388
galatasaray'ın yeni stoperi.
transferiyle birlikte biz taraftarların hem güçlü hem de zayıf yanlarını bir kez daha gözler önüne serdi. kendi adıma konuşacak olursam; başından beri transferine karşıydım. bunun takımımızdan ayrılan bir stoper ve karşılığı olarak gelmesini istediğim potansiyelli isimlerle de bağlantısı vardı. ancak en çok ağrıma giden kısmı bonservis meselesiydi. rotasyon için fahiş bir fiyat. ilk 11 için düşünülüyorsa kısmına gelecek olursam; ben düşünemiyorum. beni rahatlatan kısım da burada başlıyor işte. artık öyle bir noktadayım ki benim düşünmediğim ve göremediğim bir şeyler var diyorum.
konuyu benden çıkarıp "biz"e getireyim. sözlük olarak en azından birlikte kolektif bir bilinç oluşturuyoruz. binlerce insan düşüncelerini ifade ediyor ve (çoğu zaman) ortak noktada buluşuyoruz. bunu çok da hafife almamak gerek. maçları takip edip, analiz edip, problemleri tespit edip bunlara yönelik çözümler öneriyoruz. çoğunluğumuz profesyonel değil ancak bilginin de bir genellenebilirliği var. ancak "galatasaray ailesinin gözlemcileri" olarak kendimizi sorumlu hissediyoruz. gerçekçi olmak gerekirse; maddi anlamda bize giren veya bizden çıkan bir şey yok. bu daha çok manevi bir bağlılık. taraftar olmak da bunun göstergesi.
manevi bağlılık açısından da bazı sınırlarımız olmalı yine de. futbolcu artık galatasaray'da. birkaç yıllık sözleşmesi var. her ne kadar karşı olsak da transferine, yönetim sorumluluk aldı ve kendisini getirdi. futbolcunun motivasyonunu kıracak söylem ve davranışlar durumun daha da negatif bir hal almasına yol açacak ve bu da bize zarar verecek. kısacası şu anda sabretmek ve kabullenmek yapılabilecek en faydalı şeyler arasında duruyor. şüphesiz ki bonservisten tutup, ödenen maaşa, geldiği takıma ve transfermarkttaki piyasa bedeline kadar her şey yangın çıkarmak için ideal bir ortam sunuyor. böyle durumlarda soğukkanlılığı korumak oldukça elzem diye düşünüyorum.
hayırlısı olsun. umarım taraftarların çoğunluğu olarak, birlikte yanılır ve sonrasında tükürdüğümüzü güle oynaya yalar ve siz haklıymışsınız deriz. tekrar etmek gerekirse: gerçekten bize giren veya çıkan bir şey yok. koruma güdüsü ve başarı arzusu yalnızca.
transferiyle birlikte biz taraftarların hem güçlü hem de zayıf yanlarını bir kez daha gözler önüne serdi. kendi adıma konuşacak olursam; başından beri transferine karşıydım. bunun takımımızdan ayrılan bir stoper ve karşılığı olarak gelmesini istediğim potansiyelli isimlerle de bağlantısı vardı. ancak en çok ağrıma giden kısmı bonservis meselesiydi. rotasyon için fahiş bir fiyat. ilk 11 için düşünülüyorsa kısmına gelecek olursam; ben düşünemiyorum. beni rahatlatan kısım da burada başlıyor işte. artık öyle bir noktadayım ki benim düşünmediğim ve göremediğim bir şeyler var diyorum.
konuyu benden çıkarıp "biz"e getireyim. sözlük olarak en azından birlikte kolektif bir bilinç oluşturuyoruz. binlerce insan düşüncelerini ifade ediyor ve (çoğu zaman) ortak noktada buluşuyoruz. bunu çok da hafife almamak gerek. maçları takip edip, analiz edip, problemleri tespit edip bunlara yönelik çözümler öneriyoruz. çoğunluğumuz profesyonel değil ancak bilginin de bir genellenebilirliği var. ancak "galatasaray ailesinin gözlemcileri" olarak kendimizi sorumlu hissediyoruz. gerçekçi olmak gerekirse; maddi anlamda bize giren veya bizden çıkan bir şey yok. bu daha çok manevi bir bağlılık. taraftar olmak da bunun göstergesi.
manevi bağlılık açısından da bazı sınırlarımız olmalı yine de. futbolcu artık galatasaray'da. birkaç yıllık sözleşmesi var. her ne kadar karşı olsak da transferine, yönetim sorumluluk aldı ve kendisini getirdi. futbolcunun motivasyonunu kıracak söylem ve davranışlar durumun daha da negatif bir hal almasına yol açacak ve bu da bize zarar verecek. kısacası şu anda sabretmek ve kabullenmek yapılabilecek en faydalı şeyler arasında duruyor. şüphesiz ki bonservisten tutup, ödenen maaşa, geldiği takıma ve transfermarkttaki piyasa bedeline kadar her şey yangın çıkarmak için ideal bir ortam sunuyor. böyle durumlarda soğukkanlılığı korumak oldukça elzem diye düşünüyorum.
hayırlısı olsun. umarım taraftarların çoğunluğu olarak, birlikte yanılır ve sonrasında tükürdüğümüzü güle oynaya yalar ve siz haklıymışsınız deriz. tekrar etmek gerekirse: gerçekten bize giren veya çıkan bir şey yok. koruma güdüsü ve başarı arzusu yalnızca.
