• 22
    sevmeyen galatasaray taraftarı olamaz diyenler kaç yaşında bilmiyorum ama 50 yaş üstü tanıdığım çoğu galatasaray taraftarı fatih hocayı sevmez. futbolculuk döneminde şimdilerin arda turan'ı gibi bir figür kendisi. eskilerin sevmemesi de gayet normal.

    ben severim. bazen abarttığını, hele bu 4. dönemdeki performansından dolayı gitmesi gerektiğini düşünsem de severim. sevene ya da sevmeyene de sen taraftar değilsin, olamazsın demem. diyemem.
    burası galatasaray. diğer mecralarda alışıp buralara da taşımaya çalıştığınızı lider kültü, otoriter bakış burada sökmez.
  • 33
    kişilerin kimi sevip kimi sevemeyeceğine karışamayacağımız için, fatih terim'i sevmemek de kişiler için bir tercihtir. onlar hakkında galatasaraylıdır ya da değildir demek kimsenin haddine değildir.

    fakat, şöyle bir durum söz konusu. fatih terim'i sevmeyen galatasaraylı ve karşı takımlı taraftarların yaptıkları çok büyük bir algı var. fatih hoca'nın sistemi yok, fatih hoca taktik bilmez, fatih hoca teknik bilmez gibi söylemlerle karşıt bir görüş oluşturmaya çalışıyorlar. rakip takımlar fatih terim'in şansla bir şeyler kazandığı iddia ederken, galatasaray taraftarının amacını anlayamıyorum. işte sevmeyenler böyle konuştuğu zaman tepki almaları çok normal. çünkü bunu söyleyen kişi ya art niyetli, hocaya ve takıma zarar vermek isteyen, ya da en hafif tabirler futboldan zerre kadar anlamayan kişilerdir. ayrıca çok büyük bir ego sahibi ve hadsiz kişilerdir. curling izler gibi televizyon'a bakıp top kaleye girince seviniyordur. bu konu bu kadar net.

    ben mesela fenerbahçeli alex'i sevmezdim. çoğu galatasaray taraftarı saygı ve sevgi duymasına rağmen ben hiç sevmezdim. hep sinsi bir oyuncu izlenimi oluşturdu bende. ben şimdi, alex'i sevmiyorum diye, alex kötü futbolcuydu, hiç futboldan anlamazdı desem çoğu kişi bu insan futboldan anlamıyor der. ki haklıdır.

    aynı şekilde eğer bir kişi, bir canlı fatih terim taktik bilmiyor, sistem bilmiyor diyorsa o kişi futboldan anlamıyordur ya da fatih terim nefreti gözünü tamamen bürümüştür. ayrıca bu kişinin fatih terim'in başarılı olmasını isteyeceğini hiç zannetmiyorum.
  • 56
    hayata, ülkeye, kurumlara, politikaya vs. karşı konumlanırken, öznel "duygu"larını her zaman birinci sıraya koymak, tipik ortadoğu topluluğu refleksidir. ahmakçadır ve bu insanlara koşulsuz boyun eğme ya da koşulsuz karşı olmak dışında çok az alan bırakır.

    ben galatasaraylıyım. fatih terim'i seven ve onun yaptığı, söylediği her şeyi meşru gören bir galatasaray taraftarını, sözgelimi sinan engin'den utanan bir bjk taraftarından kendime daha uzak görürüm. zaten bu tipteki galatasaray taraftarları, terim'i eleştiren diğer galatasaray taraftarlarını her platformda ve fırsatta sevmediklerini açıkça deklare ediyorlar. böyle galatasaraylılarla futbola, hayata dair tartışmaktansa, sinan engin'i ya da emre belözoğlu'nu sevmeyen, onlardan utanan bir fbjkli ile tartışmayı tercih ederim.
  • 24
    2014-2017 arası sözlüğün kahir ekseriyetiydi.

    bırakalım bu 'fatih terim'i seven şudur, sevmeyen budur' yorumlarını. hepimiz konjonktüre göre konuşuyoruz işte. yarın fatih terim nihat özdemir ile birlikte basın toplantısı yapsın, milli takım için 'milli dava ayrıdır' diyerek şenol güneş'in yerine geçsin, yine bahsettiğim yıl aralığındaki yorumlar artar. sanki olmadı mı böyle bir şey?

    şenol güneş demişken, şenol hoca da trabzonspor ve bursaspor takımlarını çalıştırırken epey gözde bir isimdi burada. ne zaman beşiktaş ile anlaştı, o zaman karalanmaya başlandı. sebep olarak abuk subuk açıklamalar yapması söylenecektir, hak veririm de bazı eleştirilere. ancak şenol hoca hep böyle garip garip açıklamalar yapan bir insandı. çok revaçta açıklamalarından bir tanesi, 'istanbulun havası kirli, federasyonu kurullarıyla birlikte bursa'nın tertemiz havasıyla uludağ'da ağırlamak isterim' gibilerinden bir şeydi.

    veya trabzonspor - psv eşleşmesi sonrasında 'eindhoven sokaklarını gezdim, pislikten geçilmiyordu ama tutup da kameraya çekmedim' diye garip garip saçmalaması da mevcuttu, ama o zamanlar burada epey övülmekle meşgul olunduğu için hatırlanmaz.

    sonuç olarak kimse kimseyi yaftalamasın, rica ederim. herkes kendi fikrine saygı duyulmasını istiyor, fakat karşıdaki tarafa emrivaki yapmasını da biliyor. bunu bazen ben de yapıyorum, ama yapmamamız gerek.

    belki bir günah çıkarma entrysi oldu bu.
  • 39
    sevmiyor değiliz, elbette kulübün efsane bir ismini biz de seviyoruz...

    ama bu sürekli olarak hata yapılmasını meşru hale getirmiyor. biz aynı hataları yapmaya devam ediyoruz ve başarılı olmayı umuyoruz. bu yapılan yanlışlara ses yükseltince "x'i sevmeyen taraftar" ilan ediliyorsunuz...

    ne yapalım? göz göre göre kötü futbolu ve onu inşa edeni mi övelim? başarı alındığında insanlar nasıl tebrik ediliyorsa, kötü sonuçlar alındığında insanlar eleştirilir...

    sizler eleştirmediğiniz için zaten galatasaray bu hale geldi...

    edit: (bkz: #2531940) bakın bunu neredeyse 3 yıl önce yazmışım. o günden bu güne ne değişmiş?

    iğneyi kendinize çuvaldızı başkasını batırınız lütfen...
  • 55
    kimse kimseyi sevmek zorunda falan değil ama fatih terim'i sevmediği için her konuyu işine geldiği gibi ele alan insanlar var.

    geçen ay yani 2021 haziran ayında onyekuru bonservisiyle alınsa; bu ''fatih terim'i sevmeyen'' yazarların büyük bir kısmı kerem'in önünün kesildiğinden dert yanacaktı. geçen sezonu iyi bitirmişti, milli takıma kadar yükselmişti ama yine yedek kalacak kaç kurtar kendini oğlum diyeceklerdi. onyekuru alınmadı, kerem'e güvenildi ve ilk maçından onyekuru diye dert yanmaya başladı bir kısmı.

    veya geçen sezon 20-21 sezonunda şampiyon olsak; yani beşiktaş'ın fazladan bir maçta puan kaybetmesi veya bizim bir maçta fazladan puan almamız yetiyordu. muhtemelen sezonun sonunu nasıl iyi getirdiğimizden bahsedilecek, burdan scott piri'ye büyük bir pay çıkarılacak, hatta belki riera'ya falan da pay çıkarılacaktı. şampiyon olamadık ve hoca liyakatsız oldu. şampiyon olunsa övüleceklerdi çünkü bir şampiyonluk hikayesi ve anlatısı olacak burdan da onlara övgü gelecekti.

    yani bu arkadaşların bir kısmı aynı fenerlilerin fatih terim'e yorumlarında yaptığı gibi her olayı işine geldiği yerden ele alıp yorumluyor. 2019 ocak ayında fatih terim, ozan kabak'la kalacak diye poz paylaştıktan sonra 5 gün sonra habersiz bir şekilde satıldı. satılması doğruydu yanlıştı orda değilim. böyle bir şey oldu mu oldu. bu arkadaşlar belhanda'ya 10 küsür milyonluk teklife fatih terim izin vermediği için satılmadığına inanıyor. neden? çünkü işine öyle geliyor. başka türlü haklı çıkamaz. haklı çıkmak için işine gelene inanır işine gelene inanmaz.

    bu kulübün 20 milyon euro bonservise harcayacak parası olsa haziran ayında gedson - halil - berkan üçlüsü takımla kampa katılırdı. al sana genç yapılanma. para yok süreç uzuyor. bonservise para harcayamadıkça free veya kiralık çekiyorsun. bonservis harcayamadıkça maaş yükün artıyor. geçen sezon 2-3 tane oyuncuyu takıma monte ediyorsun onları tutamıyorsun, en pahalısı 10 milyon euro. sonra niye psv gibi değiliz. adam sattığı oyuncunun bir benzerine gerekirse 10 - 15 milyon ödeyip getirip koyuyor. oyun organizasyonu devam ettiriyor. sen her sene yeniden bir şey kuruyorsun.

    hiç kimseyi almasan mesela 1 sene ömer bayram solbek oynasın desen bunu ne kimseye anlatabilirsin ne ikna edebilirsin. milletin ağzına sıçarlar. bir sene sabri sağbek oynasın dendi ne olduğunu hatırlayın. taraftar sezon başlamadan sezonu bitirttirdi. mecburen 7-8 tane genç oyuncuya bonservis ödeyemeceğin için aanholt tarzı adam bakılıyor zannediyorum.

    psv falan tamamen organizsyon sürekliliği sağlaması ile ilgili. yoksa cocu fener'e geldi ilk yarıyı bitiremedi. adamlar bir oyun oturtuyor, o oyunda giden oyuncusunun yerine hemen benzerini gerekirse 20 milyon euro ödeyip koyuyor, altyapısı da çalışıyor, ülkenin genel olarak altyapısı çalışıyor. o takım sürekli sürekli her sezon başı yeni bir şey kurmak zorunda kalmıyor. bizimle arasındaki fark bu. geçen seneden oyununu aynen devam ettiriyor adam. buna uygun zemini ve mali yapısı var. sende bu olmuyor. ne yapsan ne yapılsa millete anlatamazsın.

    yani mesela 2021 ocak ayında ''iyi ki irfan değil de gedson'u aldık'' dendi. okey. gedson covid, maç eksiği derken son 10 hafta ancak form tuttu. son 10 hafta o gedson'la bir oyun ve kalite yakaladın. takım 4/10 oynarken 6.5/10 oynamaya başladı. ''iyi ki'' ama sezon sonu kontratı bitti ve kulübüne döndü. temmuz 20 oldu adam ortada yok. alabilecek misin? alamazsan benzer kalitede ve yaşta profilde bir oyuncu alabilecek misin? alamazsan o oyun ve kalite eşiği nasıl süreklilik sağlayacak? farklı profil bir adam getirirsen yeni bir oyun ve süreç gerekecek çünkü. anlatmaya çalıştığım bu. psv'dir, benfica'dır bunu sağlayacak mali yapısı ve organizasyon devamlılığı var. sende var mı? ''genç alman'' hoca getirmek istiyorlar 3 yıldır senden kat kat fazla para harcayan, türkiye'nin en zengin adamının yönettiği fener bile getiremiyor da adam gelse 30 milyon euro bonservis harcamak isteyecek ve sende hak vereceksin. o zaman bugün neyden hangi denklemde neden dert yanılıyor?
  • 44
    bugün hocayla problemi olmayan taraftar hatalı taraftardır. hocayı çok sevmek başka durumu görmek başka.

    konu sevgi değil ortaya konan iş.

    ben fatih terim’i her zaman seveceğim. elbette şarkısı çalarak fiorentina’ya gittiğinde de severdim, tamas’lar bratu’larla debelendiğimizde de severdim. demirören’le anlaştığında da severdim. şimdi daha da çok severim. ama bu iş sevgi meselesi değil.

    benim sevdiğim fatih terim maçtan önce maçı kaybetmez, makas açıldı demez. arsenal ile makas yok muydu uefayı alırken?
  • 17
    yaşı 30'un üzerinde olanlar için kabul etmek gerekir mi futboldan ziyade siyasi düşünceler sebebiyledir. terim'in yıllarca siyasi duruşu ve birlikte oldugu insanlar sebebiyle biraz da herkesi irrite edebilecek hafif egolu tavırları sebebiyle sevmeyeni vardır.
    cok genc olan kardeslerim ise geçmişi bilmediğinden son birkac sezon ile terim'i degerlendirdiginden futbol amaçlı sevmiyor veya başarısız buluyor olabilir. bunda da haksız sayılmazlar zira bu gördükleri terim, terim degil.
    bizim 96-2000 arasi gördüğümüz terim o döneme göre son derece modern bir felsefe ve rakibi boğan bir oyun anlayışı ile takım yönetiyordu. şimdiki gibi degildi.
    gençlere terim'i anlatanlar hep taktik bilmez sadece motivasyonla is yapan bir adam olarak anlattılar. evet terim'in motivasyon yönü çok kuvvetlidir ama uefa belgeselinde de gördüğümüz üzere terim rakibini analiz ederdi, terim takımına taktik olarak da birkaç taktik verirdi. hagi ile bir plani vardi, hagi yoksa da plani vardi. beğenmiyorsa maçın herhangi bir dakikasında adam da değiştirirdi. hatta maçı çevirebilmek için hangi mac olduğunu önemsemeden hagi'yi begenmiyorsa oyundan alırdı. terim 16 yaşındaki emre b.'ye, alt liglerden beri tanıdığı ümit davala'ya forma verirdi.
    formayı adaletli dağıtırdı. evet biraz egosunun okşanmasını da istiyordu muhtemelen ki eski öğrencileri de röportajlarında bazen bunu ifade ediyorlar.
    yani şimdiki cok genc neslin tanıdığı terim ile bizim gencligimizde tanıdığımız terim baska.
    cok genc kardeslerim haric diger insanlarin da terim'i sevmemesini hatta nefret etmesini futbol takimi bazinda degerlendirirsek hicbir zaman anlamadim anlamayacagim.
  • 16
    sanılandan sayısı çoooook daha fazladır. sevmemek kişinin en doğal hakkı. ama bu sevmeyenlerin ekseriyeti sevmediği için kendilerine öyle ilginç atamalar yapar ki sadece bir kişiyi sevmediği için özgür düşünceli aydın bireyler olurlar.

    bir de sevmemekle yetinmeyip nefret edenler var ki birkaç gün içinde sözlükte uefa kupasının tesadüf olduğuna dair entryler görmeye başlayabiliriz. :(
  • 40
    fatih terim en başarılı olduğu dönemlerde bile sahip olduğu ego ve hareketleri yüzünden birtakım taraftarca sevilmezdi. bugün ise bunların üzerine başarısızlık eklenince sayı iyice arttı. bugün taraftara fatih terim'i seviyor musunuz diye sorsanız ciddi bir "hayır" cevabı alırsınız. türkiye'de ciddi bir genç kuşak patlaması oldu bildiğiniz üzere. z kuşağı denilen milyonlarca genç ve çocuk dünyaya geldi. bu çocuklar 2000 senesinde alınan uefa kupasını falan hatırlamazlar. belki bazıları 2013 senesinde oynadığımız çeyrek finali hatırlar, o kadar. aradan uzun zaman geçti ve insanlar artık alışılagelmiş şeylerden sıkılmaya başladılar. ülkedeki her makamda, başarısızlığa rağmen koltukta oturma hevesi tavan yaptığı için hocayı kötü şeyler bekliyor. yakın zamanda efsanesi olduğu kulüpten istifa sesleriyle kapı dışına konabilir. böyle olmasını istemem ama hocanın da buna artık çözüm bulması(senelerdir bulamıyor) ya da istifasını vermesi gerekiyor. gidişat kötü ne yazık ki ve bu yine hocanın kendi suçu.
  • 15
    fatih terim'i şikeci, yalaka , çıkarcı , dolandırıcı kişilerle el ele vermiş bir şekilde görmeye dayanamayan taraftardır. fatih terim'i bu adamlarla yan yana görmeyi hocasına yakıştıramamak, bu adamlarla hocasını el ele görmeyi fatih terim'e yakıştıramayıp eleştirmek imparator'u sevmemek değildir. 2 yıldır galatasaray'a, futbolcusuna ve hocasına üst sınırdan cezalar verip, 1 maç bile indirim yapmayan ama rakiplerine ceza bile vermeyen adamlarla anlaşmasını içlerine sindirememektedirler.
  • 30
    2014 senesinde galatasaray taraftarının büyük bir kısmı bu tanımlamaya uyuyordu. ben o gün de seviyordum bugün de seviyorum. o gün kalsın istiyordum, bugün gitsin istiyorum daha doğrusu başkan olsun istiyorum. yani kişilerin fikirleri zamanla değişebilir. eskiden ölecek kadar sevdiğimiz insanlar bugün aklımıza bile gelmiyor olabilir. hayatın olağan akışına uygundur ve benim de bizzat tanıdığım 40 yıllık galatasaraylı olup fatih hocayı pek de sevmeyen taraftarlar vardır.
  • 54
    galatasaray'ı seven herkesi severim. bu kulübe yıllarını vermiş ve başarıdan başarıya koşmuş birisini de baş tacı ederim. işte fatih terim, yaptıklarıyla baş tacıdır. efsanedir, imparatordur...

    fatih terim düşmanı olmadığımı belli ettikten sonra asıl konuya geçeyim:

    şimdi fatih terim'i değil de, fatih terim'in bazı huylarını sevmiyorum. en basitinden hatalarından ders almıyor. aynı hataları tekrar tekrar yaparak farklı sonuçlar bekliyor ve bu da galatasaray'a zarar veriyor. hani gerçekten çok gereksiz inatları var. bunun yanında takım kazanınca kendisi şahane oluyor ama takım hezimete uğrayınca da "ocak gelsin" "yaz ayı gelsin" "transferler gelsin" "3 yıl sonra..." gibi bahaneler sıralıyor. eski fatih terim'in bir sözü vardır: "bazen yürekli kayıplar korkak zaferlerden çok daha önemlidir" diye. ama maalesef ki kendisi döneminde ne yürekli kayıplar yaşıyoruz, ne de korkak zaferler alabiliyoruz. hezimetten başka hiçbir şey yaşamıyoruz. tüm bu sürecin tek nedeni ise hocanın sistemsizliği sistem olarak kabul etmesidir. 4 yıldır süregelen saçma sapan bir futbol, belirsiz bir oyun şablonu, kondisyon eksikliği, disiplin sorunları falan filan hak getire. hani hoca bunları 4 yılda yapamadı ve bizden 3 yıl daha istiyor. işte sistemi, taktiği falan olmadığı için bahanelerini de sürdürür, inatta eder... daha konuşulacak çok şey var da, kısa keseyim ve özete geçeyim:

    neyse işte dediğim gibi, konu hocayı sevmemek olursa ayıp ederiz. asıl konu, hocanın son yıllarda galatasaray'a zarar vermiş olan huylarını sevmemek olmalı. bunu da güzel bir şekilde eleştiririz olur biter.
  • 35
    kulübün vizyonuna uygun* hedefler koyan ve başarmış bir efsaneyi, ömrün boyunca hic yaşamadığın duyguları sana yaşatmis olan efsaneyi " yaaa son 2,3 sezon ne oynatti. avrupada ne başarımız var" diye eleştirip sevmeyen galatasaraylidir.

    evet son senelerde hatta 7 senedir galatasaray avrupada başarılı değil ama bu direk fatih terim yüzünden midir?

    67 yaşında deplasman antrenman oradan oraya kosup kovalamasi para kazanmak için mi kendini ispatlama derdinde mi? 2 şampiyonluk sonrasi imza atmayıp emekliye ayrilamaz miydi? gayet de acik ara efsane olarak kenara geçerdi. keyfini sürmeye bakardı.

    adam galatasaray için gerçek galatasaraylı olarak uğraşıyor, didiniyor. sevgi yürekten gelen bir şey, tutkulu olduğun kulupte böyle geçmişi olan, bu yasinda hala uğraşıp didinen adamı sevmiyorsan sen kimseyi sevmezsin ki zaten.

    bir daha fatih terim seviyesinde teknik direktör göremeyecek olmanin farkinda olmayan galatasaraylilardir.

    not: bahsedilen sevgi icin "yaa ben egolu adam sevmiyorum" geyigini yapmasın kimse, kulup efsanelerini severken aileni arkadaşınlarını sevmekten daha farklı bir duygudur bu. birebir tanımadığın bir adami sevmek.
  • 60
    ciddi ciddi oluşmuş grup. galatasaray'a sayısız başarı kazandırmış hoca açısından da taraftar açısından da acı bir durum. hocanın 5. dönemi söylentisi çıktığında yazılanlardan bazıları gerçekten nefretle yazılmış yazılardı. ancak bu grubun oluşumunda hocanın emeği yok değil. çünkü saha içinde başarılı olduğu yıllarda saha dışında sağ siyasetçi politikası güde güde hem basının hem de taraftarın içinde fatih terim yalakası bir grup yarattı. bu oluşan grup da sahada takım döküldüğü halde hocayı yalaya yalaya hocayı sevmeyen hatta nefret edenlerin olduğu bir grup yarattı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın