60
maçların bazı anlarında az da olsa ( hatta tek tük) rakip kaleye kadar gol hariç kusursuz bir şekilde neticelendirdiğimiz şablon.
ilk 2 lig maçımızı hatırlamıyorum ama kasımpaşa, trabzon ve lazio maçlarında çok küçük örneklerini gördüm. trabzon maçında 2- 2'den sonra halil'in vurduğu ancak defansın çizgiden çıkardığı top ile lazio maçında yine halil'in ilk yarıdaki aniden dönüp vurduğu top vardı. çok güzel bir şekilde dikine paslarla hızlıca rakip kaleye inmiştik. yani herkes doğru zamanda doğru yerde olursa sonuç alınabiliyor.
bu konuda uzmanlaşmak için çok ama çok çalışmak lazım. ve aynısını hücumdayken dönen toplarımızı da alıp ya da sahanın herhangi bir bölgesinde kaptığımız toplarla da yapmalıyız. sadece muslera'dan başlayan toplar ile yapmak yetmiyor; hatta çoğunu yapamıyoruz.
beraberinde birçok denklemi, çalışmayı, opsiyonu gerektiren ve bireysel beceri isteyen bir oyun tarzı. zaten futbolcular birbirine en fazla 5 metre yakın durmadan ve topun olduğu her yerde küçük üçgenler kurmadan bunu başarmak mümkün değil. aksi halde en fazla orta sahada ve defansta al gülüm ver gülüm top çevirir durursunuz. sonra topla oynama yüzde 60, başarılı pas 500 diyerek övünürüz. peki ya sonuç? kaç tane bek bindirmesi var, kaç tane defans arkasına atılan top var, kaç tane oyuncu rakip yarı alana girmiş..
biz ne zaman ki top marcao'dayken hemen önünde taylan ve gustavo, onların en fazla 10 metre uzağında da 3'er kişi bulundururuz işte o zaman defanstan çıkmış oluruz. maçlarımızda dikkat ediyorum top defans oyuncumuzdayken sadece bir oyuncumuz orta alanın bize bakan kısmında duruyor, geri kalan herkes rakip sahada. biri de demiyor ki ulan bu adam süperman mi ki uçup topu getirsin veya maradona mı ki çalım atıp gelsin.. biz daha başlarken yanlış kuruluyoruz. izlediğim tüm iyi takımlar defanstan çıkarken kendi sahasında epey kalabalık halde oluyor.
ilk 2 lig maçımızı hatırlamıyorum ama kasımpaşa, trabzon ve lazio maçlarında çok küçük örneklerini gördüm. trabzon maçında 2- 2'den sonra halil'in vurduğu ancak defansın çizgiden çıkardığı top ile lazio maçında yine halil'in ilk yarıdaki aniden dönüp vurduğu top vardı. çok güzel bir şekilde dikine paslarla hızlıca rakip kaleye inmiştik. yani herkes doğru zamanda doğru yerde olursa sonuç alınabiliyor.
bu konuda uzmanlaşmak için çok ama çok çalışmak lazım. ve aynısını hücumdayken dönen toplarımızı da alıp ya da sahanın herhangi bir bölgesinde kaptığımız toplarla da yapmalıyız. sadece muslera'dan başlayan toplar ile yapmak yetmiyor; hatta çoğunu yapamıyoruz.
beraberinde birçok denklemi, çalışmayı, opsiyonu gerektiren ve bireysel beceri isteyen bir oyun tarzı. zaten futbolcular birbirine en fazla 5 metre yakın durmadan ve topun olduğu her yerde küçük üçgenler kurmadan bunu başarmak mümkün değil. aksi halde en fazla orta sahada ve defansta al gülüm ver gülüm top çevirir durursunuz. sonra topla oynama yüzde 60, başarılı pas 500 diyerek övünürüz. peki ya sonuç? kaç tane bek bindirmesi var, kaç tane defans arkasına atılan top var, kaç tane oyuncu rakip yarı alana girmiş..
biz ne zaman ki top marcao'dayken hemen önünde taylan ve gustavo, onların en fazla 10 metre uzağında da 3'er kişi bulundururuz işte o zaman defanstan çıkmış oluruz. maçlarımızda dikkat ediyorum top defans oyuncumuzdayken sadece bir oyuncumuz orta alanın bize bakan kısmında duruyor, geri kalan herkes rakip sahada. biri de demiyor ki ulan bu adam süperman mi ki uçup topu getirsin veya maradona mı ki çalım atıp gelsin.. biz daha başlarken yanlış kuruluyoruz. izlediğim tüm iyi takımlar defanstan çıkarken kendi sahasında epey kalabalık halde oluyor.