1085
duygularla hareket ettiğimiz için genelde çok sevilen bi' figür, bu oyuncu olsun, yönetici olsun öyle ya da böyle kulüpten ayrılınca onun yerine gelen kişinin nefret objesine dönüşmesi genellikle fazla zaman almaz. işler iyi giderken bile bunun emareleri hafif hafif görülür ama işler biraz sallantıya uğradığında geçmişe dönülür hemen bi' yanlışı, falsosu aranır, başkası yapsa görülmeyecek ufak bi' şey hemen büyütülür, ağzıyla kuş tutsa kimseye yaranamaz, başarısızlığın tüm faturası hemen ona kesilir. bunun çok örneği var hem de yakın zamanlarda şimdi saymak istemem tek tek.
günah keçisi aranıyor anladığım kadarıyla buna en uygun kişi de hatipoğlu seçilmiş durumda. cuesta'yı ibrahim hatipoğlu tutup kolundan getirmiş değil. kaldı ki sportif aş'deki futbol sorumlularının transfer edilecek oyuncuları belirlemek gibi bi' görevi yok bildiğim kadarıyla. erden timur'un da gece yatıp rüyasında sanchez'i görüp tutup kolundan getirdiğini zannetmem. belirlenen oyuncularla anlaşma zemini ararlar sadece.
pasta mevzusunda da bence hiçbir yanlış, hata yok. ortaya bi' vizyon koymak bunu da istemek suç değil. herhalde şuradan eleştiriliyor ''sen pasta keseceğine gerekli şeyleri yap avrupa kupası için?'' ama bu da hatalı bi' düşünce çünkü sadece hatipoğlu'nun yapabileceği şey değil bi' bütün olarak çarklar doğru işlerse ortaya başarı denilebilecek bi' şeyler çıkar. galatasaray'daki temel sorun çarkların doğru işlememesidir.
galatasaray'ın başarılı olduğu dönemlerde çok iyi işler yapan eski adıyla futbol şube sorumluları vardı ki bu galatasaray'ın kültüründe olmazsa olmaz gibidir. adnan polat, ergün gürsoy, ali dürüst, albayrak, erden timur gibi çok önemli isimler gelip geçmiştir. hatipoğlu ise bu özelliklere sahip biri değil ama bu durumda da en az suçlu kendisidir. onu buraya getiren kişi ya da kişiler sorumludur.
günah keçisi aranıyor anladığım kadarıyla buna en uygun kişi de hatipoğlu seçilmiş durumda. cuesta'yı ibrahim hatipoğlu tutup kolundan getirmiş değil. kaldı ki sportif aş'deki futbol sorumlularının transfer edilecek oyuncuları belirlemek gibi bi' görevi yok bildiğim kadarıyla. erden timur'un da gece yatıp rüyasında sanchez'i görüp tutup kolundan getirdiğini zannetmem. belirlenen oyuncularla anlaşma zemini ararlar sadece.
pasta mevzusunda da bence hiçbir yanlış, hata yok. ortaya bi' vizyon koymak bunu da istemek suç değil. herhalde şuradan eleştiriliyor ''sen pasta keseceğine gerekli şeyleri yap avrupa kupası için?'' ama bu da hatalı bi' düşünce çünkü sadece hatipoğlu'nun yapabileceği şey değil bi' bütün olarak çarklar doğru işlerse ortaya başarı denilebilecek bi' şeyler çıkar. galatasaray'daki temel sorun çarkların doğru işlememesidir.
galatasaray'ın başarılı olduğu dönemlerde çok iyi işler yapan eski adıyla futbol şube sorumluları vardı ki bu galatasaray'ın kültüründe olmazsa olmaz gibidir. adnan polat, ergün gürsoy, ali dürüst, albayrak, erden timur gibi çok önemli isimler gelip geçmiştir. hatipoğlu ise bu özelliklere sahip biri değil ama bu durumda da en az suçlu kendisidir. onu buraya getiren kişi ya da kişiler sorumludur.