1206
türk futbolunu kirletenleri sıralamak gerekirse aşağıdaki gibi bir liste yapmak mümkündür.
1-türk spor basını. istisnalar var ama bir numaralı sorumlu spor basınıdır. çinkü her türlü pisliğin, şikenin, sahtekarlığın üzerini kapatmak için canhıraş uğraşan yazar ve yorumcularla dolduruyorlar ekranlarını. daha düne kadar trabzonspor’un 2010/2011 şampiyonluğunun şike ile, 2019/2020 sezonu şampiyonluğunun da hakemlerce çalındığını bas-bas bağıran zeki uzundurukan bugün çıkmış beşiktaş ve alanyaspor’u savunuyor. ikiyüzlülüğün bu kadarına pes.
2-kanun kural tanımayan kulüpler ve kulüp yöneticileri. özellikle fenerbahçe ve beşiktaş’ı başrollerde sayabilirim. ancak fenerbahçe tek başına tüm diğer kulüplerin toplamı kadar kanunları ve kuralları delip geçmiştir. basına intikal eden ve yalanlanamayan hakem ve oyuncu satın aldıklarına ilişkin beyanları bir kenara bırakıyorum, 2010/2011 sezonuna ilişkin uefa, cas ve tahkim kurulu onaylı şike olayları ve daha son iki sezondaki limit kuralını kevgire çevirmeleri hiçbir zaman unutulmayacak. yıllık 18 m euro kazanan mesut özil’i ilk altı ayı sıfır ücretle olmak üzere yıllık üç m euro’ya oynatıyorlarmış. buna karşılık fatih terim’in sembolik 1.905 liralık yarım devre ücretini mazeret olarak gösteriyorlar. sanki fatih terim’in ücreti belirlenirken harcama limiti varmış gibi insan aklı ile oynuyorlar. o ücret sadece yarım dönem ertelenmiş ve ikinci yıldaki ücretine eklenmişti o kadar. o da uefa’nın ffp kuralları nedeniyle böyle yapılmıştı. yani hile değil erteleme vardı. (gerçi ben bu sembolik ücretten de rahatsız olmuştum. çünkü fenerbahçe yönetiminin bunu istismar edeceğini tahmin ediyordum ve ettiler de)
3-tff ve mhk. tff, kanunları ihlal edenleri bırak, ırzına geçen yönetici ve kulüpler hakkında bile hiçbir zaman ciddi bir işlem yapmamıştır. mafyanın merkezi italya’da bile şike yapan kulüpler küme düşürülmesine rağmen tff bıraktım küme düşürmeyi bir puan bile silmemiştir. her türlü pisliği halının altına süpürerek bu günlere geldiler. şimdi pis kokudan türkiye’nin burnu düşüyor. önüne gelen şike yapıyor, maç satıyor, hiç tınmıyor. mhk ise hakemler vasıtasıyla ligin ırzına geçiyor. %100 kırmızı kartı vermeyen, milletin gözü önünde rakibe iki haksız kırmızı kart çıkaran hakem bahattin şimşek’i hiçbir şey olmamış gibi sahaya sürüyor.
4-sahtekar teknik direktörler ve futbolcular. teknik direktörler, daha maçın başında futbolcularının yerde yatıp oyunu soğutması için taktik veriyorlar. maçın akışını kesmek için sahtekarca yerde yatıyor futbolcular. kenardan oyuncusuna “yat, yat yere yat” diye bağıran ahlaksız tdler gördük. futbolcular hiçbir müdahale olmadığı halde gebermiş gibi bağırıp kendilerini yere atıyorlar ve haksız kartların çıkmasına neden oluyorlar. rakiplerinin oyun hızını kesmek ve oyunu soğutmak için sahtekarca yüzlerini tutup yere yatıyorlar vs. hele zaman çalan kaleciler insanları çileden çıkarıyor.
5-siyasi otorite ve kurullar. siyasi otorite kanunların uygulanması ve herkese hakettiği cezanın verilmesi için denetim yapmıyor. pandemi yasaklarını çiğneyip stada 2.500 holiganı alan kulüp için en ufak bir yaptırımda bulunmuyor. tahkim ve pfdk gibi kurullar ise herkese ayrı kurallar uyguluyor. konu fatih terim ise en ağır cezaları verirken, rakip futbolcunun boğazını sıkan, ana-avrat küfreden, sahaya girip hakemin üzerine adam iten, saha kenarında her karara itiraz edip hakem tehdit eden tdleri ise sevk bile etmiyor. silahım olsa hakemi vururdum diyen mafya bozuntularına ceza vermiyor.
6-taraftarların fanatikleir ve amigolar.
işte tüm bunlardır türk futbolunun katilleri. çünkü bunların oluşturduğu kaos ortamında futbolcular ve kulüpler futbola odaklanamıyor, kendilerini geliştiremiyorlar. tdler bilgi ve becerilerini geliştirmek yerine akrep kazanında debelenip duruyor.
allah, türk futbolunu kirletenlerin aklını artırsın. artırsın ki yaptıkları hataların farkına varıp da kendilerini düzeltsinler. başka çıkar yolu yok bunun.
1-türk spor basını. istisnalar var ama bir numaralı sorumlu spor basınıdır. çinkü her türlü pisliğin, şikenin, sahtekarlığın üzerini kapatmak için canhıraş uğraşan yazar ve yorumcularla dolduruyorlar ekranlarını. daha düne kadar trabzonspor’un 2010/2011 şampiyonluğunun şike ile, 2019/2020 sezonu şampiyonluğunun da hakemlerce çalındığını bas-bas bağıran zeki uzundurukan bugün çıkmış beşiktaş ve alanyaspor’u savunuyor. ikiyüzlülüğün bu kadarına pes.
2-kanun kural tanımayan kulüpler ve kulüp yöneticileri. özellikle fenerbahçe ve beşiktaş’ı başrollerde sayabilirim. ancak fenerbahçe tek başına tüm diğer kulüplerin toplamı kadar kanunları ve kuralları delip geçmiştir. basına intikal eden ve yalanlanamayan hakem ve oyuncu satın aldıklarına ilişkin beyanları bir kenara bırakıyorum, 2010/2011 sezonuna ilişkin uefa, cas ve tahkim kurulu onaylı şike olayları ve daha son iki sezondaki limit kuralını kevgire çevirmeleri hiçbir zaman unutulmayacak. yıllık 18 m euro kazanan mesut özil’i ilk altı ayı sıfır ücretle olmak üzere yıllık üç m euro’ya oynatıyorlarmış. buna karşılık fatih terim’in sembolik 1.905 liralık yarım devre ücretini mazeret olarak gösteriyorlar. sanki fatih terim’in ücreti belirlenirken harcama limiti varmış gibi insan aklı ile oynuyorlar. o ücret sadece yarım dönem ertelenmiş ve ikinci yıldaki ücretine eklenmişti o kadar. o da uefa’nın ffp kuralları nedeniyle böyle yapılmıştı. yani hile değil erteleme vardı. (gerçi ben bu sembolik ücretten de rahatsız olmuştum. çünkü fenerbahçe yönetiminin bunu istismar edeceğini tahmin ediyordum ve ettiler de)
3-tff ve mhk. tff, kanunları ihlal edenleri bırak, ırzına geçen yönetici ve kulüpler hakkında bile hiçbir zaman ciddi bir işlem yapmamıştır. mafyanın merkezi italya’da bile şike yapan kulüpler küme düşürülmesine rağmen tff bıraktım küme düşürmeyi bir puan bile silmemiştir. her türlü pisliği halının altına süpürerek bu günlere geldiler. şimdi pis kokudan türkiye’nin burnu düşüyor. önüne gelen şike yapıyor, maç satıyor, hiç tınmıyor. mhk ise hakemler vasıtasıyla ligin ırzına geçiyor. %100 kırmızı kartı vermeyen, milletin gözü önünde rakibe iki haksız kırmızı kart çıkaran hakem bahattin şimşek’i hiçbir şey olmamış gibi sahaya sürüyor.
4-sahtekar teknik direktörler ve futbolcular. teknik direktörler, daha maçın başında futbolcularının yerde yatıp oyunu soğutması için taktik veriyorlar. maçın akışını kesmek için sahtekarca yerde yatıyor futbolcular. kenardan oyuncusuna “yat, yat yere yat” diye bağıran ahlaksız tdler gördük. futbolcular hiçbir müdahale olmadığı halde gebermiş gibi bağırıp kendilerini yere atıyorlar ve haksız kartların çıkmasına neden oluyorlar. rakiplerinin oyun hızını kesmek ve oyunu soğutmak için sahtekarca yüzlerini tutup yere yatıyorlar vs. hele zaman çalan kaleciler insanları çileden çıkarıyor.
5-siyasi otorite ve kurullar. siyasi otorite kanunların uygulanması ve herkese hakettiği cezanın verilmesi için denetim yapmıyor. pandemi yasaklarını çiğneyip stada 2.500 holiganı alan kulüp için en ufak bir yaptırımda bulunmuyor. tahkim ve pfdk gibi kurullar ise herkese ayrı kurallar uyguluyor. konu fatih terim ise en ağır cezaları verirken, rakip futbolcunun boğazını sıkan, ana-avrat küfreden, sahaya girip hakemin üzerine adam iten, saha kenarında her karara itiraz edip hakem tehdit eden tdleri ise sevk bile etmiyor. silahım olsa hakemi vururdum diyen mafya bozuntularına ceza vermiyor.
6-taraftarların fanatikleir ve amigolar.
işte tüm bunlardır türk futbolunun katilleri. çünkü bunların oluşturduğu kaos ortamında futbolcular ve kulüpler futbola odaklanamıyor, kendilerini geliştiremiyorlar. tdler bilgi ve becerilerini geliştirmek yerine akrep kazanında debelenip duruyor.
allah, türk futbolunu kirletenlerin aklını artırsın. artırsın ki yaptıkları hataların farkına varıp da kendilerini düzeltsinler. başka çıkar yolu yok bunun.