60
--- alıntı ---
mart ayı yaklaştı, hep söylenir mart ayı dert ayı diye. galatasaray içinde mart ayı yeniden dert ayı mı olacak yoksa büyüme adına çok önemli bir ay mı olacak kısa süre sonra göreceğiz.
bir tarafta taraftarın sevgilisi, son dönemde galatasaray da maddi manevi büyük atılımlar yapmış, gsbonus, gsbilyoner, gsmobile gibi markaları kurmuş, gstv, gsstore, galatasaray dergisi gibi markaları da çok üst düzey yerlere çekmiş, alt yapısından a takımına kadar tüm branşlarda yapılanma içine girmiş, büyük bir gelişim ve değişim göstermiş, futbol takımının başına bir dünya devi frank rijkaard’ı getirmiş, dünya starlarını takıma kazandırmış, günlük değil geleceği düşünerek hazırlıklar yapmış, küme düşen amatör branşları ayağa kaldırmış hatta avrupa kupası kazandırmış ve daha büyük hedefler için emin adımlarla ilerleyen adnan polat ve ekibi; diğer tarafta ise yıllardır başkan adayı olması beklenen, her zor durumda perde arkasında bulunup eleştiren, sürekli kulübün kötü yönetildiği ima eden ama bir türlü özhan abisi var olduğu için ortaya çıkmayan, ancak kulüp maddi bir düzeye geldiği şu günlerde yeniden “ kulüp yönetilemiyor “ söylemleri ile ortaya çıkan, spekülasyon olur diyip de yönetim kurulu listesini açıklamayan ancak her gün yönetimi topa tutan liseci zihniyetin adayı adnan öztürk.
bir tarafta resmi izinleri alınmış büyükçekmece projesi, riva projesi, florya projesi, kıbrıs’ta alınmak üzere olan arazi, türkiye’nin her yerinde kurulan ve kurulmaya devam edilen futbol ve basketbol okulları, hatta ve hatta avustralya’da kurulan futbol okulu ve şirket birleşmesi ile sağlam ve emin adımlarla dünya kulübü olmaya ilerleyen adnan polat, diğer tarafta liseci zihniyetin klasikleşmiş sadece söylemden öteye gitmeyen “ dünya kulübü olcağız “ vaatleri ile hiçbir projeden bahsetmeyip sadece eleştiren, devreye girmekte olan projelerin üzerine konmaya çalışan adnan öztürk.
bir tarafta 3-5 kendini bilmezin yaptığı bir cemal nalga olayı sürekli yüzlerine vurulan ancak en hızlı biçimde sorumluları kulüpten uzaklaştıran, hiçbir bilgisi ve ilgisi olmamasına rağmen sorumluluk duygusu ile görevinden istifa eden yöneticileri ile adnan polat ve ekibi, diğer tarafta ise ribery’yi getirmesi ile sürekli övünen, bir röportajında “ribery konusu çok net. ribery’yi metz kulübü’nden getirdik. ben bonservisi için 1,5 milyon euro’ya anlaştım. evden pasaportsuz çıktım lüksemburg’a kadar gittim pasaportsuz. özhan canaydın’ı aradım, başkanım “bonservis” dedim, “paramız yok ki” dedi. “ne yapacağız?” diye sordum, “sen halledersin” dedi. ben o yoğunluk arasında değişik bir anlaşmayla el sıkıştım. daha sonra bonservisini aldık. “ diyen, (değişik bir anlaşmayla aldık kısmı manidar ve merak konusu) 128 bin euro alacağı olduğunu bilseydim diyebilecek kadar, kendine “ atı alan üsküdar’ı geçti, sür eşeğini niğde’ye “ dedirten ve yöneticilikten bu kadar bihaber olan adnan öztürk.
şimdi galatasaray taraftarı kongre üyelerine soruyor; bunca hazırlık ve yatırım yapan adnan polat mı? yoksa sadece laf üreten ve hiçbir projesinden bahsetmeyen adnan öztürk mü?
bunca zaman ortaya çıkmayan, kulübün mali yapısı büyük oranda düzelen ve artı yönde ivme kazanınca ortaya çıkan adnan öztürk mü? yoksa kulübe haciz gelecek, transfer yapılamayacak bir durumda televizyonlara çıkarak tüm kariyerini hiçe sayıp kulüp için yardım toplayan, o konumdan galatasaray’ı bu durumlara getiren adnan polat mı?
değerli kongre üyeleri, bence galatasaray’ın geleceğini düşünüyorsanız ve düşünmeye de devam edeceğinizi iddia ediyorsanız hiç ama hiç düşünmeden oy verin…!!!
hüseyin tüfekçi / futbolistan
--- alıntı ---
bazı yazarlarımızın ısrarla tekrarladığı gibi mesele adnan polat'ın tek başına aday olmasını istememiz değildir. mesele galatasaray gibi kocaman bir camianın muhalefetinin bu kadar küçük hesaplarda olmasıdır. 2-3 gün önce efsane başkan dediğimiz insan borcumuzun 800 milyon dolar olduğunu iddia etmiştir. dün adnan öztürk mevcut yönetimin 2 senede hiç bir olumlu icraatı olmadığını iddia etmiştir. bunlar benim içimi acıtmaktadır. bu mudur yani galatasaray'ı ileri götürecek muhaefet politikası, bok atmak mıdır? olmayan şeyleri olmuş bitmiş gibi göstermek midir?
mart ayı yaklaştı, hep söylenir mart ayı dert ayı diye. galatasaray içinde mart ayı yeniden dert ayı mı olacak yoksa büyüme adına çok önemli bir ay mı olacak kısa süre sonra göreceğiz.
bir tarafta taraftarın sevgilisi, son dönemde galatasaray da maddi manevi büyük atılımlar yapmış, gsbonus, gsbilyoner, gsmobile gibi markaları kurmuş, gstv, gsstore, galatasaray dergisi gibi markaları da çok üst düzey yerlere çekmiş, alt yapısından a takımına kadar tüm branşlarda yapılanma içine girmiş, büyük bir gelişim ve değişim göstermiş, futbol takımının başına bir dünya devi frank rijkaard’ı getirmiş, dünya starlarını takıma kazandırmış, günlük değil geleceği düşünerek hazırlıklar yapmış, küme düşen amatör branşları ayağa kaldırmış hatta avrupa kupası kazandırmış ve daha büyük hedefler için emin adımlarla ilerleyen adnan polat ve ekibi; diğer tarafta ise yıllardır başkan adayı olması beklenen, her zor durumda perde arkasında bulunup eleştiren, sürekli kulübün kötü yönetildiği ima eden ama bir türlü özhan abisi var olduğu için ortaya çıkmayan, ancak kulüp maddi bir düzeye geldiği şu günlerde yeniden “ kulüp yönetilemiyor “ söylemleri ile ortaya çıkan, spekülasyon olur diyip de yönetim kurulu listesini açıklamayan ancak her gün yönetimi topa tutan liseci zihniyetin adayı adnan öztürk.
bir tarafta resmi izinleri alınmış büyükçekmece projesi, riva projesi, florya projesi, kıbrıs’ta alınmak üzere olan arazi, türkiye’nin her yerinde kurulan ve kurulmaya devam edilen futbol ve basketbol okulları, hatta ve hatta avustralya’da kurulan futbol okulu ve şirket birleşmesi ile sağlam ve emin adımlarla dünya kulübü olmaya ilerleyen adnan polat, diğer tarafta liseci zihniyetin klasikleşmiş sadece söylemden öteye gitmeyen “ dünya kulübü olcağız “ vaatleri ile hiçbir projeden bahsetmeyip sadece eleştiren, devreye girmekte olan projelerin üzerine konmaya çalışan adnan öztürk.
bir tarafta 3-5 kendini bilmezin yaptığı bir cemal nalga olayı sürekli yüzlerine vurulan ancak en hızlı biçimde sorumluları kulüpten uzaklaştıran, hiçbir bilgisi ve ilgisi olmamasına rağmen sorumluluk duygusu ile görevinden istifa eden yöneticileri ile adnan polat ve ekibi, diğer tarafta ise ribery’yi getirmesi ile sürekli övünen, bir röportajında “ribery konusu çok net. ribery’yi metz kulübü’nden getirdik. ben bonservisi için 1,5 milyon euro’ya anlaştım. evden pasaportsuz çıktım lüksemburg’a kadar gittim pasaportsuz. özhan canaydın’ı aradım, başkanım “bonservis” dedim, “paramız yok ki” dedi. “ne yapacağız?” diye sordum, “sen halledersin” dedi. ben o yoğunluk arasında değişik bir anlaşmayla el sıkıştım. daha sonra bonservisini aldık. “ diyen, (değişik bir anlaşmayla aldık kısmı manidar ve merak konusu) 128 bin euro alacağı olduğunu bilseydim diyebilecek kadar, kendine “ atı alan üsküdar’ı geçti, sür eşeğini niğde’ye “ dedirten ve yöneticilikten bu kadar bihaber olan adnan öztürk.
şimdi galatasaray taraftarı kongre üyelerine soruyor; bunca hazırlık ve yatırım yapan adnan polat mı? yoksa sadece laf üreten ve hiçbir projesinden bahsetmeyen adnan öztürk mü?
bunca zaman ortaya çıkmayan, kulübün mali yapısı büyük oranda düzelen ve artı yönde ivme kazanınca ortaya çıkan adnan öztürk mü? yoksa kulübe haciz gelecek, transfer yapılamayacak bir durumda televizyonlara çıkarak tüm kariyerini hiçe sayıp kulüp için yardım toplayan, o konumdan galatasaray’ı bu durumlara getiren adnan polat mı?
değerli kongre üyeleri, bence galatasaray’ın geleceğini düşünüyorsanız ve düşünmeye de devam edeceğinizi iddia ediyorsanız hiç ama hiç düşünmeden oy verin…!!!
hüseyin tüfekçi / futbolistan
--- alıntı ---
bazı yazarlarımızın ısrarla tekrarladığı gibi mesele adnan polat'ın tek başına aday olmasını istememiz değildir. mesele galatasaray gibi kocaman bir camianın muhalefetinin bu kadar küçük hesaplarda olmasıdır. 2-3 gün önce efsane başkan dediğimiz insan borcumuzun 800 milyon dolar olduğunu iddia etmiştir. dün adnan öztürk mevcut yönetimin 2 senede hiç bir olumlu icraatı olmadığını iddia etmiştir. bunlar benim içimi acıtmaktadır. bu mudur yani galatasaray'ı ileri götürecek muhaefet politikası, bok atmak mıdır? olmayan şeyleri olmuş bitmiş gibi göstermek midir?