39
bizim adımıza son bir kaç sezonu "pas" geçmemize neden olan hadise.
aslında hadisenin kendisinde sorun yok, biz yapamıyoruz.
işin kötüsü yapamadıkça daha da ısrarcı oluyoruz veya yanlışları düzeltmeye çalışmayıp aynı şeyleri ısrarla denemeye devam ediyoruz.
rakip takım isterse 5. seviye alt lig takımı olsun, biraz ön alanda baskı yaptı mı far görmüş tavşan misali kalecimiz ve geri dörtlümüzün kendi aralarında paslaşmasının ötesine bir türlü geçemiyor, topu maç içinde sayılı kez 2. ve 3. bölgelere aktarabiliyoruz.
halbuki senin elinde kerem gibi, barış alper gibi, morutan gibi, cicaldau gibi, emre kılınç gibi......vb. gibi tıfıl ve hareketli ön alan oyuncuları var, ileride de diagne gibi, mustafa gibi görece hava toplarına dokunmaya çalışan oyuncuların var, baktın kapamadılar, arkada dönen topları süpürecek taylan gibi, berkan gibi oyuncuların var, en arkada takımı öne itecek ayakları düzgün nelson gibi, marcao gibi oyuncuların var...
varacağım nokta şu;
zamanında hakan şükür'e şişirip seken serseri toplara okan, suat emre üçlüsünün yaptıkları amansız baskı ile hatırı sayılır ekmek yediğin bir sistemin mucidisin, neden gerektiğinde bu tip veya benzeri, veya farklı bir alternatife yönelmeyiz, en azından denemeyiz, anlamış değilim.
bazen videolar görürüz, yok efendim 35 pasla 40 pasla gol atılan, ilk bakışta kulağa hoş geliyor, ancak ben bir futbolsever olarak 3-5 pasla atılan golleri daha katma değerli buluyorum.
futbolda hedef gol ise, bütün çalışman bunun en kısa, en hızlı yoldan nasıl yaparım üzerine olmalı.
artık alt lig takımları dahil genel olarak iyi alan kapatılıyor, bu nedenle yerleşik savunmaları aşmak gerçekten zor, yapılan aşırı sayıda gereksiz paslaşma rakibin daha iyi pozisyon almasından başka bir halta yaramıyor maalesef, ve maçların içinde yapılan 15-20 pasın ardından sonlanamayan, hatta basit bir top kaybı ile kalemizde bazen pozisyon bazen de gol ile sonlanan o kadar çok durumla karşılaşıyoruz ki...
aslında hadisenin kendisinde sorun yok, biz yapamıyoruz.
işin kötüsü yapamadıkça daha da ısrarcı oluyoruz veya yanlışları düzeltmeye çalışmayıp aynı şeyleri ısrarla denemeye devam ediyoruz.
rakip takım isterse 5. seviye alt lig takımı olsun, biraz ön alanda baskı yaptı mı far görmüş tavşan misali kalecimiz ve geri dörtlümüzün kendi aralarında paslaşmasının ötesine bir türlü geçemiyor, topu maç içinde sayılı kez 2. ve 3. bölgelere aktarabiliyoruz.
halbuki senin elinde kerem gibi, barış alper gibi, morutan gibi, cicaldau gibi, emre kılınç gibi......vb. gibi tıfıl ve hareketli ön alan oyuncuları var, ileride de diagne gibi, mustafa gibi görece hava toplarına dokunmaya çalışan oyuncuların var, baktın kapamadılar, arkada dönen topları süpürecek taylan gibi, berkan gibi oyuncuların var, en arkada takımı öne itecek ayakları düzgün nelson gibi, marcao gibi oyuncuların var...
varacağım nokta şu;
zamanında hakan şükür'e şişirip seken serseri toplara okan, suat emre üçlüsünün yaptıkları amansız baskı ile hatırı sayılır ekmek yediğin bir sistemin mucidisin, neden gerektiğinde bu tip veya benzeri, veya farklı bir alternatife yönelmeyiz, en azından denemeyiz, anlamış değilim.
bazen videolar görürüz, yok efendim 35 pasla 40 pasla gol atılan, ilk bakışta kulağa hoş geliyor, ancak ben bir futbolsever olarak 3-5 pasla atılan golleri daha katma değerli buluyorum.
futbolda hedef gol ise, bütün çalışman bunun en kısa, en hızlı yoldan nasıl yaparım üzerine olmalı.
artık alt lig takımları dahil genel olarak iyi alan kapatılıyor, bu nedenle yerleşik savunmaları aşmak gerçekten zor, yapılan aşırı sayıda gereksiz paslaşma rakibin daha iyi pozisyon almasından başka bir halta yaramıyor maalesef, ve maçların içinde yapılan 15-20 pasın ardından sonlanamayan, hatta basit bir top kaybı ile kalemizde bazen pozisyon bazen de gol ile sonlanan o kadar çok durumla karşılaşıyoruz ki...