resim
Ünal Aysal
Görev:Başkan
Takım:-
Yaş:83
Uyruk:Türkiye
  • 7101
    kendisine sallayanları görünce aklıma hep neyzen tevfik'in be hey dürzü şiiri geliyor. öncelikle belirteyim hiç bir yazara, ya da taraftara hakaretvari bi düşüncem yoktur.

    ilk olarak şiir; http://www.turkishclass.com/forumTitle_39822

    son 4 lük;

    adnan polat dönemini sakın unutma.
    ünal aysal'a dil uzatma sebepsiz.
    sen yine galatasaray'lı olurdun ama
    sneijder kimdir bilmezdin şerefsiz.

    bu arada şiir okuyun kitap okumayı sevmeyen arkadaşlar şiir okusun şiir iyidir iyi.
  • 7102
    galatasaray'ın geride kalan 19 şampiyonluğunda imzası olduğu için kendisi yokken adnan polat dönemine döneceğimiz badem gözlü.

    aysal'sız bir tane şampiyonluk yaşadık zaten bu sene. madem bu kadar savunucusu var hala; ekim de kaçıp gitmeseydi o zaman. cl'de ligde rezillikler gelince nedense duramadı o koltukta. tabi son 2 sezon yaptığı full çöp transfer hamleleri de cabası. çamdal 4.75, podolski 2.75 milyon euro. işte bunlar hep çapsızlık, vizyonsuzluk.
  • 7106
    şuan kendisi başımızda olsaydı sol tarafta aptal aptal transferlere yorumlar yapmak yerine hala 4. yıldızı kutluyor olurduk. fenerbahçe ile '' lan bak elleri ayakları birbirine dolaştı'' diye dalga geçerdik. muhtemelen ibrahimovic' in peşinden koşturuyor olurduk. maxi perreira çoktan alınmış olur, podolski' le beraber avusturya kampına katılırlardı. ünal reis çıkar:
    '' transferler müspet şekilde ilerliyor '' falan derdi.
  • 7107
    şuan kendisi başımızda olsaydı selçuk ve burak ikilisin sözleşmelerini 2029' a kadar uzatır, ücretlerini de ikiye katlardı.
    ünal aysal yüzünden selçuk ve burak ikilisi 2019'a kadar takımda kalacak, dünyanın da parasını alacaklar şu rezil hallerine rağmen. sadece bu olay bile kendisini şimdiki yönetim kadar sevmeme nedenimdir.

    artık wesley sneijder ve drogba'yı aldı diye göklerden indirmemiz lazım kendisini. ikisi de çok riskli transferlerdi. wesley sneijder'ın ilk, drogba'nın son hallerini bir hatırlayın.
  • 7108
    galatasaray'ın geride kalan 3 şampiyonluğunda imzası olan eski başkan. ayrıca şampiyonlar liginde çeyrek final, süper kupa, türkiye kupası ve prestij kupaları* başarılarının altında imzası olan eski başkan.

    kendisinin kurduğu iskeletin hala ekmeğini yiyenlerin bu denli nankörlük yapması, kendisi ve onu destekleyenler için çok acı. adnan brothers döneminde kulübün önünden geçmeyen, geçmek istemeyen adamlar yine kendisinin altında çalışmak için gelmiştir. bugün roberto mancini , cesare prandelli tercihinlerinden kendisine vurmak isteyenler, önceki teknik elemanların başarılarını da başkasının hanesine yazamazlar.

    bam orta sahasından selçuk - melo arkalarında riera - ujfa - eboue, önlerinde milan baros - elmander isimlerine geçenler,
    zamanında çağlar birinci, serdar özkan tranferlerini hazmedenler şimdi transfer döneminde, ezeli rakibinle almak için yarışa girdiğin 23 yaşındaki sağ bek tarık çamdal'ı çöp transfer olarak niteliyor. u20'de parlayan ve hala 8 - 9 milyon euro'ya alıcısı olan bruma'ya "gitti bütün paralar" diye hayıflanıyor. kendisinin hajroviç*, ontivero*, salih dursun(u: 23 yaşında ülkenin 4. büyük takımı trabzonspor'da 2 yıllığına kiralık gitti, olcan transferinde kullanıldı) transferlerini, ülke genelindeki genç yatırımına ve genç oyuncu yetiştirme kültürüne, 32 yaşında alınan bilal'e bakarak, anlaşılmamasını normal karşılıyorum.

    herkes verilen sözleşmelerden şikayetçi ama kimse demiyor ki "yabancı sınırının kalkacağını" sen ben gibi o da bilmiyordu. takım içi huzursuzluk yaratan, menajerleri üzerinden rakip takıma transferlerle tehdit eden yeniçeri oyuncularla yüksek bedelli sözleşme imzalayarak zaten kalitesiz yerli havuzundan nispeten kaliteli olanları, elindekini tutmaya çalışırken, bir yandan da hem kalitesiz hem de sorun üreten kangren organları kadro dışı bırakmaya çalışıyordu. başkanlığı bıraktıracak noktaya gelmesinin sebepleri, takımın iskeletinin oturduğu ve artık kadronun artık bir üst seviyeye çıkması için genç yatırımlarına başladığında, her nedense(!) takımın yerli oyuncularında başlayan performans düşüklüğü, maç içinde teknik ekibe forma atmaya varan skandal çabaları, önceki teknik elemanın destekçilerinin passat medyasının gazıyla takıma sırt çevirişi, hükümetin açıktan spk yoluyla yaptığı müdahale, yine satılık medyanın eşiyle ailesiyle ilgili çirkin ifadeleri ve tüm bunlar olurken "kümede kal galatasaray" dan alıp, bugün snoop dogg'un instagram'da kendisini montajlayarak paylaşacağı kadar yükselttiği "marka galatasaray"ının, divanın kendisine sahip çıkmamasıydı.

    bir kulüp başkanı neden güçlüdür?
    ya o anki iktidar sahipleriyle iyi ilişkileri vardır,

    ya da başarılarıyla camiası arkasındadır.

    sonrasında gelen duygun "cemaat komplosu" yarsuvat ve dursun özbek'in kendi gözünüzde ne kadar güçlü olduğunu düşünün.
    bu adam camiası sırt dönmesinin, iktidarla ters düşmenin ardından 1 yıl dayanabildi.

    bugün vizyon kelimesini biliyorsa bu camia, bu ünal aysal'ın eseridir.

    4. yıldıza, "allahım gol"e, emirates cup'a, ezeli rakibin övünecek yalnızca kendi sahasında yenilmemesi kalmasına, yine ezeli rakibinizin sahasında kupa kaldırmanıza, didier drogba'ya, wesley sneijder'e ve yaşattığı diğer güzel şeylere her baktığınızda bu görüntü gelsin gözünüzün önüne;

    http://i.hizliresim.com/Xva57D.png

    bu başarılar, ünal aysal'ın galatasaray'a ve galatasaraylılara armağanıdır.
  • 7109
    galatasaray'a yakışmayan hizipçi şampiyonluk kutlamasına bile kaptanlık gitti :( diye surat yapıp servet çetin tadında katılmayan sabri'yi kadro dışı bırakan adamdır. kendisi gittikten sonra sabri'nin affedilmesi de bunu apaçık göstermiştir. kalsa büyük ihtimal gönderecekti belki dördüncü yıldız gelmeyecekti yine "türk futbolcusundan anlamayan" bir yabancı hoca getirip yerlilerden verim alamayacaktı ama şu anki saçma transfer hatalarına düşmeyecek kulübü yeniçerilerle doldurmayacaktık. neyse her saçma transferde aklımıza gelip dejavumuz olacak kendisi orası kesin bu dakikadan sonra da geri geleceğini sanmam camianın yeni bir ünal aysal çıkarması lazım çünkü dursun başkan bu kafayla giderse önümüzdeki yazı zor görecek.
  • 7110
    kendisi icin fatih terim'in basarisini yiyor deniyor ama ortada buyuk bir paradoks soz konusu. evet fatih terim'in unal aysal doneminin iki senesinde yaptiklari cok cok ozeldi, guzeldi ama bu imkanlari ona sunan kisi ise unal aysal'dir. bir de boyle dusunun. fatih terim unal aysal doneminde istedigi onunde istemedigi arkasinda idi. tek pruz sneijder konusunda cikti ama onda da iyi ki kaka yerine sneijder'i almisiz diyor insan.

    sonucta balik hafizali degiliz 2002-2004 faciasini hepimiz hatirlariz. o donem fatih terim canaydin yonetimi altinda basarisiz oldu. cok transferler yapildi. yeni popescu diye meksika'dan 35 yasinda ne idugu belirsiz bir adam bile transfer edildi (bkz: sergio almaguer) hani hagi diye getirilen rumenleri, dunya yildizi diye getirilen brezilya'lilari saymadim bile. o donemden sonra cok buyuk mali krize dustuk. bir ara okan koc'u bile alamadik. federasyon izin vermedi. kotu zamanlardi.

    sozum fatih terim'e degil ama unal aysal'inda fatih terim'in basarisindaki katkisi yadirganamaz. terim'i bodrum'da emeklilige yelken acmis tatilindeyken bir anda galatasaray'in basina geciren ve tekrardan basarili olmasini saglayan adam da unal aysal'dir. sonucta demiroren'in altinda calisan fatih terim'i de goruyoruz. su ana kadar iki galibiyetimiz var ikiside kazakistan maclari. gruptan cikma sansimiz mucizelere kaldi. bunlar onemli.

    ayrica unal aysal'in kacip gittigini zannetmiyorum. cok ustune gidildi, kuyusu kazildi. lise olsun, medya olsun, siyasiler olsun onu kesildi ben sahsen ayaginin kaydirildigina inaniyorum. baskanligi donemde digerlerinin aksine aziz yildirim'a "baskan benim dostumdur" yalakaligi yapmadi. galatasaray marka degerini arttirdi ve adini tekrardan dunyaya duyurdu. uefa liginde dibe batmis en fazla 3. tur goren takim, sampiyonlar ligi gediklisi oldu. ama bu rezil duzene karsi gucu yeterli degildi. o da pes etti. olay bu. yoksa sirf fenerbahce ve besiktas avrupaya gidemiyor diye getirilen yabanci kurallari, ve kluplerimizin cezasi bitince ilginctir ki bu sinirlamanin kalkmasi falan bunlar tesaduf olamaz.
  • 7115
    galatasaray tarihindeki en önemli başkanlardan birisidir. yaptığı vizyon transferlerle, oturtmaya çalıştığı sistemle galatasaray'a çağ atlatma düşüncesi vardı. hataları da elbette oldu fakat gitmesindeki en büyük neden fatih terim ile yaşadığı iktidar savaşı oldu. başarılı olduğu ölçüde takımda kaldı, başarısız olunca ayrıldı. ben kendisine galatasaray taraftarı olarak teşekkürü borç bilirim.
  • 7116
    eğer başkanlıktan ayrılmayıp duygun yarsuvat'ın seçildiği seçimde aday olsaydı %99 kendisi seçilecekti. buna mukabil de başarısız geçen sezon başarısız tamamlanacak, fenerbahçe dördüncü yıldızı takacaktı. hal böyle olunca da 'kaçıp gitti' diyenler ünal başkan'a 'koltuk sevdalısı' yaftası takacaktı.

    bunu da söylemem gerekiyor;

    (bkz: bahane göt gibidir, herkeste bulunur)
  • 7117
    resmen başkanlığı bırakıp kaçarak uzaklaşmıştır.

    akıl ve izan sahibi her ademoğlu oyuncu transferlerini %100 fatih terim'e, mancini'ye, prandelli'ye güvenerek yapmadığını bilir. hadi terim'i şutladı ve diyelim ki haklıydı. e babacım futboldan ve hatta spordan anlayan 3 tane adamın olmadığı yönetim kurulunu da mı terim'e, mancini'ye güvenerek kurdu? ali dürüst'ü albayrak'ı kovarken prandelliye'mi güvendi? saf mı yazıyor alnımızda? şişen egosunu görmeyecek kadar kör müyüz? devre arası alınan bilmem kaç tane topçuyu alırken mancini'ye güvendi de kendi şirketinde bir müdürüne güvenerek bu kadar zarar ettirir miydi şirketini? kimlerin cebine gitti benim verdiğim kombine parası?

    sahi basket takımımız neden dağıldı geçen sene? neden biz sinirden ağladık 6 basketçi ile feneri yenerken? hani basket branşına kendisi sponsor olacaktı?

    son olarak bülent tulun'un aldığı astronomik danışmanlık ücretini neden galatasaray spor kulübü ödedi?

    kafamda deli sorular
  • 7118
    kendisinin kulübe kattıkları yanında eleştirildiği noktalar öyle saçma kalıyor ki... hajrovic, burdisso, ontivero üzerinden eleştirecekseniz sorarım size, kaç galatasaray başkanı hatasız transfer yaptı? duygun yarsuvat'tan başkasını sayamazsınız, o da malumunuz transfer yapmadı. adam kulübün başına geldi, yine malumunuz üzere 8. olup "kümede kal" çığırtkanları içinde kendimizi sikmek üzere olduğumuz lanetli sezon sonrası o lanetli kadroyu darmadağın etti, muslera, ujfalusi, riera, melo, engin, selçuk, elmander eboue gibi adamları getirdi, başına fatih terim'i koydu ve affedersiniz ama ligin anasını sikti o takım. hiç son saniye şampiyonluğu falan demeyin, süper finalden önce 9 puan farkla şampiyon olan bir takımdı o kadro. sonraki sezon ne yaptı? kupa 1 için ve lig için oturacak sürekli bir kadro kurabilmek amacıyla yerli ve en kaliteli isimlere yöneldi, hamit, burak gibi.. fatih hoca'nın ısrarla istediği amrabat'ı neyse parası verip aldı, zararına mı aldı? elbette, ama fatih terim istiyordu ve ünal aysal almak zorundaydı. o sezonun devre arası biz bir iki takviye gelir mi diye düşünürken adam fırsat yakaladı, gitti sneijder ve drogba'yı takıma getirdi. bak düşün sneijder ve drogba. aynı şartlarda nani - rvp mi yoksa sneijder-drogba mı deseniz çoğunluk sneijder ve drogba'yı seçer. galatasaray'ın ismi uzun süreden sonra ilk defa mucize başarılarla değil kaliteli transferlerle dünya basınına çıktı ve uzun süre inmedi.

    buraya kadar tamam mıyız? bir sonraki sezon başında yine fatih hoca'nın isteğiyle bruma alındı, yine parası neyse basıp aldı ünal başkan. melo'nun bonservisini aldı v.s. sonra fatih terim asla yapmaması gereken bir şey yaptı ve bize sırt çevirdi. şimdi size bir düşüncemden bahsedeceğim; doğrudur yanlıştır bilemiyorum ama uzun süredir aklımda. fatih hoca uefa'yı aldıktan sonra onca yalvarma yakarmaya karşın basıp fiorentina'ya gitmişti ya, hatırlayın 12-13 şampiyonluğundan 5-6 hafta önce bir ceza almıştı tff'den, o cezadan sonra çıkıp dedi ki; "sene sonu gitmeyi düşünüyordum, artık kesin kararlıyım, kalacağım ve bu adaletsizliklerle mücadele edeceğim, hiç bir yere gitmiyorum." şimdi soru şu, fatih terim o sene sonu nereye gidiyordu? muhtemelen 2000 baharında olduğu gibi üst üste gelen başarılardan sonra bir teklif almış, sene sonu galatasaray'la yaptıklarını yeterli görüp ayrılmayı ve avrupa'ya gitmeyi düşünüyordu, ancak bazı olaylar hocanın meşhur inadını harekete geçirdi ve kalmaya karar verdi. sene başında tam kupa 1 için beklenti içine girmişken milli takım davası patladı ve fatih terim kovuldu. kovmakta haksız mıydı ünal aysal? kısmen. peki fatih terim haksız mıydı? büyük oranda... hoca maalesef milli takım için başka antrenör mü yok diyemedi, ünal aysal'ın kendisini kulübün teknik direktörü olarak görmesini hazmedemedi (efsane olarak görmektense teknik direktör olarak görmekten bahsediyorum) başka şeylerde araya girdi ve hoca ayrıldı. şimdi tekrar düşünelim, milli takımla uğraştığı için sahasındaki madrid maçının hazırlıklarına maça 2 gün kala katılabilen ve takımına 6 yediren bir teknik direktörün her an gidebileceğini hesaplayıp kulübü kritik virajlarda başıboş bırakmamak adına mancini'yle görüşmek yanlış mıdır? bence değildir. ben olsam her ihtimali göze alır ben de görüşürdüm, orası mahalle takımı değil ki, kupa 1 de iddiası bulunan galatasaray kulübü. önüne koyduğum sözleşmeyi imzalamamakta direten ve milli takım kucak açtı diye bana trip atan bir hocayı kovar mıydım? o hoca fatih terim olduğu için muhtemelen ben cesaret edemezdim ama ünal aysal kovdu, yaptığı da cesaret işidir.

    peki kovulduktan sonra fatih terim'in gidip şikeci ve yancı, bırak tff başkanlığını umumi tuvaletin kasasına oturtulmayacak bir tıynetteki yıldırım demirören'le sarmaş dolaş kader ortaklığı pozları vermesi ünal aysal'ı kısmen de olsa haklı çıkardı mı? bence çıkardı... kısacasıterim konusunda en azından cesareti için aysal'ı haklı bulanlardanım.

    mancini konusuna gelirsek, takımın başından taraftarın efsanesi gitmiş, hem de kovularak gitmiş, taraftar 2 sezondur her türlü başarıya alışmış, kalkıp o durumda herhangi bir türk hoca getirilebilir miydi? mümkün değil, taraftar arena'da linç ederdi o hocayı. peki yabancılardan mancini'den daha iyi biri getirilebilir miydi? sene sonu olsa belki, ancak o dönemde boşta ve alabileceğin en mantıklı adam mancini'ydi. mancini kötü hoca mıdır? asla... kusura bakmayın ama beyler mancini'ye kötü hoca diyeni allah çarpar. eğer istediği oyuncuları alabilecek mali gücümüz olsaydı ve sinyor kalsaydı geçen sezon 4. yıldız furyası asla o haftalara kadar gelmezdi. adım gibi eminim ben buna. adam lig ortasında geldiği takıma alışması, taraftarın sakinleşmesi, oyuncuların şoku az da olsa atlatmaları derken szaten ilk devre bitti... ikinci devre de sinyor elinden geleni yaptı ancakolmadı. devre arasında takımda eksik gördüğü yerleri belirtti, yabancı sınırını da düşünerek makul yerli oyuncular istedi, muhtemelen takımın başına geliirken anlaşılangenç bir kadro kurup, genç bir belkemiğiyle bir sistem takımı oluşturmak hedefi doğrultusunda ontivero ve hajrovic gibi adamları getirtti. bu adamlar yeteneksiz mi? bence değil, çok üst düzey olmasalar da belli bir yetenekleri var. sinyor kalsa muhtemelen ikisinden de verim alacaktı.sonuçta apar topar ve mecburen çok incelemeden yapılan transferler takımı zarara soktu. ancak adamın uzun vadede aklında ne olduğunu ve ilk defa karşılaştığı saçma yabancı sınırı da düşünürsek makul görülebilir. şimdi bu noktada mancini'yi haklı çıkarmaya çalışmayı bir kenara bırakıp ünal aysal'a dönelim. aysal'ın mancini kararı bence gayet yerindeydi. asıl yanlış olan mancini'yi gönderip prandelli'yi getirtme kararıydı. elbette bunun yanlış olduğuna da galatasaray taraftarı ancak ligin 6-7. haftasında karar verebildi. hatırlayın prandelli geldiğinde bir kısmımız inanamamış, bir kısmımız çok sevinmiştik. fiorentina'nın istikrarlı hocası, italya milli takımın tarihinin en kötü kadrolarından birini finalist yapan hoca galatasaray'a gelmişti. sonra işler sarpa sardı, prandelli maalesef çok çok kritik hatalar yaptı ve kimse onu bir avrupa ülşkesinde değil de türkiye'de hocalık yaptığına dair ciddi biçimde uyarmadı. bu durumda takımın gelenden geçenden dört yiyip madara olmasına neden oldu.peki prandelli'nin elinde dortmund ve arsenal'li gruptan çıkacak bir kadro var mıydı? bence yoktu... dört yiyecek bir kadro da yoktu ancak mucizeler haricinde gruptan çıkması da çok zordu o kadronun. sonuçta önce aysal bir süre sonra da prandelli gitti ve duygun başkan'la hamza hoca geldi. sonrası malum...

    şimdi gelelim aysal'ın ayrılmasına. bir grup bırakıp kaçtığına inanıyor. ben size söyleyeyim, aysal o tıynette bir adam olsa terim'i gönderdikten hemen sonra kaçardı. aysal muhtemelen hem kulübün içinden, hemde en tepedeki yavşaktan gelen baskıların galatasaray'a zarar vermeye başladığını görünce istemeyerek de olsa bırakmak zorunda kaldı. hatırlayın, gezi olaylarına destek vermesi, şike sürecine dimdik bir duruşla müdahil olması, devletin üst kademelerinin spora ve galatasaray'a zarar verecek şekilde müdahale etmeye çalıştığını açıklaması, spk tarafından sermaye artırımı çalışmalarına sürekli taş konması, stad için devletin en ufak bir yol çalışması yapmaması, kendisi döneminde medyada sürekli galatasaray ve vergi hırsızlığı kelimelerinin yan yana kullanılması, riva arazisini kullanmak için muhterem liselilerden bir türlü izin alamaması, geldiği gün aldığı borçla gittiği gün bıraktığı borç miktarının aynı olmasına ve bu sürede kulübün futbolcu değerini 2 katından fazla bir miktara çıkarmasına rağmen ibra edilmeme tehditleri... bu adam kendisi hariç yerden kuşatılmış durumdaydı ve bu iğrenç düzenin baskılarına iyi bile dayandı. yaptığı en büyük yanlışlardan biri yönetimini -türkiye'de yaşadığını tamamen unutarak- albayrak tarzı adamlardan ziyade daha oturaklı sessiz sakin adamlardan kurmak istemeseydi. ki ali dürüst ve adnan öztürk'ün gönderilmesi olayının bu olayla hiç alakası yoktur ve o daha da büyük bir yanlıştır.

    kendisinin en büyük handikaplarından biri bir grup orospu çocuğu tarafından fener'in avrupa cezası bitmeden kaldırılmayan yabancı sınırı olmuştur. eğer o yabancı sınırı aysal döneminde kalksa ya da şu an aysal başkan olsaydı neler olabileceğini hayal edin. sürekli eleştirdiğimiz selçuk ve burak'ın sözleşmeleri işte o yabancı sınırının eseridir. takımda bulunabilecek en kaliteli yerli oyuncular oldukları için ve ufukta sınırın kalkacağına dair bir emare görülmediği için aysal sözleşmelerini sağlamlaştırmış ve kafaları rahat olursa daha iyi oynayacaklarını ummuştur.

    sonuçta benim gözümde ve bir çok galatasaraylı'nın gözünde efsane başkandır kendisi. dört yılda üç şampiyonluk kazanan kadronun baş mimarıdır. büyük yanlışlar yapmış olması, o yanlışların ilk yapıldığı dönem galatasaray taraftarlarının büyük kısmı tarafından müthiş doğrular olarak görüldüğü gerçeğini, ve kendisinin 8. olan kümede kal tezahüratlarıyla üzüntüden çıldıran taraftara sahip bir takımı zirveye taşıdığı gerçeğini değiştirmiyor. bugün jem karacan, bilal kısa ve niasse'ı alan adamlara kızıyorsak sebebi ünal aysal'dır. çünkü biliyoruz ki aysal olsaydı nani muhtemelen bizde olacaktı, rvp yerine ibra'yı isteyen taraftarı dinleyip en azından ibra alınabilir mi diye şartları yoklayacaktı aysal. sağ bekte sabri değil maxi pereira ya da genç ve yetenekli bir oyuncu olacaktı. melo'nun yerine çoktan alex song ya da obi mikel ya da muadili alınmış olacaktı belkide... ama maalesef kendisi başkanlığı bıraktı ve yerine gelenler; sağ bekte sabri, orta sahada bilal ve jem karacan, forvette de niasse'ı kadroya layık görüyorlar. ne diyelim, değerini kıymetini bilememeye devam ediyoruz ünal aysal...
  • 7124
    gitmesi, son dönemde işlerin bombok olmasının sebebi galatasaraydaki yeniçericilik, hamza hamzaoğlu-fatih terim-cüneyt tanman-sabri vs gibilerin dar kafalılıkları, yeteneksiz türkleri koruma kollama çabasından gelmektedir. eğer sen bunların galatasaray'daki kariyerini tehlikeye atarsan seni yerler bu bizde her zaman böyle oldu. yıllardır nedir bu takımın papazlarından çektiğimiz.
  • 7125
    büyük başkan, benim gördüğüm en iyi galatasaray başkanı. dursun bey ve ekibini görünce sinirden ağlayasım geliyor, bu adam da aklıma gelince basıyorum küfürü. son 10 ayı tamamen skandal ama bu adam o 10 aya kadar öyle güzel getirdi ki. o kadar güveniyordum ki pandev, dzemaili, prandelli'yi falan getirdiğinde bile kızmamıştım kendisine. bu adam bizi bir kere üzmemişti çünkü. hak aradı, şikecilerle anladığı dilden konuştu, yeniçerilere prim vermedi. kendi hatalarının kurbanı oldu sadece ve bülent tulun adlı çakalı dinlemesi yüzünden. ama hatalarının en büyüğü burak-selçuk yeniçeri ocağına fazla güvenmen oldu. keşke bırakmasaydın be başkan. hamza falan rüyasında görürdü galatasaray'ı. yabancı sınırı da kalkmıştı. takımın eksikliklerini mükemmel doldururdun. hep güzel hatırlayacağım seni.
App Store'dan indirin Google Play'den alın