• 10515
    acelemiz var. nereye gittiğimizi bilmememiz sorun değil, çabuk gitmeliyiz. oyalanamayız, durup dinlenemeyiz. shorts izleriz biz, günde izlediğimiz storyleri arka arkaya koysan ortalamadan daha uzun film yapar ama 15 dakikalık video sıkar bizi. acelemiz var, açız ama öyle mükellef bir sofraya da vaktimiz yok. en fast foodundan bir şeyler hazırlayıverin. açlığımızı yatıştırırken birbiriyle yarışan haber bombardımanlarını da şöyle aşağıya doğru kaydırıveririz. her şeyden haberimiz olmalı, her şeyi bilmeli, her gelişme dünyamızda üç saniyelik yer etmeli, iki cümlelik basmakalıp bir fikir beyanıyla karşılık bulmalı. fazlası olmaz ama orada bi anlaşalım, dört saniye olursa bir sonraki haberi kaçırır, atılacak tiviti başkasına kaptırırız. üçüncü cümleyi zaten kim düşünüp bulacak. acelemiz var, oyalanmak yasak. bekleme yapmıyor hiçbir şey içimizde. duygular, fikirler, haberler… köprü gibiyiz, hepsi uğruyor hiçbiri durmuyor. aceleyle, hiç oyalanmadan öfkemizi kusarken aceleciliğimiz öfkemizi bile bastırmış oluyor. caka satma duygusu sırada beklerken bu sevgiye ne oluyor da köşeye kurulmuş, kalıcı olmayı hayal ediyor? biz sadece bu çılgın tekrarsızlığı tekrar ederiz kardeşim. hadi ikile, yenisi gelsin.

    acelemiz var kardeşim, burası gaassaray. adı konulunca samimiyeti bozulan bir sürü mottomuz da var: burası gaassaray, kimse gaassaray’dan daha büyük değildir. gaassaray vasata tahammül etmez. hadi kardeşim hadi, shorts izleriz biz, diziyi filmi geçtim, 15 dakikalık videoları izlerken 3 kere twitter’a dalıp çıkıyoruz. fast food cinsinden hazırlayın yemeğimizi, 10’a alalım, 25’e satalım. bazen zarar da olur tabii ama durmak yok, bir sonraki story’e kaydırıvereceğiz ekranı. hızlı olmalıyız, durup dinlenemeyiz. kulüple alakalı her şeyden haberimiz vardır. eh, her habere bir yorumumuz da olmasın mı? olsun tabii ama köprü gibiyiz biraz da. üstümüzden haberler, duygular ve fikirler geçiyor. “allah belanızı versin beceriksiz herifler, istifa edin siktirin gidin” noktasıyla “çok iyi adam be 20 m euro sıkılırrr” noktası arası nereden baksan üç saniye. dördüncü saniyeye vaktimiz yok, hadi kardeşim bekleme yapma. bekleme yaparsan yangın yaparız aw. biz yakarsak hiçbiriniz söndüremezsiniz alimallah.

    tamam tamam, ben de yoruldum maskeyi taşımaktan indiriyorum.

    demokrasiye inanmıyorum. ekseriyet hüsrandadır. büyük kitleler genellikle aptalca hareket eder. hem dışarıdan çok kolay manipüle edilebilirler hem de düşünülmemiş tartılmamış heyecanlarını, öfkelerini birbirlerinin üzerine çok kolay bindirebilirler. kitleleri, kitlelerden daha akıllı, daha aklıselim sahibi kimseler idare etmeli. ve o kimseler kitlelerin heyecanla köpürdüğü yerlerde, eğer gerekiyorsa sinir bozucu bir sükunetle; korkudan yerinden kıpırdayamadığı yerlerde ise, yine eğer gerekiyorsa, çılgın bir cesaretle hareket edebilmeli.

    geldim geldim, sadede geldim: başarıdan sıkıldınız, belanızı arıyorsunuz. en azından aynı isimlerle gelen başarıdan sıkıldınız, bir sonraki storye kaydırmak istiyorsunuz ekranı. sezonun ortasında, hakkında yapılacak bir şey var mı yok mu diye düşünmeden her meseleye homur homur homurdanmanızı, “bugünler de geçer be gaassarayım” arabeskine bile dalarak reçeteler dayatmanızı başka türlü anlamlandıramıyorum. derin galatasaray miti bir zamanlar nasıl çok tatlıyken pelerinliler stadyuma gitmeye başladıktan sonra tadı ve samimiyeti kaçtıysa “gaassaray vasata tahammül etmezzz!!” sloganınız da o, gerektiğinde bütünün selameti için parçayı düşünmeden kesip atan galatasaray aklının samimiyetini kaçırıyor ufaktan ufaktan. ha, galatasaray’a inşallah –en azından bir müddet daha- hiçbir şey olmaz allah’ın izniyle. ama ben sizin için üzülüyorum. tarihte ikinci kez yaşanan (inşallah) ve bir sonrakini görmeye bazılarımızın ömrünün yetmeyeceği bir dominasyonun tadını çıkarmak, dibine kadar hissetmek yerine tuhaf tuhaf gelgitlere talip oluyorsunuz. iki beraberlik geldiğinde büründüğünüz hal öyle şehvetli bir hal ki insan dışarıdan bakınca bir hüzünden çok bir iştah görüyor. açlığını çektiğiniz kaos ortamı uzun süre doğmayınca, farkında bile olmadan ortamı kaosa çeviriyorsunuz. üstüne olan doğruları sizin laflarınıza itaat edilmesine bağlayıp “biz böyle yapmasak…” diye zafer rütbelerini de omuzlarınıza iliştiriyorsunuz. bir sonraki transfer döneminde, bir sonraki kaos fırsatında omzunuzdaki rütbelerle dayanıyorsunuz galatasaray’ın kapısına. istediğiniz şeylerin galatasaray’a maliyeti nedir umrunuzda değil, bugüne kadar istediğiniz her şey yapılsaydı ne halde olurduk umrunuzda değil, bugüne kadarki yanılgılarınızın sorumluluğu zaten yok. allah’tan türkiye’de taraftarının toplu histerik hallerine en az kulak asan kulüp galatasaray. bence türkiye’nin en başarılı kulübü olmasının en önemli sebeplerinden birisi de bu zaten.

    neyse çok sıkmayın canınızı, allah’ın izniyle fener maçına kadar kayıpsız devam eder fener’i arena’ya gömüp ulusal yarışmayı bitiririz. o zaman canınız bol bol sıkılır zaten, yaza topçu falan bakarsınız. allah muhafaza kayıp falan yaşayıp sezonu nisan'a mayıs'a taşırsak da haklılık pozları kesersiniz.

    çok tuttum kardeşim, kaydır alttaki storye. devam, çok acelemiz var.
App Store'dan indirin Google Play'den alın