137
ilk 11 telefonuma geldiğinde bir "la havle..." çekmiştim, ama daha iyisini de bekleyemezdim; güç bela kampın sonuna yetişen cana'nın hazır olmadığını görüyorduk, elano'nun sakat olduğunu biliyorduk. orta sahada kullanılabilecek diğer iki sağlam futbolcu olan emre çolak ve musa çağıran ise muhtemelen rahat geçmesi beklenen rövanş maçında forma şansı bulacaktı ama beklenen olmayacak muhtemelen... elano'nun şansı yok ama umarım cana rövanşa kadar hazır olur; yoksa halimiz duman.
savunma alışık olduğumuz gibi; lucas neill'e bakılarak yer tutma konusunda ondan kopya çekiliyor. servet yine ceza sahası yakınında durup pas atacak arkadaşını arayan rakipten fiziğini kullanarak topu alıyor, ama topla koşan ve kaleye giden süratli rakip karşısında varlığı-yokluğu bir; ali turan kapar bu sene formayı. sabri hücumda yine etkili ve eğer zamanında dönemezse neill sağda rakibi karşılıyor, servet altıpas içini kontrol ediyor ve hakan balta'nın da arka direğe bakması gerekiyor ama bu maçta hakan balta da hücumdan dönmekte çok geç kaldı. yani neyse ki tek silahı kontratak olan ve onu da tam beceremeyen bir rakip vardı karşımızda. bu arada sabri; iyi oynadın, güzel koştun, hücuma katkı yaptın ama o ilk 5 dakika içinde yaptığın hatalı pasla rakibi golle burun buruna bırakmanı görmedim sanma, biraz daha dikkat...
barış-mustafa-ayhan şeklinde bir orta sahanın hücum anlamında üretken olamamasını anlıyorum, fakat defansif zaaf göstermesini anlayamıyorum; işiniz bu değil mi kardeşim sizin? yer tutup rakip kontrataklarına zamanında müdahale de edemeyecekseniz ne işe yararsınız? rakip yarı sahada pres yapıp top almaya çalışırken kendi alanını bomboş bırakan defansif orta saha mı olur; nasıl olsa kaybediyorsun aldığın topu da, bırak hücum presi hücumcular yapsın. hücumcular demişken; rakibi yarı sahasında tutabilmemizi tamamen onların hücum prese olan katkılarına borçluyuz, tamamı defansif oyunculardan oluşan orta sahamızın neredeyse hiç katkısı yok. benim sayabildiğim 4 rakip kontratağında da rakip ceza sahası önüne kadar hiç rahatsız edilmeden ilerleyebildi ve 3'ünde beğenmememize rağmen hakkını vermek zorunda olduğumuz hakan balta'ya takıldı. orta sahada beğenebildiğim bir tek mustafa sarp vardı ve ilk 30 dakikada köprü görevi görebilen tek futbolcu oldu. maçın geri kalanında ise sahadan silindi ve köprü görevi gören kimse kalmayınca ileri uç elemanları ekstra kuvvet sarf etmek zorunda kaldı. bu durumda da maçın başında kurduğumuz o müthiş baskı yok oldu tabi.
ileri uç için söylenebilecek çok önemli şeyler yok; bu sistemde onların performansı, arkalarında oynayan bloğun performansına bağlı. serdar özkan istekliydi ve etkili ortalar açtı, mehmet batdal ne zaman nerede durup top beklemesi gerektiğini biliyor ve arda yine en büyük hücum insiyatifi; ama ilk 30 dakika içinde 3-0 olabilecek maç berabere bitti. neden gol atamadığımızı sormakta pek fayda göremiyorum; gol atmak için yapılması gerekenleri yapmamıza rağmen yeterince gol bulamadık ve sonra da dediğim gibi, orta sahanın pili bittiği için etkinliğimiz azaldı. aynı orta saha, maç boyunca kontrataklara karşı alarm vermesine rağmen; yediğimiz gollerin de kontratakla alakası yok. gol atamayan rakibe zorla attırdık yemin ediyorum; taça giden topu içeri al, topa vurabilmeyi kendisi de beklemeyen adamı içeride boş bırak...
sezonun geneli için ölçü olamaz, ama rövanş maçının zor geçeceğini rahatlıkla söyleyebilir bu maç. ulan bana bakın, %65 top kontrolüyle oynadıkları maçta beraberlik alan ulviler; bi kaza kurşununa denk getirmeyin turu, alıp gelin rövanşı...
savunma alışık olduğumuz gibi; lucas neill'e bakılarak yer tutma konusunda ondan kopya çekiliyor. servet yine ceza sahası yakınında durup pas atacak arkadaşını arayan rakipten fiziğini kullanarak topu alıyor, ama topla koşan ve kaleye giden süratli rakip karşısında varlığı-yokluğu bir; ali turan kapar bu sene formayı. sabri hücumda yine etkili ve eğer zamanında dönemezse neill sağda rakibi karşılıyor, servet altıpas içini kontrol ediyor ve hakan balta'nın da arka direğe bakması gerekiyor ama bu maçta hakan balta da hücumdan dönmekte çok geç kaldı. yani neyse ki tek silahı kontratak olan ve onu da tam beceremeyen bir rakip vardı karşımızda. bu arada sabri; iyi oynadın, güzel koştun, hücuma katkı yaptın ama o ilk 5 dakika içinde yaptığın hatalı pasla rakibi golle burun buruna bırakmanı görmedim sanma, biraz daha dikkat...
barış-mustafa-ayhan şeklinde bir orta sahanın hücum anlamında üretken olamamasını anlıyorum, fakat defansif zaaf göstermesini anlayamıyorum; işiniz bu değil mi kardeşim sizin? yer tutup rakip kontrataklarına zamanında müdahale de edemeyecekseniz ne işe yararsınız? rakip yarı sahada pres yapıp top almaya çalışırken kendi alanını bomboş bırakan defansif orta saha mı olur; nasıl olsa kaybediyorsun aldığın topu da, bırak hücum presi hücumcular yapsın. hücumcular demişken; rakibi yarı sahasında tutabilmemizi tamamen onların hücum prese olan katkılarına borçluyuz, tamamı defansif oyunculardan oluşan orta sahamızın neredeyse hiç katkısı yok. benim sayabildiğim 4 rakip kontratağında da rakip ceza sahası önüne kadar hiç rahatsız edilmeden ilerleyebildi ve 3'ünde beğenmememize rağmen hakkını vermek zorunda olduğumuz hakan balta'ya takıldı. orta sahada beğenebildiğim bir tek mustafa sarp vardı ve ilk 30 dakikada köprü görevi görebilen tek futbolcu oldu. maçın geri kalanında ise sahadan silindi ve köprü görevi gören kimse kalmayınca ileri uç elemanları ekstra kuvvet sarf etmek zorunda kaldı. bu durumda da maçın başında kurduğumuz o müthiş baskı yok oldu tabi.
ileri uç için söylenebilecek çok önemli şeyler yok; bu sistemde onların performansı, arkalarında oynayan bloğun performansına bağlı. serdar özkan istekliydi ve etkili ortalar açtı, mehmet batdal ne zaman nerede durup top beklemesi gerektiğini biliyor ve arda yine en büyük hücum insiyatifi; ama ilk 30 dakika içinde 3-0 olabilecek maç berabere bitti. neden gol atamadığımızı sormakta pek fayda göremiyorum; gol atmak için yapılması gerekenleri yapmamıza rağmen yeterince gol bulamadık ve sonra da dediğim gibi, orta sahanın pili bittiği için etkinliğimiz azaldı. aynı orta saha, maç boyunca kontrataklara karşı alarm vermesine rağmen; yediğimiz gollerin de kontratakla alakası yok. gol atamayan rakibe zorla attırdık yemin ediyorum; taça giden topu içeri al, topa vurabilmeyi kendisi de beklemeyen adamı içeride boş bırak...
sezonun geneli için ölçü olamaz, ama rövanş maçının zor geçeceğini rahatlıkla söyleyebilir bu maç. ulan bana bakın, %65 top kontrolüyle oynadıkları maçta beraberlik alan ulviler; bi kaza kurşununa denk getirmeyin turu, alıp gelin rövanşı...