• 1526
    hani depremler logaritmik olarak artar ya. 7.0 ile 8.0 arasında korkunç bir fark vardır. türkiye’nin geleceği de yıkılan her bina ile logaritmik olarak kararmaktadır. zaten kötüydü. kör topal gidiyordu. son deprem ve yıkım milyonlarca insanı iş gücünden çıkardı. aynı insanları maddi olarak muhtaç hale getirdi. yetişmiş binlerce insanı(doktor, öğretmen, mühendis, usta, işini beceriyle ahlakla yapan herkes) bizden aldı. geride kalanlara travmalar ve sakatlıklar bıraktı. hesaplanmayacak kadar büyük maddi zarar var. yine kör topal yeni gelen nesli de eğitimden mahrum bıraktı. daha beter bir felaket senaryosu istanbul(marmara bölgesi) için yazılıyor. eğer yakın zamanda gerçekleşirse ülkenin fişini çekecektir. hiç sanmıyorum ama depremden ders çıkarılması en büyük umudumuz. gerçi 99’dan çıkarmadıysak bundan da çıkarmayız ya.

    vatandaşı en yüksek fiyata en kötü kaliteli ürüne mahkum edilmiş. aldığımız evin depreme dayanıklılığını test edemiyoruz. peki aldığımız gofretin sağlığa uygunluğunu test ediyor muyuz? edemeyiz. biz nihai tüketiciler, normal vatandaşlar test edemeyiz. rant, kayırmacılık ve rüşvete dayanan denetim mekanizması depremde enkaza, gofrette diyabete, içkide körlüğe, trafikte ölüme sebep oluyor. ben normal bir vatandaş olarak otoyoldaki kocaman çukura karşı pür dikkat olmak zorunda değilim. o çukur neden orada? kimin yetkisindeyse denetleyecek. ben kurallara uyarak gitmekle mükellefim. ama kurala uysan da o çukur kazaya sebep olacak. çukuru atlatsan yanlış hesaplanmış bir viraj çıkacak karşına. onu atlarsan 40 tane vukaatlı bir sürücü bulaşacak. düz yolunda giderken kırmızıda geçen bir dangalak yandan vuracak….

    dünya kadar vergi veriliyor. vergiler yol su köprü olarak döner diye öğrendik. şimdi onlara da ayrıca korkunç paralar ödüyoruz. yetmiyor kalitesiz yapılıyor. asgari ücretin 8500 lira olduğu memlekette anadolu’nun dandik bir şehrinde 2-3 milyon liraya depremde enkaz olacak evler satılıyor. ya da diyabetten öldürecek gofret 15 liraya satılıyor. obez yapacak çöp gıdalar 150 lira olmuş.

    bozulmanın önünü alamazsan bozulma geometrik hatta logaritmik olarak artar. ekonomideki bozulmanın önü 2014-15 yıllarında alınmadı. logaritmik olarak artarak hepimizi birkaç yıl içinde ezmeye başladı. deprem yönetmeliğindeki, deprem sonrası aksiyonlardaki ve kurumlardaki bozulmanın önü alınmadı. şu an ne halde olduğumuz ortada.
  • 1529
    hadi bizim ülkemiz böyle halkına değer vermeyenleri gider başa getirir onlar da halkı insan yerine koymadan yönetir o ayrı konu. ama şu yurtdışında insancıl barışçıl kesilip bize gelince sağır dilsizi oynayanlara feci ayar oluyorum.

    yardım eden destek çıkan ünlüleri ve firmaları tenzih ederek söylüyorum ama be kardeşim bu ülke en çok starbucks şubesi bulunan ülkelerden biri en çok netflix kullanan ülkelerden biri samsung desen ülkede en popüler marka ama paşalar halkın tepkisiyle 3. günden sonra mesaj yayınlayıp yardım gönderiyorlar. net olarak bizi siklemediklerinin kanıtıdır ya bu.
    o avrupa'nın amerika'nın sjw'leri kutupta bir ayı ölse storyde paylaşan sporcular konu biz olunca hep sus pus olur zaten. mesela sebastian vettel mesela roger federer nerde abi bu adamlar, bir mesajıyla milyonlar toplayacak insanlar bunlar ya. tenisin big3'ünden destek mesajı yayınlayan tek kişi djokovic o da sırp doğu avrupalı. şu deprem yunanistan'da olsa bütün dünya yaptığı yardımın en az 2 katını yapmıştı buna eminim ben.

    allah razı olsun bütün dünyadan arama kurtarma ekipleri geldi yardım etti amcamı bile polonyalı ekip çıkardı o konuda hiçbir laf söyleyemem ama anlattığım iki yüzlülük net bir gerçek bence. yani bunu ülkedeki diğer kesim gibi avrupa bizi kıskanıyor ondan bize ondan böyle yapıyor demek istemiyorum ama bizi sevmediklerine veya insan yerine koymadıklarına özellikle büyük markaların yaptıklarından sonra emin oldum diyebilirim.
  • 1532
    https://twitter.com/...36vn_ZlBxiA&s=19

    bütün saçma yatırımları, yolsuzlukları, rüşvet paralarını geçiyorum; yöneticisi sadece ve sadece şurada harcamakla övündüğü 40 milyar doları havaya saçmak yerine bugünkü deprem bölgesine harcasa bugün yanımızda olmayan onbinlerce çocuk, genç, yetişkin hayatta olurdu.

    ayrıca bir daha harcarım diye bastırırak söylediği diğer 40 milyar dolar ile de istanbul depreme hazırlanabilirdi, yarın onbinlerin ölümünün önüne geçilebilirdi, bugün de kimse depresyona, krize girmezdi.

    kader, asrın felaketi, biz birleşince güzel oluyoruz falan bu goygoylarınn hepsinin içi bomboş. işin aslı buralarda yatıyor. istanbul'un önünde deprem felaketi beklerken daha 6 ay önceye kadar çocuk gibi kanal istanbul da kanal istanbul diye tutturuyordu bu ülkenin tüm üst kademe yönetimi. al sana kanal istanbul... türkiye'nin senelerce o kadar enerjisi harcandı ki bu saçmalığa. sanki hiçbir problemimiz yokmuş gibi ilk günden olmayacağı belli bir iş için devletin o kadar fazla kurumu günlerce bununla meşgul edildi ki gerçekten inanılmaz. hadi yap bakalım şimdi kanalı.

    ne ektiysek onu biçiyoruz. zamanında doğru yere yapılmayan yatırımları şimdi hem onbinlerce canımızı feda ederek hem de 2 katı para harcayarak yerine koymaya çalışıyoruz. yazık... hayatın, hayallerin, mutlulukların hiçbir kıymeti yok. bunların hepsi şansa ayakta duruyor.
  • 1534
    vatnadaşının ciğerini dağlamakta bir dünya markası olan canım ülkem.

    yaşım 29, memur çocuğuyum ve doğal olarak bir vatan sevgisiyle büyütüldüm. muhtelif dağlarda yakinen ya da ismen tanıdığım kaç arkadaşım şehit oldu, bombalı saldırılarda dostlarımı kaybettim bu ülkede. buna rağmen sevmeyi bir an olsun bırakmadım ama insanı gerçekten bazı şeylere mecbur bırakıyorlar. 1 seneden biraz uzun bir süre önce göçtüm, son 1-2 aydır yaşadığım ülkede aldığımdan fazla maaşı teklif eden şirketler olmasına rağmen geri dönmek istemiyorum. en ufak bir nefes alma imkanı vermiyor zira ülke insana. allah hepimize sabır versin, ne diyebilirim.
  • 1540
    içinde bulunduğu ahval ve şeraitin ciddiyetini tam olarak idrak edebildiğimize inanmadığım canım ülkemiz.

    bu sebeple hala en temel demokratik haklarımıza kastedilen her gelişmenin ısrarla tuttuğumuz takımlar üzerinden okunmaya çalışılmasına hayret ediyorum.

    ülkemiz bir uçurumun kenarında dans ediyor. saçımızı taramaya çalışmayı bir kenara bırakalım.
  • 1546
    lisedeydim aynı isimleri tartışıyorduk, şimdi evli, çocuklu halimle hala aynı isimleri görüyorum.
    bıhtıh kardeşim vallahi bıhtıh.

    edit: ben yoruldum. cidden hem bedenen hem de zihnen yoruldum. bu yorgunluk hayatın olağan yorgunluğu. yani sebebi gündem, siyaset vs değil. dümdüz yorgunum. arkadaş sizde nasıl bi motivasyon var da hala ilk gün ki inatla aynı koltuklarda, aynı koltuklar için yarışıyorsunuz. hiç mi sıkılmaz insan.
  • 1549
    deprem sonrası toparlanma süresinin seçimlerin de katkısıyla uzamasından korktuğum ülkem. hatay'da su ihtiyacı varmış. farklı illerden tırlar gönderiliyor fakat birer ikişer tırlarla geçici çözümler ne kadar daha ayakta tutar bir şehri kestiremiyorum. adıyaman ve maraş'ta durum nasıl haberlerde pek göremiyorum. duyduğumuz tek şey hayalet şehir konumuna gelmiş şehirler. batıya doğru göç çok. normalde bir sorun olduğu zaman bir noktadan başlanır hallederek sorun çözülür ama sorunun büyüklüğü ve çeşitliliği yüzünden nereden tutsan öteki taraftan sinyal veriyor. tek duam en kısa sürede olabilecek en az acıyla sorun haline gelmiş çoğu şeyi halletme gücümüzün ve kararlılığımızın olması, bu iradeyi gösterebilmek. umarım yumak haline gelmiş bütün sorunları aşarız. içi boşaltılmış o söyleme her şeyden çok ihtiyacımız var: birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde...
App Store'dan indirin Google Play'den alın