• 42
    kafanıza bombalar düşse de, üzerinde yer aldığınız 1 m2'lik toprak hariç tüm dünya uzay boşluğunda kaybolsa da, her allah'ın günü gönül verdiğiniz kulübünüzün üzerine siyasi nedenlerle gelse de hükümet, en büyük rakibinizin şike yapmış olduğunun tescillenmediği mahkeme kalmamasına rağmen siyasiler tarafından inatla korunsa da, her fırsatta bu siyasilere yalakalık yapan en kalabalık taraftar grubunuzu izlemek zorunda kalırken ve onlara dokunmaya kimsenin gücü yetmezken, yaptıkları göt göt beyannameler rahatlıkla sözlükte yer bulabilirken fakat bizzat kendileri tarafından en ufak muhalefet kırııntısı gerektiğinde polisle dahi işbirliği yapılarak susturulsa da...

    aman sen sakın "ilgi alanımızın dışına" çıkma galatasaray sözlük yazarı.

    galatasaray resmi sitesi dahi gerektiğinde lafını söylemekten çekinmese de sen sus.
    başını önüne eğ ve ilgi alanımızın dışına çıkma.

    hani "etliye-sütlüye" karışmamak derler ya; hani "al-ver" oynayan, ikili mücadelelere girmeyen, gölge pres yapan, hayatta aldığı bir topu 10 santim de olsa önüne oynamayan ön liberolar vardır ya, hah işte onlar gibi ol. burada onların en çok kullandıkları gerekçe "ilgi alanı"dır. hani ön liberoya sorsan, "hücum benim görevim değil" der, "savunmayı savunmacılar yapsın" der, "bindirmeleri kanatlar yapsın" der, "derin topu önümdekiler atsın" der, "uzun topu arkamdakiler atsın" der; diyebilir ya, öyle işte. herkes melo değil elbet. bazıları maldonado doğar, maldonado gider. melo bir kez ölür, maldonado her gün. ama maldonado'ya sorsan, çok uzun yaşamıştır.

    hayat biraz da nasıl anıldığınla da ilgilidir galatasaray sözlük yazarı işte.
    melo gibi mi yoksa maldonado gibi mi anılacağı insanın elindedir.

    çünkü korkuyla zaptedilmiş zihinlere göre korkunun kaynağına tutacağın her ışık, ışık tuttuğun yeri "işleten"lerin, o işletmedeki koltukları ve hatta o işletmeyi kaybetmeleri demek olacaktır.

    ve onlar, gemi battığında kendi kamaralarının batmayacağını zannedenlerdir...
    allah kimseyi korkuyla ve korkmuş idarecilerin korkuyla yoğrulmuş tamamen subjektif kararlarıyla sınamasın.
  • 60
    (bkz: sözlük ağlama duvarı/@aklinyolu1)

    sahur yapmis yatiyorum, elim gitti telefondan bir bakindim ve bu yaziyi gordum. usenmedim kalktim actim bilgisayari simdi uzun uzun tavsiyede bulunup biraz da firca atacagim.

    oncellikle yapma hayrettin'e sesleniyorum, bu sefer yap!

    simdi durumu biraz acalim.

    anladigim kadariyla kizla hicbir zaman birlikteligin olmamis. oyleyse her sey platonik. belli ki kiz senin sevdigini biliyor ancak aradaki mesafe risk almaya degmeyecegini dusundugu icin fazla da ilgi gostermemis ( entry'den bunu anliyoruz) simdi bu durumun swot analinizi yapalim, her ne kadar mantik cercevesinde tartmak dogru olmasa da once rasyonel kismi atalim sonra "gercek" kisma geceriz.

    arti yonlerine bakalim, uzun suredir taniyorsun, neyi sevip sevmeyecegini bilerek hamle yapabilirsin. 4 senedir uzak oldugun icin aslinda gercek bir hamle yapmis sayilmazsin ve o aradaki mesafe senin kendini gelistirip onune bir sey sunabilecek kadar kendine avantaj kattigin bir donem gibi yansitilabilir. ilk maddeyle bu birlestiginde aslinda elinde altin degerinde bir avantak olusacaktir.

    eksilerine bakarsak, bir kere sen belli ki sevmeyi sevmissin. eger kisiyi sevmis olsan enstantene kosturmak yerine kiza hamle yapardin, duruma yapmazdin. bu da normal cunku 4 sene boyunca icinde bunu yesertmeye calisarak yasarsan leyla ile mecnun hikayesindeki gibi olana degil kafanda yarattigina baglanmaya baslarsin. soncta elde eecegin (elde etmek aslinda cirkin bir soylem, kendini sunabilecegin diyelim hadi) kisi veya sey*** seni kafandakinin yarisi kadar bile tatmin etmeyebilir.
    4 yil boyunca senin varligindan haberdarken senin yaptigin bu duruma hamle yaparak olusturdugun belirsizlik veya umutsuzluk ortami kizda haliyle friendzone olusturma istegi uyandirmistir. bunu kirmak icin gercekten cok buyuk caba sarf etmen ve bunu extreme yollardan yapman gerekiyor.

    eskileri daha da sayabiliriz ama hadi "gercek" duruma bakalim.

    mecnun kelimesinin koku gizlenmis degil, cildirmis ya da aptal anlamindadir. mecnun da askindan deliye dondugu icin bu isim kendisine verilmistir. peki neden deli? cok basit, gercek olana tutunmak yerine kafasindaki tutundugu icin. 4 yil boyunca dogru duzgun gormedigin birine olan platonik askina tutundugunda sacmalarsin, beynin salgilamasi gereken ask hormonlari salgilamak yerine depresyonu yaratacak hormonlari salgilamaya baslar.

    cunku insan mazosisttir. sen de yazmissin ramazan vakti bir sise viski icmek istiyorum diye. neden biliyor musun, cunku insan mazosisttir(x2). bir sorunla karsilastigimizda ya da beynimiz bize caresizlik durumunu hissettirmeye basladiginda bundan kurtulmanin yolunu aramak yerine o aciyi daha da guclendirecek, daha derin ve silinemez kilacak seylere tutunuruz. aci cektigimizde ickiye sarilmamiz ve raki sofrasinda efkarli efkarli dertlesmemiz de bundandir.

    bir trajedi filmi seyrettigimizde onun gercekliginden cok, kendimizi protagonistle ozdeslestirip o aciyi biz yasamis gibi hissettigimiz icin severiz. arabesk muzik ne kadar muzikal degere sahip olmasa da neredeyse her cevreden sevilir. country muzik amerika'da her tur muzigi dinleyen kisiler tarafindan mutlaka bir donem de olsa hayatlarina girmistir, ayni arabesk gibi.

    ve biz turkuz. odullendirmeyle degil, cezalandirmayla yasayan bir toplumuz. kendimizi de odullendirmek yerine, olumsuzlukta cezalandirmayi seceriz. gecmisteki hatalarindan ders almak yerine, onlarin agirligini sirtimizda hissettigimizde bununla yuzlesemeyerek karakter catlamalari yasariz biz. sen yapamadigin hamleler, yaptigin yanlis hamleler, daha basarili, daha yakisikli, daha agzi laf yapan, kisaca daha iyi olamadigin icin su an kendini cezalandiriyorsun.

    sabah kadar bunu uzatabilirim. lafi dolastirmadan sonuc kismina gececegim.

    1) sen bu kiza asik degilsin. bunu nereden anliyorum biliyor musun, cok basit bir sebebi var. yasamadan asik olunmaz! sen bu kizla yasamamissin, kafanda yasamissin evet, uzun yillardir taniyorsun evet. ama paylasmadan ask olmaz, sadece platonizm olur, takinti olur.

    yasanmisliktir ask, beraber bir dil kurmaktir. karsindakinin guzelliklerini degil, kusurlarini sevmektir. uzaktan asik olunmaz biraderim, uzaktan depresyon olur.

    2) bu kizla bugun birlikte olmaya baslasan 1.ay dolmadan kusurlari sana batmaya baslar. cunku daha once gormeye calismadin, gordugunde kafani cevirdin. 4 yil, 700 km. o kusurlari beynindeki en tozlu yerlere sakladin.

    3) 24 yasinda sevdiklerin 28 yasinda nefret ettiklerine donusur. kisi olarak degil, karakter ve tepkilerden bahsediyorum. 32 oldugunda ise yeni bir katman daha cikarsin sevdiklerine. kendini tek bir duzleme hapsetme.

    4) hadi diyelim gercekten asik ol, ama kendi hayatini yasayamazken bir baskasiyla bir hayati nasil yasayabilirsin? once sen yasamalisin, gittigin iyi okullar, ailenin isteyecegi kisi olman vs vs bunlarin hepsi safsata. kendi istedigin neyi yasadin? kendini ne kadar kaybettin? kendini bulmak icin nelerden vazgectin? tyler durden diyor ya, kavga etmem gerekiyor diye. bunu metafor olarak dusun, kendinle kavga ettin mi?

    sabah kalkip gozunu acmak istemedigin o hissizlik aninda aynaya gecip kendine baktin, evet baktigini biliyorum. sonra egilip yuzune o suyu carptin ve bir okyanusun icine cekilir gibi de hissettin. aklindan sunu gecirdin, yuzeye cikmasam ne olur ki? o dalgalarin seni suruklemesine izin vermek yerine, dalgalara karsi hic yuzdun mu?

    7.kat balkonunda bir fizik sinavina calisirken aklindan "su an buradan atlasam ne olabilir ki" diye de gecirdin biliyorum. belki dusmem ucarim diye de hayal etmissindir. etmelisin de. sen hic 7.kata kadar surunerek cikmayi hayal ettin mi? aci verecek sekilde, dizlerin kanayarak, ellerini parcalanarak yukselmek.

    sen sisifos'u okudun mu hic? sence sisifos bir gun cukurdan kurtulabilecegini hayal edip sirt ustu uzandigi icin mi yuzyillardir tartisiyoruz onu?

    madem ki asik olsugunu iddia ediyorsun sunu aklindan cikarma: ask, asla yikamayacagini bildigin bir duvara tum gucunle kosup carpmaktir. ask, agzin burnun dagildiktan sonra tekrar ayaga kalkip bu sefer daha hizli carpmaktir o duvara. sonucu dusunmezsin, tek istegin o duvarda bir catlak yaratabilmektir.

    sisifos mutluydu, elde edecegi icin degil, elde edecegi sey icin mucadele edebildigi icin.

    sen ise mutsuzsun. iste aradigin cevap da burada yatiyor.

    su an icinde bulundugun anin tadini cikar. cok guzel bir depresyondur platonizm. agla, sizla, yakin. sonra ayaga kalk, son gucunle carpacak gercek bir duvar bul. ama bunu yaparken sunu asla unutma, once kendi duvarlarini bul.

    hayatini biriyle paylasmak istiyorsan once kendi hayatin olmali. bunu yapmak icin feragat etmelisin "safe zone"undan.

    juninhooo bundan bir iki hafta once sozluk aglama duvarina bir korkusundan bahsetmisti. o gun yazamadim, sonra kaldi. cok basit guzel kardesim. biz turkler anneye bagli yetisiriz, o nedenle kendi hayatimizi kurmamiz is guc sahibi olsak da zaman alir. hep ana rahmine donme istegidir sevgi ararkenki tavirlarimiz. bu yuzden de kolay aldatiriz. aldatilma ihtimalinde bile bu yuzden cileden cikariz. hayatimizin olgunluk zamani "home" arayisiyla gecer. kendimizi asla gercekten evimizde gibi hissedemeyiz ki o beraber oldugumuz cogu kizi da bu yuzden uzaklastiririz.

    nereden anlariz demistin ya biraderim, nereye gidersen git, nasil bir sartta olursan ol, yanindayken evindeymis gibi hissediyorsan anlarsin.

    bu soyledigim senin icin de gecerli guzel kardesim. once kendi hayatini bul, sonra onu paylasmak isteyecegin kisiyi emin ol yanina almis olacaksin.
  • 164
    antu üyeleri gibi şeyler yazmayı ve hatta düşünmeyi bırakın. rakiplerimizin kazandığı her maça şike, “ciner-koç ilişkisi” vb. ya da eski hoca eski futbolcu muhabbetiyle bakınca veya her hakem hatasında niyet okuyup büyük oyunu bozunca antu’da güldüğümüz tiplerden farkımız kalmıyor. bir takım ya da bir futbolcu o gün çok kötü oynayabilir ya da büyük hatalar yapabilir. bizim rakiplerimizin de zaman zaman yaptığı gibi. hakemler zaten rezalet durumda ona hiç girmiyorum.

    sözlüğün en kötü köşesi rakiplerin maç başlıkları olabilir gerçekten. beşiktaş ya da fenerbahçe’nin herhangi bir maçına bakın. “bu takımların görmesi gereken 5 kırmızı kart atlanmış, rakiplerinin de 4’er penaltısı verilmemiş.” dersiniz.

    bunun bir tık ötesi de fenev, 8jk falan yazmak zaten. gerek yok böyle şeylere.
  • 186
    aslında bu entryi geçen gün girecektim ama yarım kalmıştı.
    üstüne dün gece permanent yazdığı acı dolu olayı yaşayınca yazmayı bitireyim dedim.
    (bkz: #3602520)
    hepimiz hayatın günlük sıkıntıları içinde üzülüp seviniyoruz.
    ama hayatta o kadar acı şeyler yaşanıyor ki, bizim takılıp üzüldüğümüz şeyler bunların yanında zerre önemli değil.
    takım tutuyoruz, seviniyoruz üzülüyoruz.
    iki duygu’da da hislerimiz bir gün sonra normale dönüyor.
    evet eskiden ben de çok dert ederdim bu durumları ama yaşadığım olay farklı bakmamı sağladı.
    20 kasım 2016 fenerbahçe galatasaray maçının oynadığı gece hastanedeydik.
    eşim ertesi gün ameliyat olacaktı, sağ böbreğini alacaklardı.
    öyle stresliydim ki, maçın olduğunu bile unutmuşum.
    o günden sonra aslında dert ettiğimiz şeylerin ne kadar önemsiz olduğunu anladım.
    evet mağlubiyet yaşadığımızda yine üzülüyorum ama 1 saat sonra normale dönüp güzel bir uyku çekiyorum.
    şampiyonluğu kazanıp kaybedebiliriz ama 24 saat sonra geçecek bir his için 1 aydan önceden stres yapmanın gereksiz olduğunu kavrayabildim.
    size de tavsiyem olaya böyle bakmaya çalışmanız.
    bu vesile ile permanent kardeşime ve eşine tekrar sabırlar diliyorum.
  • 162
    haddime değil belki ama oyuncuların bireysel performansları için bir tık daha sabırlı olmasak mı? birkaç örnek:

    geçen sezon taylan forma şansı bulamıyor diye eleştiri geldi, 1-2 maç iyi oynadı övüldü sonrasında bulduğu şansları çok iyi değerlendiremedi diye eleştiriler tekrar başladı. şimdi 2 maç iyi oynadığı için övülüyor,
    diagne inanılmaz yerden yere vuruldu, şimdi inanılmaz övülüyor,
    linnes için gs'da 11 ne yedek oyuncusu olamaz deniyordu 2 haftadır, şu an bjk kendini parçalıyordur alamadığı için diyenler var,
    falcao'yu geçen aya kadar nereden nasıl kovacağımızı konuşurken şu an ligin en iyi golcüsü olduğu konusunda fikir birliği daha çok,

    yorumlarımızın diğer okurları etkileyebileceğini de düşünerek lütfen sabırlı olalım. erken gömülen oyuncuların kredisini çok çabuk tüketiyoruz. buradaki konuşmalar burada kalmıyor maalesef. sonra eksisozluk ve twitter gibi daha genele açık mecralarda millete malzeme oluyoruz.. bütün samimiyetimle söylüyorum, sosyal medya sandığınızdan daha etkili bir alan. oyuncuların itibarını (erken reaksiyonlarla) düşürmek bize fayda sağlamaz. diagne sadece bu yüzden saçma sapan sosyal medya paylaşımları yaparak tüm sosyal medya önünde sorunlu bir kişiliği olduğunu ispatladı. sürekli adama "git" mesajı atıldı. lütfen daha sabırlı olalım ve bu minvalde entry'ler girelim.

    pollyanna olup görmezden gelelim demiyorum, herkesin fikri kesinlikle çok kıymetli. ama bir tık daha yapıcı olmaktan zarar gelmez :)

    saygılarımla,
  • 111
    sigarayı bırakın. içmiyorsanız sakın başlamayın. sağlığınıza zarar vermeyin. benim bedenim benim kararım anlayışı dünyanın en büyük yalanı. daha dünyaya gelirken dahi sana sormuyorlar yaşamak istiyor musun diye. nereden senin bedenin oluyormuş? senin bedenin ve sağlığın üzerinde senden başka hak sahibi olan bir sürü kişi var. en başta allah var. inançsız biriysen; eşin, annen, baban, çocukların ve nicesi var. onları düşün!

    sigara içmeyin ve içilen ortamlardan uzak durun*. emin olun bırakılamayacak bir şey değil. fiziksel bağımlılık 1 haftada büyük ölçüde azalıyor. zor kısım psikolojik bağımlılık. çayla, kahveyle güzel gidiyordu, yurdun balkonunda hoş sohbetimizin bir parçasıydı gibi romantiklikler işin psikolojik kısmı. gerçekten isterseniz onu da aşabilirsiniz.

    unutmayın, bu sadece sigara ile yapılan bir savaş değil. iş fiziksel bağımlılık noktasında nikotin ile yapılan bir savaşa dönüyor. o yüzden sakın sigarayı bıraktım, arada bir puro veya nargile içiyorum, nikotin bandından veya sakızından yararlanıyorum demeyin! içeceğiniz bir fırt nargile, vücudunuza nikotini hatırlatır. sancılı süreci başa sarar. bunlardan uzak durun yoksa sigarayı bırakamazsınız.

    sigaranın yerine başka bir şey koymayın. kendinizi kuruyemişe, yemeğe vurmayın. kilo alırsınız ve kilo almak da en az sigara kadar sağlığa zararlıdır. ayrıca sanılanın aksine kuruyemiş, yemek, şeker, tatlı gibi besinler sürece olumsuz etki yapar. yediğiniz her şey kan şekerinizi artırır. kandaki şeker artınca nikotin oranı azalır ve canınız sigara çeker. yapmayın!

    sakın sigarayı bırakma sürecinizde kendinizi spor ile veya başka bir şeyle motive etmeye çalışmayın. zira gün gelir sıkılıp sporu bırakırsanız yüksek ihtimal tekrardan sigaraya başlarsınız. daima böyle olur.

    size sigarayı hatırlatan* hiçbir şeyden kaçmayın. üstüne giderseniz gerçekten bırakırsınız. aksi halde sadece ara vermiş olursunuz.

    defalarca* bırakmayı denemiş, en sonunda başarıya ulaşmış biri olarak tecrübelerim bunlar. nasıl bu sefer eminim, öncekilerde neden başaramadım? bunların cevabı entry'de saklı. fiziksel bağımlılığı her seferinde yenmiştim ama gerçekten bırakmayı istemediğim için psikolojik bağımlılığı bir türlü yenememiştim.

    canın sigara çekse de asla içmeyeceğinin farkına varmışsan bırakmışsındır. canın sigara çekmese bile içinden gelerek bir daha asla içmeyeceğim diyemiyorsan emin ol başlayacaksın. bu*, dışarıya söylenecek bir söz değil. içten gelen bir sestir. tecrübelerim bunlar. umarım herkes bırakabilir. sağlık hayattaki en değerli nimet.

    unutmayın, sigara yasal bir uyuşturucudan fazlası değil. uyuşturucudan dost olmaz.
  • 157
    hepinizi çok iyi anlıyorum. coronavirus nedeniyle maçların seyircisiz oynanması nedeniyle hepimizin siniri bozuldu. üzerine de beşiktaş' ın pişkin pişkin ortalıkta dolaşıp açıklama yapmaları falan daha da sinir bozucu oldu. yalnız hâlâ ortada duran bir hedef 23 gerçeği var ve henüz kaybedilmiş hiçbir şey yok.

    boşverin at şikesi yapıp semra özal ile gelen şampiyonluklarını, bizim önümüzde daha güzel, daha parlak bir gelecek var. fbjkli taraftarlar da bunun farkındalar ki bizi pisliğin içine çekmeye uğraşıyorlar.

    şu an için takımımız oldukça iyi oynuyor. biz saha içine konsantre olmaya devam edelim. hangi takım ya da antrenör saha dışına çıktığı an hata yapmaya daha müsait oluyor.

    15 mart 2020 galatasaray beşiktaş maçında takımımız iyi top oynayacak ve şans da bizimle olursa bir galibiyet daha alacağız. daha sonra da hep beraber hedef 23' e doğru yürüyeceğiz.

    (bkz: konsantrasyon)
    (bkz: maç sözlükte kazanılır)
    (bkz: galatasaray sözlük sinerjisi)
  • 127
    yazar arkadaşlara seslenmek istiyorum.

    forvet gelmemesi hepimizin moralini bozdu evet ancak bugün çok önemli bir maç var: 1 eylül trabzonspor galatasaray maçı. bu maç niye önemli?

    1- forvetin gelmemesi üzerine camianın üstünde dolaşan kara bulutları dağıtmak için.
    2- hem galatasaray'ın puan kaybetmesini bekleyen hem de ''forvetsiz çok zor.'' demek için can atan ite köpeğe mesaj vermek için.
    3- 4/4 yapmak, ''deplasmanlarda da koyarız.'' demek için, milli araya tam gaz gitmek ve zorlu deplasmanlardan birini şampiyonlar ligi başlamadan atlatmak için.
    4- trabzon ile hesabımız hala bitmedi, bu hesabı kapatmak için.

    onun için rica ediyorum bugünlük şu forvet meselesini falan bir unutup sahaya çıkacak olan takıma konsantre olalım, maça yoğunlaşalım. önümüzde kadrolar kurmak için, alternatifler üretmek için milli ara olacak ama şu maçı bir atlatalım.
  • 131
    kraldan çok kralcılıktan uzak durun. artık aramızda olmayanlar hariç hiç kimseyi "en iyisini bilir, eleştirilemez vsr." kafasıyla savunmayın. futbolda asla dün yoktur, sadece bugün ve yarın vardır. dünyanın en iyi başkanı, hocası, kalecisi vsr. herkes her an eleştirilebilir. eleştirilmelidir de.

    bugün hocanın başlığında yukarıda bahsettiğim tipte entryler görüyorum. şu günün savunulacak en ufak tarafı yok. sen alanyaspor'a karşı sonuç aldığın bir kadroyla trabzonspor deplasmanına çıkamazsın! çıkıyorsan fena çuvallarsın ve çuvalladığında bir hamle bile yapamıyorsan eleştirilirsin. 2+2=4.

    kimse bir günde kral olmadığı gibi bir günde tahttan inmez ama tarih; bu 4-0'lık trabzon maçını da samiyen'de fenerbahçe'den 4, chelsea'den 5, trabzon'dan 5, real'den 6 ve kadıköy'de fenerbahçe'den 6 yediğimiz maçların yanına yazar. bu işler öyle her sabah gs instagram hesabına poz vermeye benzemez.

    geçen sene alanyaspor deplasmanındaki lehimize yapılan hata unutulmasın, ligin kaderini değiştirdi. direkten döndük. akhisar gibi vasat bir takıma elimizdeki türkiye kupası finalini ve süper kupa'yı teslim ettik. bunları görmezden gelmeyin.

    bu dünyada hiçbir alanda tüm ipler bir insana teslim edilmemeli. herkese tavsiyemdir.
  • 167
    gülmek eğlenmek için bile olsa 28 eylül 2021 ajax beşiktaş maçı başlığına 175 tane entry girmek nedir? bu kadar çok ilginizi ne çekiyor anlam veremedim.

    16 eylül 2021 galatasaray lazio maçı nda girilen toplam entry sayısının da 3'te 1'inden fazla entry girilmiş üstelik. sonra antu'da sağda solda "kendilerinden çok bizi takip ediyorlar" diye kafa buluyoruz adamlarla. gerçekten bize de bravo. yapmayın, etmeyin.
  • 153
    1) "fener'i kadikoy'de yenelim sampiyon olmayiverelim" diye dusunuyorsaniz sizi antu'ya suradan alalım yallah, kafalar daha iyi uyar. unutmayın, fenerlilerde var galatasaray kompleksi, onlar her sene bizim macimizla kendi gotlerini kurtarıyor, onlar her sene hadi ulan bu sefer de yenilmeyelim galatasaray'a diye gece dua ediyor. siz cimbomsunuz büyük dusunun oglum.

    2) cok şampiyon oluyoruz yaa cok alistik artık diyorsanız gidin union berlin tutun belki heyecan gelir hayatınıza.

    10-20-200-300 sene daha kazanamayalım kadikoy derbisini gerekirse ama artık 5 olur 6 olur yıldızlardan devam. ben tavim.

    (bkz: ben23rsiz)
  • 198
    başlık oldu mu bilmiyorum ama deneyelim bakalım.
    canım kardeşim , güzel renktaşım ,
    öncelikle sakin ol. ben 46 yaşındayım. ne transfer sezonları , ne kaçan balıklar gördüm. bu transfer sezonları aldatıcıdır.
    yorma kendini. sen galatasaraylısın. baştan kazanansın.
    ben şu yeni foça’da denize nazır rakımı yudumluyorum. sen de bu şartlarda olmasan bile bu rahatlıkta ol. üstelik takımının başında okan hoca var. keyfine bak. bırak rakiplerin dertlensin , para harcasın, yıllardır şampiyon olamamanın verdiği stres ile tuhaf harcamalar yapsın.
    sen gül geç. velev ki her şey kötü gitti bil ki sen son iki sezonun şampiyonusun. keyfini çıkar galatasaraylılığın.
    sevgiler genç kardeşim.
  • 141
    arkadaşlar fatih terim 13 14 ay önce forvet istiyorum dedi.
    üzerine gomis gitti.
    üzerine eren gitti.
    forvet oynayabilecek yaşın gitti. (bugün mugdat'ın yerine oynasa kimse laf edemez.)

    ama forvet gelmedi. sık yazmaya çalışan bir yazar kardeşiniz olarak son zamanlarda bu transfer takip işini bıraktım.

    sizede tavsiyem gidin ailenize, sevdiklerinize zaman ayırın. boşa bizim yöneticiler transfer yapacak mı yapmayacak mı diye beklemeyin.

    14 ay olmuş hala alan'ın menejeri sorun çıkarıyor deniyor. kusura bakmayın da başlarlar alan'ın menajerine ya.

    kimse sinirini yıpratmasın boşuna.

    seviliyorsunuz...
  • 168
    selam ey sözlük,
    geçtiğimiz boktan günlerde hepimizin aklı fikri kara bulutları nasıl dağıtacağımız üzerine. sözlüktekilerin çoğunun da iyi niyetinden eminim. elbette trollükya da truvayapmak isteyenler vardır. onların.... neyse...

    sözlükte ekşisözlükteki gereksiz başlıkları ya da entryleri aratmayan şeyler görmeye başladık. yok küme düşüyoruz sıkı tutunun, yok ptt 1. ligde yabancı kuralı neydi filan. arkadaşlar antu.com'da görüp güldüğümüz entrylerin daha beterini yazıp bu kulübün ve taraftarlarının düşüncelerinin saygınlığını lütfen ifade özgürlüğünüzü kullanarak böyle ayaklar altına aldırmayın, ağızlara sakız yaptırmayın.

    elbette üzülücez, yorum yapıcaz ama galatasaray sözlük bünyesinde bunları yazmayın. burası güzel düşüncelerin yazıya dökülmüş hali olduğu için bu günleri görebilmiş nadide spor temalı sözlük. tek taraftar sözlüğü. lütfen bir anlık sinirle ya da iki espri yapıp dikkat çekmek için yazdığımız entyrleri yolla tuşuna basmadan dikkat edelim. bu kulübün bir temsilcisi gibi görün kendinizi. yaptıklarınızın galatasaray elçisine yakıştığını düşünüyorsanız paylaşın, paylaşın da off düğmesini eskiteyim.

    neyse çok uzattım. bugünleri de atlatıcaz. ne de olsa köpekler istedi diye atlar ölmez.
  • 160
    istek başlığını bulamayınca buraya yazmak istedim. dünden beridir arda turan transferi hakkında kutuplaşma var. kimse yazmasın, etmesin diyemem -ki ben de yazıyorum- fakat bugünlerde nick-altı entry girmekten kaçınsak daha iyi olacak sözlük. yani 5 yıl sonra birisi baktığında da o yazı orada durmuş olacak. anlık sinirle, bir transferle düşman olmamıza gerek yok. sevgilerle.
  • 126
    şu sıcaklarda biz insan olduğumuz halde dayanamıyoruz. peki dili olmayan, eli olmayan zavallı sokak hayvanları ne yapsın ? alın elinize bir yoğurt kabı yada dondurma kabı su doldurun (yarısını değil hepsini doldurun, yavru kedi ve köpekler eğilip içemiyor) ve etrafınızda boş bulduğunuz alanlara koyun. zor bir şey değil, sadece kendinizi düşünmeyin. hayat böyle daha güzel. emin olun.
  • 169
    gelecek sezon uefa konferans ligine katılma şansı matematiksel olarak bitmese de bitti, dolayısıyla galatasaray futbol takımı bu sezon bitene kadar kalan maçları oynamak olmuş için oynayacak, herhangi bir misyonu kalmadı. torrent de artık altyapıdan futbolculara şans versin bu maçlarda, tam bu işler için uygun. neyse, konu bu değil.

    sevgili yazarlar, bu sebeplerden dolayı artık takımın aldığı sonuçların bir ehemmiyeti olmadığı için hiç sinir ve stres olmaya gerek yok. kalan maçları çekirdek çitlemek, vakit geçirmek için izleme vakti. bir snickers yeme vakti.
  • 161
    hoca olarak fatih terim'den bilgili, yönetim olarak mustafa cengiz'den iyi idareci, ilişki olarak abdürrahim albayrak'tan daha samimi, kaleci olarak okan kocuk'tan daha yetenekli, forvet olarak radamel falcao garcia'dan iyi bitirici, kanat olarak henry onyekuru'dan daha süratli yazarların barındığı bir sözlük haline döndük. ne yeteneklerimiz var, ne cevherlerimiz var maşallah.

    kimseyi savunma derdinde değilim, öncelikle bunu belirteyim. ama artık sürekli eleştiri, sürekli yergi, sürekli hakaret okumaktan sıkıldım, eminim bir çoğunuzda aynı dertten müzdarip.

    her yorumda birilerini yerin dibine sokmaktansa, her yorumda birilerine laf sokmaktansa artık biraz daha olumlu baksak olaylara? kimsenin polyannacılık yapmasını istemiyorum ama sözlük genelinde her okuduğum yorumun olumsuz olması, her okuduğum yorumun bu kadar eleştiri içermesi garip.

    koca kulüpte, tek bir allah'ın kulu bile olumlu birşey yapmıyor mu arkadaş?

    bu koca kulüp ne şartlarda ne başarılara ulaştı, ne kara günlerin içinden çıktı. bugünlerimize şükür!!!

    o gelmiş, bu gitmiş... inanın umurumda değil hiçbiri. şu yerin dibine soktuğumuz 2020-2021 sezonu galatasaray futbol takımı formaları var ya hani, onu giyecek 11 canlı olduğu sürece bizler bu takımı destekleyelim, küfürle hakaretle birilerinin muhabbetine meze olmayalım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın