• 1135
    --- alıntı ---
    galatasaray’da değişen taraftar profili

    “ fenerbahçe içi boş mercedes’leriyle etrafa hava atanların, galatasaray eski mercedes’lerine benzin parası bulamayanların, beşiktaş’ta yayaların takımıdır.” bunlar ne benim ne de bu kültürün içinde yoğrulmuş birinin sözleri. bu sözler 14 senedir türkiye’de öğretmenlik yapan bir ingilize ait. aslına bakarsınız üç istanbul büyüğü arasındaki hiyerarşiyi bunda daha iyi özetleyen bir yorum yapılamazdı herhalde. ancak benim aklıma takılan soru eski mercedes’lerine benzin parası bulamayan takımın(takımımın) değişen taraftar profili.

    bundan yaklaşık 7-8 sene önce babamın önderliğinde gittiğim maçlarda gözüme çarpan en mutluluk verici şey, tribündeki bütünlük olurdu. hiçbir futbolcu yuhalanmaz kaybedilen bir maçtan daha değersiz görülmezdi. ancak ne olduysa oldu ve uefa kupasının yarattığı kredinin kullanılamaması sonucunda tribünlerde bir devrim yaşandı. avrupa başarısıyla sonradan galatasaray’lı olanlar bir yandan asaletin bize yeter derken bir diğer yandan da oyuncu ıslıklayıp, istifa sloganları atarak aslına kendi içlerinde çelişir oldular. buradaki sorun taraftarın rahatsızlığını gösterip göstermemesi değil zira bahsettiğim 7-8 sene öncesinde de taraftar beğenmediği noktaları işaret eder, yönetim de bir şekilde o sorunu çözmeye çalışırdı. ancak şimdiler de yönetimle taraftarın arasına mesafe girmesinden mütevellit(artık ne alpaslan dikmen var ne de yönetimdeki taraftar olarak anılan abdürrahim albayrak) bir üslup sorunu yaşanıyor.

    rahatsız olan taraftar sorunun devam ettiği süreçte ilk bir iki hafta oyuncuları asıp keserken daha sonra da “seni oynatanda kabahat” diyerekten teknik direktörleri dar ağacına davet etmekte. bu sürecin ne kadar fazla tekrar edildiğini görmek için uefa sonrası gelen teknik direktör sayısıyla anlatabiliriz. sadece bu sayıyla değil tabi gelen-giden oyuncu sirkülasyonu da buna bir veri teşkil etmekte. şuan takımımızda uefa kupasını kadrodan kalan oyuncu sayısı “0”. hasan şaş ve ümit karan’ın da ayrılmasıyla aradığımız dönemlerden temsilci olarak sadece emre aşık ve ayhan akman var. bütün bunların ötesinde, bu sayıların bu kadar fazla olmasında taraftarın ne kadar önemli bir faktör olduğunu söyleyebiliriz. zira aynı takımın tarafatrı 4 sene üst üste gelen şampiyonluklardan önce terim’in aldığı başarısız sonuçlara da bir şekilde sabır göstermiş ve sabrın sonunu selamete vardırmıştır.

    ancak gelin görün ki artık boğazın karşı yakasına benzeyen bir taraftar kitlesi var galatasaray’ın. transferlere şampiyonluklar kadar sevinen, bütün uğraşlara rağmen hala üretime devam eden altyapıdan gelen gençlere oldukça az sabır gösteren, alkış-ıslık mekanizması bozulmuş, sadece önemli maçlarda bütünleşen yani genel anlamda yazının başında bahsettiğim bütünlüğü kaybetmiş bir taraftarı var artık galatasaray’ın. sadece ezeli rakibi ebedi dostuyla yaptığı maçlara odaklanan bir taraftar kitlesi var takımımın. eskiden “büyük takımlar aldıkları kupaları,küçük takımlar ise yendikleri büyük takımları konuşur” felsefesini benimseyen taraftar kitlesi yerine “iki dileğim var cimbomum ikisi de fenere ko… k” diyen bir kalabalık var tribünlerde. nereden ne zaman geldiler bilmiyorum ama yapsında onura,gurura ve karaktere önem veren bir takımın bu kadar materyalist beyinler tarafından desteklenmesi pekte doğru değil gibi görünüyor.

    sonuç olarak, camianın etmenlerini(yönetim,taraftar ve futbolcu) birleştiren” tutkal adamların” kaybı(alpaslan dikmen,abdürrahim albayrak) ve değişen taraftarın değişen profili galatasaray’ın politikalarında da değişime yol açıyor. altyapıdan oyuncu oynatmasıyla övünen takım o oyuncu kötü oynadı mı hemen transfere yönlendirilmeye çalışılıyor(örnek için “kanatlar açılırda kimsecikler görmezse”). hal böyle olunca farklı kültürlerden ve gelir gruplarından gelip galatasaray aşkıyla kol kola olan birbirini tanımayan milyonlar takımlarını olumsuz yönde etkiliyor. demem odur ki, anlaşılması ve ders alınması gereken konu şut atan oyuncusuna aferin diyen bir taraftar kitlesinin “oradan kaç golün var lan …..” dönüşümüdür. kabiliyetten çok karaktere önem eren ve başarısını da bu şekilde kazanan bir klübün özünü hatırlaması için bu değişimi kontrol etmesi ve taşları camianın her parçası için yerine oturtması kaçınılmaz bir hedef haline gelmiştir. bakarsınız o zaman insanlar bilete formaya atkıya para vermekle klübün sahibi olmadıklarını anlarlar…

    kim bilir?

    kaan akkanat
    http://arenafutbol.forum.st/...ien-taraftar-profili

    --- alıntı ---
App Store'dan indirin Google Play'den alın