görmek isteyen gözler için çok ibretlik hikayeler barındırmaktadır.
bu sezon
* grup aşamasında oynadığımız 7 maçtan dördünde iyi, üçünde kötü performans gösterdik.
iyi performans gösterdiğimiz maçlar: paok, alkmaar, tottenham ve elfsborg maçları
bu takımların hepsi şu an için ilk 24'te, grup aşamasını geçmek üzere olan takımlar.
kötü performans gösterdiğimiz maçlar: rfs, malmö ve son olarak dinamo kiev maçı
bu üç takım ise ilk 30'a bile girememiş, uefa avrupa ligi'nin açık ara en kötü takımları.
demek ki elde bir veri var: nispeten güçlü takımlara karşı iyi oynarken nispeten güçsüz takımlara karşı kötü oynuyoruz. o zaman sorun ne olabilir?
bence üç ana sorun var:
1) konsantrasyonun kesinlikle bir problem olduğunu düşünüyorum. rakibin çok zayıf olduğu anlaşıldığı an takımda kontak kapatan oyuncular var.
2) kaleci performansı çok belirleyici. kötü oynadığımız üç maçta da kalecimiz ortalama bir performans verseydi maçları rahat çözerdik.
3) takım oyunu öldüremiyor, tempoyu ayarlayamıyor, pas yapamıyor, rakibi maçtan koparamıyor. büyük takımların tek bir oyunu olmaz. her aldığı topla direkt hücum eden büyük takım olmaz, büyük takım biraz al-ver yapar, rakibi yorar, nefes alır. bizde bu büyük eksiklik, o yüzden de en kötü takımlara bile puan kaybetme ihtimalimiz var (ligde de hatayspor bunun örneğiydi).
bütün bu verilerden yola çıkarak takım
21 ocak 2025 galatasaray dinamo kiev maçından sonra büyük bir kırılma yaşamazsa
30 ocak 2025 ajax galatasaray maçını iyi oynayarak kazanma ihtimali hiç de az değil aslında. çünkü ajax da bizim iyi oynayacağımız bir rakip türü.
fakat keşke küçük takımlara karşı da büyük takım oyunu oynayabilsek.
