840
ıcardi osimhen’in vizyon, bitiricilik ve baskı yönlendirme eksikliğini hissetirmezken, osimhen de ıcardi’nin fiziksel noksanlarını kapatmıştı. ıcardi bambaşka bir futbolcu. o formdayken yanında oynayan barış alper, kerem aktürkoğlu hatta rashica performanslarına bakın bir de yanında değilken ki performanslarına bakın. aradaki uçurum onun saha içerisindeki akıl büyüklüğü gösteren en küçük örneklerden biri…
okan buruk ıcardi’nin yaptıklarını önce batshuayi’den bekleyerek bats’ı kaybetti. ardından onu değiştirerek morata’dan ıcardi’cilik oynamasını isteyecekti ki morata sakatlandı. barış alper ve ahmed kutucu’dan bekledi aynı performansı ardından. “ne yapsam oluyorculuk” oynamaya başladı uzunca bir süredir.
hoca evet zor zamanlarda gemiyi güzel yanaştırdı limana, sigara paketinden furbolcu da yaptı ama futbol bir takım oyunu. takım oyunun harcını da teknik direktör karmalı, karamıyorsa yani elimdeki malzemenin altında bir performans gösterirse eleştirilir. doğal bir sonuç.
hagi eğer arkasında okan emre suat, önünde hakan, arif olmasaydı hagi olabilir miydi? onlar hagi’yi fiziksel olarak taşırken, hagi de işin bitiricilik, bağlayıcılık, kalite kısımlarıyla ilgilendi. bunun tam tersi de geçerli. hagi’nin sihri olmasaydı uefa’yı almamız ya da 4 sene üst üste şampiyon olmamız çok mümkün olur muydu?
ahmed kutucu, osimhen ve mertens 3’lüsü nasıl önde baskı yapabilir? solda barış sağda frankowski varken rakip sahaya nasıl yerleşebilirsin? abdülkerim’i orta sahaya çıkarılmış bir defans 3’lüsünün soluna atarak açık alanı savunmasını beklemek delilik değil mi?
bu takım 2 senedir doğru dürüst bir kaç maç yaptı. sebebi bence oturmayan kadrolar, oturmamış kadro üzerinde alınan büyük kararlar, o gelsin, bu gitsin zihniyeti. harcın formülü belli. biraz yaratıcılık biraz mücadele ve bunu dengeli bir biçimde oyun tarzına göre bükebilmek. pres yapacaksan ahmed kutucu, osimhen ve mertens’i 1-2 şeklinde dizmek intihardı. herkes elfsborg ve tothennam gibi sonsuza kadar pas opsiyonu denemiyor. ki ıcardi gibi baskı yönlendirme uzmanı, ütopik bir bitirici ve top tekniği de yok elinde.
neyseki 2.yarı başında yanlışlardan dersler alındı. ve çok şükür ki golü yiyince doğrulardan vazgeçilmedi. zira bu konuda da daha geçen az maçında rezillik çıkmıştı. hatta üzerine koyarak lemina’yla öldürücü darbe vuruldu.
bu kadar futbolcu sirkülasyonuna gerek yok. osimhen mertens’in varsa barış ve yunus’u dinlendirebilecek 2 kanat oyuncusu yeterdi. yine mertens’i yeri geldiğinde rotasyona sokabilecek 1 futbolcu daha ekleseydin yine yeterdi. sol bekin sakatını bulup getirmesen yine yeterdi. sağ bekine önce as oyuncu getirip sonra geleceğe yatırım yapsaydın yine yeterdi.
ama biz kibri seçtik, fırsat transferini seçtik. fenerbahçe ile ligde mücadelenin yöntemi bu, katılıyorum. ama sen galatasaray’sın, öncüsün, fenerbahçelileşmemelisin. sürdürülebilir bir başarı için istikrar gerekiyor, düzenli olmak gerekiyor.
tüm bunlara rağmen osimhen, lemina, torreira, davinson, sara, frankowski, mertens, barış, abdülkerim bardakçı çok üstün kalıyor lig için, böyle bir kadroya sahip olduğumuz için çok şanslıyız ve inşallah şampiyon olup daha aklı başında sezonlar geçireceğiz. son 2-3 aydır defalarca tekrar ettiği üzere gibi dersler almamız gereken maçlardan biri oldu yine.
okan buruk ıcardi’nin yaptıklarını önce batshuayi’den bekleyerek bats’ı kaybetti. ardından onu değiştirerek morata’dan ıcardi’cilik oynamasını isteyecekti ki morata sakatlandı. barış alper ve ahmed kutucu’dan bekledi aynı performansı ardından. “ne yapsam oluyorculuk” oynamaya başladı uzunca bir süredir.
hoca evet zor zamanlarda gemiyi güzel yanaştırdı limana, sigara paketinden furbolcu da yaptı ama futbol bir takım oyunu. takım oyunun harcını da teknik direktör karmalı, karamıyorsa yani elimdeki malzemenin altında bir performans gösterirse eleştirilir. doğal bir sonuç.
hagi eğer arkasında okan emre suat, önünde hakan, arif olmasaydı hagi olabilir miydi? onlar hagi’yi fiziksel olarak taşırken, hagi de işin bitiricilik, bağlayıcılık, kalite kısımlarıyla ilgilendi. bunun tam tersi de geçerli. hagi’nin sihri olmasaydı uefa’yı almamız ya da 4 sene üst üste şampiyon olmamız çok mümkün olur muydu?
ahmed kutucu, osimhen ve mertens 3’lüsü nasıl önde baskı yapabilir? solda barış sağda frankowski varken rakip sahaya nasıl yerleşebilirsin? abdülkerim’i orta sahaya çıkarılmış bir defans 3’lüsünün soluna atarak açık alanı savunmasını beklemek delilik değil mi?
bu takım 2 senedir doğru dürüst bir kaç maç yaptı. sebebi bence oturmayan kadrolar, oturmamış kadro üzerinde alınan büyük kararlar, o gelsin, bu gitsin zihniyeti. harcın formülü belli. biraz yaratıcılık biraz mücadele ve bunu dengeli bir biçimde oyun tarzına göre bükebilmek. pres yapacaksan ahmed kutucu, osimhen ve mertens’i 1-2 şeklinde dizmek intihardı. herkes elfsborg ve tothennam gibi sonsuza kadar pas opsiyonu denemiyor. ki ıcardi gibi baskı yönlendirme uzmanı, ütopik bir bitirici ve top tekniği de yok elinde.
neyseki 2.yarı başında yanlışlardan dersler alındı. ve çok şükür ki golü yiyince doğrulardan vazgeçilmedi. zira bu konuda da daha geçen az maçında rezillik çıkmıştı. hatta üzerine koyarak lemina’yla öldürücü darbe vuruldu.
bu kadar futbolcu sirkülasyonuna gerek yok. osimhen mertens’in varsa barış ve yunus’u dinlendirebilecek 2 kanat oyuncusu yeterdi. yine mertens’i yeri geldiğinde rotasyona sokabilecek 1 futbolcu daha ekleseydin yine yeterdi. sol bekin sakatını bulup getirmesen yine yeterdi. sağ bekine önce as oyuncu getirip sonra geleceğe yatırım yapsaydın yine yeterdi.
ama biz kibri seçtik, fırsat transferini seçtik. fenerbahçe ile ligde mücadelenin yöntemi bu, katılıyorum. ama sen galatasaray’sın, öncüsün, fenerbahçelileşmemelisin. sürdürülebilir bir başarı için istikrar gerekiyor, düzenli olmak gerekiyor.
tüm bunlara rağmen osimhen, lemina, torreira, davinson, sara, frankowski, mertens, barış, abdülkerim bardakçı çok üstün kalıyor lig için, böyle bir kadroya sahip olduğumuz için çok şanslıyız ve inşallah şampiyon olup daha aklı başında sezonlar geçireceğiz. son 2-3 aydır defalarca tekrar ettiği üzere gibi dersler almamız gereken maçlardan biri oldu yine.