18463
2025 yılında henüz teknik direktörlük yapmamıştır. geçtim maç önü hazırlığı, maç esnasındaki tercihlerini yani bütün bir hocalık performansını; teknik direktörlük dokunuşu yaptığı tek an var: alanya deplasmanında ''taraftar ne der, linç yer miyim, adamcı olmakla suçlanır mıyım?'' demeden lemina'yı oyundan alması. 3 ay oldu, 3 ay. yaptığı tek dokunuş bu.
hocadaki değişimi görmek için tek bir şey yeterli: basın toplantıları. zamanınız varsa gidip hocanın ilk sezonunda hem kazandığı hem kaybettiği maçlardaki basın toplantılarına kısaca bakın, bir de bu sezonki toplantılarına bakın. saha içinden bahseden, kendi oyununu analiz eden, eleştiren adam gitti yerine şu geldi: yönetim çok iyi, yönetim her şeyini veriyor, taraftar rahat olsun, mayıslar bizimdir.'' basmakalıp röportajlar kataloğundan yazı okuyan bir adam geldi sanki. mayıslar bizimdir, mayıslar bizimdir diye tekrarlayıp duruyor. oyuna dair ya konuşmuyor ya da tamamen farklı bir ajandayla konuşuyor.
hocam, şampiyon olacağımızı düşünen bir taraftar olarak söylüyorum ki hiç rahat değilim. çünkü 3 aydır beni rahat ettirecek bir takımı izlemiyorum. 3 aydır izlediğim şey cepten yiyen bir galatasaray. evet, doğru. bugüne kadar mayıslar hep galatasaray'ın oldu. neden? çünkü mayıs yaklaştıkça sahadaki galatasaray her zamankinden daha konsantre, daha istekli, daha ciddi ve daha pragmatist olur. artık saçma sapan şeyleri denemez, sahada laubali laubali dolanmaz. o maçı kazanmak için ne gerekiyorsa onu yapar. bir şekilde kalesini gole kapatır, duran toptan falan atar o maçı bitirir. öyle fantezi 11 denemeleri, saçma sapan değişiklikler, laubali futbolcular, 5 dakika dayanamayıp kasımpaşa'dan 3. golü yemeler falan olmaz o galatasaray'da. sen bunu daha iyi bilirsin bizden. ben sana soruyorum galatasaray şu an bu dediklerimizden hangisine sahip? geçtim mayısları, senin 3 yıllık galatasaray kariyerinin en belirsiz, en ciddiyetsiz, en laubali takımını izliyoruz sahada. beşiktaş deplasmanına antalya'ya gider gibi giden bir takım.
bizim rahat olmamız için senin biraz rahatsız olman lazım. biraz sahaya kafa yorman lazım. sen bizden rahatsın. çok büyük destek kaybettin, en büyük cezayı kendine verdin. seni seven, her zaman desteklemiş biri olarak söylüyorum: belki de 3 sene üst üste şampiyonluk yaşamış bir hoca olarak taraftarın en az yarısı tarafından istenmeyen adam olacaksın. daha ne diyelim?
umarım kalan 2 ay bu gemiyi limana yanaştıracak bir 11 ve strateji üretebilirsin. yoksa benim kesin yaşanacağını öngördüğüm “2. okan buruk dönemi” bile riske girecek. haberin ola. allah yardımcın olsun.
hocadaki değişimi görmek için tek bir şey yeterli: basın toplantıları. zamanınız varsa gidip hocanın ilk sezonunda hem kazandığı hem kaybettiği maçlardaki basın toplantılarına kısaca bakın, bir de bu sezonki toplantılarına bakın. saha içinden bahseden, kendi oyununu analiz eden, eleştiren adam gitti yerine şu geldi: yönetim çok iyi, yönetim her şeyini veriyor, taraftar rahat olsun, mayıslar bizimdir.'' basmakalıp röportajlar kataloğundan yazı okuyan bir adam geldi sanki. mayıslar bizimdir, mayıslar bizimdir diye tekrarlayıp duruyor. oyuna dair ya konuşmuyor ya da tamamen farklı bir ajandayla konuşuyor.
hocam, şampiyon olacağımızı düşünen bir taraftar olarak söylüyorum ki hiç rahat değilim. çünkü 3 aydır beni rahat ettirecek bir takımı izlemiyorum. 3 aydır izlediğim şey cepten yiyen bir galatasaray. evet, doğru. bugüne kadar mayıslar hep galatasaray'ın oldu. neden? çünkü mayıs yaklaştıkça sahadaki galatasaray her zamankinden daha konsantre, daha istekli, daha ciddi ve daha pragmatist olur. artık saçma sapan şeyleri denemez, sahada laubali laubali dolanmaz. o maçı kazanmak için ne gerekiyorsa onu yapar. bir şekilde kalesini gole kapatır, duran toptan falan atar o maçı bitirir. öyle fantezi 11 denemeleri, saçma sapan değişiklikler, laubali futbolcular, 5 dakika dayanamayıp kasımpaşa'dan 3. golü yemeler falan olmaz o galatasaray'da. sen bunu daha iyi bilirsin bizden. ben sana soruyorum galatasaray şu an bu dediklerimizden hangisine sahip? geçtim mayısları, senin 3 yıllık galatasaray kariyerinin en belirsiz, en ciddiyetsiz, en laubali takımını izliyoruz sahada. beşiktaş deplasmanına antalya'ya gider gibi giden bir takım.
bizim rahat olmamız için senin biraz rahatsız olman lazım. biraz sahaya kafa yorman lazım. sen bizden rahatsın. çok büyük destek kaybettin, en büyük cezayı kendine verdin. seni seven, her zaman desteklemiş biri olarak söylüyorum: belki de 3 sene üst üste şampiyonluk yaşamış bir hoca olarak taraftarın en az yarısı tarafından istenmeyen adam olacaksın. daha ne diyelim?
umarım kalan 2 ay bu gemiyi limana yanaştıracak bir 11 ve strateji üretebilirsin. yoksa benim kesin yaşanacağını öngördüğüm “2. okan buruk dönemi” bile riske girecek. haberin ola. allah yardımcın olsun.