hayatımda belki de ilk kez içimde gerçek bir umut olmadan oynanacak maçtır.
hollanda takımlarının 2 haftadır liglerinde oynamayarak rakiplerine oranla dinlerek maçlara çıkmaları çok büyük avantaj. dünkü maç buna açık bir örnek. (bkz:
19 şubat 2025 psv eindhoven juventus maçı)
ilk maçta tel tel döküldük, rakip sistem takımı ve bizim takım halinde oturmuş bir düzenimizin olmaması umudu kıran faktörlerden.
avrupa ligi ve büyük maçlarda sürekli fark yaratan
yunus akgün gibi bir faktörün takımda,
jakops gibi çok önemli bir atletin savunmada olmaması.
hafta boyu suyun karşı yakası tarafından maniple edilerek odağın kaynaması
(bkz:
23 şubat 2025 galatasaray fenerbahçe maçı)
işin en nihayetinde aslında irili ufaklı bir çok faktörü bir araya getirdiğimde romantizmden sıyrıldığım anda umutlanamıyorum. belki çok tepki alacağım fakat gerçekler bana şunu söylüyor;
olmayacak duaya amin demek yerine, yedek kadro ile çıkalım, takımın non-stop oynayan, bir an bile rotasyona girmeyen ağababalarını dinlendirelim, suyun karşı tarafındaki acizlere cehennemi yaşatıp
* geri gönderelim isterim.
aksi halde bu maçla beraber diğer maçı da riske atacağımıza inanıyorum.
(bkz:
23 şubat 2025 galatasaray fenerbahçe maçı)
zira o maçı aldığımızda önümüzdeki seneni yapılanmasına resmi olarak başlayabiliriz. 3.senedir planlama yapacak vakit olmadan sezon başları yaptık, bu fırsatı kaçırmamak ve sene şampiyonlar liginde ses getirmek bence daha önemli.