• 1753
    hiçbir yabancı futbolcunun para hariç bir motivasyon ile ilk tercihi olmayacak olan ülkedir. biz kendimizi dev aynasında görüyoruz. en basitinden lorenz assignon transfer söylentilerinin doğru olmamasına ve kendisinin burnley'e gitmesine karşı "galatasaray yerine burnley'e gidecekse zaten gelmesin" gibi yorumlar son derece saçma. olayın aslı fransa'dan bir futbolcu ingiltere'ye gidiyor. takım her şey değildir her zaman. bizim en büyük eksimiz büyük bir önyargı olması yabancılarda ülkeye karşı. gelenlerin çoğu sonradan seviyor belki ama, gelenlerin ana motivasyonu her zaman para. yok proje, yok büyük takım filan bunlar hep içi boş söylemler.
  • 1757
    bir toplumun spor, siyaset, sosyal ilişkilerdeki durumu onun ahlâki seviyesinin bir yansımasıdır.

    bir türk olarak (çok önemli değil ama herhangi bir ırk kökenli değilim, halis türk'üm ki bu benim için hiç önemli değil, hepimiz insanız) ifade etmek isterim ki türkiye'nin ahlâki olarak korkunç bir kirliliğe saplandığı artık aşikâr.

    geçin o kuru sıkı edebiyat laflarını. inanılmaz manipüle edilmeye müsait bir toplum. bu topraklarda yıllardır kan dökülmesinin sebebi bu toplumun, toplumların cehaletidir. cehalette şiddet tek rahatlama aracıdır. bu korkunç cehaletin ve öfkenin yanına bir de milyonlarca, plansız göç ile gelen insan eklendi. yabancıyı övüp, türk'ü veya türkiye toplumunu yermek değil amacım. çok çok kötü kalpli olmuş bu toplum. korkunç bir öfke, nefret, cehalet birikti bu toplumda.

    önümüzdeki yılların çok tehlikeli olaylara gebe olduğunu söyleyebilirim. ve o zaman ne kadar arsız ve ahlâksız bir toplum olduğunun acı sonuçlarını görecek türkiye.
  • 1758
    hükümeti de, muhalefeti de aynı zihniyet.

    baştakileri eleştiriyorsun, oy vermeyeceğim diyorsun ama oy verdiğin kişilerin de onlardan aşağı kalır bir yanı yok.
    hak, hukuk, adalet deniyor ama iş icraata gelince onun bunun şakşakçılığı yapılıyor.
    türk toplumunun kırmızı çizgisi olan atatürk'ü kalkan olarak kullanıp oy dilenenlere söylüyorum bunu:
    daha da size oy moy yok.
    baştakilere zaten yok ama onun benzerine de oy yok. sonuçta biri dini, öbürü de dediğim gibi atatürk'ü kullanıyor.

    hatta oy bile vermek istemiyorum artık bu ülkede çünkü değişen bir şey olmayacak.
    bizi bu hale düşüren sözde siyasetçiler utansın diyeceğim ama nerdeeee!
  • 1759
    insanı ile, dağ, taşı, toprağı, ırmağı, denizleri ile dünyanın en güzel ülkesi. anavatan. aidiyet duygusu. gurur kaynağı. şanlı tarihi. karşısına çıkan problemlerle başa çıkma kabiliyeti. ağlarken güldürmesi. gülerken ağlatması. canın sağolsun kelimesinin başka bir dilde karşılığının olmaması.

    bu ülkeyi bu kadar güzel yapan, bu topraklarda yaşayan insanlardır.

    ancak gel görelim ki, bu insanlar artık her alanda uçsuz bucaksız bir polarizasyona maruz bırakılıyorlar. siyasette ve futboldaki kutuplaşma bizleri birbirimizden daha da uzaklaştırıyor.

    bu nasıl ve ne zaman bitecek, bilmiyorum ama bu durum beni üzüyor ve gelecek adına endişelendiriyor. kutuplaşma dünya genelinde var aslında. avrupada geçim derdinde olan, halkını düşünen, ülkesini düşünen ve gelecek adına endişelenen insanları aşırı sağcılık ile suçluyorlar. bir benzeri de bizde yapılıyor.

    namaz mı kılıyorsun? kesin akplisin. oruç tutmuyor musun? kesin chplisin. hakların kardeşliğinden mi bahsettin? pkkli bu. sakalın biraz uzun ve bıyıkların kısa mı? kesin selefi!

    neden? neden böyle olduk?

    futbol özeline konuyu indirgeyecek olursak. ya arkadaş, sen koskocu fenerbahçe kulübünün başkanısın. türkiye'nin en zengin ailesinin bir varisisin. nasıl bu kadar çirkinleşebilirsin? hadi diyelim sen çirkinleştin. ya biz? biz ne yapıyoruz? aynı seviyeye iniyoruz. oldu mu hiç? türkiye'de işler böyle yürüyor babacığım, laflarını duyar gibiyim.

    ben işte bunu değiştirmek istiyorum.

    ben temiz futbol istiyorum. siyasetten arınmış, para babalarının oyuncağı olmayan kulübler istiyorum.

    adalet istiyorum. adil düzen istiyorum. şeffaflık istiyorum. futbolun, sokak aralarında top koşturup vuruşu yaparken en sevdiği oyuncunun adını haykıran çocuk naifliğinde kişiler tarafından yönetilmesini istiyorum. rahmetli metin kurt'un dediği gibi, borsada değil, arsada oynanmasını istiyorum futbolun!

    gidin herşeyden para kazanın ama bu insanların belki de hayattaki tek mutluluklarından ellerinizi çekin!!!
  • 1760
    korkunç, korkunç, korkunç bir şekilde şirazeden çıkarılan ülke. raylar filan çoktan geride kaldı, palas pandıras uçurumdan aşağı yuvarlanıyor ve artık bu uçuşu durdurabilecek hiçbir kuvvet yok.

    mesele futbol değil, çok daha ötesinde. çok daha fazlası. futbol, hayatın basitleştirilmiş bir simülasyonu olduğu için - zaten bize keyif verme sebebi de bu - sorunu daha net görmemize yardımcı oluyor. sorun çok daha derinde.

    aga bu ülkede her şey serbest artık. her şey amk ya, her şey.

    bir futbol takımı çat diye diğerine terör destekçisi diyebiliyor. ceza sahası dışında kalecinin elle oynaması gibi bir skandala devam verilebiliyor. her hafta kadıköy'de yaşanan rezillikler tanım ötesi. inanılmaz, akıl almaz şeyler oluyor ve hepsi de ülkenin ne hale geldiğinin net göstergesi.

    senin ülkende avrupa'nın bütün mafyaları cirit atıp avm'lerinde silahlı çatışmaya girerse,
    senin ülkende nereden geldiği kim olduğu belirsiz milyonlarca vasıfsız yabancı kendi gettolarını kurarsa,
    senin ülkende devlet yönetimi anayasa mahkemesini tanımazsa,
    cinayet işleyenlere bile ödül gibi cezalar verilir, cezaevleri sadece muhaliflere ayrılırsa,
    paran pul olursa ve ekonomin çöktüğü için toplumun yozlaşırsa,
    devletin içinden geçilir ve halkın yarısı buna sırf kendi menfaati için göz yumarsa,
    adalet, hak, dürüstlük, erdem gibi kavramlar gözden düşer ve koca bir millet bu değerleri umursamadan sadece kendi menfaatinin yolunu açmak için argümanlara sarılırsa,
    işler hiç iyi gitmiyor demektir.

    tarikatlarda çocuklara tecavüz ediliyor, "ortaokul çocuğu kadından daha cazip gelebilir" diyorlar,
    sokak ortasında parkta oturan anne kız bile sırf kadın oldukları, fiziksel olarak karşı koyamayacakları için tanımadıkları manyak bir herifin saldırısıyla paramparça olup hayatını kaybediyor,
    ülkenin akademisyenleri bile eski eşinden intikam almak için kendi öz evladını katlediyor,
    taksiciler gece acıyıp aldıkları müşterinin kurşunlarıyla can veriyor,
    güya çocuk kitapları yazan birileri alkollü araç kullanıp ölüme sebebiyet veren 16 yaşındaki piçini kurtarmak için yaralıların telefonunu alıp ölüme terk ediyor, oğlunu elini kolunu sallayarak kaçırıyor, üstüne bir de ülkeyle pazarlık ediyor,
    doktorlar dövülüyor, vuruluyor, öldürülüyor,
    öğretmenler hakaret seviyede maaşlarla ya da atamasızlıkla intihara sürükleniyor,
    eğitimli kitle sistematik bir şekilde aşağılanırken oligarkları desteklemeyen herkes terörist olmakla yaftalanıyor, aç bırakılıyor, maddi ve sosyal işkencelere uğruyor,
    ülkenin denizlerinden paramparça cesetler çıkıyor,

    futbol da tabii bu halde olur.

    yukarıda saydıklarım sadece son 1 aydan filan aklımda kalanlar. gerisini ve daha fazlasını zaten hepiniz biliyorsunuz.

    bu ülke hiç iyi bir yere gitmiyor ve kimsenin yapabileceği bir şey de yok bu konuda.

    kahretsin. gerçekten kahretsin.
  • 1761
    (bkz: 17 mart 2024 trabzonspor fenerbahçe maçı)

    canımdan çok sevdiğim bu ülkemde yaşamak artık beni yoruyor.
    insanlar her yerde öfkeli, gergin.

    maç sonunda taraftarlar sahaya girdi, fenerbahçeli oyuncuları darp etti, yani neredeyse tarihe geçecek bir linç yaşanacak.

    allah belanızı versin ne diyeyim.
    etimle kemiğimle nefret ediyorum artık bu ülkedeki cehaletten, zorbalıktan, hak yiyenlerin arsızlığından.

    allah bin türlü belanızı versin diyorum, başka bir şey gelmiyor elimden.
  • 1762
    maçın sonunda trabzon’da saha ortasında kutlama yapmaya kalkarsan ve bunu hareketlerinle abartırsan o taraftar oraya girer. bu malesef hiç istemesem de bu ülkenin gerçeği. bunu ben biliyorsam ordakiler de adı gibi biliyor. ismail biliyor, irfan biliyor, mert hakan biliyor, biliyor da biliyor.

    sonunda da mağduru oynayacak olmak da fenerbahçe gerçeği. bunu da hepimizi biliyoruz.

    hayır. tek taraftar girmiş, sen ona saldırıp daha da tahrik etmişsin.

    sevdiğimiz her şeye olduğu gibi futbola da düşman olanların ülkesi, ülkemiz.

    (bkz: 17 mart 2024 trabzonspor fenerbahçe maçı)

    edit: ekleme
  • 1765
    kutuplaşmaının zirvesini yaşayan ülkemdir. her konuda ya fenelisin ya galatasaray ya o partilisin ya da bu partilisin.
    ulke siyasi ve futbol uzerinden bolunmus gibi... sag duyulu davranmiyoruz. kendimde bu gruptayim.

    sosyal medya, digital medyada ya da tv ekranlarinda bir kisinin dogru durust konustugunu gormedim. herkes kibarca ama kibarca atese benzin dokuyor.

    bir gun biri gelecek ve ayni ingiltere'de oldugu gibi heysel faciasıyasandiktan sonra 5 yil kendilerini yasaklayacak kendi kanunlarini gercekten uygulayacak. fanatizmin ve kutuplasmanin onune gececek diye bekliyorum.

    dun gece yatmadan once dusundum insanlar neye hizmet ediyor. futbol yorumlayin abi sizin ne isiniz ya fanatizim.

    turkiye'nin her bir bireyi her hangi bir konuda fanatik olmak zorunda mi...

    fener, trabzon ne ceza alirlar umrumda bile degil ulke olarak her gun biraz daha dibe gitmekten yoruldum.
  • 1767
    17 mart 2024 tarihinda oynanan trabzonspor-fenerbahçe maçı sonunda çıkan olaylarda, trabzon'un para+uzun süreli tribün kapatma cezası alacağı kesin. bunlar haricinde de cezalar alabilir, almalıdır da. ancak bu üzerinde yaşadığımız topraklarda adalet o kadar yok ki, hukuk o kadar bitirildi ki, kanunlar kurallar birilerinin o kadar kuklası haline geldi ki; yerde taraftar tekmeleyen, uçan tekme atan, dönen tekme atan, çivili kramponla yerde yatan 'etkisiz hale getirilmiş' taraftarın kafasına şut çeker gibi abana abana vuran, taraftar yumruklayan sözde kulübün sözde furbolculari muhtemelen ceza almayacak. başka ülkede olsa bu futbolcularin bazıları adli olarak yargılanır belki de. ama bizim ülkemizde bu iğrenç camianın karşısında durma cesareti gösterebilen biz galatasaraylilar bile ceza almayacaklarini peşinen tahmin ve kabul ediyoruz. adamlar bizi bile sindirdiler. yarın muhtemelen pfdk'ya sevk edilmeyecekler, edilseler de yalandan gostemelik bir iki ceza alıp güle oynaya devam edecekler. öyle haksız durumdalar ki yine de futbolcu kendini korumasa mıydı diye zırlıyorlar.

    bu ülkede bir maç sonunda, milyon yurolar kazanan futbolcular, galeyana gelip sahaya atlayan taraftarları dövdü alooo? tekme tokat dövdü, sokakta bir güvenlik kamerası önünde birine atsan, adam öldürmeye teşebbüsten tutuklanacağin tekmeleri milyonlarin gözü önünde attı, alooo? yok mu ulan bir namuslu savcı, yok mu serefini satmamis bir insan evladı? yok mu haysiyetli, onurlu bir yetkili vatandaş? koca tff'de vicdanlı bir insan yok mu? yok mu ulan bu ülkede zerre kadar adalet! "seçiminize de, siyasetinize de, fenerinize de, paranıza da lanet olsun, suçlu olan cezasını çekecek!" deyip adaletin, hukukun peşinden gidecek bir yürekli, dik duruşlu adam yok mu ulan!

    yazık ulan bu ülkeye!
  • 1769
    batıyı 50-60 sene civarında bir süre geriden izleyen güzide ülkem.

    öyle ki asla milliyetçi biri olmamama rağmen, binlerce yozlaşmışlığa rağmen, haksızlığa, adaletsizliğe, ihanete ve ısrarla kirletilmesine rağmen hala güzide diyorum. doğal güzelliği yok etmek öyle kolay değil de ondan…

    sezon 11 ağustos 2023’de başladı. o sırada döviz kurları şöyledi:

    1€ = 29.7825
    1$ = 27.0952

    bugün üzerinden daha tam sekiz ay geçmedi ve kur bilgisi şu şekilde:

    1€ = 34.7018
    1$ = 32.0731

    yaklaşık %17 değersizleştik. yaklaşık %17 fakirleştik ülke olarak. bu %17 birilerinden çıkacak ve görünen o ki halkın büyük bir kısmından çıkıyor. çünkü vergi yükü parası olanda değil olmayanda…

    o kadar uzun bir entry girmiştim ki hakkında… depolaya basmadığım için hepsi gitti…
    sadece yukarıdaki kısmı kaldı elimde… her şerde bir hayır, her hayırda bir şer vardır. belki de yargılanacaktım…

    kremasını yazalım…

    ülke hakkında gerçekler yüzeyde kalmasın diye futbolu maşa olarak kullanıyorlar. kötüyü görme diye “aaa bak kuş” diyorlar sana. konuşacak malzeme veriyorlar. kurbağayı yavaşça ısıtıyorlar…

    ülke futbolunda yaşanan tüm bu saykodelik olaylar, adaletsizlikler, yalanlar, iftiralar, usülsüzlükler siyasetin buna yol vermesi ve belki de yön vermesiyle alakalı bence.

    ben olaylara böyle baktığımda ancak anlamlandırabiliyorum. aksi halde tüm olaylar deli düğünü, içinden çıkılamaz bir noktadayız…

    artık hayırlısı neyse o olsun da demiyorum. ulvi şeylerden medet ummayı bıraktım. bana zaten bahşedilmiş bir akıl, bir vücut ve bir vicdan var. onları izlemeye, onlara karşılık vermeye çalışıyorum. 35 yaşında farkettim bunu yapmam gerektiğini ve geçmişime üzülüyorum. yani yapamadıklarıma değil sahip olduklarımın farkında olmayışıma üzülüyorum.

    bir abiniz, kardeşiniz ya da akranınız olarak söylüyorum ki başka bir şekilde yaşamanız mümkün değil. herkes kendine iyi baksın. özellikle de akıllı insanlar. adaletsizliğin sizi ezmesine izin vermeyin. her ne olursa olsun varsınız ve o beden ve aklınıza iyi davranmak yaşamanın birinci kuralı. gerisi fasa fiso… ya da çorap söküğü, orasını göreceğiz…

    not:kur bilgileri ilgili linkten alınmıştır. efektif döviz satış kuru: https://www.tcmb.gov.tr/kurlar/kurlar_tr.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın