• 3751
    ünal aysal'ın görevi bıraktığı eylül 2014'den sonra, istisnai bir 2015-2016 sezonu haricinde, her sezon aynı şeyleri tekrar tekrar taraftarına izleten takım. ünal aysal, halefi duygun yarsuvat'a borç yükü çok fazla olan bir basketbol şubesi bıraktı doğru ama ünal aysal döneminde basketbol takımı 2013'te şampiyon oldu, 2014'te de fenerbahçe ile olan final serisi 3-3 tamamlandı. "tamamlandı" diyorum çünkü 7. maç oynanmadı. galatasaray basketbol takımının hikayesinin sona erdiği nokta da, bence o noktadır. 2015-2016 sezonu eurocup şampiyonluğu çok güzel, çok özel ama rastlantısal bir başarı. bir temeli yok, altında yatan bir plan yok. o başarının bir rasyonel plandan kaynaklanmadığı bir sonraki sezon (2016-2017) hem ligteki hem euroleague'teki yerimizden belli.

    özhan canaydın döneminde 2002-2003 sezonu hariç erkek basketbol takımı açısından sezonlar hep fiyaskoyla geçti. 2006'da fenerbahçe ve ülker'in birleşmesi sonucu fiyaskonun boyutu daha da arttı. adnan polat döneminde oktay mahmudi'yle yazılan güzel ve mütevazi bir hikaye var ama hikayenin final noktası hep aynı: "efes veya fenerbahçe ile eşleşene kadar". bu hikayenin finalini değiştirebilen başkan ünal aysal, yönetici lütfi arıboğan, koç da ergin ataman oldu. bu üçlü dağılınca, devam eden başkanların (duygun yarsuvat, dursun özbek, mustafa cengiz, burak elmas, yeniden dursun özbek) dönemlerinde erkek basketbol takımının kaderi hep adnan polat dönemiyle aynı oldu. hikaye başa sardı ve biz "efes veya fenerbahçe eşleşene kadar" günlerimize geri döndük. basketboldan sorumlu yöneticinin veya takımı yöneten koçun kişisel becerileri ve bütçeyi iyi kullanımı doğrultusunda oluşturulan kadroların, efes'e veya fenerbahçe'ye karşı sezon içerisinde aldığı galibiyetler var ve biz açıkçası senelerdir bunlarla avunmak durumunda kalıyoruz. bu sene de erkek basketbol takımının hikayesinin ve geleceği noktanın 11-12 sene öncesinden farkı yok. hakan üstünberk yok, o'na benzer çok güzel bir karakter ve galatasaraylı erden timur var. oktay mahmudi yok, andreas pistiolis var. güzel, mütevazi, elinden geleni yapan bir takım da var. ama bu kadar işte. şampiyon olur mu? olmaz. peki nereye kadar gider? son 15 senedir olduğu gibi (aysal dönemi hariç), "efes veya fenerbahçe karşısına çıkana kadar" gider ligte. kim şampiyon olur? muhtemelen fenerbahçe, bir sürpriz ihtimal de efes olur. yine senelerdir olduğu gibi. bundan fazla, bundan farklı bir hikayemiz yok maalesef bu branşta. izliyorum izlemesine ve zaman zaman maçlara da gitmeye çalışıyorum ama koç, basketbolcu veya sorumlu yönetici özelinde kafa yormayı bırakalı seneler oldu. en son sanırım 2014-2015 sezonunda yaptım bunu.

    basketbol takımımızın kaderini, ligi bitireceği yeri "fenerbahçe veya efes ile eşleşene kadar" noktasından öteye çıkartamadıkça, bu branşta "deja vu" yaşamaktan öteye geçemeyiz. her sezon, bir önceki sezonun aynısı olur. senelerdir de olan bu, sadece üzerinde tartıştığımız basketbol figürleri(yönetici, koç, basketbolcu, hakem vs.) değişiyor. bu branşta efes kadar, fenerbahçe kadar güçlü kadrolar kuramadıkça; ne yaptığımızın çok bir önemi yok açıkçası. ve elbette bu başarılı kadroları aysal dönemine benzer 1-2 sezonluk değil, süreklilik arz eden şekilde kurmalıyız. o ekonomik gücü bu branşta yaratmak için uğraşmalıyız, yaratamıyorsak da maalesef bu kısır döngüye razı olmalıyız. benim zaten bu branşta diğerleri kadar güçlü olacağımıza inancım yok. bu baskın ve kalıcı ekonomik güç maalesef camiamızda bu branş özelinde yok. biz ne yaparız erkek basketbolda? biz mütevazi takımımızla sezon içerisinde birkaç sansasyonel galibiyet alırız; " koyduk mu" deriz, sahada 40 dakika aslan gibi mücadele eden oyuncularımızla gurur duyarız vs. sonrasında sezon devam eder; galatasaray kongre üyesi ve akşam yemeklerini dışarıda gs bonus'la ödeyen anadolu efes koçu ergin ataman'ın fenerbahçe'nin elinden şampiyonluğu alması için duacı oluruz. efes'in galibiyetleri ve kupaları üzerinden "boynuma dola" vb. söylemlerle avunuruz. başka da yapacak bir şeyimiz yok maalesef...
App Store'dan indirin Google Play'den alın