• 1
    bugünkü köşe yazısında ilginç bir önermede bulunmuştur, entarimin bundan sonraki bölümünü, kalp rahatsızlığı olanlar lütfen okumasın!

    --- alinti ---
    ....şimdi yazacağım öneriye, “çok kişi” karşı çıkacaktır, ama ben gene de yazacağım!.. galatasaray yönetimi, trabzonspor’da görevi bırakan ersun yanal ile anlaşmalı ve gelecek sezonun plânlamasına yapılmasına hemen başlamalıdır!.. yanal, hatasıyla, sevabıyla bugün mustafa denizli, fatih terim, şenol güneş ile beraber ülkenin “en kariyerli-bilgili-yetenekli-iddialı” dört türk teknik adamından biridir!.. trabzon’da çok uzun yıllardır “kaynayan kazan” onun kıymetini bilememiş ve “bir sezon daha” sabır gösterememiştir!.. yanal, galatasaray’da “iyi işler yapacaktır”; hatalarını görmüş, dersler almıştır; “başarıya olan açlığı” ve hırsı, sarı-kırmızılılara “2000’li yılların başarılı dönemini” geri getirebilir!.. olur mu; bilmem!..galatasaray camiasında “yanal’a karşı bir hava olduğunu” biliyorum; ama yönetim imkân sağlarsa, yanal “bu havayı kısa sürede dağılabilir”; mesele adnan polat’ın “böyle” bir adımı atacak cesareti gösterip göstermeyeceğinde; bekleyelim görelim!..
    --- alinti ---

    atma öcal abi, din kardeşiyiz! bu kadar da düşman olunmaz bir takıma yahu!

    http://www.sporyazarlari.com/...nal-icin/102363.aspx
  • 2
    17.06.2009 tarihinde kendi köşe yazısında, kutsal ittifak medyası, türk spor medyası ve bilumum "çayırsporlu kalemşörlere" ayarın allahını vermiş spor yazarıdır.

    basketbolda final karşılaşmalarının yapıldığı bir ortamda ortaya konan rezilliğin, verilen cezaların(!), takipsizliğin, vurdumduymazlığın, bilumum tüm bu "olayların" belli bir amaca hizmet ettiğini ortaya çok net bir biçimde koymuştur.

    --- alinti ---
    ......yedinci maçta da allah kerim!..
    nasılsa “bir gün herkes fenerbahçeli olacak!..”
    o maçta da “fenerbahçeli olma sırası” bakarsınız, hakemlere gelir!..
    “3 yıl şampiyonluk sözü” veren aziz başkan, “lig başlamadan” sahneye çıktı; herkese, “medyasıyla beraber” tam bir gözdağı verdi!..
    hayırlı olsun!..
    --- alinti ---

    yazının tamamı için;

    http://www.sporyazarlari.com/...n-misin-/118375.aspx
  • 4
    --- alıntı ---

    hâlâ aynı davulu çalmaya devam edenler var; galatasaray’da da, basketbol’da da!..
    “abd’yi bile yeneriz” ninnileri ile başlayan ve devam eden süreçte, “yarım almanya” demek olan “nowitski’siz” almanya önünde bile tam tabiri ile “rezil olan” bir takıma ulaştık, dünya kupası’na 10 gün kalmış, hâlâ “yok şu oyuncu, yok bu oyuncu” uyutmaları, “biraz” yüreklilerinin “tanjeviç’i işaret eden” eleştirileri ile günü geçiriyoruz!..
    asıl suçluyu, asıl sorumluyu, asıl “böylesine bir rezaletin” rejisörünü ramp ışıklarına çıkarmaktan kaçınanlar, tv’lerde, gazete sayfalarında, “bir-iki istisna hariç” her gün “büyüklere masallar” söylemeye devam ediyorlar!..
    milli takım antrenörlüğüne kadar yükselmiş koca koca adamlar işi “yorgunluğa bağlayacak” kadar “gülünç bir zavallılık” gösterisine soyunmaktan utanmıyorlar!..
    hiç düşünmüyorlar mı, “üç maçta yorulan (!) oyuncular” ile koca bir dünya şampiyonası’nı nasıl çıkaracak türk milli basketbol takımı, nerede kaldı “12 dev adam?..”
    ey, “seyahat sever ve de görev bekler” yorumcu takımı, hepiniz çok iyi biliyorsunuz ama yazamıyorsunuz ki; kendi ülkemizdeki dünya şampiyonası öncesi yaşanan “rezaletin tek sorumlusu” basketbol federasyonu başkanı turgay demirel’dir!..
    “ondan sonra gelen” sorumluların başında “bu zatı o koltuğa oturtan ve arkasında duran” aziz yıldırım gelir!..
    ondan sonraki sorumlular, “bu zatın ne olduğunu, federasyonun başına nasıl ve neden ve de kimler tarafından getirildiğini ve nasıl bugünlere kadar kaldığını bildikleri” hâlde hâlâ ve hâlâ kıllarını kıpırdatmayan spor teşkilatımızın “en tepesinde oturan” anı ve de şanlı devletlûlarımızdır!..
    daha sonra “tanjeviç” adlı “tam dağıtmış” bir hoca sorumlu olabilir, rezaletten; ama adam “kaleşnikofu yetkili ve de etkili sorumluların başına dayayıp, kendisini silah zoru ile milli takıma antrenör yaptırmadı” ya!.. “takımı çalıştıramayacak kadar ağır bir ameliyat geçirdiği” hâlde, hâlâ o “görevde tutulması için” avrupa insan hakları mahkemesi’nden karar da çıkarmadı!..
    eeee, “abd’yi bile yenecek (!) güçte” bir kadroyu “her önüne gelenin şamar oğlanı durumuna düşürenler” cascavlak ortada iken ve yıllardır “bu rezil trajedi sahneye konurken”, uyuyanlar, uyutanlar federasyonun yanında “koruma ve kollama nöbeti tutarlarken” ve de “bu derin gafletten faydalananlar, nemalananlar” düğün bayram ederken, “seyirci ve şakşakçı olmaktan öteye gidemeyenlerin” bugün “bir şey söylemeye hakları olur” mu?..
    işte “aynısının tıpkısı” bir tablo galatasaray’da da var!..
    “tanjeviç” adının yerine “rijkaard” adını koyunuz, “turgay demirel” yerine de “adnan polat” adını ve hatta turgay demirel’in yanında yıllar yılı “aynı” görevi yapan “doğan hakyemez’in adı” yerine “adnan sezgin” adını monte ediniz; işte “rezalet” senaryolarının sahneye çıkardığı “birbirine çok benzeyen” iki takım huzurlarınızda; galatasaray futbol takımı ile türkiye basketbol milli takımı!..
    insaf ediniz, “acı” tablo ortada, başkanlarıyla, yöneticileriyle, teknik adamlarıyla, basındaki “hınk deyicileri” ile hâlâ yüzleri kızarmadan “masallar, ninniler” söylemeye, kamuoyunu, camialarını uyutmaya çalışıyorlar!..
    söyleyin bana sevgili okurlarım; sivasspor önündeki zavallılıkla, almanya önündeki zavallılık arasında ne fark var?!..
    iki başkanın “gemlenemez” inatları, ihtirasları, “sadece kendilerince bilinen” niyetleri ve bu niyetlere “uğranılacak zararları ve ödenecek bedelleri zerre kadar düşünmeden kurban ettikleri” galatasaray kulübü ve türk basketbolu!..
    anlaşılıyor ki, ne galatasaray yönetim kurulu, ne galatasaray divan kurulu adnan polat’ı, ne spor teşkilâtı ve onun başında oturan “en yetkili kişiler” turgay demirel’i bunca olana rağmen, “doğruya, mantığa, insafa getiremeyecekler”; öyle bir niyetleri de yok ve de “seyirci olmaya” devam edecekler; öyleyse görev taraftara düşüyor; tribünlere “takımlarını alkışlamaya gelen” seyirciye düşüyor; öyle bir tepki koymalılar ki, ne adnan polat ve yönetimi, ne turgay demirel ve yönetimi “bugünlere gelişin baş sebebi olan” niyet ve uygulamalarını sürdürebilsin, sürdürmeye kalkışırlarsa da, “go home” sloganı sonları olsun!.. olsun!..

    öcal uluç

    http://www.turkiyegazetesi.com/...detay.aspx?id=458526

    --- alıntı ---
  • 6
    --- alıntı ---

    basketbolu, voleybolu “kulüpler bazında” türkiye’ye kim getirdi; galatasaray!..
    “yenilmez armada” olup, hatta “en büyük” rakibinin basketbol - voleybol şubeleri kurmasına “oyuncu - antrenör”bile vererek destek olan camia hangi camia; galatasaray!..
    peki, bu galatasaray’ın, kaç yıldır basketbolda ve voleybolda “en büyük rakibi” fenerbahçe, şampiyonluklardan şampiyonluklara koşarken bir tane bile “lig şampiyonluğu”neden yok?..
    dahası, üç gün önce “bunca para harcanan”kadınlar basketbol takımı’nın, rus rakibinin potasına, ancak fenerbahçeli taurus’un “son maçında attığı sayıyı biraz geçebilecek” kadar (34 taurus - 40 galatasaray) sayı bırakabilmesine ne demeli?..
    ve de fenerbahçe, hem de barcelona’da “bizleri tv başında hop oturtup hop kaldıran” bir müthiş ve göz yaşartıcı mücadele ile “avrupa şampiyonu” barcelona’yı yenecek bir basketbol takımı kurup, bütün ülkeyi “sarı-lâcivertli renklere hayran ve aşık ederken”, bugünün galatasaray başkanı ne yapıyor; “biz büyük işler yapıyoruz, başarı kale çizgisinden geçmeyen (ve tabii, basketbol potasından da geçmeyen) toplarla ölçülemez, birkaç kupa eksik oluversin” demeye devam ediyor ve bu defa da büyüklere “kurdukları sigorta şirketi masallarını” anlatıyor!..
    bitmedi; “büyük yanlışını”, rijkaard’ı, cebine “5 milyon euroluk teminat mektubu koyup”gönderdikten sonra, “bütün galatasaray camiasıyla alay edercesine”, ancak şimdi ağzından kaçırıyor; “kötü sonuçların sorumlusu yüzde 95 teknik direktördür!..”
    aslında “bu itiraf”açık açık “kötü sonuçların yüzde 100 sorumlusu, böyle hocaları gerçekleri görmeyerek ısrar ve inatla iş başında tutan başkanlar ve yönetimleridir”demektir!..
    tablo ortada; “yüzde 95’lik”rijkaard gitti, “yüzde 100’lük” polat ve yönetimi koltuklarında oturuyor!..

    öcal uluç

    http://www.turkiyegazetesi.com/...detay.aspx?id=467309

    --- alıntı ---
  • 9
    19 ocak 2013 türkiye gazetesindeki yazısından.

    --- alıntı ---

    önce “maaşlı profesyonel” dedi, sonra “tepkiler gelince” lâfı çevirdi; “ben bütün profesyonelleri kastettim!..”
    tabii, galatasaray tv’deki söyleşiye katılan gazeteciler ve de tv başında programı seyredenler, kahkahalarla güldüler, zira “soru da, konu da fatih terim’di”, hatta gazetecilerin bazıları, galatasaray başkanı’na “fatih terim’in herhangi bir profesyonel olmadığını” anlattılar!..
    günler sonra, “fatih terim’le aramızda hiçbir sorun yok” açıklaması geldi, “niye olsun” sorusuna da “kendisi” cevap verdi:
    “fatih terim yararlı bir elemandı!..”
    “ünal aysal hiç ayağına kurşun sıkar mıydı?..”
    eh, başkan lütfetmiş, terim’i “maaşlı profesyonellikten yararlı elemanlığa terfi ettirmişti!..”
    dahası onunla da yetinmemiş; “kendisinin ayağı ile eşleştirmişti”; daha ne olsun, terim “ona teşekkür etmeliydi!..”
    ***
    ünal aysal, bilmez de, hatırlamaz da, bir zamanlar bir galatasaray başkanı (ismini biliyorum ama rahmetli olduğu için yazmayacağım), galatasaray’ın, “tıpkı fatih terim gibi” hem oyuncu, hem hoca olarak efsanelerinden gündüz kılıç için, gazetecilere böbürlenmiş ve “ben başkan kaldığım sürece, gündüz kılıç kulübün kapısından giremez” demişti!..
    gündüz kılıç, “hâlâ galatasaray’ın efsanelerinden biri” ve galatasaray kulübü yaşadıkça da “öyle” kalacak; aslan nihat’lar, metin oktay’lar ve daha niceleri gibi!..
    peki, “o galatasaray başkanı’nı hatırlayan, bilen” var mı?..
    işte gün gelecek, ünal aysal da “o başkanın durumuna düşecek”, ama fatih terim, galatasaray kulübü yaşadıkça “galatasaray’ın efsanelerinden biri olarak” hep hatırlanacak, galatasaray tarihinde de, türk spor tarihi’nde de “unutulmayan anıt adamlardan biri olarak” yer almaya devam edecek!..
    aysal iyi bilmeli ki, terim “bugün bu yapılanlara karşı” susuyorsa, “bu senaryonun arkasında kimlerin olduğunu” çok iyi bildiği hâlde “kendisinden beklenen tepkiyi” koymuyorsa, galatasaray’ı düşündüğü, takımın lig şampiyonluğu’nda ve şampiyonlar ligi’nde “çok hassas bir süreçten geçtiği” içindir!..
    keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner; aysal “bunu” hiç ama hiç unutmamalı!..

    --- alıntı ---

    http://www.turkiyegazetesi.com/...=562045#.UPp5sCeExqU
  • 10
    türkiye gazetesi yazarı öcal uluç, derbi öncesi bir yazı kaleme aldı.

    galatasaray’a “başkan olduğu” günlerde, “kendim için hedefe üç şart koydum; başarı, başarı, başarı... bu 3 şartı yerine getiremezsem, yerimi başaracak arkadaşa bırakır, giderim” anlamına gelen sözler söyleyen ünal aysal, şimdi “o sözlerini” hatırlamaz oldu!..
    hatta, “benimle beraber çalışacak olanlar da, kim olurlarsa olsunlar, bilmeliler ki, ‘kendine bu hedefi koyan’ bir başkanla çalışacaklar, başarılı olmayan gidecek, bu böyle bilinsin” anlamına gelen açıklamalar da yapıyordu; fatih terim’e “derin mesajlar” göndererek!..
    “mancini’nin ve takımının haline bakarsak”, aysal’ın “bu sözlerini de unuttuğunu” görmemek imkânsız!..
    başkan ve yönetimi hakkında “başarı” grafiğinde “üç ana bölüm” vardır; 1- idare, 2- mali durum, 3- sportif tablo!..
    şimdi bakalım “gerçekler” ne gösteriyor; yoo “büyütece ihtiyaç yok”, bir “numarasız gözlük” bile yeter!..
    1- galatasaray yönetim kurulunun “saklanmaya çalışılan” parçalanmış durumu ile, profesyonel kadrodaki tasfiyeler, “idari bakımdan” aysal yönetiminin ne kadar başarılı (!) olduğunu gösteriyor mu?..
    2- mali durum, galatasaraylıların tüylerini diken diken edecek halde, “korkmayın eski gümüşleri satmam” diyen aysal’ın “bunca gelir artışına rağmen, nasıl bir borç tablosu ile genel kurulun karşısına gittiğini” bilmeyen var mı?..
    hem de uefa’nın “finansal fair play uyarısı” masanın üzerinde iken!..
    sermaye artırımı yapılamasaydı, “eski gümüşler”, yani riva’lar başta, “pırlanta gibi” gayrı menkuller satılmayacak mıydı?..
    “vergilerini ödeyemeyen ve bunun için de vergi borcu kadar ceza yiyen kulüp” haberleri “kurumsallaşma aşığı” bir başkan’a yakışıyor mu?..
    3 - işin sportif yanı ise tam bir felâket; şu futbolun, “kadınlar hariç” şu basketbolun, şu voleybolun hâline bakın!..
    sporcuların “ödenemeyen paraları” iddiaları gazete haberleri olduğundan beri, tam bir “başıboşluk ve başıbozukluk tablosu ortada”; sayın başkan’ın “futbolu öğrenmesinin, biraz daha karışık olan basketbolu da öğrenmeye başlamasının sonucu” olmasın bu “acı” tablo?..
    “5 yılda onu yapacağım, bunu yapacağım” masallarını “büyükler dinleyebilir” ama, ortaokul çocuklarının “aman be aysal amca, beni uyutamazsın bu masallarla” dedikleri muhakkak!..
    mali genel kurul’da, “ünal aysal’ı mayısta yapılacak ‘seçimli’ bir genel kurula mecbur edecek” bir tablo ortaya çıkmalıdır!..
    aksi halde, galatasaraylılar iyi bilmeli ki, “yarınlar çok geç olabilir!..”
    ve “o yarınlarda”, birileri “bırakıp” gidebilir!..
    o zaman, “gelecek olana kalacak mirasın ne olacağı” ortada değil mi?..
    galatasaray gibi bir camia için “görünen köy” kılavuz ister mi?..

    kaynak: http://turkfutbol.com/...ur-edecek-34675.html
  • 11
    http://www.gsgazete.com/...lmalidir-h15845.html

    son olarak türkiye gazetesi yazarı öcal uluç yıldız oyuncu hakkında ağır ithamlarda bulundu…
    galatasaraylılığı ile bilinen yazar hıncal uluç’un ağabeyi öcal uluç, sneijder’in sözlerinin ardından yıldız ismi sert sözlerle eleştirdi.

    kendisi şöyle bir yazı yazmış, bunaklığını kanıtlarcasına.

    artık babası hınc-al ve öc-al isimlerin nasıl bir nefret ile koyduysa!

    (bkz: hıncal uluç)
App Store'dan indirin Google Play'den alın