121
cumhuriyetimizin kuruluşunun ilk adımıdır.
özellikle kurtuluş savaşının ilk adımıdır yazmadım. çünkü zaten kurtuluş savaşının kendisi cumhuriyetimizin ilk adımıdır.
1919 yılının 16 mayısında samsun'a doğru yol alırken o dönemki adıyla mustafa kemal paşa'nın kafasında sadece osmanlı devleti'ni düşman işgalinden kurtarmak yoktur, ülkeyi düşman işgalinden kurtarıp ingiltere, fransa, almanya gibi güçlü ve insanı yaşam koşulları gelişmiş, modern bir devlet, yeni bir rejim kurmak vardır.
şükürler olsun başarmıştır da. 1938'de atatürk ebediyete intikal ederken türkiye tarihinin hiçbir döneminde olamayacağı kadar güçlü, batılı ve modern bir ülkeydi.
bugünse yerinde ne olduğunu sizler zaten gayet iyi biliyorsunuz. kadınları hayvan gibi sahiplendirmeyi ve anayasanın ilk 4 maddesinin değişmesini savunan bir zihniyet 4 milletvekili kazanabilirken yine şeriat isteyen, karma eğitime karşı olduğunu belirten bir başka parti 5 milletvekili kazanabiliyor.
nereden nereye geldik diye üzülmeden edemiyor insan. 1920'lerde, 1930'larda yaşayabilmiş olma özlemi içindeyim. türkiye'nin insani gelişmişlikte ingiltere'yle, fransa'yla, almanya'yla yarıştığı atatürk'lü, bol seküler, bol avrupai yıllar.
bugünse ülkeyi yeniden kalkındırmayı ve 21 yıldır hiçbir sorunu çözmeyerek en basit sorunları bile kangrenleştirmiş bir zihniyete karşı hayatın her alanında bu sorunları çözmeyi vadeden bir adaya en fazla oyu vermeyen insanların psikolojimizi ve değerlerimizi alt etmesiyle karşı karşıyayız. hepimiz aynı soruyu sorup cevabını alamıyoruz; nasıl olur da bunca şeye rağmen hala ondan vazgeçmiyorlar? yanıtı yok bunun.
atatürk 19 mayıs'ta samsun'a gidip oradan amasya'ya geçince yayınladığı genelgede "milleti yine kendi azim ve kararı kurtaracaktır" demişti. çok haklı. azim ve kararlılık bütün umutsuzlukları yener.
özellikle kurtuluş savaşının ilk adımıdır yazmadım. çünkü zaten kurtuluş savaşının kendisi cumhuriyetimizin ilk adımıdır.
1919 yılının 16 mayısında samsun'a doğru yol alırken o dönemki adıyla mustafa kemal paşa'nın kafasında sadece osmanlı devleti'ni düşman işgalinden kurtarmak yoktur, ülkeyi düşman işgalinden kurtarıp ingiltere, fransa, almanya gibi güçlü ve insanı yaşam koşulları gelişmiş, modern bir devlet, yeni bir rejim kurmak vardır.
şükürler olsun başarmıştır da. 1938'de atatürk ebediyete intikal ederken türkiye tarihinin hiçbir döneminde olamayacağı kadar güçlü, batılı ve modern bir ülkeydi.
bugünse yerinde ne olduğunu sizler zaten gayet iyi biliyorsunuz. kadınları hayvan gibi sahiplendirmeyi ve anayasanın ilk 4 maddesinin değişmesini savunan bir zihniyet 4 milletvekili kazanabilirken yine şeriat isteyen, karma eğitime karşı olduğunu belirten bir başka parti 5 milletvekili kazanabiliyor.
nereden nereye geldik diye üzülmeden edemiyor insan. 1920'lerde, 1930'larda yaşayabilmiş olma özlemi içindeyim. türkiye'nin insani gelişmişlikte ingiltere'yle, fransa'yla, almanya'yla yarıştığı atatürk'lü, bol seküler, bol avrupai yıllar.
bugünse ülkeyi yeniden kalkındırmayı ve 21 yıldır hiçbir sorunu çözmeyerek en basit sorunları bile kangrenleştirmiş bir zihniyete karşı hayatın her alanında bu sorunları çözmeyi vadeden bir adaya en fazla oyu vermeyen insanların psikolojimizi ve değerlerimizi alt etmesiyle karşı karşıyayız. hepimiz aynı soruyu sorup cevabını alamıyoruz; nasıl olur da bunca şeye rağmen hala ondan vazgeçmiyorlar? yanıtı yok bunun.
atatürk 19 mayıs'ta samsun'a gidip oradan amasya'ya geçince yayınladığı genelgede "milleti yine kendi azim ve kararı kurtaracaktır" demişti. çok haklı. azim ve kararlılık bütün umutsuzlukları yener.
