• 6401
    spor toto süper lig'in 12. haftasını da lider bitirmiştir. biz saha içinde her ne kadar, şampiyonluk yarışı vermek istemiyoruz demeye çalışsak da, ligin durumu o kadar kötü ki, ölü halimiz bile puan kaybetmesine rağmen lider. arka arkaya 3-4 maç alsak, ligi domine edeceğiz resmen, acilen toplanıp bu seriyi yakalamak şart, yoksa şu kadar kötü takımların olduğu, düzensiz takımların hoca değiştirerek başarılı olabildiği saçma sapan ligde çekişme yaşarsak vallahi ayıp..
  • 6404
    2011-2012 sezonunda da 12. haftayı 22 puanla kapatmış takım. acaba diye düşünüyoruz ancak 13. haftadan sonra coşmaya başladı ve tek tük puan kayıpları yaptı. özellikle 2. devrenin 4. haftasına kadar tüm maçlarını kazanırken kışın çetin hava koşullarının olduğu ocak sonu şubat başında ufak bir tökezleme yaşayıp lig sonuna kadar pek puan kaybetmedi.
  • 6405
    geçen seneyle bu sene arasında oynan oyun farkı olarak melo'nun formsuzluğu hakikaten göze çarpıyor. çünkü bu takımda kapanan takımlara karşı dar alanda dribling yapabilen oyuncu sayısı çok çok az. melo ve engin baytar olmasa yok diyebiliriz zaten. geçen sene ligin ilk dönemlerinde de şu an yaşadığımız sıkıntının ufak bir benzerini yaşamıştık. engin baytar yetişmişti imdada. engin'in formda olduğu dönemler rakip kendisinin etkinliğini azaltmakla uğraşırken bu sefer melo girmişti devreye. rakip ne zaman kapanmaya çalışsa bu 2 adamla savunmanın dengesini bozup göbekten sayısız goller atmıştık. şimdi ise malesef böyle bir oyuncumuz yok takımda. * var olan 2'sinden birisi form yakalayamadı diğeri ise yeni tamamladı cezasını. elde var olan tüm hızlı oyuncularımız dar alanda mesafe katedemiyor ne yazık ki. özellikle amrabat'tan herkes bunları beklerden o da böyle bir özelliğe sahip olmadığını gösterdi ya da varsa da daha o özelliğini gösteremedi. kısacası melo ve engin ne zaman form tutarsa lig o zaman biter.
  • 6409
    lider olması hiçbir anlama gelmeyen takımım. 12 maç oynamış 6'sını kazanabilmişse ha lider olmuş ha 5. bir hafta mağlup olsak arkadaki 4 takım da kazansa 5. oluyoruz zaten. ondan sonra "düne kadar liderdik" mi diyeceğiz. kötü oynuyoruz ve toparlanmak için önemli değişimlere ihtiyacımız var. mental açıdan toparlanmak için tek şart 20 kasım 2012 galatasaray manchester utd maçını kazanmak. aksini düşünmek bile istemiyorum.
  • 6412
    kapanan takımlara karşı, bireysel becerisi ile oyunu açacak, pozisyon üretecek yaratıcı bir oyuncu eksikliğini hisseden takımım. geçen sezon da böyle bir oyuncumuz yoktu belki, ama inanılmaz bir ruh, inanmışlık ve mücadele vardı ve bu da yaratıcı oyuncu eksikliğini pek hissettirmiyordu. bu sezon başında ise medyanın inanılmaz pohpohlaması *, taraftarın beşiktaş zaten rezil durumda, fener'in durumu zaten belli deyip üzerlerinde aşırı bir rahatlık olması bazı şeylerin üzerini örttü ve bu takım her şeyi başarır havası getirdi camiaya. böyle olunca da bu sezon gördük ki umulmadık takımlara karşı puan kayıpları yaşadık,yaşıyoruz. özellikle de kapanan takımlara karşı. oysa ki, çok üst düzey bir forvet , sağlam ve güven veren bir stoper bir de amrabat yerine daha iyi bir açık oyuncusu alınsaydı şu an ligde puan farkını açmış avrupa'da ise bu kadar hesap yapmak zorunda kalmayan bir takım olabilirdi karşımızda.
  • 6415
    bu sezon* 2011-2012 sezonundakinden farklı oynamasının sebebi 2'li forvetindeki değişim olan takım. geçen seneki takımda top necati, baros* veya elmander'e ulaştığı anda kontra yeme şansımız imkansız gibiydi. topu o kadar iyi sakladılar, o kadar olumlu kullandılar ki -özellikle de elmander- takım olarak inanılmaz rahat hücuma çıkıyorduk. melo-selçuk-eboue-engin dörtlüsü büyük bir rahatlıkla rakip ceza sahasına giriyordu. stoperlerimiz de rahatlıkla rakip yarı alana yerleşiyordu. atağın sonunda ya gol atıyorduk ya top auta gidiyordu ya da kaleci falan kurtarıyordu. herkes rahatlıkla pozisyonuna dönüyordu. şimdi kimse o kadar rahat değil ve olayda en büyük mağdur eboue. bu adam geçen sene neredeyse hiç kontrataktan gelen rakip karşılamadı. ne zaman usain bolt deparıyla geriye koştuğunu gördük de, şimdi görelim ki. rakip sahaya yerleşiyordu, sadece rakip duran top kullanırken pozisyonuna dönüyordu. şimdi o eski eboue değil diyorlar, bence alakası yok. mesela selçuk. telegol'e baktım, selçuk ceza sahasına girmiyor, artık kaçak dövüşüyor diyorlar. muhabbete bak selçuk kaçak dövüşmek istediğinden ceza sahasına girmiyormuş. o adam asıl kaçak dövüşmek istese ceza sahasına girer, ondan kolay ne var. takımın top kaybı yapıp rakibe kontra şansı vereceğini bildiği için geride oynuyor selçuk.

    fatih terim'i çok seviyorum, lakin suçladığım durumlar var hocamızı. necati'nin gidişine göz yumması, umut bulut'u transfer etmesi ve 19 eylül 2012 manchester united galatasaray maçına umut-burak ikilisiyle çıkıp, elmander'i yedek bırakması. fatih hocanın umut ve burak'ı bir kenara çekip, saha içinde sizin teknik direktörünüz elmander, o ne diyorsa öyle yapın demesi lazım, ama umut'un da burak'ın da kendi bildiğini okuduğunu görüyorum maçlarda. hadi umut'u geçtim, rakip sahaya yerleştiğimizde kaptırdığı toplarla kontrataktan gol yememizi sağlayacak, orası kesin, çünkü adamda top tutma olayı yok, ancak burak'ın elmander'i çok iyi izlemesi lazım. o düzelebilir ve elmander-burak ikilisiyle hem geçen seneki kadar rahat oynarız, hem de gol pozisyonu değerlendirme yüzdemiz artar.

    necati olayına kızıyorum, çünkü burak oyunumuza adapte olana kadar sahada olmalıydı. tribüne yollanmamalıydı. bu takımın düzelmesi için elmander'in sakatlanmaması, umut'un da sadece baskıya ihtiyaç duyduğumuz maçlarda oyuna sonradan girmesi lazım. umut iyi oyuncu olabilir, ama bu takımda değil. melo ve selçuk'a yakın oynayan, topu saklayan forvetlere ihtiyacımız var. umut'sa top melo ve selçuk'tayken rakip stoperlerin arasında zikzaklar çizmekten başka bir şey yapmıyor. zaten gelip top almaya çalıştığında öyle top kayıpları yapıyor ki, karşı takım yüzde yüzlük gol pozisyonları yakalıyor dönüşünde.

    umut bulut olmasa belki şuan ligde 7. falandık, ona teşekkür ederiz, ama bu sistemde olmayacak. eğer sercan daha yatkınsa burak düzelene kadar sercan-elmander ikilisinin oynamasına bile razıyım. topu hücumda tutamazsak bir hiçiz. melo ve selçuk hücuma katılana kadar top kaybı yapıyoruz. eboue inanılmaz bir bindirme yapıyor, tam o anda top kaybı yapılıyor ve onun kanadından gol yiyoruz. eboue'nin hiçbir suçu yok. takım defans-hücum arası bu kadar gelgite alışkın değil. hücum yaparken aktif olarak dinlenen takımımız, şimdi maç içinde çok efor sarfetmek zorunda kalıyor.

    fatih terim herkes defansımıza sorun buluyor, bana kalırsa sorun hücumda, daha fazla hücum yapmalıyız derken çok saçma geliyordu, çılgın hoca falan diyordum, yeni yeni farketmeye başladım bu durumu. çok haklıymış. eminim necati'yi göndererek yaptığı hatanın da farkına varmıştır. her şeyinde farkında. haftalar önce sorunları görmüş zaten. bence çözümünü de çoktan bulmuştur, umarım uygulaması kısa sürer.
  • 6416
    şuursuzca baskı yapmanın hücum etmek anlamına gelmediğini artık anlaması gereken takımdır, topçusuyla, taraftarıyla ve hocasıyla.

    fatih terim'e sevgi ve güvenim tam, lakin hocam elli memleketten maç izliyoruz paralı kanallar ve internet yayınları sayesinde. oraların da büyük takımıyla küçük takımı maç yapıyor. ama hiç birisi bizim gibi puan kaybetmiyor.

    hücum oynamak 9 kişiyle diğer sahaya geçip başı kesilmiş tavuk gibi oradan oraya topla koşturmak değildir. ama bizim yaptığımız şey tam olarak bu. ha bire dönüyor top bir o kanada, bir bu kanada. açık yok, boşluk yok adamlar hipnotize olmuşlar gelen her topa vuruyorlar. malzemeci kenardan al-iç diye su şişesi atsa dönüp voleyi vuracak şişeye de. arada sırada top ayaklarına inerse öne doğru iki pas yapıyorlar, o zaman da bizim yarı saha çayır-çimen, sallana sallana gelip pozisyon buluyorlar.

    önce biraz sabır, biraz denge, biraz rakibi uyutma taktiği lazım. adam bilenmiş, ismini sorsan "vurdurma" diye cevap verecek, sen de kalkıp takımı üstüne üstüne gönderiyorsun be fatih hocam. saçma sapan skorların müptelası, +7 gol olurcuların dostu arsenal, real madrid gibi takımlar bile bizim gibi yüklenmiyor.

    rakibin bu kadar ölümüne kapanıyorsa yapılacak şey bence kanatlara yaymak falan değildir. stoperler bütün hafta kafa topu çalışmış oluyor. yalçın ayhan, joseph boum, armand deumi gibi sıradan stoperler maç kahraman olup çıkıyor onlarca ortayı kafayla savuşturdukları için. hızlıca kanada inip de rakibi dengesiz yakalayabileceksen avantajdır kanada oyun yaymak. yoksa 9 kişi ceza sahasındayken kenardan orta yapsan ne olur göbekten verkaç yapsan ne olur? hiç farkı yok. kanada yaymana gerek yok uzaktan şut asılacaksın. başka çare yok buna.

    selçuk inan'ın, hamit altıntop'un ayakları çok düzgün bu konuda. birer pas deneyin, top dönüp dolaşıp tekrar size gelirse mesafe tanımaksızın asılın diyeceksin bu adamlara başka yolu yok. o kadar kalabalıktan geçer mi demeyin, amaç zaten ampul gibi doksana asmak değil ki. çarpa çarpa, seke seke girsin. sahasına gömülen takımlara ibret olurcasına üç bant yapa yapa, tıngır mıngır girsin.

    madem tahtaya çakılmış çivi gibi çakıldınız oraya yan yana, aranızdan çarptıra çarptıra geçiririz bozuk para gibi o topu diyeceksin. çarpan topun kaleye yönelmesine de gerek yok. ayaktan, baştan seken topların bazıları elbet bizim forvetlerin önüne de düşecek. kanattan çok güzel orta yapıyoruz cidden, rakip stoper de süzülen topun gelişini ölçerek, hesabını kitabını yaparak vuruyor kafayı. şuursuz doldur boşaltın 90 dakikaya yayılması ne zamandan beri hücum anlayışı oldu?

    çok acayip gerçekten topa sahip olma oranımız neredeyse %101 olacak, orta sayısı çift hanelerde, ama şut girişimi yok. kaleyi tutan şut/çekilen şut oranını gösteren istatistik ilk yarı/ maç sonucu tahmini gibi, 1/2. şut atmadan nasıl gol atacağız birisi bana anlatsın. topla beraber çizginin geçilmeye çalışıldığı sporun adı amerikan futbolu. uyandırayım.

    hamit altıntop ve selçuk inan gibi adamlar varken her maç 15 tane şut çekmemiz lazım. kendi girer, çarpar girer, çarpar forvetin önüne düşer. olasılıklar çok. armut gibi oradan oraya top sürükleyip, kontra ataktan gol yiyip çıkartmak için yırtınmanın neresi hücum futbolu? şutsuz hücum mu olurmuş?
  • 6417
    üzerinde halim abi ile hayli geniş bir analiz yaptığımız takım. özel mesaj aracılığıyla karşılıklı iddialara cevaplar şeklinde yapılan bu analizi sözlüğe taşımak istedim. sağolsun halim abi de kabul etti hemen. yalnız bildiğim yorum farkı gibi oldu. enrtry'i okurken gözünüzde şu görüntü canlanabilir:

    http://i2.ytimg.com/...fault.jpg?feature=og

    daha yaşlı olan halim abi :(

    ha: halim abi
    s: sinyorkedi

    1) ha: fatih terim'in yaptırdığı bir sürü abuk subuk transfer var
    s: geçen seneden beri transferde en az yüzde 80'lik bir başarısı var. kaldı ki aldığı herkesi oynatmak zorunda değil. 1 yıl içinde sıfırdan bir takım kurdu ve senin "sağlam" dediğin feneri geçerek şampiyon oldu. aykut da ayrıca fb'nin başındaki 4. yılını yaşıyor.

    2) ha: burak gibi, umut gibi apaçi futbolcuları takıma doldurdu
    s: apaçi olmaları (neyi kastederek söylediğini bilmiyorum ama) ligde toplam 14 gol atmalarını engellememiş. cl'deki 4 golümüzün sahibi burak'sa, gol sevinci olarak apaçi dansı yapmaya bile hakkı vardır.

    3) ha: amrabat, dany gibi bizim klasımıza yakışmayan oyuncuları aldırdı
    s: ikisini de beğeniyorum, amrabat henüz ayak uyduramadı sisteme oynaması lazım. dany'nin sorunu mental, aşırı özgüvenli o da çözülür.

    4) ha: halen kadroyu kuramadı
    s: sakatlıklar, cezalar, çok gol yenmesi gibi problemler yüzünden ilk 11 henüz oturmadı, buna rağmen ligde lider, cl'de 2.yiz.

    5) ha: braga ve ilk cluj maçında engin baytar'ı kullanmak aklının ucundan dahi geçmedi
    s: 2,5 aydır maça çıkmamış, kafa olarak bitik bir topçuyu koy cl maçına, o maçta en ufak olumlu bir hareketi olursa futboldan anlamıyorum. geçiniz.

    6) ha: elmander baros çiftini ise bozdu, baros'u da cezalandırıyor kendine göre
    s: baros kendine yaptı, o antep maçında atılmayacaktı. bu kadar basit.

    7) ha: fenerbahçe aldı başını sağlam bir şekilde geliyor.
    s: iki fb galibiyeti üst üste görmenin verdiği sinir bozukluğu sanırım. adamların oynadıkları futbol leş...

    8) ha: şu dünyada eleştirilemeyecek kimse yok, tek gerçek değer galatasaray'dır.
    s: tabiki öyle, ama fatih terim bu takımın sahip olduğ 3 yıldızın 1'inin mimarıdır. herkesten fazla kredisi olmalıdır.

    benim cevaplarıma karşı, kendisinin antitezleri de şu şekilde:

    1) geçen sezon zaten bir istisnaydı. bu sezonla birlikte ikinci dönemine keskin bir dönüş yaptı fatih terim. geçen sezon fener sağlam değildi, şike işleri ile uğraşıyordu. lucescu geçen sezon fatih terim yerine gelseydi play off falan oynanmazdı, şampiyonluğumuzu çok önceden ilan ederdik. tekrar ediyorum bu ligde başarılı olmak zor değil, galatasaray futbol takımını eric gerets de şampiyon yaptı hatırlatırım.

    2) burak denen adam kapalı defanslara karşı bir hiç. cluj gibi sıradan bir takıma üç atmakla hakan şükür ile aynı mertebeye ulaşılmıyor. burak'ın gelişiyle selçuk da bozuldu zira tüm pasları burak'a atmak zorunda kalıyor arkadaşlık hatrına. umut ise türkiye liginde oynar ancak bizden başka takımlarda oynar haliyle.

    3) amrabat balon bir futbolcu, dany ise üzerinde durulursa belki adam olabilir. kevin mirallas 7,5 milyona everton'a gitti. kendisi 5 amrabat gücünde.

    4) bu ligde üç takımın formasını sahaya atsan zaten şampiyon oluyor, bu ligdeki başarı bizi kesmez, galatasaray'ın kuruluş amacı yabancı takımları yenmektir demiş kurucumuz ali sami yen.

    5) bir futbolcu eğer kaliteli ise değil 2,5 ay, 1 yıl dahi oynamasa farketmez. yıllar evvel lucescu alakasız, ilgisiz topçuları çok iyi kullanmıştı. aylarca top oynamayan sergen'den dahi maksimum verimi almıştı. engin baytar'ın oynatılmaması belki de avrupa defterini kapatmamıza neden olacak.

    6) baros'u takımdan keserek onu değil galatasaray kulübünü cezalandırdı aslında. burak ve umut'tan daha komple bir golcüdür baros. madem her kırmızı kart gören futbolcuya ceza verecek kadar babayiğit, hagi zamanında dünyanın kırmızı kartını gördü. ona niye ceza veremedi, demek ki fatih terim'in kaprisleri, gücünün yettiğine geçerlidir.

    7) fenerbahçe avrupa liginde lyon ile birlikte kafadaki ilk iki takımdan biri. ayrıca meireles, kuyt, krasic ve ben beğenmesem de sow gibi çok kaliteli yabancılara sahipler. bizden daha iyi bir kadroları var ve iyi oynamaya başladılar. asıl bizim aylardır oynadığımız futbol leş.

    8) fatih terim bu takımın sahip olduğu 3 yıldızın mimarı asla olamaz, hagi ve popescu'nun taktik anlamda ona ders verdiklerini adım gibi biliyorum. bunu popescu'da açıkladı zaten.
    3 yıldızın birinin asıl mimarı, fatih terim'e ali sami yen stadında 0-4 kaybettiğimiz maçtan sonra sahip çıkarak istifasını kabul etmeyen faruk süren'dir. fatih terim'in kredisi sezon sonunda şampiyonluk kaçarsa bitmelidir ayrıca.

    madde madde yazdım hepsini. maksat sözlük yazarları da faydalansın :(

    görüşlerimiz taban tabana zıt olsa da, kendisiyle futbol tartışmak çok zevkli gerçekten.
  • 6418
    iki resim arasındaki farkları bulalım:

    2011- 2012 sezonu:
    1.fenerbahçe a.ş. 12 7 4 1 16 9 7 25
    2.galatasaray a.ş. 12 6 4 2 17 10 7 22

    2012- 2013 sezonu:
    1.galatasaray a.ş. 12 6 4 2 27 17 10 22
    4.fenerbahçe a.ş. 12 5 5 2 16 11 5 20

    - daha çok gol attık, daha çok gol yedik. lideriz.
    - geçen sezona göre daha kötü olan fenerbahçe.
    - geçen sene geriden gelen bizdik, bu sene fenerbahçe geriden geliyor.
    - geçen sene fenerbahçe'de şike davası motivayon yaratmıştı, biz de ise bu sene şampiyonlar ligi' süper lig için motivasyonsuzluk yarattı.
    - geçen sene iki takım da avrupa'da yoktu. bu sene iki takım da avrupa'da
    - takımı yeniden kuran geçen sene bizdik, bu sene fenerbahçe.

    not: bu sene iki takım da avrupa'da. uyarı için ken wakashimazu'a teşekkürler.
  • 6419
    bu sene yine kanser etmelerdedir. bu kadar kötü olmasının ardında yatan neden futbolcuların da bireysel anlamda çok kötü olmaları. defansın göbeği rezalet tek kelimeyle rezalet. semih'i buna dahil etmiyorum. danny ve cris denecek o ağır vasıtadan bahsediyorum. defansın solu zaten hakan ünsaldan bu yana gün yüzü görmedi. defansın sağında ise eboue bu seneki takıma göre vasata yakınken geçen seneki performansı ele alınırsa rezil bir futbol sergiliyor. bu nedenle de rakibin her pozisyonu sonrasında topu ağlardan alıyoruz. selçuk inan desen kayıplarda, melo denen tatil çocuğuna ve part time olarak semazenlik yapan emre çolak'a ise artık tahammül edemiyorum. emrenin alternatifi(!) amrabat ise bonservisinin altında ezildi kaldı adeta. sol tarafta da formsuz bir hamit var. çabalıyor allahı var ama yetmiyor maalesef yetmiyor. forvet hattında ise bir istikrar tutturamadık gitti. 3 forvetimiz elmander, umut ve burak kaç değişik şekilde oynarın hesaplarını yapıyoruz. bu forvetlerden elmanderde bir sakatlıktır gidiyor, sakatlık geçse etkileri geçmiyor, umut sezon başında girdiği yükselişin çok gerisine düştü, burak ise gol vuruşları ve defans arkasına koşuları dışında neredeyse hiç görünmüyor ve özetle takım kolay kolay maç kazanamıyor. 20 kasım itibari takımımızın bende çizdiği tablo bu! kısacası rezillik diz boyu...

    özetle takımda muslera ve semih dışında henüz istikrar yakalamış bir futbolcumuz yok. bu da beni 20 kasım 2012 galatasaray manchester united maçı için korkutuyor. allah sonumuzu hayır etsin!
  • 6420
    muhteşem tesisleri olan takım.

    riera as gazetesi'ne* tesislerimizi gezdirmiş, galatasaray'daki halini anlatmış:

    http://www.as.com/...1120dasdasftb_21/Ves

    amına koyayım onlar ne güzel odalar, yemin ediyorum galatasaray'da futbolcu olsam eve gitmem. muhteşem amınakoyim. spor salonu oyun salonu falan hepsi ne kadar güzel.

    böyle bir tesiste çalışıp da kötü oynayan futbolcu kendinden utanmalı lan. nasıl özendim, nasıl çocukluk arzum olan galatasaray'da futbolcu olma isteğim depreşti belli değil.

    orada ben de olabilirdim amk.
  • 6422
    20 kasım 2012 galatasaray manchester united maçı'nda da görüldüğü üzere hala eksiği olan takımdır. bu takıma net bir şekilde çalım atarak adam eksilten, ceza sahasına dikine kat edip rakip ceza sahasını tedirgin eden bir oyuncu lazım. çok yavaş hücum ediyoruz, her hücumu basketboldaki set hücumları gibi yapıyoruz. bizim ölümüz bile kendi ligimize yeter ama daha büyük hedefler için* bu eksikliği gidermeliyiz. 4-4-2 oynayan bir takım için orta sahaya takviye yapmak biraz zor. selçuğu kesemeyiz, selçuğun yanına ofansif bir yabancı, orta sahanın defans gücünü azaltır. kanatlarda hamit ve ambarat'a çok yatırım yaptık, kesilmeleri çok zor. nereye koyarsan koy olmuyor ama olması lazım. kafam karıştı. neyse* fatih hocam halleder.
  • 6423
    sampiyonlar ligi 2012-2013 sezonda gruplarda oynanan toplam 5 macta galatasaray; barcelona, bayern ve manchester'dan sonra en cok pas girisiminde bulunan ve toplamda %58 orani ile topa en cok sahip olan 3ncu takimdir. ancak basarili pas oraninda 19ncu siradadir. 5 maclik istatistikleri yazacak olursak;

    galatasaray;

    - en cok faul yapan 5nci takim.
    - kendisine en cok faul yapilan 1nci takim.
    - gol ortalamasi en dusuk 6nci takim.
    - kafayla en cok gol atan ikinci takim. bu da burak yilmaz'i kafayla atilan gollerde birinci siraya koyar.
    - ceza sahasi disindan atilan gollerde en etkisiz 6nci takim.
    - en cok gol girisimde bulunan 12nci takim.
    - ceza sahasi disindan en cok gol deneyen 8nci takim. (en etkisiz oldugumuz alanda bu kadar cok deneme biraz garip)
    - kaleyi bulmayan sutlarda ve pozisyonlarda en kotu 3ncu takim.
    - en cok kornen kullanan 9ncu takim.
    - en cok frikik atan 2nci takim.
  • 6424
    eveeettt 20 kasım 2012 galatasaray manchester united maçının zafer sarhoşluğu hafiften dağıldıysa takım hakkında konuşma zamanı gelmiştir. dost acı söyler misali biraz kızdıracak aşağıdaki fikirler ama mağlup olduğunda değil galipken bunları yazmak önemli.

    en sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim bu takım dün akşamki* gibi oynarsa bu sene ne ligde ne de avrupada hiç bir şey elde edemeyiz. evet bu gruptan çıkarız ama 2. turda bize çıkacak istisnasız ilk takım çeyrek finalin kapısını açmış olur.

    öncelikle kalede fernando muslera nedense bana bu sene hiç güven vermiyor. şöyle tek başına kurtardığı bir maçı hatırlamıyorum. geçen sene ile kıyaslarsak büyük bir aşağı doğru düşüşü var.

    defansımız zaten evlere şenlik. yeni transferler ujfalusi sakat olmasa ömrü billah bu takımda oynayacak kapasitede değil. bir de buna beklerimizin özellikle ebuoe'nin müthiş formsuzluğu ve isteksizliği eklenince orta sahamızı geçen her top kalemizde tehlike yaratıyor. bazı arkadaşlar hamit'e saydırıyorlar ama benim tribünden izlediğim kadarı ile hamit ebuoe'yi kollamaktan henüz kendinden beklenen katkıyı yapamıyor. bu arada albert riera'ya ayrı bir parantez açmak gerekir ki 30 yaşından sonra devşirilerek sol bek oynayıp bu kadar katkı verebileceğini kendisi dahil hiç kimse beklemiyordu sanırım.

    orta sahamız bu sene futbol değil de sanki santranç oynar gibi. kim olursa olsun fark etmiyor. selçuk, melo, yekta, emre aldıkları topları ilk anda dikine oynamamak gibi bir alışkanlıkları oluştu nedense. defans selçuk'a veriyor selçuk melo'ya melo defansa defans tekrar selçuk'a bu kısır döngü böylece sürüp gidiyor. bu arada tribünden ya da tv'den maçı izleyen galatasaraylılar neredeyse çıldıracak gibi oluyorlar. oysa ki kadromuzda bulunan forvetler'in hepsi* önüne atılacak 10 toptan en az 6 - 7 tanesini kontrol ederek tehlikeli atak yaratabilecek kapasitede adamlar. ama anlaşılmaz bir şekilde yan pas - geri pas fantazisinden vazgeçmiyor takım. bırakalım da bu pas oyununu 8 yaşından beri o oyunu oynamaya alıştırılan barcelona oynasın. biz o işi be-ce-re-mi-yo-ruz. barcelona da böyle sıkıcı pas oyunu oynuyor ama o adamlar bu paslaşmaların akabinde 2 dikine pasla kaleci ile karşı karşıya kalıyorlar. bizim daha böyle bir gol attığımızı hatırlamıyorum. bizim oyunumuz daha çok şöyle cereyan ediyor "yan pas, yan pas, geri pas, yan pas, yan pas, dikine pas, rakip stoper topu alır ve hızlı kontra atak olarak bizim kaleye döner". burada fatih terim gibi bir futbol dehasına futbol öğretmeye kalkarsam çarpılacağımın farkındayım ama hocanın da bunları görmesi gerekmiyor mu artık? topu bloklar arasında hızlı aktararak 2'ye 1 ler yaparak ceza sahası civarına indirmek ve bu civardan şutlarla ki bol miktarda uzaktan sert ve isabetli vuruşlar yapan oyuncumuz mevcut takım içerisinde gol aramamız yani direkt sonuca gitmemiz daha kolay değil mi bu oyuncularla? bence galatasaray futbol takımının oynayacağı futbol budur. hızlı, kanatlardan gelen ortalar ve uzaktan atılan şutlarla direk sonuca giden bir oyun yapısı. tam olarak premier league style

    ofans hattımız ise istanbul'un havası gibi ne zaman yağacağı ne zaman duracağı belli değil. gerçi orta saha ve kanatlardan gelen adamların katkısı olmadan* çok bir şey beklemekte haksızlık olur. ama birbirlerine alıştıkça daha iyi olacakları kesin.

    ez-cümle bir an önce bu hantal, ağır organizasyonu bırakarak daha hızlı, coşkulu ve akıcı bir futbol oynamamız bizim hedeflerimize çok daha sağlam adımlarla ilerlememizi sağlayacaktır.

    sürç-ü lisan ettiysek affola.
  • 6425
    20 kasım 2012 galatasaray manchester united maçında, 2012-2013 sezonunda eksik kalan yönlerinden birisi üzerinde çalışıldığını gösterdi; rakip ceza sahası önünde şut çekmek. başta hamit ve amrabat olmak üzere takım mümkün olduğu kadar şut çekti. gol olmasa da şut tehdidi rakip defansı açmak için önemlidir.

    zaten alex fergusonda demedi mi 'galatasaray ceza sahası dışından güzel şutlar çıakrdı' diye.

    gol öncesinde eboue'nin ortası ve melo'nun kafa vuruşuna biraz da bu açıdan bakmak mümkün.

    bu arada hamit, selçuk, meloüçlüsü, sol kanattan ceza sahası önünde sağ içe girişler yapan amrabat, duvar görevi yapabilen elmander, ataklarımızda çizgilerde bitiveren rierave eboueolduğu sürece, rakip ceza sahasına giremesek de ceza sahasının hemen önünde oynayabilen bir galatasaray, duran top da kazanır, şut da çeker, ortalardan verim de alır, yaptığı ortalardan seken topları da toplar...

    kısaca galatasaray'ın oynayabileceği oyun budur. yoksa milyon orta da yapsan sonuç sıfır olabilyor.

    (bkz: #1082035)
App Store'dan indirin Google Play'den alın