selçuk'ta el işareti yaparak futbolculara bursa maçının iki iki olduğunu belirtti.
977
bir anda tribün hoparlörlerinden ibrahim tatlısesin iki iki dört eder şarkısı çalmaya başladı. bunu duyan rıdvan dilmen ntvspor canlı yayınında kendini tutamadı ve şöyle dedi:
978
şimdi güntekin ibrahim tatlıses yerine de xavi ve iniesta ayarında bir türkücü lazım.
979
güldü güntekin, "hocam röpörtajlar varmış kadıköy'e dönelim" dedi, mikrofonlar bu sefer guiza'ya uzandı:
980
"o golü nasıl attın guiza ya bize bi anlatabilir misin?"
981
kim, ben mi attım? dedi guiza şaşkın gözlerle etrafına bakarak.
982
"gol atmama orucu tutmuştu guiza. bizde stüdyolarımızdan guiza'ya allah kabul etsin diyoruz. peki sayın üründöl siz guiza'yı bugün nasıl buldunuz?"
983
"gökte ararken yolda bulduk diyelim dimi hakan. kollektif yapıya uygun bloklar arası kuvvetli bir dokusu var bu çocuğun. ama okçuluk yapsa daha iyi."
984
dedi ve ekledi; " kendisi tam bir tanga tipi forvet, hep araya kaçıyor.. "
985
"aslında slip tipi forvet guiza, ama bunu uyumak anlamadında yerine getirdiğini söyleyedebiliriz"
986
isviçre'ye sürpriz bir şekilde mağlup olmalarına karşın honduras'ı mağlup ederek façayı biraz olsun düzeltmişlerdi. ama önlerinde kritik bir şili maçı vardı. üstelik isviçre ile aynı puandalardı.
987
birini gördüler. gelen bir bayandı. ''oğlum diye demiyorum, atarsa torres atar golleri.'' dedi.
988
evet bu torres'in annesi idi. ancak torres'e vodoo büyüsü yapılmıştı.
989
büyüyü yapan ömer üründüldü. kaleye sırtı dönük oynayamayan torres ten intikamını bu şekilde almıştı.
990
''şu vodoo büyüsünün enterasanlığını görüyor musun?'' diye sordu. ''bloklar arası mesafeyi nasıl da daraltıyor.'' diye devam etti.
991
büyünün bozulması için yalçın'ın "ömer ne maç oluyo ama di mi yani?" diyerek etkiyi tersine çevirmesi gerekliydi.
992
erdoğan arıkan söze girdi. şimdi uzatmaları izliyiciyiz dedi.
993
erdoğan arıkan '' fenerbahçe taraftarları keşke kalsaydı en azından kupayı görmüş olurlardı'' diye ekledi.
994
o sırada büyü bozumu için aziz yıldırım devreye girdi. malum büyü fal gibi işler onun kulübünden sorulurdu. ama aziz in bir şartı vardı...
küçük olamayız büyümek istiyoruz diye tutturmuştu aziz. bunun da hakemleri ve federasyonu etkisi altına almaktan geçtiğinin farkındaydı. galatasaray ın yıllarca çalışarak, didinerek, kazanarak, alnının teriyle kazandığı başarıları kendi kulübünün kazanması kolay değildi elbette. bunun için denemediği yol, öldürmediği adam, kovmadığı hoca, ağzına etmediği futbolcu kalmamıştı. ama olmuyordu, olmuyordu. bir türlü başarılı olamıyordu. 3 sene üst üste şampiyonluk sözü verdiği sene 2 dakikalık bir şampiyonlukla yetinmek zorunda kalmıştı. bu da havuzu dolduran son damlaydı.
997
ve parçalı ona çok yakıştı bir anda.
998
aziz hemen brezilya'dan santos de luis fabiano'yu kadrosuna katarak taraftarı sevince boğdu. neden sonra bunun bildiğimiz luis fabiano olmadığını anlayan taraftarlar '' olsun, brezilya'nın en yetenekli ve genç yıldız adayını aldık.'' diye sağda solda konuşmaya başladılar.
999
tabii yavrucaklar ne bilsin santos de luis fabiano nun genç bir yıldız adayı değil de, josico, maldonado guiza gibi ellerinde patlayacak bir canlı bomba olduğunu...