4480
galatasaray'ımızın mevcut başkanı.
öncelikle eklemek isterim ki 2020 yaz transfer dönemi'ni kısır geçirmemize bir yandan seviniyordum. çünkü bazı genç oyuncularımız daha çok forma şansı bulacaktı. oğulcan, taylan, kerem bu sayede çıkış yaptı. bu çıkış, kabul etmek gerekir ki mecburiyet kaynaklıydı. başkan'ın bu konuda söylediklerine kısmen katılıyorum bu yüzden. eldeki kaynaklardan falcao haricinde maksimum verim aldığımızı net bir şekilde söyleyebiliriz.
bunların üstüne malumunuz, fatih terim visca, irfan can, mohamed ve onyekuru'yu istediğini beyan etti. mohammed ve onyekuru nokta atış isimler olsa da visca ve irfan can'ın gereksiz ve ciddi maddi yük getireceği aşikardı. iç bölgede feghouli, belhanda, emre kılınç hatta arda varken o bölgeye bütçenin çok üstünde bir oyuncu talep etmek, olmayacak duaya âmin demekti bence. keza visca gibi hem yaşlı hem de yabancı bir ismin alınması çok daha gereksizdi. bu konuda fatih terim ve ekibinin belirlediği alternatif isimlere yönelmek çok daha makul bana göre.
gelelim mustafa cengiz'in açıklamalarına. birincisi, başkan bugün hiç özeleştiri yapmadı. hiçbir konuda hata ettik demedi. hatta bazen suçu taraftara attı. alınan oyuncuları-ki birçoğu kiralık- anlattı. santraforsuz oynanan dönemde az daha şampiyonluk gidiyordu, ocak'ta yapılan hamlelerle şampiyon olabildik. ama başkan öyle bir anlatıyor ki sanki santrafor alınmayınca eren derdiyok tek başına gol krallığına oynadı. ayrıca bu sezon taylan yokken biz kaç puan kaybettik alternatifi yok diye, bunun izahını yaptı mı başkan?
transfer konularında beceriksiz olduklarını inkar etti. en yakın örnek olarak mert hakan yandaş ve ismaila coulibaly var bu minvalde. coulibaly şu an milan'ın gündeminde, bunu da eklemek gerek.
onu geçtim oyuncularımızı satamadığımızı herkes biliyor. diagne, babel ve diğer oyuncularımızda bu konuda fiyaskoyu yaşadık. kötü kadro mühendisliği sonucunda diagne yarım sezon top oynamadı. zorunlu opsiyon katmadan kiralık vermenin bir sonucu bu.
ben galatasaray için "sattığın kadar al" kuralını bir ceza, lanet değil de ödül olarak gören biriyim. bu kural sayesinde astronomik bonservis ödeyemiyorsun, eldeki kaynaklarından maksimum verim almak zorundasın. transfer için eldeki gençleri vitrine çıkarıp, onların satışıyla hem ihtiyaç olunan noktaya transfer yapabiliyorsun hem de avrupa piyasasındaki genç topçular için bir vitrin odağı olduğunu kanıtlıyorsun. her açıdan kazançlı bir olaydı aslında bu. peki biz ne yaptık? sürekli yaşlı ve yüksek maaşlı oyunculara yöneldik. devamında da ne satış yapabildik ne de milyonlar döktüğümüz oyunculardan maksimum verim alabildik. başka bir deyişle; win/win olması gereken durumu lose/lose olarak yaşadık. :)
sol açık, santrafor ve defansif orta saha bölgelerine takviye olmazsa şampiyonluk için dezavantajlı olacağız. yönetimin masallar anlatmayı bırakıp, bu konuda çalışma yapması gerekiyor. mayıs'ta yolcu oldukları için diğer teferruatlara girmeye gerek görmüyorum.
öncelikle eklemek isterim ki 2020 yaz transfer dönemi'ni kısır geçirmemize bir yandan seviniyordum. çünkü bazı genç oyuncularımız daha çok forma şansı bulacaktı. oğulcan, taylan, kerem bu sayede çıkış yaptı. bu çıkış, kabul etmek gerekir ki mecburiyet kaynaklıydı. başkan'ın bu konuda söylediklerine kısmen katılıyorum bu yüzden. eldeki kaynaklardan falcao haricinde maksimum verim aldığımızı net bir şekilde söyleyebiliriz.
bunların üstüne malumunuz, fatih terim visca, irfan can, mohamed ve onyekuru'yu istediğini beyan etti. mohammed ve onyekuru nokta atış isimler olsa da visca ve irfan can'ın gereksiz ve ciddi maddi yük getireceği aşikardı. iç bölgede feghouli, belhanda, emre kılınç hatta arda varken o bölgeye bütçenin çok üstünde bir oyuncu talep etmek, olmayacak duaya âmin demekti bence. keza visca gibi hem yaşlı hem de yabancı bir ismin alınması çok daha gereksizdi. bu konuda fatih terim ve ekibinin belirlediği alternatif isimlere yönelmek çok daha makul bana göre.
gelelim mustafa cengiz'in açıklamalarına. birincisi, başkan bugün hiç özeleştiri yapmadı. hiçbir konuda hata ettik demedi. hatta bazen suçu taraftara attı. alınan oyuncuları-ki birçoğu kiralık- anlattı. santraforsuz oynanan dönemde az daha şampiyonluk gidiyordu, ocak'ta yapılan hamlelerle şampiyon olabildik. ama başkan öyle bir anlatıyor ki sanki santrafor alınmayınca eren derdiyok tek başına gol krallığına oynadı. ayrıca bu sezon taylan yokken biz kaç puan kaybettik alternatifi yok diye, bunun izahını yaptı mı başkan?
transfer konularında beceriksiz olduklarını inkar etti. en yakın örnek olarak mert hakan yandaş ve ismaila coulibaly var bu minvalde. coulibaly şu an milan'ın gündeminde, bunu da eklemek gerek.
onu geçtim oyuncularımızı satamadığımızı herkes biliyor. diagne, babel ve diğer oyuncularımızda bu konuda fiyaskoyu yaşadık. kötü kadro mühendisliği sonucunda diagne yarım sezon top oynamadı. zorunlu opsiyon katmadan kiralık vermenin bir sonucu bu.
ben galatasaray için "sattığın kadar al" kuralını bir ceza, lanet değil de ödül olarak gören biriyim. bu kural sayesinde astronomik bonservis ödeyemiyorsun, eldeki kaynaklarından maksimum verim almak zorundasın. transfer için eldeki gençleri vitrine çıkarıp, onların satışıyla hem ihtiyaç olunan noktaya transfer yapabiliyorsun hem de avrupa piyasasındaki genç topçular için bir vitrin odağı olduğunu kanıtlıyorsun. her açıdan kazançlı bir olaydı aslında bu. peki biz ne yaptık? sürekli yaşlı ve yüksek maaşlı oyunculara yöneldik. devamında da ne satış yapabildik ne de milyonlar döktüğümüz oyunculardan maksimum verim alabildik. başka bir deyişle; win/win olması gereken durumu lose/lose olarak yaşadık. :)
sol açık, santrafor ve defansif orta saha bölgelerine takviye olmazsa şampiyonluk için dezavantajlı olacağız. yönetimin masallar anlatmayı bırakıp, bu konuda çalışma yapması gerekiyor. mayıs'ta yolcu oldukları için diğer teferruatlara girmeye gerek görmüyorum.