1908
90’ların başında romario, stoichkov, bakero, amor’lu efsane kadrosuyla sevdiğim katalan kulübü. 90’ların ikinci yarısında bir duraklama dönemine girdiler. ama 2000’lerin başında, özellikle ronaldinho’nun gelişinden sonra, altyapı harikası olan xavi, iniesta, puyol gibi efsanelerle beraber müthiş bir gelişme gösterdiler. barcelona ispanyol ve avrupa futbolunda her zaman önemli bir figür olmuştur, ancak 2000 sonrasında elde ettiği başarıları daha öncesinde de devamlı yakalıyordu demek mümkün değil. avrupa şampiyon kulüpler kupası’nı 1992’de kazandılar ilk kez.
frank rijkaard yönetiminde genlerindeki 4-3-3 formasyonunu sahaya çok dominant bir şekilde yerleştirmeye başladı. bu formasyon tabii ki cruyff vasıtasıyla barcelona’ya geldi. yavaş yavaş gelişen ve total futbol anlayışıyla desteklenen bu futbol aklı, meyvesini 2000’li yıllarda verdi. la liga dominasyonu, real madrid kulübüne karşı oyun anlamında kurulan hakimiyet, şampiyonlar ligi başarıları barcelona’nın her zaman en büyükler kategorisinde olduğu algısını güçlendirdi. birçok futbolseverin gözünde de guardiola yönetimindeki barcelona, dünyanın en iyi takımlarından birisidir.
bütün bunların üstüne messi gibi safiyane bir yetenek de gelince insanların sempati duyduğu takım hissiyatı güçlendi. kurulan kadrolar ise sahadaki futbolun gereksinimlerini altyapı ile beraber güçlendirmek üstüne oldu hep. dünyanın en önemli futbolcularının gitmek istediği, bütün oyuncuların rüyasını süsleyen bir kulüp oldular. ama işte her güzel hikayenin bir sonu da oluyor. bu güzel hikayeyi bitiren ise ispanyol daö diyebileceğimiz bartomeu oldu. kulübün futbolcularının vizyonsuz olmakla suçladığı başkan, yapılan ve yapılmayan transferlerle birlikte barcelona kulübünü küçültmek için canla başla çalıştı. inatlaşmanın sonucu da istifası oldu. ancak ortadaki sonuç istifanın pek de yarar getireceği gibi değil. oyuncuların inancını kaybettiği bir yapılanma içerisinde başarının gelmeyeceği aşikar. hele de messi gibi ikonik bir karakterin artık kulüpte heyecan duymadığını açıklaması daha da kötü günlerin geleceğini gösteriyor gibi.
karamsar bir tablo gibi ama sonuçta barcelona takımından bahsediyoruz. bursaspor haline gelmeyeceğini öngörebiliriz. doğru bir kurguyla beraber, o eski dominant karaktere ulaşmasa bile la liga’nın ve şampiyonlar liginin doğal favorisi halinde olacaklardır. ama işin ucunda manchester united gibi underdog hale gelme tehlikesi de var. zaman sonucun hangisi olacağını gösterecek.
frank rijkaard yönetiminde genlerindeki 4-3-3 formasyonunu sahaya çok dominant bir şekilde yerleştirmeye başladı. bu formasyon tabii ki cruyff vasıtasıyla barcelona’ya geldi. yavaş yavaş gelişen ve total futbol anlayışıyla desteklenen bu futbol aklı, meyvesini 2000’li yıllarda verdi. la liga dominasyonu, real madrid kulübüne karşı oyun anlamında kurulan hakimiyet, şampiyonlar ligi başarıları barcelona’nın her zaman en büyükler kategorisinde olduğu algısını güçlendirdi. birçok futbolseverin gözünde de guardiola yönetimindeki barcelona, dünyanın en iyi takımlarından birisidir.
bütün bunların üstüne messi gibi safiyane bir yetenek de gelince insanların sempati duyduğu takım hissiyatı güçlendi. kurulan kadrolar ise sahadaki futbolun gereksinimlerini altyapı ile beraber güçlendirmek üstüne oldu hep. dünyanın en önemli futbolcularının gitmek istediği, bütün oyuncuların rüyasını süsleyen bir kulüp oldular. ama işte her güzel hikayenin bir sonu da oluyor. bu güzel hikayeyi bitiren ise ispanyol daö diyebileceğimiz bartomeu oldu. kulübün futbolcularının vizyonsuz olmakla suçladığı başkan, yapılan ve yapılmayan transferlerle birlikte barcelona kulübünü küçültmek için canla başla çalıştı. inatlaşmanın sonucu da istifası oldu. ancak ortadaki sonuç istifanın pek de yarar getireceği gibi değil. oyuncuların inancını kaybettiği bir yapılanma içerisinde başarının gelmeyeceği aşikar. hele de messi gibi ikonik bir karakterin artık kulüpte heyecan duymadığını açıklaması daha da kötü günlerin geleceğini gösteriyor gibi.
karamsar bir tablo gibi ama sonuçta barcelona takımından bahsediyoruz. bursaspor haline gelmeyeceğini öngörebiliriz. doğru bir kurguyla beraber, o eski dominant karaktere ulaşmasa bile la liga’nın ve şampiyonlar liginin doğal favorisi halinde olacaklardır. ama işin ucunda manchester united gibi underdog hale gelme tehlikesi de var. zaman sonucun hangisi olacağını gösterecek.
