk aşamalarındaki bir ürün. acı ama bu. bir de bahsettiğimiz diğer değişenler giriyor işin içine. şampiyonlar liginde dolu dizgin ilerleyen ve moralli ama ligde de aynı ölçüde kendisinden beklenmedik şekilde kötü ilerleyen ve de ligde kendi evinde şampiyonluk yolundaki en büyük rakibini ağırlayacak olmanın yanında en ufak bir puan kaybının bile telafisinin olmayacağı bir maç.
başakşehir de kalite bakımından daha düşük olsa da yine beşiktaş'daki olmuşluk durumunun aynısı var.
bu takımın zamana ihtiyacı var. biz istiyoruz ki puding yapalım ama kısık ateşte karıştırmak kıvamını sağlamak yerine altını sonuna kadar harlayarak 2 dakikada olsun istiyoruz, hata yapıyoruz.