• 10102
    yapmanız gereken tek şey şu siktiri boktan ligi 2. bitirmekti. yazıklar olsun be.

    biz 3-5 kuruş para biriktirip forma alalım, her türlü fedakarlığı yapalım üstüne bir de takımın şu halini gördükçe kederlenelim...

    siz milyonları götürün ve takımın şu durumu hiçbirinizin sikinde olmasın. bu kadar ruhsuzluk olmaz be yeter artık. söylenecek tek şey yazıklar olsun başka da bir şey yok.

    sahada pozitif işler yapmaya çalışan 1-2 oyuncuyu ayrı tutuyorum tabi ki.
  • 10103
    ruhsuzluktan kume dusurulmesi gereken, hicbir iyi seyi hak etmeyen oyunculardan olusan -istisnalar haric- mal toplulugu. kisi toplulugu olmasi gerekirken, isteksizlikten geberen ayyaslar birligi. insallah 5. - 6. falan olurlar, yerin dibine girerler, akillanmazlarsa akillanana kadar insallah daha da beter olurlar, yetti artik. yenilgilerine agzimi aciyorsam serefsizim. ama bu kadar olu gibi oynanmaz. topunu allah bildigi gibi yapsin.
  • 10104
    23 yaşında bir adamı ağlattınız ya, sahada oynayan oynamayan herkesin en içten duygularımla gerisini söylemeyeceğim ama anlayın gg olacak. evet kendi futbolcuma buradan yazmıyorum ceza yememek için ama küfür ediyorum, sadece kendilerine de değil.

    iki senenin şampiyonu, şampiyonlar liginin sürpriz takımı, evinde iki pas yapamıyor. suç mancini de mi, aysal da mı bilmiyorum fakat oyuncuların ihanet ettiğini düşünüyorum. seneye ne olursak olalım ben 2011 - 2012 sezonunun da her anını hatırlıyorum ama ilk defa kendi oyuncularımdan bu kadar nefret ettim.
  • 10108
    sanırım tek amacı semih kayayı türk futboluna kazandırmak üst seviye oyuncu yapmak olan takım. yaptığı hatalar yüzlerce ama hala gelismesi lazım yanına lider oyuncu alalım diye dil dökülüyor. kim olursa olsun nerden geldiyse gelsin hakeden bu formayi giymeli. aynaya bakıp özeleştiri yapması çürük elmaları atması gerekiyor bu takımın yoksa üzülmekten başka bir şey kalmayacak bize...
  • 10109
    taraftarını haketmeyen topluluk. sezon başından beri her yaptığınıza göz yumduk ancak yeter artık ulan şampiyonluk gitti sesimizi çıkarmadık 2 sezondur yaşattıklarınız adına ama böyle de boşverilmez be arkadaşım ikinci olmayı bile bizim kadar istemiyor musunuz siz? hiç mi hevesiniz yok twitterdan, facebooktan, basın röportajlarıyla taraftara mesaj yollayıp biz de üzgünüz mesajı vermekle olmuyor bu iş. çıkın oynayın adam gibi oynayıp yenilin sesimizi çıkarırsak şerefsiziz. resmen ligi kafanızda bitirmişsiniz.
  • 10114
    galatasaray'ın başarılı olduğu dönemlerinde her zaman forvetleri kaliteli ve formda olmuştur. bu sezon ise bunun tam tersi yaşandı. yola 2.5 forvetle çıktık. umut bulut'u yarım olarak sayıyorum. didier drogba ise 35 yaşının getirdiği yorgunlukla bu sezon katkı veremedi. geriye bir tek burak yılmaz kaldı o da attığının 2 katını kaçırınca takımın sonu kaçınılmaz oldu. önümüzdeki sezon kadroda en az 4 tane kaliteli forvet bulundurulmalı. zaten türkiye liginde forvetlerin iyi olduğu zaman bir şekilde gol atıyorsun. anadolu takımlarına karşı orta sahayı pasla geçmeye gerek bile yok, topu ileri yolla forvetin iyiyse o top orada kalıyor zaten, sonrasında da gol pozisyonuna giriyorsun. defansta 20 tane yana-geriye hazırlık pası yapmaya gerek yok.
  • 10116
    hocaları gaflete düşüp 11 tane sol ayaklı kaleci bile çıkarsa sahaya, o formanın gücü ile kazanmak için herşeyi yapması gereken takımdır.

    bu sene hocayı yemek için isteyerek bilerek kötü performans gösterdikleri ortada. ben başka açıklamasını göremiyorum. bu takımdan kelle almak lazım ama alınacak kelle de ucuz olmayacak. zavallı yektanın ne suçu var? selçuğu burağı gönderebiliyormusun fenere?

    ve mancini bu başkaldırı karşısında tutmamız, korumamıza değecek bir değer mi? aşağı tükürsen sakal yukarsı bıyık.
  • 10117
    taraftarına olabilecek en kötü sezonlardan birini yaşatmış olan takımdır. hatta küme düşme potasına girdiğimiz sezondan da kötü bir sezon.

    öncelikle şunu belirteyim. burada kastettiğim takım sadece futbolcular değil. benim tanımımın içine, ünal aysal, fatih terim, futbolcular dahil.

    önce senden başlayayım sayın ünal aysal. ben hep destekledim seni. sadece yaşattığın başarılar için değil, galatasaray vizyonuna yakışan, armanın asaletini taşıyan bir başkan olduğun içindi bu destek aynı zamanda. öyle inanmıştım ki, nihayet galatasaray armasının hak ettiği yerde, avrupa'nın en büyük arenasında, sürekli olarak dalgalanacağına. hatta ve hatta, geçen sene aniden seçim kararı alıp, yönetimde en sevdiğim insanlardan olan ali dürüst'ü gönderdiğinde bile, 'vardır bir bildiği' dedim. sonra sen ne yaptın? gittin bize en güzel duyguları yaşatan imparator'umuzu, damdan düşer gibi gönderdin. hem de olabilecek en kötü şekilde. o gün haberi aldığımda, inanamadım, inanmak istemedim. belki anlaşamıyordunuz, belki artık imparatorsuz da zaferler kazanmamız gerekiyordu ama, bizleri böyle yaralayarak yapmak zorunda mıydın bunu başkan? sezon sonunu beklesen, anlaşarak ayrılsak imparator'la, adını bağırarak uğurlasaydık statta olmaz mıydı? üstüne bir de bülent tulun, şükrü ergün gibi antipatik, fenerli olsalar ancak bu kadar nefret edebileceğim adamları galatasaray'ımızın yüzü yaptın.

    sonra siz, sayın galatasaray'lı futbolcular. o üzerine giydiğiniz forma var ya, işte o formayı görmek bile çoğu insanın içine coşku dolmasına yetiyor. biz taraftarlar için sizler ne kadar şanslısınız biliyor musunuz? kaç tane çocuğun rüyasıdır o formayı giyip, o statta maça çıkmak. açıkçası, bu sezona kadar hakkını verdiniz formanın. ama ne olduysa bu sene, oynamamaya karar verdiniz. teknik direktörü beğenmemek mi bahaneniz bilemiyorum. ama bu ruhsuzluğunuz, yenilgilerden dolayı hissedilen acı duygular bir kenara, armaya hakaret bizler için. ya ben galatasaray'la yatıp, galatasaray'la kalkan bir insanım. haftasonu olsa da maç izlesem diye beklerim, bir hafta maç olmasa galatasaray'ı özlerim. şimdi maç izleyince karnıma ağrılar giriyor. canım sıkılıyor ruhsuzluğu görünce kapatıyorum maçı. hakkınız var mı beni galatasaray'ımdan uzak tutmaya?

    sıra sende grande... sen bize baba gibiydin. bu armanın yaşayabileceği en büyük başarıları seninle kazanmıştık. en güzel duyguları yaşamıştık seninle hep. şimdi hatırlayınca uzak geliyor, sen takımın başındasın diye hissettiğim o rahatlık, o güven duygusu. sene başında da iyi gitmiyorduk ama, yine ben emindim. o şampiyonluk kupası, senin ellerinde kalkacaktı yine. armamıza bir yıldız daha ekleyecektin sen. sonra ansızın öğrendik. galatasaray'ın son zamanlardaki baş düşmanıyla ortaklık yapmışsın. seni milli takım'a imza atıp, yıldırım demirören denen haysiyetsizle yanyana gördüğüm an neler hissettim tahmin edebilir misin? senin galatasaray'dan gönderiliş şeklinden dolayı hissettiğin acıdan çok daha kötüdür emin ol. belki sen başkandan intikam almaya niyetlendin ama, asıl seni sevenleri üzdün grande. galatasaray'ın en kötü yenilgilerinden de acı hislerdi o an hissettiklerim. ya sonra galatasaray hayatında hiç yokmuş gibi hayatına devam etmene ne demeli? sen de bizimle en güzel duyguları yaşamadın mı grande? peki nasıl gidebildin 'imparator fatih terim' diye galatasaray'ınla dalga geçen adamların maçlarına? seni çok seviyordum be grande. bu yüzden, en çok da sana kırgınım.
  • 10121
    geçtiğimiz iki sene boyunca canını dişine takan, her zaman mücadele eden ve biz taraftarları senenin her günü mutlu eden takım.

    3 mayıs 2014 galatasaray gençlerbirliği maçının ilk yarısı bittiğinde sırf mancini'yi savunmak için bu takıma türlü çirkin yakıştırma yapan, skor taraftarlığı yapan yüzsüzlere bu akşam da gereken cevabı vermişlerdir.

    başındaki teknik direktör oyuncuları doğru yerleştirip, saçma sapan fanteziye gitmediği sürece bu takım her zaman mücadelesini eder.

    ve ayrıca başında teknik direktör olarak mancini denen ruhsuzun olmaması gereken futbol takımı.
  • 10123
    kadrosu yetersiz su an. kanat oyuncusu yok, merkez forveti de yok. rakip yari alana topu duzenli tasima ihtimali sıfır.

    kanattan top goturemiyor, gobekte top tutup servis yapacak adam da yok. o yuzden su haliyle oyun ustunlugu kurma olasiligi da sifir. farkindaysaniz drogba 30 dakika oynasa dominant oluyordu. cunku top tutuyor, oyun kuruyordu. sene basinda bursa ve eskisehir deplasmanlarini hatirlayin. fatih terim takimi da adim atamiyordu ileri. saglam bruma dahi fark yaratirdi su halinde.

    sorun direk manasiyla kadro yetersizligi su an. elbette bu yetersizlikte fatih terim, unal aysal ve mancini'nin buyuk katkilari bulunmakta. ancak teshis cok net. bu takima merkez forvet oyuncusu sart. birinci oncelik. ve dikine oynayabilen kanat oyunculari. senin merkez orta sahan ve beklerin de saha kalkar, daha kompakt oynayacagin icin takim savunman da gelisir. mecbursun. bize ikincilikler yetmez.
  • 10124
    kil, yumuşak bir malzeme de olsa, tabakanın üzerindeki yük dolayısıyla tuttuğu suyu zaman içinde bırakır ve oturur; kaya kadar sertleşir.
    şevket süreyya'dan, falih rıfkı'ya; osmanlı'nın son yıllarına tanık olmuş ve o dönemin şartlarını anlatan insanların genelinde şark zihniyetini tanımlayan hikayeler, anlatımlar bulacaksınız.

    her şeyden önce bu zihniyet kincidir, kan davası güder.
    maç 2-2 olmuş, şampiyonlar ligi için gol atman gerekiyor; taraftar "mancini istifa", futbolcular yuhalanır. bravo, müthiş taraftarsınız, n'aparsan yap.
    özellikle iki sıra önümde maç boyu böyle bağıran, küfreden bir şahıs vardı ki, 90+2'de "mancini istifa" diye anırırken gelen golde suratını öyle bir ekşitti ki...
    işte şark kafasının toplumumuzda edindiği yer bu kadar kalıcı. isterse 100 yıl geçsin, toplumumuzun genlerine işlenen bu özellik silinmez.
    bilmiyor muyuz, takım yenilince üzüldüğünden çok; ona buna söveceği, sevmediklerine saldıracağı için sevinenler var.

    bu zihniyet o kadar oturmuştur ki, atatürk 50 yıl fazla yaşasa dahi bir şey değişmezdi. böyle şeylerin aşılması çok daha uzun yıllar gerektirmekte.

    ---

    işin ayrı bir boyutu daha var, verimsizlik.
    bu da şark zihniyetinin bir parçası. idarei maslahat denen bela da genlerimize işlenmiştir. en basitinden bir örnek vereyim, 20. yüzyılın başında asar-ı tevfik gemisini almanya'ya tamire göndeririz, dünyanın parasını dökeriz; yetkililer gemiyi teslim alırken hiçbir şeye dikkat etmediğinden daha havuzu terkedene kadar arızalar meydana gelir. gemi, binbir güçlükle, defalarca kazanı patlayarak ülkeye ulaştırılır.
    rauf orbay anılarında; yunan harbi'nde, donanmanın gemileri haliç'i terketmekte bile zorlanır, amiral gemisinin kazanları bir bir patlarken, dönemin bahriye nazırını güzelce tenkit eden hasan rami paşa'yı, bahriye nazırı olduktan sonra öncekilere benzediği için ağır bir şekilde eleştirir.
    düzen dün de böyleydi, bugün de böyle.
    ülkede üretkenliğin çalışma süresine oranı, batı ülkelerinin belki de 10'da 1'idir.

    neyse, konuyu çok dağıtmayalım. bugün galtasaray taraftarından ve takım içi işleyişten bahsetmek için, ülke olarak genlerimize işlenmiş bazı özelliklere değinmek şarttı.
    üretkenlikte kalmıştık. türk futbolu olarak da verimimiz gayet düşük. belini çevirene kadar mevsimlerin değiştiği futbolculara milyon avrolar veriliyor.

    bazı şeyler değişmeli derken demek istediğimiz, türk futbolu ve takıma çöreklenmiş şark zihniyetinin her uzantısını kazımak gerekiyor. bu futbolcular takımın sahibi falan değil.
    bugğn 2-0 geriye düşmemizde de, 3-2 öne geçmemizde de payın çoğu futbolcuların.
    mancini çok doğru değişiklikler yapmış olsa da, oyuncular o değişiklikler olmadan da oyunu çevirebilecek bir potansiyele sahip.
    ama hep diyorum, içeride 6 atıp dışarıda oynamayan oyuncuların suçu hocada değildir.

    lucescu ile sevinç yaşadığında hasan şaş'ı arayıp "oo bakıyorum yeni hocanla aran iyi" diye tenkitte bulunan fatih terim ve ancak onun egoları altında, yüzyıllardır alıştığımız koyun gibi güdülme dürtüsüyle ancak oyun oynayabilen, istemediği hocayı kaprisleriyle yollayan yeniçeriler mi baki olacak yoksa galatasaray mı?

    -lucescu zamanında da oldu bu.
    -2. fatih terim zamanında özellikle uefa kupası'nı kazanan oyuncuların diğerlerini dışladığı çok iyi biliniyordu.
    -gerets bunları kıllandırmamak için 2. sezonunu batırdı.
    -kalli'nin ayağını nasıl kaydırdıklarını,
    -uğur uçar'ın ettiği hadsiz lafları, takımdaki gruplaşmayı, galatasaray'ı adam gibi takip edenler hatırlar.
    -rijkaard, belki doğru isim değildi, ama nasıl yollandığını hatırlıyorsunuz. takım hele o hale gelmişti ki, derbide barış özbek, fenerbahçe'ye kadroyu sızdırıyor, hangi kanattan atak yaparlarsa gol atacaklarını bile söylüyordu.
    -bugün zaten iş doruk noktaya ulaşmış durumda.

    şimdi bu takım için yapılması gereken ne? mancini'yi seversiniz, sevmezsiniz.
    takıma çöreklenmiş, yıllardır süregelen şark zihniyetini mi yıkmalı? yoksa yeniçerilere kelle verip bir süre daha onları tatmin mi etmeli?
App Store'dan indirin Google Play'den alın