• 7227
    eline 2000 yılından daha büyük bir tarihi fırsat geçmiş takım, fener bu sene cl'ye gidemesse ki öyle gözüküyor iyice elleri sıkışır finansal fair play cart curt beşiktaş da istikrarını sürdüremez, hele fener iç sahada olay çıkarırsa ki bunlar 2 sene rahat durmaz avrupadan da men edilir resmen biterler zieglere baroniye muhtaç olurlar.vallahi çok zor değil ya beşiktaşta olcayın oynadığı pozisyonda sneijder oynuyor sende 4 hafta falan yakala bi seri ol şampiyon gerisi çorap söküğü.
  • 7231
    savunması kötü olduğundan sistemi oturtmada sıkıntı yaşadığını düşündüğüm güzide takımımız. savunma sıkıntısını söylediğimizde ''sneijder ve drogba'yı istemiyorlar yeeaa 3 yesek 5 atarız'' diyenler bile konuşmaya başladı şimdi. 4-2-3-1 sıkıntılı bu takım için. leblebi gibi gol atan burak'ı sağ kanada atmak cinayet resmen. solda 8.5 milyon euro bonservisin altında ezdiğimiz amrabat. en önde drogba. bu sistemle burak ve drogba'dan istediğimiz verimi alamayız adamlarda sırıtırlar tabii sahada. bu takım için en iyi sistem 4-3-1-2 ama ne olursa olsun bu takıma çok kaliteli sol bek ve stoper şart. yoksa messi de, ronaldo da, robben da gelse yine bu sıkıntıları yaşarız yine yaşarız.
  • 7232
    33. haftadaki fenerbahçe derbisine en az 4 en fazla 6 puan farkla girmesi gereken takım. kadıköydeki maçta galibiyet veya beraberlikte sahalarında 2. kupamızı kaldırırsak ezeli rekabet tamamen sonra erer, psikolojik üstünlük kelimesi sözlüklerden kalkar. yenilmemiz durumunda ise son hafta trabzon'a koyar, twitterda tohumukadikoyde attik cocukarenadadogdu diye gündem yaparız :)
  • 7233
    2011-2012 gibi muhteşem geçen bir sezonda, ligde yenemediği tek takım antalyaspordu. içerde ve dışarda oynanan maçların ikisinden de 1 puan çıkarmıştık.

    nedense kendime fena halde dert edinmiştim, bu sezon inşallah yenemediğimiz takım olmaz diye ama ne yazık ki 2 mart 2013 eskişehirspor galatasaray maçında alınan 0-0 lık beraberlik ile bu imkansız hale geldi. ligin ilk yarısında oynanan maçta da beraberlikle ayrılmıştık.

    umarım bu sezonun sonu da geçen sezon ki gibi biter.
  • 7234
    dünya çapında yıldızları barındıran, fakat daha kanatlardan hücum etmeyi bilmeyen takım. dost acı söyler. hoca şu amrabat ısrarını bir kenara atıp 4-3-1-2 sistemine geçiş yapsa yıldızlardan daha çok verim alabiliriz, bu da skora yansır. son haftalarda aldığımız skorlar çok yanıltıcı. gerçekten kötü oynuyoruz. çok şey istemiyoruz sizden güldürün yüzümüzü biraz be... tıpkı eski günlerdeki gibi.
  • 7236
    2011-2012 sezonu 24ncu haftada 15 galibiyet, 6 beraberlik, 3 maglubiyet ve 51 puanla lider konumdayken, 2012- 2013 sezonunun 24ncu haftasi 13 galibiyet, 8 beraberlik, 3 maglubiyet ve 47 puanla yine lider konumdadir. gecen sezon fener'den 3, besiktas'tan 6 puan önde haftayi kapatmistir. bu sezon fark besiktas ile 5, fener ile 7 puandir.

    gecen sezon 17 golden farkli, 27 gol yemis ve attigi 45 gole karsilik bu sezon 46 gol atmistir. ayrica 2 fazladan beraberlik ile istatistiksel olarak bu sezon performansi dusuktur. tabii bunun en dogal sebebi sampiyonlar ligine devam ediyor olmamiz. gecen sezonu efsane yapan aslinda puansal olarak cok fark olmasa da futbolcularin bireysel performanslari ve futbolumuzun cok daha etkili olmasiydi. bu sezon kadro istikrari saglayamadik yoksa puan farki 15+ olabilirdi.
  • 7241
    2012/13 sezonunu sampiyon bitirmesi sampiyonlar liginde son 8'e kalmasindan daha onemlidir. tabiki tum umidimiz her ikisinin de gerceklesmesi ama bu sezon icin avrupa hedefimizi buyuk olcude gerceklestirdik diyebiliriz. kisacasi schalke'ye elenmek ligi ikinci bitirmek kadar koymayacaktir. bu saatten sonra ne yapip edip sampiyon olmali ve gelecek sezon cl'ye yine direk katilmaliyiz. hele ki 33. haftada bu takim kadkioy'e sampiyon cikarsa veya yine orada sampiyon olursa degmeyin keyfimize :)
  • 7242
    bütün maçları ayrı bir heyecan olan takım. şöyle bir sezonun geneline bakalım, en güçlüsünden en zayıfına kadar 30dan fazla maça oynandı. maçların tamamı başabaş geçti. 1461 maçı da ortadaydı manchester deplasmanı da. akhisar'ı da zor yendik fenerbahçe ve beşiktaş'ı da. zayıf ya da güçlü tüm rakipler karşısında zorlanan, ama zayıf ya da güçlü hiç bir rakibine kolayca boyun eğmeyen enteresan bir takım olduk bu sene. sonumuz hayrolsun ne diyelim.
  • 7243
    1-2 maç kötü oynamadı, sezon başından beri kötü oynayan takım. bu sezon resmi olarak 30-35 maç yaptık heralde. bunların maksimum 5 tanesinde çok iyi top oynamışızdır. diğerlerinde ise ya normaldik ya da vasatın altında. kimse kusura bakmasın ama heralde bunun sorumlusu bizim bakkal rüstem değil.

    bu sezon en büyük şansımız rakiplerinde bizden çok daha kötü olması. yoksa şu futbolla ve bu puanla en yakın rakibin 5, üçüncünün de 7 puan önünde olmak mucizevi bir şey.
  • 7244
    2 mart 2013 eskişehirspor galatasaray maçında ortasaha ve forvet olarak istedigim kadro ve dizlis sahaya cikmisti. ama koca maci rakip kaleye sut cekemeden bitirdik. inanilir gibi degildi. tamam. eskisehir deplasmaninda yillardir birsey oynamiyoruz ama bu kadarini da görmemistim hic. adamlar bizle alay eder gibi top oynadilar. bizde ise bu duruma isyan eden bir tane bile futbolcu yoktu. sabri ve selcuk da dahil. herkes kabullenmisti. burak yine birden terimin onu 2 mac kesmis oldugu dönemin öncesine döndü. hucum pres yok. surekli hareketli oyun yok. bos alanlara sizmak yok. sanki 2 gol atinca bir rahatlama gelmisti kendisine.

    herkes besiktasla fenere attigimiz puan farkini konusuyor ama benim icim hic rahat degil. hic iyi oynamıyoruz. bu oyunla isimiz zor. nasil bu kadar kötüyüz onu da aklım almıyor.
  • 7245
    ne zaman maç içerisindeki skorlara göre, oyuncu ve sistem değişikliğine gidiceğimizi merak ettiğim takımım. şöyle ki,

    2 mart 2013 eskişehirspor galatasaray maçı'nda sahaya cıkan 11 (muslera-sabri-semih-gökhan-hakan-melo-selcuk-sneijder-burak-drogba-amrabat), mağlup durumdayken oynayabilceğimiz son 20'dakikanın reaksiyon beklediğimiz, baskı kurduğumuz, rakibin geriye yaslandığı zamanlarda, rakibe nefes aldırmamak için tabiri caizse hurra hücüm yapabilceğimiz bir kadrodur. tekrar ediyorum mağlup veya mutlak galibiyet almamız gereken maçların ''son 20'' dakikasında oynayacagımız 11'dir.

    bu 11 ile, rakip kim olursa olsun bu kadronun yapabileceği tek durum eğer ki ilk olarak bu 11 ile başlıyorsanız, 20 dakika içerisinde golü buldunuz buldunuz, bulamadınız geçmiş olsun.

    golü bulamamak, hem karşı rakibi cesaretlendirmek, hem de yorulup orta sahanızı teslim etmektir. özellikle forvetlerinizde burak ve drogba gibi pres gücü düşük iki forvetiniz varsa orta sahayı ele vermek kaçınılmaz olur. örneğin,
    ordu maçında takım 0-2'den sonra bir reaksiyon gösterdi, ve bu reaksiyon da yine bu sistem bu tarza benzer oyuncular oyunu tempolu oynarak sonuca ulaştı. ki hatırlıycak olursak ordu macında da 0-2 'ye gelene kadar bir oyun oynamamıştık.

    işin özetine gelince takım halinde dengeli bir oyun oynamak zorundayız. önümüzde ki schalke maçını düşünürsek. orta sahamızın zenginliğini ön plana cıkarmak zorundayız. gerek savunma gerek hücüm olarak, bunu yapıcak kadromuz var. ve özellikle maça başlarken bir stratejimizin olmasını, maçın gidişatına göre başka bir stratejimizin olması gerektiği düşüncesindeyim. burak veya drogba ikilsinden birini saklayarak sağlam başlayıp sonuca göre reaksiyon takımı pozisyona daha rahat daha sonuc odaklı bürünebiliriz.
  • 7247
    diziliş olarak oynayabilecekleri belli olmasına rağmen, bu kadar geniş bir yelpazede alternatifler aranması herhalde bu oyunun bir rengi olsa gerek.

    her işi ters olan bir milletin evladı olarak, meseleye sondan başlayalım. elimizdeki forvet alternatifleri, hepimizin bildiği üzere, didier drogba, burak yılmaz, johan elmander ve umut bulut'tan ibaret. hepsi, eskilerin santrafor, yenilerin merkez forvet olarak isimlendirdiği tipte oyuncular, burak da dahil. bu oyuncuları, -anlık zorunluluklar haricinde- kanat forvet olarak oynatmanın eşiti, aykut'un sol açık sow tercihi ile eşdeğerdir, götünden element uydurmadır.

    ikinci olarak da, kanat forvet alternatiflerimizi gözden geçirelim: albert riera, aydın yılmaz ve nordin amrabat. -olur mu ya, sabri var, emre çolak var, hamit var, oynar onlar kanat forvet- diyecekler için şimdiden söyleyeyim, ne olur ya siz başka bir spor izleyin, ya da ben başka bir şeyler bakayım kendime de, sonra birbirimizi kırmayalım, ortamı bozmayalım.

    kanat forvet için şampiyonlar ligi standartlarında aday adayı oyuncusu bile yokken, kadrosunda -ikisi çok, diğeri ikisi gayet iyi- olan 4 santraforu olan bir takımın oynayacağı taktiğin ilk sekizi olmasa bile son ikisi bellidir, bu takım x-x-2 olarak dizilir, gerisi belasını aramak olur ancak.

    sonu hallettiğimize göre başa dönelim, savunmada üçlü ya da beşli fantezilere girmenin, hele bir de bunu sezonun son maçlarında yapmanın biraz anlamsız olacağı kesin. hani illaki bir şey deneyeceksek de, sıralı altılı ya da zigzag yedili falan deneyelim de hiç değilse, 20 sene önce devri kapanmış şeylere sarmayalım haybeye.

    savunmanın 4, forvetin 2 kişiden oluşacağı kesinleştiğine göre, ortaya da 4 kişi kalıyor haliyle. demek ki, bizim dizilişimiz 4-4-2 ve onun türevleri olacak.

    sneijder'in olmadığı maç ya da dakikalarda, oynayabileceğimiz tek şey geçen seneki flat 4-4-2dir, ki bu diziliş bizi geçen sene şampiyon yapmıştır. bu sene flat 4-4-2'de aksamamızın sebebi, atın kuyruğuna konan kelebekler gibi, orta sahanın kenarlarına koyulan kanat forvetlerdir. yapılacak iş, bu dizilişin tercih edileceği anlarda, ne yapsak da amrabat'a nasıl yer açsaka takılmadan, bildiğimizi oynamaktır sadece. isteyen istediği gibi dizebilir o dörtlüyü, hepsi belirli bir standartta top oynar. ister hamit-melo-selçuk-engin yap, ister yekta-hamit-selçuk-emre çolak, çok fark etmez, kanat forvet sokuşturmayın yeter, ha bir de selçuk olsun mutlaka o dörtlüde bir şekilde...

    sneijder varken nasıl dizileceğimiz konusunda da birbirinin neredeyse aynısı iki ihtimal var, melo'yu ön libero gibi kullanacaksak diamond 4-4-2, melo yokken ya da melo'yu düz orta saha gibi değerlendireceksek 4-3-1-2. aslında pek farkları yok birbirlerinden. tek değişiklik melo'nun pozisyonu ile ilgili, o da bir kaç metre önde mi yoksa geride mi olacak, onunla sınırlı. yani, aslında 4-3-1-2 ile falan da kafa karıştırmanın alemi yok, işin özeti; sneijder yokken flat 4-4-2, sneijder varken diamond 4-4-2 oynar bu takım. mevcut durumda hesapları, sneijder varmış gibi yapacağımıza göre, 4-4-2 diamond'dan gerisi yalandır şu anki görüntüde.

    bu noktada, kanatlarda -en azından teoride- sadece beklerin olması fikri, kimseye pek sıcak gelmiyor, sanki bir şekilde hem savunmada hem hücumda ciddi sıkıntı yaratacakmış yanılgısı ortaya çıkıyor. oysaki, kanatlarda her iki yönde de sorun yaşanmasının sebebi, dizilişle alakalı değil. bizim beklerimiz, anormal derecede temposuz ve tembel, mesele bu, ne şekilde dizildiğimiz bir anlam ifade etmiyor dolayısıyla.

    cuma akşamı alakasız bir saatte açıyorsun tv'de bundesliga'dan bir maça denk geliyorsun, dortmund-bayern falan da değil, kel alaka bir maç, mesela, hoffenheim - frankfurt falan. ya da gecenin bir yarısı uykun kaçıyor, iki dakika tv açayım diyorsun, bu sefer brezilya ligi'nden maç var, yine iki sıradan takım oynuyor. öyle full konsantrasyon doksan dakika falan değil, geçiyordum uğradım hesabı 5 dakika falan bakıyorsun sadece. ama bizden farklı bir şey dikkatini çekiyor. bekler akıyor hep. hücumdayken sürekli bindiriyorlar, illaki usain bolt misali ölümüne depar modunda değiller ama sürekli hücumun içerindeler, mutlaka çizgiye doğru bir koşu halindeler. bizimkiler gibi santra çizgisinin 10 metre önü ile 20 metre gerisi arasında toplasan 30 metrede geçirmiyorlar maçı. 10 kere gitseler belki ya da 2 ya 3 defa top geliyor ama her seferinde gidiyorlar, o gittikleri her seferinde de savunmadan bir adamı peşlerine takıyorlar. bizde ise, çizgiye ancak bayramdan bayrama gidiyor beklerimiz. o gittiklerinde de top gelmezse kendilerine, küsüyorlar, boşa mı koşuyoruz amk burada diye triplere giriyorlar. bunu halletmek önemli, çözümü -bizim bekler kıçını kaldıramıyor, bari önlerine birer ikişer adam koyayım- diyerek aramak iyi niyetli ama hatalı bir yaklaşım ne yazık ki.
  • 7248
    geçen sene tüm birimleri tıkır tıkır işleyen bir makineydi galatasaray futbol takımı. bu tıkır tıkır işleyen çarklara, melo'nun geç gelmesi, engin'in aldığı ceza, ujfalusi'nin sakatlığı, hamit'in hazır olmasının beklenmesi, amrabat'ın aldığı parayı hak etmesini beklerken işler geçen seneki gibi olmadı.

    eğer geçen seneki oyunun üzerine bu senenin takviyeleri tıkır tıkır otursaydı şuan 15 20 puan fark yapardı takım. derken sneijder drogba transferleri, bunları sisteme dahil etme çabaları falan bizleri beklediğimizi göremediğimiz maçlara getirdi. bu sene şampiyonluktan zerre kuşkum yok. şampiyonlar liginde de bizden beklenenden fazlasını yaptık, hala da son sözümüzü söylemedik. benim beklentim artık önümüzdeki sene için. bu takım önümüzdeki sene tozu dumana katar inşallah, derin galatasaray, federasyon ve kurumları taş koymadığı takdirde...
  • 7250
    şöyle bir baktım da, takımda belli bir standartta oynayan ve bence bu takımı sırtlayan 3 adam var. muslera, selçuk ve burak. umut'u da dahil edebiliriz belki buna ama o hep aynı standartta devam edemedi performans olarak. o yüzden onu eklemiyorum bu üçlünün içine. sezon başından beridir dile getirilen geniş kadromuz olduğu hakkındaki söylemlere de katılmıyorum. geniş kadrodan kasıt eğer oyuncu fazlalığı ise evet doğru. ancak; geniş kadrodan kasıt girenle çıkanın çok fazla fark etmediği bir kadro ise orada maalesef çok kötüyüz ve geniş kadromuz yok. bu sezonu sadece 2-3 futbolcunun üzerinden götürüp bu kadar da kötü futbol oynayıp hala puan farkları ile lider kalmamız gerçekten şanslı olduğumuzu gösteriyor.

    hadi gelin, yukarıda saydığım 3 oyuncu dışındaki oyuncaların durumlarına bakalım bu geniş kadromuzdaki;

    johan elmander = geçen sezon ki viking'den eser yok. drogba ve burak ikilisinden birisinin olmadığı zamanlarda kadroya koyduğumuzda vereceği katkı şüpheli.

    aydın yılmaz = yıllardır takımda olup da istikrar yakalayamayan, vasat bir futbolcu. kesinlikle yeri yok takımda.

    emre çolak = bu adamın bizim sol kanat oyuncumuz olduğunu iddia edecek kimse kalmamıştır diye umuyorum.

    yekta kurtuluş = yerli alternatifimiz olarak gördüğümüz ancak yine vasatın ötesine gidemeyen bir performans gösteren futbolcumuz.

    nordin amrabat = herkesin büyük ümitler beslediği ancak, hayal kırıklığından öteye gitmeyen bir performans gösteren bir diğer futbolcumuz. sol kanat oyuncumuz olacak kapasite ve düzeyde değil.

    sabri sarıoğlu = yine aynı şekilde aydın yılmaz gibi yıllardır bu kulüpte olup gram yol kat edemeyen futbolculardan birisi. galatasaraylılığına kimse bir şey diyemez ama, hala kadroda olması söylenecek söz bırakmıyor.

    çağlar birinci = . . .

    hakan balta = 2008 yılındaki ve geçen sezon ki şampiyonluğumuzda önemli pay sahibi olan futbolculardan ancak riera bile kendisinden formayı alıyorsa yol ayrımına gelmiş olan futbolcumuz.

    engin baytar = inanılmaz bir sezon geçirdikten sonra, yine kendi hatası yüzünden bir sezonu yedi ve kadroya dahi giremez duruma geldi. alternatiflerimiz arasında değil maalesef.

    furkan özçal = niye geldi, niye alındı kimse bilmiyor. yıllık 750 bin euro para alırken, alternatiflerimiz arasına dahi girememesi üzücü.

    dany nounkeu = defansı idare edecek, kontrollü bir stoper değil. amrabat ile birlikte bu sezonun transfer hatalarından. eminim ki yerine çok daha tecrübeli ve sağlam bir stoper alınacak.

    bu listenin dışında bence, sezon sonu gönderilecek isimler riera, melo ve ujfalusi'yi de çıkardığımız zaman, geri kalan isimlere baktığımızda eksikleri ile birlikte şöyle bir ilk 11 çıkıyor ortaya; http://www.idealkadro.com/kadrolar/125024.png

    semih'in yanına sağlam bir stoper, ''orjinal'' bir sol bek, hayal kırıklığı yaratan melo'nun yerine selçuk'un daha iyi alan bulmasını sağlayacak koşan, basan ve güçlü bir orta saha. amrabat'ın yerine ise birebirde adam geçme özelliği yüksek olan, gerektiğinden ileride ki drogba ve burak'ı gol bakımından destekleyecek bir kanat oyuncusu * alındığı taktirde ilk 11'i çok iyi olan bir takım haline geleceğiz. alternatifler konusunda da yerli piyasaya yönelmeli; alper potuk, ömer toprak, serdar taşçı, serdar aziz, kerim frei gibi oyuncularla ilgilenmeliyiz. amrabat ve dany'de ilk 11 oyuncumuz olmaktan çıkar ve olması gerektiği gibi yedek oyuncularımız olarak devam ederler.
App Store'dan indirin Google Play'den alın