• 136
    kendisi sadece kafasının dikine giden bir abimiz. dediğini yapıyor ve de bülent'in eleştirildiği zamanlara inat rijkaard ile uğraşıyor gibi görünüyor. ben kendisinin teknik direktöre, futbolcuya sallayacak bir karton taraftar olmadığına eminim. he karşı görüş varsa, başlığınıza sallar, sözlüğe sallar, uyuz eder, etmişliği mevcut ama galatasaray'a sallamaz, buna eminim. kendisi hakkında ne zaman olumlu moda geçtim hatırlamıyorum ama tarzına alıştım sanırım, bir de renklerimize duyduğu sevgiyi ve sadakati gördüm. tanrı uzun ömür versin kendisine, şu takım da iyi oynasın, abimizin kalbi var. *
  • 442
    muhalif olsun da ne kadar boş ve desteksiz konuşursa konuşsun mantığıyla beni hayal kırıklığına uğratan yazar. sırf sözlük geneline karşı çıkıyor diye ezilen, ama düşüncesini savunabilen bir yazarı savunmak başka, dikkat çekmek için tepki göreceğini bilerek saçmalayan, altını doldurmayan, youtube videolarıyla futbolcu yargılayan adam başka. bunları en iyi zizonkovac ayırmalıydı halbuki.
  • 327
    kendisinin halen sözlükte barındırılması bana göre skandaldır. fikirlere saygı bilmemne geçiniz. galatasaray'ın değelerine saldıran ve ayaklar altına alan bir adama saygı duymam.antucu kitleden farkı yok kendisinin. bildiğin mahalle ağzı ile yazıyor burada. çoktan uçurulması gerekirdi gelin itiraf edelim. moderasyon iyi hoş, ama bu yazara biraz fazla dayanıyor gibi geliyor bana.
  • 431
    yıllarını galatasaray'a vermiş bir insan olabilir. saygı duyulası bir tribün emekçisi de olabilir. ama bu rijkaard'a hakaret ettiği gerçeğini değiştiremez. kendisini savunanlar adam gibi arguman koysunlar ortaya. yok yaşı, galatasaray sevgisi sizi katlar, yok adını ağzına alırken besmele çekin falan. arkadaşlar siz kim oluyorsunuz? rijkaard'a hakaret eden adam tabi ki eleştirilecektir. eleştiri ile hakaret arasındaki ince çizgiyi aşmak kimsenin haddine değildir. ister zizonkovac, isterse çok sevdiğim bir yazar kardeşim olsun. elbette tepki görecektir. yardakçıları kusura bakmasın.
  • 334
    bizden beklenen anlayis, kibarlik ve hosgorunun ondan da beklenmesi gereken yazardir.

    aylardir hakkinda birseyler yazmamistim, sozluge de 1-2 haftadir tektuk entry giriyorum, ama her insanin bir dayanma gucu var. adam frank rijkaard icin mac satti diyebiliyor, hala savunani var, hala kimse oha demiyor.
    frank rijkaard maci satti yorumuyla; layik oldugu yerin inonu kapalisi oldugunu gostermistir. onlar da oscar cordoba icin maci satti diye siksik ettiler. adami kovmaktan beter ettiler.

    buyugumdur; haddim olmayabilir ama artik yeter, bence biraz saygili olmayi ogrenmesi gerekiyor. sadece yazarlara degil; bu takimi yoneten insanlara karsi da biraz ne konustugunu bilmesi lazim. onune geldigi zaman kemkum edip 2 kelime edemeyecegi insanlara, mac satti gibi ucuz elestiriler getirmeyecek.

    ne zaman hakkinda birseyler yazicak olsam, once danistigim fikir aldigim ve genellikle zizonkovac lehinde yorum yapan, yazar arkadaslarimin da artik "frank rijkaard" maci satti yorumundan sonra, bu kadar savunucaklarini sanmiyorum. sonucta bir yere kadar "kalemi guclu abi" "okutuyor kendini" tarzi yorumlarla korunabilir, o da ust limit de bu olsa gerek.
  • 391
    1 ay kadar önce çin'de işlerimi bitirdiğimde turistik ziyaretlerime başlamıştım. öncelikli, daha doğrusu tek hedefim tank adam'ı öğrenmek idi.

    http://www.haber3.com/images/gallery/8479/2.jpg
    http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/18305/

    çok merak ettim, etrafta kim varsa sordum. mihmandarım mai saatlerce bıkmadan onu anlatıp durdu. elini taşın altına koymanın ne demek olduğunu, karşıt fikirler ne denli güçlü olursa olsun karşısında tek durmanın ne büyük bir başarı olduğunu gördüm. o savunuculuk aşkı, bildiğinden caymama cüreti insanı ne kadar cesur yapabilir bunu öğrendim. tiananmen meydanında tek başına elinde pazar filesiyle fikrini savunan adamın yalnızlığı, cesurluğu, baş kaldırışı o kadar hoşuma gitti ki. bir şeyleri değiştirme isteği o kadar cezbediciydi ki...

    şimdi değişmeyen tek şey değişimin ta kendisi iken birinin başka bir kişiyi bir gün sevip, bir gün nefret etme, daha sonra tekrar sevme olasılığı neden bizi çelişkilere sürüklesin ki? biz değişmiyor muyuz? en saf halimizle mi kaldık? hayır. biz de aynı ırmağın içindeyiz ve bilmeliyiz ki aynı ırmakta iki kez yıkanılmaz. o su sürekli değişir. eskiden başkaldırdığın da değişir belki. ya da en ileri noktalarda eleştirdiğin adama bakış açın da değişir. hayat bu belli mi olur?

    şimdi zizonkovac'ı seviyorum. üç gün sonra nefret ederim, tainmen meydanındaki akıbeti bilinmeyen adam aklıma gelir sonra, tekrar severim. zaman bu denli hızla akarken kafanı önüne eğip yanından akan gidenlere aldırış etmezsen, kafanı kaldırdığın zaman, eğdiğin zaman ile aradaki farkı idrak etmen bile seni yorar.

    çelişki dediğin şey büyük bir balondur. değişmenin ne demek olduğunu yaşayarak bilirsen çelişki sadece havada kalan bir tanım olur. içine dalınıp gidilmesi, araştırılması ve mana yüklenmesi gereken tek olgu da; bir duruma etki eden değerlerin sabit olmadığı gerçeğidir. eğer bu göz önüne alınırsa çelişki ne kadar saçma bir olgudur herkes anlar. sözlüğe uyduralım bakalım;

    stilini tiananmen meydanında tek duran tank adam'a benzettiğim yazar. kutsal adam.
  • 342
    #326999 no'lu entrysinde eleştirinin dozunu oldukça fazla kaçırmış yazardır. 2000 ruhunu, 2000'deki kadronun çok başka
    çok bizden olduğunu, yarı amatör ve galatasaray'a gönülden bağlı, çoğu zamansa duygusal olduğunu kimse reddedemez.
    bir inanmışlık, bir hırs, bir mücadele ruhu vardı o kadroda. sanki futbolu para için değil, galatasaray için oynuyorlardı. buraya
    kadar sorun yok. ama günümüzün galatasaray takımında da arda gibi, sabri gibi, mustafa gibi, kewell gibi takımının kazanması
    için var gücüyle uğraşan, yüreğini ortaya koyan futbolcular var. diğerleri olaya biraz daha profesyonel bakıyorlar, orası açık.
    eskiden pahalı transferlerle gündeme gelen fenerbahçe'yken, günümüzde galatasaray bu da açık. lakin, iyi transfer yapmak
    "ruhsuz bir takım" yaratmak değildir ki, bu bir yönetim başarısıdır. ayrıca, galatasaray günümüzde hala altyapıdan futbolcu
    yetiştiyor, a takımında oynatıyor, avrupa kulüplerinin gözdesi yapıyor.
    aslında avrupa'da başarı elde eden takımlara bakarsak, şu an piyasada en pahalı futbolculardan kurulu takımları görürüz.
    yani yüksek maliyetli futbolcu transferi; takım ruhunun, kazanma arzusunun ve başarının önünde bir engel olsaydı; bugün
    barcelona, real madrid, manchester, chelsea ve milan gibi takımlar küme düşerdi..
  • 168
    yine sadece anladığım kadarını yazayım. rijkaard ile ilgili eleştirilerinin çoğuna ben de katılmıyorum. ancak zizonkovac'ın bülent korkmaz'ı öne sürerken değinmek istediği şey sanırım camia olarak bir yabancı antrenöre duyulan saygının ve bunun yanında gösterilen sabrın o'na bir öz evlat olarak gösterilmemesi ve duyulmamasıdır. ha belirli ölçüler vardır elbette, işte kariyer olsun performans olsun yönetme becerisi olsun disiplin olsun karizma olsun vs vs... ama burada bir nokta atlanmamalı. bazen bir fikri öne sürüp temaşa izler misali izliyor bence. e bu da olabilir. o da onun tasarrufudur.

    ben şundan eminim; frank rijkaard onun istediği başarıyı yakalarsa ilk tebrik girisi de ondan gelir. o derece galatasaraylı'dır yani.
App Store'dan indirin Google Play'den alın